Logo

1. Hukuk Dairesi2021/4920 E. 2022/6449 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı tarafından, kadastro çalışmaları sonucu yüzölçümü eksik tespit edilen ve bir kısmı karayollarına terk edilen taşınmazının tamamının kendisine tescilinin talep edilmesi üzerine, terk edilen kısmın zilyetlikle iktisap edilip edilmediği hususunda uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Hükme esas alınan bilirkişi raporlarına göre, taşınmazın C ve D olarak gösterilen kısımlarının dere yatağında kalması nedeniyle zilyetlikle iktisap edilemeyeceği, A ve B kısımlarının ise imar ve ihya faaliyetlerine konu olmadan önceki zilyetlik durumu ve imar-ihya faaliyetlerinin ne zaman tamamlandığının tespit edilememesi nedeniyle zilyetlikle iktisap koşullarının oluşmadığı gözetilerek, C ve D kısımları yönünden davanın reddine ilişkin karar onanmış, A ve B kısımları yönünden davanın kabulüne ilişkin karar ise bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen tescil davası sonunda, Yerel Mahkemece davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar, süresi içerisinde davacı vekili ile davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiş olmakla, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı ... vekili dava dilekçesinde özetle; 146 ada 2 parsel sayılı taşınmazın 178,38 metrekare yüzölçümünde olup, müvekkili adına kayıtlı olduğunu, müvekkilinin bu taşınmaz üzerindeki binayı zeminiyle birlikte 13.01.1984 tarihinde ......’dan, binanın çevresini ise 10.02.1988 tarihinde ....’dan satın aldığını ve binayı ile çevresindeki taşınmazı satın aldığı tarihten beri kullandığını, müvekkilinin satın aldığı ve kullandığı yer yaklaşık 350,00 metrekare yüz ölçümünde olmasına rağmen kadastro tespiti sırasında taşınmazın 146 ada 2 parsel numarasıyla ve 178,38 metrekare yüz ölçümüyle müvekkili adına tespit ve tescil edildiğini, taşınmazın kalan kısmının ise karayollarına bırakıldığını, oysaki bu yerde ... tarafından herhangi bir kamulaştırma işlemi yapılmadığını ileri sürerek, Hazine adına karayollarına terkedilen taşınmaz bölümünün, müvekkili adına kayıtlı 146 ada 2 parsel sayılı taşınmaza eklenerek müvekkili adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı ... davalı ... vekili müşterek cevap dilekçesinde özetle; eldeki davada karayolları adına kayıtlı bir taşınmaz bulunmadığı için vekil eden ... aleyhine husumet yöneltilemeyeceğini, dava konusu taşınmaz devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olup, zilyetlikle iktisap edilemeyeceğini, kaldı ki dava konusu taşınmazda davacı lehine zilyetlikle iktisap koşullarının da oluşmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

III. MAHKEME KARARI

Dereli Sulh Hukuk Mahkemesinin 26.03.2012 tarihli, 2009/181 Esas, 2012/93 Karar sayılı kararıyla; mahallinde yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve davacı tanıklarının beyanları, bilirkişi raporları, kamulaştırma evrakı ve tüm dosya kapsamına göre, dava konusu taşınmazların, hükme esas alınan bilirkişi raporunda (A), (B), (C) ve (D) harfleri ile gösterilen taşınmaz bölümleri olduğu, nizalı taşınmaz bölümlerinin kamulaştırma planının dışında kaldığı ve bu taşınmaz bölümlerinde davacı lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğu gerekçesiyle,

Davanın kabulüne, 29.11.2011 tarihli bilirkişi raporuna ekli krokide (A) harfi ile gösterilen 45,59 metrekare, (B) harfi ile gösterilen 16,34 metrekare, (C) harfi ile gösterilen 75,03 metrekare ve (D) harfi ile gösterilen 89,78 metrekarelik bölümlerin davacı ... adına kayıtlı 146 ada 2 parsel sayılı taşınmaza eklenerek, taşınmazın 405,12 metrekare yüzölçümlü olarak davacı ... adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkeme kararına karşı süresi içerisinde davalı ... vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.

