"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki kadastro sırasında tespit harici bırakılan taşınmazın davacı adına tescili istemine ilişkin açılan davadan dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemenin davanın kabulüne ilişkin önceki tarihli kararının, davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesi tarafından yapılan inceleme sonucunda bozulması neticesinde, Yerel Mahkeme tarafından bozma kararına uyularak davanın kabulüne dair verilen kararın süresi içinde davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü.
I. DAVA
Davacı, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği iddiasına dayanarak sınırlarını belirttiği taşınmazın adına tapuya kayıt ve tescilini istemiştir.
II. CEVAP
1.Davalı Hazine, dava konusu taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki tescil harici yerlerden olduğunu, zilyetlikle iktisabının mümkün olmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
2.Dahili davalı ... Belediyesi, dava konusu yerin Devletin hüküm ve tasarrufu altında olan yerlerden olduğunu ve zilyetlik ile kazanılamayacağını, zilyetlik ve imar ihya olgusunun davacı tarafça ispat edilemediğini, TMK'nın 713. maddesi uyarınca aranan şartların somut olayda oluşmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Birecik 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 12/02/2013 tarihli, 2011/394 Esas, 2013/64 Karar sayılı kararıyla; davacı yararına zilyetlikle mülk edinme koşullarının oluştuğu gerekçesiyle fen bilirkişi raporunda yeri gösterilen 7.828,59 metrekarelik bölümün davacı ... adına tesciline karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda bahsi geçen kararı davalı Hazine ve ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
2. Bozma Kararı
Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 30.01.2014 tarihli, 2013/13544 Esas, 2014/355 Karar sayılı kararı ile " Mahkemece, taşınmazların hangi tarihte ve ne sebeple tescil harici bırakıldığının araştırılmadığı, keşif ve uygulama sırasında bilimsel veri ve belgelerden yararlanılmadığı, soyut içerikli, yetersiz bilirkişi incelemesine dayanılarak karar verildiği belirtildikten sonra, Mahkemece taşınmazın ne olarak tespit harici bırakıldığının araştırılması, tespit harici bırakılma tarihi ile dava tarihi arasında 20 yıllık süre geçtiği nazara alınarak dava tarihinden geriye doğru en az 15-20-25 yıl öncesine ait üç ayrı zamanda çekilmiş yüksek çözünürlüklü hava fotoğraflarının Harita Genel Komutanlığından, aynı tarihler arasında düzenlenen fotoplan, fotometrik ve fotogrametrik paftaların ise İl Kadastro Müdürlüğünden, getirtilerek dosya arasına konulması; yeniden yapılacak keşifte uzman jeodezi ve fotogrametri mühendisi, 3 kişilik ziraatçi bilirkişi kurulu, yerel bilirkişi ve tanıklar aracılığıyla uygulanması, hava fotoğraflarının çekildikleri, Kadastro Müdürlüğünden gelen paftaların ise, düzenlendikleri tarihlere göre dava konusu taşınmaz bölümünün kültür arazisi niteliğinde bulunup bulunmadığı, üzerindeki ağaçların dikim tarihi, aşılama durumu ve adedi de belirtilecek şekilde imar-ihyasının tamamlanıp tamamlanmadığı ve hangi nitelikte bulunduğu konusunda uzman bilirkişilerden rapor alınması, taşınmazın imar-ihyasına hangi tarihte başlandığı ve hangi tarihte tamamlandığı konularında yerel bilirkişi ve tanıkların bilgilerine başvurulması, ziraatçi bilirkişi kurulundan çekişmeli taşınmazın öncesinin ne olduğu, tarımsal amaçlı zilyetlik süresinin ne kadar olduğu ve ne şekilde kullanıldığı ile niteliği hususunda rapor düzenlemesinin istenmesi, keşfe götürülecek bir fotoğrafçı bilirkişi aracılığıyla taşınmaz ve çevresinin yakın plan ve panoramik fotoğrafları çektirilip Mahkemece onaylandıktan sonra dosya arasına konulması, davacı taraf zilyetliğinin başlangıç tarihi belirlenirken dava konusu taşınmaza komşu olan 341 ada 3 sayılı parselin davacı tarafça 2009 tarihinde satın alındığı nazara alınarak bundan sonra tüm deliller birlikte incelenerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
3.İlk Derece Mahkemesince Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar
Birecik 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 06/10/2015 tarihli, 2014/410 Esas 2015/578 Karar sayılı kararı ile davacı yararına zilyetlikle mülk edinme koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne, çekişmeli taşınmazın fen bilirkişi tarafından hazırlanan rapor ve eki haritada (A) harfiyle işaretli bölümünün davacı adına tapuya tesciline karar verilmiştir.
