Logo

1. Hukuk Dairesi2021/5004 E. 2022/6385 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro çalışmaları sonucu davalılar adına tescil edilen taşınmazlar üzerinde davacının miras payı nedeniyle tapu iptali ve tescil talebinin reddine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davalıların uzun süreli zilyetliğinin, taşınmazların davalılara rızai taksimle intikal ettiğini göstermesi ve bu durumun kadastro tutanakları ve bilirkişi beyanlarıyla da uyumlu olması gözetilerek mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : TRABZON BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 3. HUKUK DAİRESİ

İLK DERECE MAHKEMESİ : ARHAVİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince verilen davanın reddine ilişkin kararın, davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yapılan inceleme sonucunda; başvurunun esastan reddine dair verilen karar, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, .... ilçesi .... köyünde 2009 yılında yapılan kadastro çalışmalarında 112 ada 13 parselin.... adına 112 ada 10 parselin ... adına tespit ve tescil edildiğini yapılan tespitin hatalı olduğunu, dava konusu taşınmazların tarafların kök murisi ...'na ait olduğunu, kök murisin .... ve ... adında iki çocuğunun bulunduğunu, davacının .....'nun mirasçısı, davalıların ise .....nun mirasçısı olduklarını, terekesinin taksim edilmediğini, davacının murisi ....'nun miras hakkının yok sayıldığını ileri sürerek, dava konusu taşınmazların tapu kaydının iptali ile miras payı oranında davacı adına tapuya tescilini istemiştir.

II. CEVAP

Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle, dava konusu taşınmazların, davacı murisi ... ile davalılar murisi ... arasında yapılan taksim ile davalılar murisine bırakıldığını, yargılama sırasında buna ilişkin köy senedini sunacaklarını, ...' ya bırakılan taşınmazın ...'na bırakılan taşınmazdan iki kat büyük olduğunu, ...'ya bırakılan taşınmaz tarla vasfında ve ekilen bir arazi iken, davacı murisi ve davacı tarafından bakımsız bırakılması sebebiyle zamanla orman olduğunu ve kadastro çalışmaları sırasında Hazine adına tespit edildiğini,rızai taksimin varlığından davacının haberdar olduğunu, davacı murisi ...' ye taksimle pay verildiğini, davalıların kendi zilyetliklerinde olan ve rızai taksimle murislerine bırakılan taşınmazları kendi adlarına tescil ettirdiklerini belirterek, davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

Arhavi Asliye Hukuk Mahkemesinin 23/10/2019 tarihli 2018/294 E., 2019/289 K. sayılı kararıyla, iddianın ispat edilemediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2. İstinaf Nedenleri

Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yargılama sırasında kök muris ...’nun mirasçılarına ilişkin veraset ilamının dosyaya sunulduğunu, buna göre hak sahibi olan davacının miras payını talep etmekte haklı olduğunu, davalıların vermiş oldukları cevap dilekçesi ile mirasçılar arasında taksim yapıldığı ve taksime ilişkin köy senedi bulunduğu ve bu belgeyi yargılama sırasında sunacaklarını beyan ettiklerini, ancak davalılar tarafından iddia ettikleri gibi taksime ilişkin köy senedi sunulmadığını, zira böyle bir taksimin yapılmadığını, aynı zamanda davalılarca taşınmazların 60 yılı aşkın süredir kendileri tarafından kullanıldığından bahisle, kazandırıcı zamanaşımına dayanarak mülkiyet iddiasında bulunulduğunu, böyle bir iddianın da ileri sürülemeyeceğini, çünkü mirasçılar arasında zamanaşımının işlemeyeceğini, yine taksim iddiasına yönelik olarak mahkemece yapılan yargılama sonucunda, mahalli bilirkişilerin beyanları esas alınarak davanın reddine karar verildiğini, mahalli bilirkişi beyanları incelendiğinde, beyanların tamamen duyuma dayalı olduğunu, bilirkişilerden hiçbirinin ..., ..... ve ...'nu tanımadıklarını, resmi delil niteliğinde olan tutanağa göre dava dışı bu taşınmazın önceden beri orman vasfında olduğuna karar verildiğini, ayrıca iş bu dosyada dinlenilen dava konusu taşınmazda tespit bilirkişisi olan ...'nun, dava dışı paylaşım sonucu davacının murisine verildiği iddia edilen 103 ada 1 parsel sayılı taşınmazda da tespit bilirkişisi olduğunu, ilgili taşınmazın tutanağında taşınmazın orman olup, kimsenin kullanımında bulunmadığını beyan etmesine rağmen, dava dışı bu taşınmazla ilgili iş bu davada alınan beyanında taşınmazın davacının murisi ...'ya verildiğini beyan ettiğini, dolayısıyla bilirkişinin gerçeğe aykırı beyan verdiğinin açık olduğunu, miras paylaşımının yapıldığını iddia eden davalı tarafın iddiasını ispatlayamamasına rağmen mahkemece davanın reddine karar verildiğini, davalıların yargılamanın her aşamasında çelişkili beyanlarda bulunduklarını, uyuşmazlık konusunun miras paylaşımının yapılıp yapılmadığı noktasında toplandığını, davalıların rastgele bir orman parseli göstererek taksim edildiğini iddia ettiklerini ve mahkemece taşınmazın arşiv kayıtları kadastro tutanakları incelenmeden eksik ve yanlış bir kanaate varıldığını, Mahkemece 1940-1950’li yıllarda taksim yapıldığı bu sebeple mahalli bilirkişilerce görülme imkanının olmadığını belirtildiğini ancak o dönemde kök muris mirasçılarının yaşları ve durumlarının dikkate alınmadığını, o dönemde kök muris mirasçılarının paylaşım yapmasının söz konusu olmadığını belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.