2. İlk Bozma Kararı

Karar, Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 19.12.2013 tarihli, 2012/12591 Esas, 2013/19554 Karar sayılı kararıyla; “ Davanın, kazanmayı sağlayan zilyetlik hukuki sebebine dayalı olarak, TMK’nun 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanun'un 14. maddesi gereğince açılan tescil isteğine ilişkin olduğu, Mahkemece, kazanma koşulları ve süresinin davacı yararına oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de, dava konusu taşınmaz bölümleri kadastro çalışmaları sırasında tespit dışı bırakılan yerlerden olup, ..... Köyü sınırları içerisinde bulunduğu, bu nedenle TMK’nın 713/3. maddesi uyarınca kanuni hasım durumunda bulunan Hazine ile birlikte kamu tüzel kişiliği niteliğindeki Çamlı Köyü Tüzel Kişiliğine de dava yöneltilmeden işin esasına girilerek hüküm kurulmuş bulunmasının doğru olmadığı, o halde mahkemece öncelikle davanın TMK’nın 713/3. fıkrası gereğince ..... Köyü Tüzel Kişiliğine yöneltilmesi, davaya katıldıkları taktirde tanık ve delillerini bildirmesi için kendilerine süre ve imkan tanınması, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi” gereğine değinilmek suretiyle bozulmuştur.

3. Mahkemece Bozma Kararına Uyularak Verilen İlk Karar

Dereli Sulh Hukuk Mahkemesince bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, Mahkemenin 15.09.2014 tarihli, 2014/13 Esas, 2014/231 Karar sayılı kararıyla; hükmüne uyulan bozma kararı uyarınca Çamlı köyünün davaya dahil edildiği, TMK’nın 713. maddesi uyarınca yasal ilanların yaptırıldığı, hükme esas alınan bilirkişi raporunda (A), (B), (C) ve (D) harfleri ile gösterilen taşınmaz bölümlerinin kamulaştırma planının dışında kaldığı ve nizalı taşınmaz bölümlerinde davacı lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğu gerekçesiyle,

Davanın kabulüne, 29.11.2011 tarihli bilirkişi raporuna ekli krokide (A) harfi ile gösterilen 45,59 metrekare, (B) harfi ile gösterilen 16,34 metrekare, (C) harfi ile gösterilen 75,03 metrekare ve (D) harfi ile gösterilen 89,78 metrekarelik bölümlerin davacı ... adına kayıtlı 146 ada 2 parsel sayılı taşınmaza eklenerek, taşınmazın 405,12 metrekare yüzölçümlü olarak davacı ... adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.

4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkeme kararına karşı süresi içerisinde davalı ... temsilcisi tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.