4. Bozma Sonrası İlk Derece Mahkemesi Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Birecik 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda anılan kararı davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
5. Bozma Kararı
Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 15.02.2019 tarihli 2016/5761 Esas, 2019/1060 Karar sayılı karar ile "Mahkemece, Türk Medeni Kanunu'nun 713. maddesinde öngörülen edinme koşullarının davacı taraf yararına oluştuğu kabul edilmek suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulmuşsa da; karar tarihinde yürürlükte bulunan 6360 sayılı Kanun göz ardı edilerek taraf koşulu sağlanmadan karar verilmesi doğru olmamıştır. Taraf koşulu, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 114/1-d maddesi gereğince dava şartı olup mahkemelerce re’sen gözetilmesi zorunludur (HMK 115/1). Somut olayda, 6360 sayılı Yasa'nın 30.03.2014 tarihinde yürürlüğe giren hükümleri uyarınca, Büyükşehir Belediyesi olan illere bağlı ilçelerin mülki sınırları içerisinde yer alan köy ve belde belediyelerinin tüzel kişiliği kaldırılmış, mahalle olarak, bağlı bulundukları ilçenin belediyesine katılmıştır. Mahkemece her ne kadar sözü edilen yasa uyarınca, çekişmeli taşınmazın bulunduğu ... davaya dahil edilmişse de diğer yasal hasım olan Şanlıurfa Büyükşehir Belediye Başkanlığının davaya dahil edilmesi gerektiği gözden kaçırılmıştır. Hal böyle olunca; ... davaya dahil edilerek taraf teşkili sağlanmalı, bundan sonra toplanmış ve toplanacak tüm deliller değerlendirilmek suretiyle sonucuna göre bir karar verilmelidir.’’ gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
6. İlk Derece Mahkemesince Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar
Birecik 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 13.12.2019 tarihli, 2019/195 Esas 2019/560 Karar sayılı kararı ile davacı yararına zilyetlikle mülk edinme koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulü ile 08/05/2015 havale tarihli rapor ve eki ekli krokide (A) harfiyle gösterilen 7.828,59 metrekare yüz ölçümündeki tapulama harici yerin arazi vasfı ile davacı adına son parsel numarası verilmek kaydıyla tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
7. Bozma Sonrası İlk Derece Mahkemesi Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda bahsi geçen kararına karşı süresi içerisinde davalı Hazine vekili tarafından temyiz isteğinde bulunulmuştur.
8. Temyiz Nedenleri
Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde, davada 3402 sayılı Yasa'da belirlenen 10 yıllık hak düşürücü sürenin dolduğu, dava konusu taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olup özel mülkiyete konu edilemeyeceği, imar ve ihya hususu tamamlanmadan sadece zilyetlik sürdürülmesi suretiyle taşınmazın kazanılamayacağı, davacı yararına mülk edinme koşullarının oluşmadığı, noksan tahkikat sonucunda karar verildiği gerekçesiyle, kararın bozulmasını talep etmiştir.
9. Gerekçe
9.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro sırasında tespit harici bırakılan taşınmazın tescili isteğinden ibarettir.
Kadastro sonucunda, Birecik ilçesi, Kurtuluş Mahallesi çalışma alanında bulunan 7.828,59 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz tescil harici bırakılmıştır.
9.2 İlgili Hukuk
9.2.1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1. maddesi, ‘’Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir. ‘’
9.2.2. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesi, ‘’ Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüz ölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir. ‘’
9.2.3. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 17. maddesi, ‘’– Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14 üncü maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde hazine adına tespit edilir.’’ hükümlerini içermektedir.
9.3. Değerlendirme
9.3.1. Mahkemece davacı yararına zilyetlikle taşınmaz iktisabına dair koşulların oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve incelemenin hüküm kurmak için yeterli olduğundan bahsedilemez. Dosyada yer alan fen bilirkişi raporunun ekinde yer alan krokinin keşfi takibe elverişsiz ve son derece yetersiz olduğu görülmektedir. Bahsi geçen raporda çekişmeli taşınmaz ile tüm komşularının birleşik paftada, gerekirse daha büyük bir ölçekte gösterilmesi suretiyle taşınmazın tüm hudutları yönünden denetim yapılması imkanı sağlanmamış, kaldı ki kadastro paftası ayrıntılı biçimde incelenip taşınmazın kadastro sırasında hangi nedenle tescil harici bırakıldığı dahi belirlenmemiştir. Öte yandan taşınmaza komşu 341 ada 3 parsel sayılı kadastro parseline revizyon gören Aralık 1972 tarihli, 6 sıra numaralı tapu kaydının dosya arasına getirtilip keşifte tatbiki suretiyle davanın konusu taşınmazın bulunduğu yönü ne okuduğu üzerinde de durulmamıştır.
9.3.2. Mahkemece hükme esas alınan jeodezi mühendisi bilirkişi raporu da soyut ve yetersiz olup, taşınmazın önceki niteliğinin tayini için tespit tarihine en yakın uçuş yılına ait olan 1985 yılı hava fotoğrafında çekişmeli yerin konumu ve niteliği belirlenmemiş, aynı uçuş yılına ait olup çekişmeli taşınmazı kapsayan incelemeye elverişli başkaca hava fotoğrafı olup olmadığı belirlenmemiş, ayrıca denetlenen diğer hava fotoğraflarında dava konusu taşınmazın ilgili hava fotoğrafı üzerinde konumunun gösterilmesi suretiyle rapor içeriğinde belirtilen kanaatin denetlenmesi imkanı sağlanmamış, soyut ve genel geçer bir takım ibareler kullanılmakla yetinilmiştir.