3. Gerekçe ve Sonuç

Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesinin 07/09/2020 tarihli 2020/330 Esas - 2020/291 Karar sayılı kararıyla, davacı ve davalıların murislerinin nüfus kayıtlarının incelemesinde; muris ...'nin 01/07/1922, muris ...'un 20/01/1935 doğumlu olduğu, dolayısıyla, mahalli bilirkişilerce taksimen ...'ye bırakıldığı ve 50-60 yıl öncesinde bahçelik olduğu beyan edilen dava dışı 103 ada 1 parsel sayılı taşınmaz ve taksimin eski bir tarihte yapıldığı iddiasına ilişkin murislerin yaşlarının olayla uyumlu olduğu, taksimin yapıldığı belirtilen yıl itibariyle o dönemi doğrudan bilen mahalli bilirkişinin bulunamamasının olağan olduğu, ancak dava konusu taşınmazların kadastro tutanağında da taşınmazların Hakkı oğlu ...'nun ceddinden intikalen ve taksimen gelme olduğunun yazılı olduğu, taşınmazlarını zilyetliğinin uzun yıllardır davalılarda bulunduğu konusunda bir ihtilaf bulunmadığı, bu haliyle insan ömrüne yakın bu kadar uzun süreli kullanımın da taksim savunmasını doğrulayıp bu durumda davalıların zilyetliğine itibar edilerek taşınmazların taksim edildiğinin kabulünün gerektiği, bu sebeple davacı tarafın istinaf talebinin yerinde olmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle, yerel mahkeme ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek istinaf dilekçelerindeki taleplerini tekrar ve resen araştırılacak sebeplerle ret kararının hükmen bozulmasını talep etmiştir.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Kadastro sonucunda Artvin ili, ..... ilçesi, ..... köyü çalışma alanında bulunan 112 ada 10 parsel sayılı taşınmaz ... adına, 112 ada 13 parsel sayılı taşınmaz ... adına senetsizden irsen intikal, taksim, hibe ve zamanaşımı zilyetliği nedeniyle tespit ve tescil edilmiştir.

Taraflar arasındaki uyuşmazlık, kadastro öncesi nedene dayalı miras payına yönelik açılan tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

3.2. İlgili Hukuk

3402 sayılı Kadastro Kanunu 14. maddesinde; “ Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.”

3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 15. maddesinde; "Tapuda kayıtlı taşınmaz malların malikleri veya bunların mirasçıları arasında, tapuda kayıtlı olmayan taşınmaz malların ise on dördüncü madde gereğince belirlenen zilyetleri arasında taksim edildikleri belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanları ile sabit olduğu takdirde bu mallar taksim gereğince zilyetleri adına tespit olunur.”

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1. maddesinde; "Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir." hükümleri düzenlenmiştir.

6100 sayılı HMK’nın 190/1. maddesinde, “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6. maddesinde, "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür."

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 763. maddesine göre; taşınır mülkiyetinin nakli için zilyetliğin devri gerekir.

Tapu siciline kayıtlı olmayan taşınmazlarda, zilyetlik mülkiyetin karinesidir. Zilyetliğin konusu taşınır, taşınmaz mallar ve haklardır. Taşınmaz mal tapulu olabileceği gibi, tapusuz da olabilir. Tapusuz taşınmazlarda zilyetliğin ayrı bir önemi ve işlevi bulunmaktadır. Tapuda kayıtlı taşınmazlarda tapu sicili mülkiyete karine teşkil ettiği halde tapusuz taşınmazlarda zilyetlik mülkiyetin karinesidir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 15.02.2012 gün, 2011/20-714 Esas, 2012/78 Karar)3.3. Değerlendirme

Dosya içeriğine, toplanan delillere, kararın dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye göre, (IV.3.) paragrafta yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

VI. SONUÇ

Açıklanan nedenlerle davacı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK'nın 370. maddesi uyarınca ONANMASINA, aşağıda yazılı 26.30 TL bakiye onama harcının davacıdan alınmasına, 04/10/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.