5. İkinci Bozma Kararı

Karar, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 20.06.2017 tarihli, 2015/7547 Esas, 2017/4824 Karar sayılı kararıyla; “Mahkemece, teknik bilirkişilerin raporuna ekli krokide (A), (B), (C) ve (D) harfleri ile gösterilen taşınmaz bölümlerinin kamulaştırma planının dışında kaldığı ve bu bölümlerde davacı lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğu gerekçesi ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de; taşınmazlar dere yatağında olmasına karşın mahallinde yapılan keşfe jeolog bilirkişisinin dahil edilmediği, taşınmazın hangi bölümünün hangi tarihten beri tarımsal amaçlı zilyetliğe konu olduğunun kesin olarak belirlenmediği, bilirkişi raporunda (A) ve (B) harfleri ile gösterilen taşınmaz bölümlerinin inşaat yapılmadan önceki niteliği ve üzerindeki zilyetlik durumunun ne olduğunun tespit edilmediği, bilirkişi raporunda (C) ve (D) harfleri ile gösterilen taşınmaz bölümlerinin hangi tarihte doldurulduğu, taşınmaz kenarında bulunan derenin ne zaman ıslah edildiğinin belirlenmediği, kamulaştırma haritasının denetime elverişli şekilde uygulanmadığı ve uyuşmazlığın çözümünde hava fotoğraflarından yararlanılmadığı belirtilerek, doğru sonuca varılabilmesi için, dava tarihi olan 2009 yılından geriye doğru 15-20-25 yıl öncesine ait hava fotoğrafı olup olmadığının özellikle sorulması, varsa hava fotoğrafları ile temin edilebilen en eski ve en son tarihli uydu fotoğrafları getirtilip dosya ikmal edildikten sonra yerel bilirkişiler, taraf tanıkları ve refakate alınacak 3 kişilik jeolog bilirkişi ve jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişi kurulu ile taşınmaz başında yeniden keşif yapılması, yapılacak keşifte; yerel bilirkişi ve tanıklardan bilirkişi raporunda (A) ve (B) harfleri ile gösterilen taşınmaz bölümlerinin inşaat yapılmadan önceki niteliğinin ne olduğu, bu bölümlerin kim tarafından ne zamandan beri ne olarak kullanıldığı, bilirkişi raporunda (C) ve (D) harfleri ile gösterilen taşınmaz bölümlerinin hangi tarihte doldurulduğu, taşınmaz kenarında bulunan derenin ne zaman ıslah edildiği, hangi bölümün hangi tarihten itibaren tarımsal amaçlı zilyetliğe konu olduğu hususlarında yerel bilirkişi ve tanıklardan maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınması; jeolog bilirkişi kurulundan taşınmazın sınırındaki dereden kazanımının olup olmadığı, dereye müdahalesinin bulunup bulunmadığı, dere etki alanında kalıp kalmadığı, hangi bölümün hangi tarihten itibaren tarımsal amaçlı zilyetliğe konu olduğu, ıslah planı varsa uygulanmak sureti ile derenin ne zaman ıslah edildiği hususlarında ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınması, jeodezi ve fotogrametri mühendisi vasıtasıyla hava fotoğrafları ve en eski uydu fotoğrafları üzerinde uygulama yaptırılarak, taşınmaz üzerinde imar-ihya işlemlerine başlandığı ve tamamlandığı tarih ile tarımsal amaçlı zilyetliğin başlangıç tarihinin ayrı ayrı net olarak ortaya konulması, fen bilirkişisinden kamulaştırma haritası ve kadastro paftasını çakıştırır ve keşfi denetime elverişli rapor düzenlemesinin istenilmesi, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek davacı yararına kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile iktisap koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediğinin belirlenmesi” gereğine değinilmek suretiyle bozulmuştur.

6. Mahkemece Bozma Kararına Uyularak Verilen Temyize Konu Son Karar

Dereli Sulh Hukuk Mahkemesince bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, Mahkemenin 26.11.2019 tarihli, 2017/260 Esas, 2019/534 Karar sayılı kararıyla; hükmüne uyulan bozma kararı uyarınca yapılan araştırma ve inceleme sonunda, hükme esas alınan teknik bilirkişi raporunda C (c1+c2) ve D harfleri ile gösterilen kısımların dere yatağında kaldığının anlaşıldığı, dere yataklarının mülkiyetinin dolgu yapılmak suretiyle kazanılması mümkün olmadığından, bu bölümlere yönelik olarak açılan davanın reddine karar vermek gerektiği, aynı raporda A ve B harfleri ile gösterilen kısımlarda ise, tüm dosya kapsamına göre davacı lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğunun anlaşıldığı gerekçesiyle,

Davanın kısmen kabulüne, 09.08.2019 havale tarihli bilirkişi raporuna ekli krokide (A) harfi ile gösterilen 45.49 metrekare ve (B) harfi ile gösterilen 16,34 metrekarelik taşınmaz bölümlerinin davacı ... adına kayıtlı 146 ada 2 parsele eklenerek davacı ... adına tapuya kayıt ve tesciline, (C) ve (D) harfi ile gösterilen bölümler yönüyle davanın reddine karar verilmiştir.

7. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkeme kararına karşı süresi içerisinde davacı vekili ile davalı ... vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.

8. Temyiz Nedenleri

8.1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; hükme esas alınan bilirkişi raporunda (C) ve (D) harfi ile gösterilen bölümler yönüyle davanın reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğunu, nizalı taşınmazlar üzerinde bulunan yapının 1964 yılında yapılmış olduğunu, bu yapıya bilahare müvekkili tarafından kat ilave edildiğini, dosya kapsamına göre bu bölümlerin dere yatağı niteliğinde olmadığının sabit olduğunu, hava fotoğraflarının incelendiği bilirkişi raporundan, dere yatağının 1955 yılından önce HES binasının önünden geçtiğinin görüldüğünü, 1973 yılında ise 146 ada 2 parsel sayılı taşınmazın önünden geçecek şekilde yatağının değiştirildiğini, 2011 yılında ise HES şirketi tarafından yatağın tekrar değiştirildiğinin anlaşıldığını, buna rağmen Mahkemece açıklanan durum göz ardı edilerek, dere sanki başından beri müvekkile ait arazinin dibinden akıyormuş gibi hüküm kurulmasının yerinde olmadığını belirterek, kararın bozulmasına karar verilmesini istemiştir.

8.2. Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; hükme esas alınan bilirkişi raporunda (A) ve (B) harfi ile gösterilen bölümlerde davacı lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluşmadığını, dere yatağının bütünlüğü düşünüldüğünde Mahkemece aynı raporda (C) ve (D) harfi ile gösterilen bölümler yönüyle davanın reddine karar verilirken, (A) ve (B) harfi ile gösterilen bölümler yönüyle davanın kabulüne karar verilmesinin isabetsiz olduğunu, Mahkemece hükmüne uyulan bozma kararında, kamulaştırma haritaları ile kadastro paftası çakıştırılmak suretiyle, dava konusu taşınmaz bölümlerinin kamulaştırma planı kapsamında kalıp kalmadığı değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesine değinildiği halde, Mahkemece bozma gereklerinin de tam olarak yerine getirilmediğini belirterek, kararın bozulmasına karar verilmesini istemiştir.

9. Gerekçe

9.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Kadastro sonucunda Giresun ili, .... ilçesi, ..... köyü çalışma alanında bulunan dava dışı 146 ada 2 parsel sayılı 315,20 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davacı ... adına tespit edilmiş, taşınmazın beyanlar hanesine, “parsel üzerindeki (A) harfi ile gösterilen tek katlı kargir ev ... ile ..... evlatları .... ve .....’lara, (B) harfi ile gösterilen 4 katlı kargir ev ... ile ...... evlatları .... ve .....’lara aittir.” şerhi yazılmış; ... tarafından Kadastro Komisyonuna itiraz edilmesi üzerine, Komisyonun 19.01.2009 tarihli kararı ile ...’nün itirazının kabulüne, 146 ada 2 parsel sayılı taşınmazın yüzölçümünün 178,38 metrekare olarak düzeltilmesine, taşınmazın kadastro tutanağının beyanlar hanesine, “Parsel üzerinde bulunan ve krokisinde (A) harfi ie gösterilen binanın 45,59 metrekarelik ve (B) harfi ile gösterilen binanın 16,34 metrekarelik kısmı Karayollarına tecavüzlüdür.” şeklinde şerh yazılmasına karar verilmiştir.

... tarafından, 146 ada 2 parsel sayılı taşınmazın 1988 yılında 350,00 metrekare yüzölçümlü olarak önceki malikinden satın alındığı ileri sürülerek, Kadastro Mahkemesinde taşınmazın tespitine itiraz edilmiş, Mahkemece yapılan yargılama sonunda, Mahkemenin 25.05.2009 tarih, 2099/88 Esas, 2009/78 Karar sayılı kararıyla, dava konusu taşınmaz hakkında kadastro tespit tutanağı düzenlenmediği, bu nedenle Kadastro Mahkemesinin davaya bakmakla görevli olmadığı gerekçesiyle, Mahkemenin görevsizliğine, görevli ve yetkili mahkemenin Dereli Asliye Hukuk Mahkemesi olduğuna karar verilmiş; karar, temyiz edilmeksizin 24.09.2009 tarihinde kesinleşmiş; böylece 178,38 metrekare yüzölçümündeki 146 ada 2 parsel sayılı taşınmazın tespiti 24.09.2009 tarihinde kesinleşmiştir.