9.3.3. Öte yandan her ne kadar fen bilirkişi raporunun eki krokide belirtilmemiş olsa dahi, ziraat ve jeoloji mühendisleri tarafından düzenlenen müşterek bilirkişi raporu ve önceki tarihli keşifte mahallinde çekilen fotoğraflardan; taşınmazın kuzeyinde dere yatağı bulunduğu belirtilmesine karşın bu yön üzerinde durularak taşınmazın dere yatağı ile ilişkisi değerlendirilmemiştir. Kaldı ki bu rapor ekinde taşınmazın tüm yönlerden çekilen teşhise elverişli görüntüleri yer almadığından rapor içeriğinde özellikle taşınmazın imar ve ihyasının tamamlanıp tamamlanmadığı ile üzerinde sürdürülen zilyetliğin şekli ve süresine ilişkin belirtilen kanaatleri denetleme imkanı bulunmamaktadır.
9.3.4. Hal böyle olunca; doğru sonuca varılabilmesi için öncelikle dava konusu taşınmazın kadastro sırasında hangi nedenle tescil harici bırakıldığı hususu Kadastro Müdürlüğünden sorulmalı, bu konuda gerekirse kadastro paftası üzerinde ayrıntılı inceleme yaptırılmalı, ayrıca çekişmeli taşınmaza komşu taşınmazlar belirlenerek, varsa bu taşınmazlara ait tutanak suretleri, dayanağı belgeler ile dava tarihinden geriye doğru 15-20-25 yıl öncesine ait stereoskopik hava fotoğrafları, tarihleri açıkça yazılmak suretiyle en az üç tanesi Harita Genel Komutanlığından getirilerek dosya arasına konulmalı, dosya bu şekilde ikmal edildikten sonra, mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler, taraf tanıkları, jeodezi ve fotogrametri mühendisi, 3 kişilik ziraat mühendisi bilirkişi kurulu, jeolog bilirkişi ve teknik bilirkişi katılımı ile yeniden keşif yapılmalıdır.
9.3.5. Keşif sırasında yerel bilirkişi ve tanıklara; taşınmazın geçmişte ne durumda bulunduğu, ilk olarak ne zaman ve nasıl kullanılmaya başlandığı, kime ait olduğu, kimden nasıl intikal ettiği, imar-ihyaya konu edilecek yerlerden olması halinde imar-ihyaya konu edilip edilmediği, imar-ihyaya konu edilmiş ise ihyanın ne zaman başlayıp bitirildiği etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, komşu taşınmazların varsa dayanak kayıtlarının dava konusu taşınmaz yönünü ne okuduğu belirlenmeli, bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsel tutanak ve dayanakları ile denetlenmeli, dinlenen mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarının çelişmesi halinde gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle çelişki giderilmeye çalışılmalı, teknik bilirkişiden keşfi takibe elverişli, taşınmaz ile tüm komşularının ve önceki tarihli bilirkişi raporlarında bahsi geçen dere yatağının gösterildiği büyük ve küçük ölçekli krokili raporlar alınmalı, ziraat mühendisi bilirkişi kurulundan dava konusu taşınmazın toprak yapısı ve niteliğini, zirai durumunu, üzerinde sürdürülen zilyetliğin şekli ve süresini, taşınmaz üzerindeki bitki örtüsü, taşınmazın imar-ihyaya konu olabilecek yerlerden olması halinde imar-ihyaya konu olmaya başladığı ve imar-ihyanın tamamlandığı tarihi bildirir ve komşu parsellerle karşılaştırmalı değerlendirmeyi ve taşınmazın değişik yönlerden çekilmiş fotoğraflarını da içerir ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı, jeodezi ve fotogrametri uzmanı harita mühendisi bilirkişiden yukarıda belirtilen tarihlerde çekilmiş stereoskopik üç adet hava fotoğrafının stereoskop aletiyle incelenmesi neticesinde taşınmazın sınırlarını ve niteliğini, taşınmazda imar-ihya tamamlanmış ise tamamlandığı tarihi ile sürdürülen zilyetliğin başlangıcı, şekli ve süresini belirtir şekilde rapor alınmalı, jeolog bilirkişiden ise taşınmazın jeolojik niteliğini değerlendiren, tamamının yahut bir kısmının dere yatağı niteliğinde olup olmadığını, evveliyatının çay veya dere yatağı niteliğinde olup olmadığını açıklayan rapor alınmalı, keşifteki tanık ve yerel bilirkişi ifadeleri bilimsel esaslara ve maddi bulgulara dayanılarak hazırlanan söz konusu bilirkişi raporlarıyla denetlenmeli, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek davacı yararına kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile iktisap koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği belirlenmeli ve sonucuna göre karar verilmelidir. Eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalıdır.
V. SONUÇ:
Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün 6100 sayılı Yasa'nın geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 13/10/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.