Logo

1. Hukuk Dairesi2021/4925 E. 2022/5775 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro çalışmaları sırasında tescil harici bırakılan ve daha sonra Hazine adına tescil edilen taşınmaz üzerinde davacının imar-ihya ve kazandırıcı zamanaşımı yoluyla zilyetlik iddiasına dayalı tapu iptali ve tescil talebinin reddi.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemece, bozma kararına uygun olarak yapılan yargılamada, toplanan deliller ve bilirkişi raporları değerlendirilerek, davacının taşınmaz üzerinde 20 yıl süreyle davasız ve aralıksız malik sıfatıyla zilyetliğinin ve imar-ihya faaliyetinin, imar planının yürürlüğe girdiği tarihten önce tamamlanmadığının tespit edilmesi nedeniyle davanın reddine karar verilmiş olup, bu karar, Hukuk Genel Kurulu tarafından usul ve yasaya uygun bulunarak onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davasında bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, davanın reddine ilişkin olarak verilen karar, süresi içerisinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiş olmakla, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1. Davacı ... vekili dava dilekçesinde özetle; dava konusu 397 ada 3 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespiti sırasında tescil harici bırakıldığını, müvekkilinin bu yeri önceki malikinden satın alıp imar-ihya ettikten sonra üzerine ev yaptırdığını, taşınmazda müvekkilinin eklemeli olarak 65 yıllık zilyetliği olmasına rağmen taşınmazın idari yoldan Hazine adına tescil edildiğini ileri sürerek, taşınmazın tapu kaydının iptali ile müvekili adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

2. Mahallinde yapılan keşif sonrası, davacı vekili 14/02/2012 tarihli celsede; her ne kadar dava dilekçesinde davaya konu ettikleri taşınmazı “397 ada 3 parsel” olarak bildirmişlerse de söz konusu taşınmazın imar uygulaması sonucunda “648 ada 5” parsel numarasını aldığını öğrendiklerinden, davaya 648 ada 5 parsel sayılı taşınmaza yönelik olarak devam ettiklerini beyan etmiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın imar uygulaması ile oluştuğunu ve Hazine adına tescil edildiğini, taşınmazda davacı lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluşmadığını ileri sürerek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 14/02/2012 Tarihli, 2011/210 Esas, 2012/62 Karar sayılı kararıyla; dava konusu 648 ada 5 parsel sayılı taşınmazın öncesi itibariyle özel mülkiyete konu olabilecek yerlerden olduğu, davacı tarafından yaklaşık olarak 35-40 yıldır kullanıldığı ve davacı lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğu gerekçesiyle;

Davanın kabulüne, dava konusu 648 ada 5 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı ... adına arsa vasfıyla tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkeme kararına karşı süresi içerisinde davalı Hazine vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.

2. Bozma Kararı

Karar, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 13/03/2017 tarih, 2017/490 Esas, 2017/1534 Karar sayılı kararıyla; “Mahkemece; davanın kabulüne karar verilmiş ise de; yapılan araştırma, inceleme ve uygulamanın hüküm kurmaya yeterli bulunmadığı, dava konusu taşınmazın Türkoğlu ilçe Merkezinde 1963 yılında yapılan kadastro çalışmalarında tescil harici bırakıldığı ve 19/03/2007 tarihinde yapılan imar uygulaması ile Hazine adına 648 ada 5 sayılı imar parseli olarak tescil edildiği, taşınmazın geldisinin “ihdas” olduğunun dosya kapsamından anlaşıldığı ancak taşınmazın hangi nedenle (nitelikle) tespit harici bırakıldığının ve hangi tarihte ilk defa imar planı kapsamına alındığı belirlenmediği gibi, taşınmazın dayanağı olan belgeler (imar uygulamasına ilişkin Belediye Encümen kararı, dağıtım cetvelleri, vs) ile komşu parsellere ait tedavüllü tapu kayıtları ve dayanak belgelerin (kadastro tutanakları ile varsa kadastroya uygulanan tapu ve vergi kayıtları, varsa hükmen tescil ilamları, vs.) getirtilip dosya arasına alınmadığı, yine; taşınmazın ilk defa imar planı kapsamına alındığı tarihten geriye doğru en az 15-20-25 yıl öncesine ait üç ayrı evreye ilişkin yüksek çözünürlüklü hava fotoğrafları getirtilerek, üzerinde jeodozi ve fotogrametri mühendislerinden oluşturulacak üç kişilik bilirkişi kurulunca stereoskopik inceleme yaptırılmadığı, yapılan keşiflere ziraat mühendisi bilirkişi dahi götürülmediği belirtilerek, Mahkemece dava konusu taşınmazın hangi nedenle (nitelikle) tespit harici bırakıldığının araştırılarak imar-ihyaya muhtaç yerlerden olup olmadığının kuşkuya yer bırakmayacak biçimde saptanması, imar-ihyaya muhtaç yerlerden ise, hangi tarihte ilk defa imar planı kapsamına alındığının belirlenmesi ve az yukarıda açıklanan belge, kayıt ve hava fotoğrafları dosya arasına alınıp dosya ikmal edildikten sonra, taşınmaz başında yeniden keşif yapılması, keşif sırasında dinlenilecek davada yararı bulunmayan yerel bilirkişiler ve taraf tanıklarına; taşınmazın öncesinin ne olduğu, taşınmaz üzerinde zilyetliğin bulunup bulunmadığı, varsa hangi tarihte ve ne zaman başladığı, zilyetliğin sürdürülüş biçimi, kimden kime ve nasıl intikal ettiği, imar-ihya edilip edilmediği, edilmişse imar-ihyanın tamamlandığı tarihin etraflıca sorularak maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılması, komşu taşınmazların dayanak kayıtlarının nizalı taşınmaz yönünü ne okuduğunun belirlenmesi, üç kişilik jeodozi ve fotogrametri mühendislerinden oluşturulacak bilirkişi heyetine haritalar, hava fotoğrafları ve uydu fotoğrafları üzerinde streoskopik inceleme yaptırılması, Ziraat Fakültesi Toprak Bölümü Öğretim Üyelerinden seçilecek üç kişilik bilirkişi kurulundan, taşınmazın imar-ihya öncesi ve sonrası niteliği ile imar-ihyasının hangi tarihte başlayıp, hangi tarihte tamamlandığı, zilyetliğin başlangıcı ve sürdürülüş biçimi ve kullanım durumunu kuşkuya yer bırakmayacak biçimde belirleyen ve önceki raporlardaki çelişkileri giderir şekilde raporlar alınması, HMK'nın 290/2. maddesi uyarınca birlikte keşfe götürülecek bir fotoğrafçı aracılığıyla taşınmaz ve çevresinin yakın plan ve panoramik fotoğrafları çektirilip mahkemece onaylandıktan sonra dosya arasına konulması, bundan sonra toplanan ve toplanacak olan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi” gereğine değinilmek suretiyle bozulmuştur.

3. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, 12/03/2020 tarih, 2017/614 Esas, 2020/188 Karar sayılı kararıyla; Belediye İmar Şehircilik Müdürlüğünün 30/12/2019 tarihli yazı cevabından, dava konusu taşınmazın 04/05/1988 tarihinde onaylanmış olan imar planı kapsamında kaldığı, bu durumda davacı lehine zilyetlikle iktisap koşullarının 1988 yılına kadar gerçekleşmiş olması gerektiği, ziraat mühendisi bilirkişi kurulundan aldırılan raporda, dava konusu taşınmazın 30-35 sene önce

imar-ihya edilmeye başlandığı, 1999 yılında ise imar-ihyanın tamamlanmış olduğunun belirtildiği, jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişi kurulundan aldırılan raporda ise, taşınmazın imar-ihyasının 1990 yılının başında tamamlandığının belirtildiği, bu durumda mahallinde yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanık anlatımlarına itibar edilemeyeceği, dava konusu taşınmazda davacı lehine Türk Medeni Kanunu’nun 713. maddesi ve Kadastro Kanunu’nun 17. maddesi kapsamında, 20 yıl süreyle davasız ve aralıksız malik sıfatıyla zilyetlik şartlarının gerçekleşmediği gerekçesiyle; davanın reddine karar verilmiştir.

4. Bozma Sonrası Verilen Karara Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkeme kararına karşı süresi içerisinde davacı vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.

5. Temyiz Nedenleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; mahallinde yapılan keşiflerde dinlenen yerel bilirkişi ve tanık beyanları ile ziraat mühendisi bilirkişi kurulu raporu uyarınca iddialarını kanıtladıklarını, Mahkemece yalnızca hava fotoğraflarını değerlendiren bilirkişi raporuna itibar edilmek suretiyle davanın reddine karar verilmesinin yerinde olmadığını, dava konusu taşınmaz üzerinde bulunan evin yaşı, ziraat bilirkişi kurulu raporunda taşınmazın niteliği, kullanım durumu ve süresi ile ilgili olarak yapılan değerlendirme ile yerel bilirkişi ve tanık beyanlarından, dava konusu taşınmazda müvekkili lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğunun sabit olduğunu ileri sürerek, kararın bozulmasına karar verilmesini istemiştir.

6. Gerekçe

6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

1959 yılında Kahramanmaraş ili, Türkoğlu ilçesi, Türkoğlu (Merkez) Mahallesi çalışma alanında yapılan kadastro çalışmaları sırasında dava konusu taşınmazın bulunduğu yer tescil harici bırakılmış; bilahare 2007 yılında yapılan imar uygulaması çalışması sonucunda 397 ada 3 parsel sayılı 1.198,44 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz Hazine adına arsa vasfıyla tescil edilmiş; bölgede 2009 yılında yeniden yapılan imar uygulaması çalışması sonucunda 397 ada 3 parsel sayılı taşınmazın kütük sayfası kapatılmış, ifraz ve tevhit işlemleri sonucunda 648 ada 5 parsel sayılı 1.198,68 metrekare yüzölçümlü Hazine adına arsa vasfıyla tescil edilmiş bulunan taşınmaz oluşmuştur.

Dava; imar-ihya ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

6.2. İlgili Hukuk

6.2.1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1. maddesi; “Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir.”

6.2.2. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14/1. maddesi; “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.”

6.2.3. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 17. maddesi; “Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14 üncü maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde hazine adına tespit edilir.

İl, ilçe ve kasabaların imar planının kapsadığı alanlarda kalan taşınmaz mallarda bu hüküm uygulanmaz.” hükümlerini içermektedir.

6.3. Değerlendirme

Dosya içeriğine, mahkemece hükmüne uyulan bozma kararında açıklandığı gibi işlem yapılıp sonucuna göre hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinin yerinde olmasına göre, yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

V. SONUÇ

Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 26,30 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 15/09/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.