Dava; Türk Medeni Kanunu’nun 713/1, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. ve 17. maddelerine dayalı olarak açılan tapusuz taşınmazın tescili istemine ilişkindir.

9.2. İlgili Hukuk

9.2.1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1. maddesi; “Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir.”

9.2.2. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14/1. maddesi; “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.”

9.2.3. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 17. maddesi; “Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14 üncü maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde Hazine adına tespit edilir.

İl, ilçe ve kasabaların imar planının kapsadığı alanlarda kalan taşınmaz mallarda bu hüküm uygulanmaz.” hükmünü içermektedir.

9.3. Değerlendirme

9.3.1. Dosya içeriğine, Mahkemece hükmüne uyulan bozma kararında açıklandığı gibi işlem yapılıp sonucuna göre hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinin yerinde bulunmasına göre, davacı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle, hükme esas alınan 09.08.2019 havale tarihli bilirkişi raporuna ekli krokide C1, C2 (Toplamı C) ve D harfleri ile gösterilen bölümler hakkındaki usul ve yasaya uygun olan hükmün onanmasına karar vermek gerekmiştir.

9.3.2. Davalı ... vekilinin hükme esas alınan 09.08.2019 havale tarihli bilirkişi raporuna ekli krokide A ve B harfleri ile gösterilen bölümlere yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; Mahkemece, dava konusu taşınmaz bölümlerinde davacı lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğu kabul edilmek suretiyle yazılı olduğu şekilde hüküm kurulmuş ise de, varılan sonuç dosya kapsamına uygun düşmemektedir.

Hükme esas alınan 09.08.2019 havale tarihli teknik bilirkişi raporu incelendiğinde; rapora ekli krokide A ve B harfleri ile gösterilen bölümler üzerinde, dava dışı 146 ada 2 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan binaların bir bölümünün bulunduğu görülmüştür.

Mahkemece mahallinde 12.04.2010 tarihinde yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve davacı tanıkları, taşınmaz üzerinde bulunan ev ile eski Kotana Köprüsüne kadar olan yerin evvelinde ...’a ait olduğunu, bu yerin ... tarafından 1975 yılında .....’a satıldığını, ......’nin de bu yeri 1988 yılında davacı ...’ya sattığını, yani mevcut Kotana Köprüsü yapılmadan evvel eski köprüye kadar olan kısmın, arazi olarak önce.... sonra..... ve köprü yapıldıktan sonra da davacı tarafından kullanıldığını beyan etmişlerdir. Mahallinde 30.11.2018 tarihinde yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişi ..., arazi ve binaların evvelinde....’a ait olduğunu, eski köprünün öncesinde daha yukarıda olup, sel gelince köprü ve binaların yıkıldığını, yıllar sonra karayolları tarafından yeni bir köprü ve devamına da yol yapıldığını, dere yatağının daha önce taşınmaza yakın olmadığını, sel sonrası derenin yatağının değiştirildiğini; yerel bilirkişi ...., davacı dava konusu taşınmazı satın aldığında köprünün daha yukarıda olduğunu, bu köprüyü 1965 yılında sel aldığını, HES binasının seti çekilince dere yatağının davacının taşınmazına yaklaştığını, böylece davacının taşınmazının küçüldüğünü, derenin yatağı değişince dava konusu taşınmazın yanına köprü yapıldığını beyan etmiştir.

