"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 6. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE MAHKEMESİ : KANDIRA ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescili istemine ilişkin açılan davadan dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince verilen davanın reddine ilişkin kararın, davacı tarafından istinaf edilmesi üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi tarafından yapılan inceleme sonucunda; davacının istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1 maddesi gereğince esastan reddine dair verilen karar, davacı tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü
I. DAVA
Davacı dava dilekçesinde, Kocaeli İli,... İlçesi, .... Köyü çalışma alanında bulunan çekişmeli 119 ada 388 ve 401 parsel sayılı taşınmazların kadastro çalışmaları sırasında kardeşi olan davalı Hava adına tapuya kayıt ve tescil edildiğini, taşınmazların tarafların ortak murisi anneleri olan ...'den intikal ettiğini, dava konusu taşınmazların muris ...'nin ikinci eşi ... tarafından 1962 yılında evlenirlerken murise noter satışı yolu ile verildiğini, davalının bu durumu bilmesine rağmen kadastro sırasında taşınmazın tamamını kendi adına tapuya tescil ettirdiğini ileri sürerek taşınmazların davalı adına olan tapu kaydının miras payı oranında iptali ile adına tescilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı, dava konusu taşınmazları muris ...'ün sunulan gayrimenkul zilyetliğinin devri köy satış senedi ile 1.000 ETL'ye sattığını, dönemin muhtarının da senedi onayladığını, davanın on yıllık zamanaşımı süresinden sonra açıldığını belirterek, davanın reddini savunmuş, 25/01/2017 tarihli duruşmada; satış sözleşmesinde muris ile kendisinin eşi .... arasında satış yapıldığını, kadastro tespiti sırasında eşi Alaattin'in taşınmazları kendisinin üzerine yazdırdığını beyan etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Kandıra Asliye Hukuk Mahkemesi 2016/91 Esas, 2018/224 Karar sayılı kararında, taşınmazların kadastrodan uzun yıllar evvel murisin sağlığında ivazlı olarak murisin damadı olan ...'e ve dolayısı ile kızı ...'e verildiği ve kadastroca ... adına tespit ve tescil edildiği, muris ...'nin sağlığında taşınmazları evvelki malik ... ile evde birlikte yaşadıkları kızları ... ve ...'ün birlikte kullanmakta olup, muris ...'ün vefatından sonra da taşınmazların zilyetliğini devretmiş olduğu damadı .... ve kızı ... tarafından uzun yıllarca zilyetliğin sürdürüldüğü mahalli bilirkişi, davalı tanıkları ve dahi davacı tanığının beyanıyla da sabit olduğu, mülkiyetin uygun irade ve teslimle davalı ...'e geçmiş olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesince kararına karşı yasal süresi içerisinde davacı vekili tarafından istinaf isteminde bulunulmuştur.
2.İstinaf Nedenleri
Davacı istinaf dilekçesinde, taşınmazların muristen intikal ettiğini, buna rağmen kadastro sırasında müvekkilinin miras hakkı gözardı edilerek taşınmazların tamamının davalı adına tespit ve tescil edildiğini, davalının dayandığı tarihsiz ve imzasız senedin hukuken geçerli sayılmasının mümkün olmadığını, kaldı ki senet altında imzası bulunan şahısların da davalı tarafça dinletilmediğini, muris ile .... evlenirken murisin ilk eşinden olan davalı ile ....'in yeğeni .....in de evlendiklerini, ...'in hiç çocuğu olmadığı için yeğenini evladı gibi görüp iki ailenin birlikte yaşadıklarını, tanıkların murisin taşınmazları .....e sattığını bilmediklerini beyan ettiklerini, davalı tarafın senedin geçerliliğini de ispat edemediğini belirterek kararın kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesinin 2019/847 Esas, 2020/1019 Karar sayılı kararıyla, dava konusu taşınmazların menkul mal hükmünde olduğu ve mülkiyetin teslimle alıcısına geçeceği, murisin tespitten çok önce 1986 yılında öldüğü, taşınmazın murisin ölümünden bu yana da davalı tarafça kullanıldığı, sunulan senetteki imzaya (parmak izi) davacı tarafın açıkca itiraz etmediği, kaldı ki tapusuz taşınmazlarda muris muvazaası iddiasının de dinlenilemeyeceği nazara alındığında, yerel mahkemece yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik görülmediği gerekçesiyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/(1)-b/1. maddesi uyarınca davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermiştir.
V. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesinin yukarıda sözü edilen kararına karşı yasal süresi içerisinde davacı temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davacı temyiz dilekçesinde, delillerin takdiri ve olaya uygulamasında hataya düşüldüğünü, çekişmeli taşınmazların noter senedi ile annesi ...’ye devredildiğini ve ...’nin bilahare yapmış olduğu köy senedinin geçersiz olduğunu, böylece taşınmazda ...’den gelen miras hakkının olduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasıdır.
3.2. İlgili Hukuk
3.2.1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6. maddesinde; "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür." hükmü düzenlenmiştir.
3.2.2. Tapu siciline kayıtlı olmayan taşınmazlarda, zilyetlik mülkiyetin karinesidir. Zilyetliğin konusu taşınır, taşınmaz mallar ve haklardır. Taşınmaz mal tapulu olabileceği gibi, tapusuz da olabilir. Tapusuz taşınmazlarda zilyetliğin ayrı bir önemi ve işlevi bulunmaktadır. Tapuda kayıtlı taşınmazlarda tapu sicili mülkiyete karine teşkil ettiği halde tapusuz taşınmazlarda zilyetlik mülkiyetin karinesidir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 15.02.2012 gün, 2011/20-714 Esas, 2012/78 Karar)
3.3. Değerlendirme
3.3.1. Dava konusu 119 ada 388 ve 401 parsel sayılı taşınmazların, tesis kadastrosu işlemi ile senetsizden, ceddinden intikalen ve taksimen 20 yılı aşkın nizasız, fasılasız malik sıfatıyla zilyetliğinde ve tasarrufunda bulunduğundan bahisle KK 14. maddesi gereğince davalı adına tespit edildiği, 04/05/2007 tarihinde itiraz edilmeksizin kesinleşerek davalı adına tapu sicili oluştuğu anlaşılmaktadır.
Dosya içeriğine, toplanan delillere, Bölge Adliye Mahkemesince dayanılan yasal ve hukuksal gerekçeye göre (IV.3) numaralı paragrafta yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
VI. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle; davacının temyiz itirazlarının reddiyle, usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK'nın 370. maddesi uyarınca ONANMASINA, aşağıda yazılı 9,30 TL fazla yatırılan harcın temyiz edene iadesine, 10/10/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.