"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasında bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda, davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen karar, süresi içinde davacı Hazine vekili ve davalı tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı Hazine vekili dava dilekçesinde özetle, Çağlayan Köyünde yapılan kadastro çalışmaları sonucunda 148 ada 104 parsel sayılı taşınmazın davalı adına tespit ve tescil edildiğini ancak bu taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğunu ileri sürerek tapu kaydının iptali ile Hazine adına tescilini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı cevap dilekçesinde özetle, dava konusu taşınmazın kadastro çalışmasında adına tescil edildiği zaman davacı kurum ya da başka bir kurumun veya şahsın itirazının olmadığını, taşınmaz üzerinde 35-40 yıldan beri aileleri tarafından müştereken kullanılan ev ve müştemilatının bulunduğunu, yaklaşık 30 yıllık elektrik aboneliğinin bulunduğunu, devletin hüküm ve tasarrufu altında olan yerlerden olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Tortum Asliye Hukuk Mahkemesinin 27.03.2015 tarihli 2014/74 E. 2015/83 K. sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne, çekişmeli 148 ada 104 parsel sayılı taşınmazda 26/12/2014 tarihli fen bilirkişi rapor ve krokisinde (A) harfi ile gösterilen 279,75 m²'lik yerin davalı Hasan oğlu ... adına olan tapu kaydının iptali ile davacı Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline, dava konusu olan (B) harfi ile gösterilen kısıma ilişkin olarak açılan davanın reddine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı Hazine vekili ve davalı temyiz isteminde bulunmuştur.
2.Bozma Kararı
Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 28.11.2018 tarihli 2016/3700 E. 2018/7170 K. sayılı kararı ile "...çekişmeli taşınmazın tapu kaydının beyanlar hanesinde 11.04.2008 tarih ve 889 sayılı Erzurum Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğü’nün kararı ile sınırlandırma krokisinde (A) harfi ile gösterilen 1.631,66 metrekarelik bölümün 1. derece doğal sit alanı içerisinde kaldığı, (B) harfi ile gösterilen 621,61 metrekarelik bölümünün ise 3. derece doğal sit alanı içerisinde kaldığı belirtildiği halde, davacı Hazine adına tesciline karar verilen ve hükme esas alınan fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen bölümün ne kadarlık kısmının 1. derece doğal sit alanında, ne kadarlık kısmının ise 3. derece doğal sit alanında kaldığı gösterilmediği gibi, bu hususun hüküm yerinde taşınmazın tapu kaydının beyanlar hanesinde gösterilmemesinin de isabetsiz olduğu, ...mahallinde fen bilirkişi eşliğinde yeniden keşif yapılarak çekişmeli taşınmazın önceki tarihli fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen taşınmaz bölümünün ne kadarlık kısmının 1. derece doğal sit alanında kaldığı, ne kadarlık kısmının ise 3. derece doğal sit alanında kaldığı kesin olarak belirlenmesi, fen bilirkişisinden bu konuda infazı kabil rapor alınması, doğal sit alanında kaldığı belirtilen bölümlerin tapunun beyanlar hanesinde gösterilmesi gerektiği" gerekçesiyle hüküm bozulmuştur.
3. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Tortum Asliye Hukuk Mahkemesinin 23/01/2020 tarihli 2019/140 Esas 2020/33 Karar sayılı kararıyla; (A) harfi ile gösterilen alanın birinci derece ve üçüncü derece sit alanında kalan kısımlarının fen bilirkişisi raporu ile tespit edildiği, raporun infazı kabil olduğu, bu sebeple bozma konusu yapılmayan fen bilirkişisi raporunda "B" harfi ile gösterilen kısım açısından bozma öncesi hükümdeki gibi karar verildiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, çekişmeli 148 ada 104 parsel sayılı taşınmazda 12/12/2014 tarihli fen bilirkişi rapor ve krokisinde "A1" ve "A2" harfi ile gösterilen 279,75 m²'lik yerin davalı adına olan tapu kaydının iptali ile davacı Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline, "A1" harfi ile gösterilen taşınmazın tapu kütüğünün beyanlar hanesine III. derece doğal sit alanında kaldığı hususunun yazılmasına, "A2" harfi ile gösterilen taşınmazın tapu kütüğünün beyanlar hanesine I. derece doğal sit alanında kaldığı hususunun yazılmasına, (B) harfi ile gösterilen kısmına ilişkin açılan davanın reddine karar verilmiştir.