Jeoloji mühendisleri ve harita mühendisi bilirkişi kurulundan aldırılan 05.07.2019 tarihli raporda; dava konusu taşınmazlara ait 1955, 1973, 1986 ve 2004 tarihli hava fotoğraflarının incelendiği, 1955 yılında, dava konusu taşınmazın bulunduğu bölgede, dere suyu ve kumluk alanlar olduğu, 1973 yılında dava konusu taşınmazın bulunduğu bölgenin, dere yatağı içerisinde kumluk bir alan olduğu, 1986 ve 2004 yıllarında dava konusu taşınmazın bulunduğu bölgenin dere yatağı içerisinde bulunduğu, ayrıca bölgede köprü, yollar ve konutlar bulunduğu, taşınmazın bulunduğu yerin dere yatağı dolgu malzemesi ile doldurulmak suretiyle dereden kazanıldığı belirtilmiştir. Jeodezi ve fotogrametri bilirkişiden aldırılan 14.01.2019 tarihli bilirkişi raporda; yine dava konusu taşınmazlara ait 1955, 1973, 1986 ve 2004 tarihli hava fotoğraflarının incelendiği, 1955 yılında dava konusu taşınmazlar üzerinde tarımsal faaliyet bulunmadığı, 1973 yılında taşınmazlarda imar-ihya faaliyetine başlanıldığı, 1986 yılında taşınmazlarda imar-ihya faaliyetine halen devam edildiği, 2004 yılında ise imar-ihya işleminin sona erdiği, jeolog bilirkişi raporunda, evvelinde “kumluk saha” olduğu belirtilen yerin ise rapora ekli uydu fotoğrafı üzerinde, sarı renk ile gösterildiği belirtilmiştir. Rapora ekli uydu fotoğrafı incelendiğinde, jeolog bilirkişi raporunda, evvelinde kumluk olduğu belirtilen yerin, hükme esas alınan 09.08.2019 havale tarihli teknik bilirkişi raporuna ekli krokide B harfleri ile gösterilen bölümün tamamı ile A harfi ile gösterilen bölümün bir kısmını kapsamına aldığı anlaşılmıştır.

Nizalı taşınmaz bölümlerinin zilyetlikle kazanılabilmesi için, öncelikle taşınmazların zilyetlikle kazanılabilecek yerlerden olması, bundan sonra da 3402 sayılı Yasa'nın 14 ve 17. maddeleri uyarınca, emek ve para harcanmak suretiyle imar-ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilmesi ve bu işlemlerin tamamlanmasından sonra kazanmayı sağlayacak zilyetlik süresinin geçmesi zorunludur. Jeoloji mühendislerinin 15.01.2019 tarihli bilirkişi raporuna göre, dava konusu taşınmazın bulunduğu yerde eskiden beri var olan ana kayaya ait kayalar bulunduğu ancak taşınmaz dere yatağında bulunduğu için dolgu malzemesiyle doldurulduğu belirtilmiş olmakla, bu niteliği itibariyle nizalı taşınmazların zilyetlikle iktisap edilebilmesi için imar-ihya edilmiş olması gerektiği anlaşılmıştır. İmar-ihyaya muhtaç taşınmazların üzerine sadece bina yapmak, taşınmazların imar-ihya edildiği anlamına gelmeyeceği gibi, jeodezi ve fotogrametri bilirkişi raporu ile jeoloji mühendisi bilirkişilerden aldırılan raporlar birlikte değerlendirildiğinde, nizalı taşınmaz bölümlerinde davacı lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluşmadığı anlaşılmaktadır.

Hal böyle olunca; Mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken, dosya kapsamına uygun olmayan gerekçelerle, nizalı taşınmaz bölümleri yönüyle davanın kabulüne karar verilmiş olması isabetsiz olup, hükmün açıklanan nedenlerle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.

V. SONUÇ

1. Yukarıda (9.3.1) numaralı paragrafta açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA,

2. Yukarıda (9.3.2) numaralı paragrafta açıklanan nedenlerle; davalı ... vekilinin temyiz itirazları yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, aşağıda yazılı 26,30 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 1086 sayılı HMUK’un 440/III-2. maddesi uyarınca karar düzeltme yolu