4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı Hazine vekili ve davalı temyiz talebinde bulunmuştur.
5.Temyiz Nedenleri
Davacı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; fen bilirkişi raporunda B harfi ile gösterilen kısım yönünden verilen red kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, her ne kadar ziraat bilirkişi raporunda taşınmazın tamamının ihya edilmiş olduğu belirtilmiş ise de, imar-ihyanın ne şekilde yapıldığı, hangi tarihte tamamlandığı, yapılan işlemlerin imar-ihya sayılıp sayılmayacağının belirtilmeden ağaçların yaşlarına ve sınırlarına bakılarak rapor düzenlendiğini, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararına göre sadece ham toprağın sürülmesi veya taşları temizlenmiş bir yere bina ve duvar yapılması ya da ağaç dikilmesinin bir emek ve masrafı gerektirmesine rağmen imar ve ihya sayılmayacağını, Mahkemece yeterli araştırma ve inceleme yapılmadan karar verildiğini ve resen görülecek nedenlerden dolayı mahkemenin ret kararının bozulmasını istemiştir.
Davalı temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın 1970 yılından bu yana bir bütün halinde nizasız ve fasılasız olarak babasının kullanımında olduğunu, ziraat bilirkişisi katip-mübaşir olarak çalışan adliye personelinin keşif heyetinde olmasına yönelik itiraz etmiş olmalarına rağmen, çalıştığı iş yeri ve amiri olan mahkemede her ne kadar yeminli olsa da tarafsız olamayacağını, bilirkişi raporuna itirazlarında ısrarlı olduğunu, fen bilirkişi raporunda A hafi ile kullanılmayan alan olarak gösterilen kısmın taşınmazın yaklaşık sekizde birine tekabül ettiğini, taşınmazı tamamından maksatlı olarak koparılmak istendiğini, bu kısmın mahalli bilirkişileri beyanlarından görüleceği üzere otları el orağı ile biçilen kısım olduğunu, dava konusu yerin devletin hüküm ve tasarrufu altında olan yerlerden olmadığını, kesinlikle arkeolojik önem ve özelliğini haiz olmadığını, doğal sit özelliği taşımadığını, davacı kurum tarafından tortum şelalesini gören göremeyen bir çok taşınmaz için aynı davanın açıldığını belirtilerek kabul edilen kısmın bozulmasını talep etmiştir.
6. Gerekçe
6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
6.2. İlgili Hukuk
6.2.1 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1. maddesi, “Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir.”
6.2.2. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesi; “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.
6.2.3. 2863 sayılı Kültür Ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu 11. maddesi; “Taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarının malikleri bu varlıkların bakım ve onarımlarını Kültür ve Turizm Bakanlığının bu Kanun uyarınca bakım ve onarım hususunda vereceği emir ve talimata uygun olarak yerine getirdikleri sürece, bu Kanunun bu konuda maliklere tanıdığı hak ve muafiyetlerden yararlanırlar. (Değişik ikinci cümle: 22/5/2007-5663/1 md.) Ancak, kültür ve tabiat varlıklarını koruma bölge kurullarınca birinci grup olarak tescil ve ilan edilen kültür varlıklarının bulunduğu taşınmazlar ile birinci ve ikinci derece arkeolojik sit alanlarındaki taşınmazlar zilyetlik yoluyla iktisap edilemez.” hükümlerini içermektedir.
6.3. Değerlendirme
Dosya içeriğine, toplanan delillere, kararın dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye göre hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılarak IV.3 no.lu paragrafta yazılı şekilde karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
V. SONUÇ
Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı Hazine vekilinin ve davalının yerinde bulunmayan temyiz itirazının reddiyle, usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 41.14 TL bakiye onama harcının davalıdan alınmasına, 492 sayılı Harçlar Kanunun değişik 13. maddesinin “j” bendi gereğince Hazineden harç alınmasına yer olmadığına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 28/09/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.