Logo

1. Hukuk Dairesi2021/5033 E. 2022/7579 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro sonrası sebeplere dayalı tapu iptali ve tescil davasında hak düşürücü süre ve taraf değişikliğinin hukuki sonuçları.

Gerekçe ve Sonuç: Davacıların, kadastro tespiti sonrasında yapılan devirlerle taşınmaz malikliğini iktisap etmiş olmaları nedeniyle davanın kadastro sonrası nedene dayalı olduğu, davalı değişikliği talebinin ise maddi hataya dayanması ve yargılamanın başında düzeltilmiş olması nedeniyle husumet itirazının reddi gerektiği gözetilerek yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, Mahkemece davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar, süresi içerisinde müdahil davacı - davalı ... vekili ile davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiş olmakla, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1. Davacılar ... ve müşterekleri vekili dava dilekçesinde özetle; dava konusu kök 177 parsel sayılı taşınmazların önce Şubat 1955 tarih, 40, 41 ve Ocak 1958 tarih 40 sıra numaralı tapu kayıtları uyarınca ... adına ve ...’nın taşınmazları 23.10.1969 tarih, 2, 3 ve 22.10.1969 tarih, 4 sıra numaralı tapu kayıtları ile...’ya satması sebebiyle... adına tespit edildiğini, bilahare ...’ın 23.10.1969 tarih, 2 sıra numaralı tapu kaydındaki payını, Ağustos 1978 tarih, 1 sıra numaralı tapu kaydı ile müvekkillerinden ...’e sattığını, onun da payının bir kısmını Mart 1981 tarih, 2 sıra numaralı tapu kaydı ile diğer müvekkilleri ..., ... ve ...’a sattığını, kök tapu kayıtları olan Şubat 1955 tarih, 40, 41 ve Ocak 1958 tarih 40 sıra numaralı tapu kayıtlarının hudutları itibariyle birbirini okuduğunu ve her birinin yüz ölçümünün ayrı ayrı 6.860,00 metrekare miktarında olduğunu, eldeki davadan önce Hazine tarafından 177 parsel sayılı taşınmaza uygulanan bu tapu kayıtlarının miktar fazlasının Hazine adına tescili istemiyle, tespite itiraz davası açıldığını, Kadastro Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, dava konusu taşınmaza revizyon gören 3 adet tapu kaydının, aynı hudutlu tek bir tapu kaydıymış gibi değerlendirilerek, yalnızca 23.10.1969 tarih, 2 sıra numaralı tapu kaydının kapsadığı alan tespit edilmek suretiyle, kalan bölüm yönüyle davanın kabulüne karar verildiğini ve kararın temyiz edilmeksizin kesinleştiğini, söz konusu kararda 23.10.1969 tarih, 3 ve 22.10.1969 tarih, 4 sıra numaralı tapu kayıtları değerlendirilmediği için kararın yanlış olduğunu, bilahare yine eldeki davadan önce müvekkillerden ... tarafından Mart 1981 tarih, 2 sıra numaralı tapu kaydına dayanılarak, Kadastro Mahkemesince verilen karar uyarınca, 177 parselden miktar fazlası olarak ifraz edilip Hazine adına hükmen tescil edilen 482 parsel sayılı taşınmaza yönelik olarak açıldığını ve davanın kabulüne karar verildiğini, bu kararın Yargıtay denetiminden geçmek suretiyle kesinleştiğini, aynı tapu kaydı uyarınca müvekkillerinden Vahit’in 177 parsel sayılı taşınmazda, diğer müvekkillerinin ise 177 ve 482 parsel sayılı taşınmazlarda hakkının bulunduğunu ileri sürerek, dava konusu 177 ve 482 parsel sayılı taşınmazların, dayandıkları tapu kaydı kapsamında kalan kısımlarının tapu kaydının iptali ile bu kısımların müvekkillerinin tapu kaydındaki hisseleri oranında adlarına tesciline karar verilmesini istemiştir.

2. Davacılar vekili 29.11.2012 havale tarihli dilekçeyle; dava konusu 177 parsel sayılı taşınmazın davalı olarak gösterdikleri ... yerine, onun oğlu olan ...’ye ait olduğunun anlaşıldığını, ...’in ismini dava dilekçesine sehven yazdıklarını ileri sürerek, Mahkemece bu durumun maddi hatadan kaynaklandığının kabul edilmesini istemiştir.

II. CEVAP

1. Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın tespit öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkin olduğunu ve dava konusu taşınmazların kadastro tespitinin kesinleştiği tarih ile dava tarihi arasında 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğini, davacılardan ...’in eldeki davadan önce Asliye Hukuk Mahkemesinin 2004/27 Esas sayılı dosyasında açtığı davada, eldeki davada dava konusu ettiği taşınmazı dava konusu etmediğini, bu durumda eldeki davada dava konusu edilen taşınmazdan feragat edilmiş olduğunun kabulünün gerekeceğini ileri sürerek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

2. Davalı ... ile dava dışı ... müşterek cevap dilekçesinde özetle; davanın tespit öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkin olduğunu ve dava konusu taşınmazların kadastro tespitinin kesinleştiği tarih ile dava tarihi arasında 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğini, her ne kadar 177 parsel sayılı taşınmaz yönüyle ... aleyhine dava açılmış ise de, ...’in dava konusu taşınmazda payının olmadığını, 177 parsel sayılı taşınmazın ... adına kayıtlı olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

III. MAHKEME KARARI

Yumurtalık Asliye Hukuk Mahkemesinin 13.06.2014 tarihli ve 2011/382 Esas, 2014/219 Karar sayılı kararıyla; mahallinde yapılan keşifte Şubat 1955 tarih, 40, 41 ve Ocak 1958 tarih 40 sıra numaralı tapu kayıtlarının uygulandığı ve kapsamlarının belirlendiği, davalı ... oğlu ...’nin dava konusu 177 parsel sayılı taşınmazı, taşınmaz Kadastro Mahkemesinde davalı iken bu durumu bilerek satın aldığı, davacıların ise dava konusu taşınmaza uygulanan Şubat 1955 tarih, 40 sıra numaralı kaydın gittisi olan Ağustos 1978 tarih, 1 ve Mart 1981 tarih, 2 sıra numaralı tapu kaydı uyarınca taşınmazdan pay satın aldıkları, Kadastro Mahkemesince, taşınmaza tespit sırasında uygulanan 3 adet ayrı tapu kaydı, tek bir tapu kaydıymış gibi değerlendirildiğinden, davacıların dava konusu taşınmazlarda dayandıkları tapu kayıtları uyarınca hakkının bulunduğu gerekçesiyle;

Davanın kabulüne, dava konusu 177 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptaline, taşınmazın 3660/6860 payının davacı ... adına, 320/6860 payının davacı ... adına, 320/6860 payının davacı ... adına, 960/6860 payının davacı ... adına tapuya kayıt ve tesciline,

745 parsel sayılı taşınmazda davalı Hazine adına kayıtlı 3200/6860 payın iptaline, bu payın 320/6860 payının davacı ... adına, 320/6860 payının davacı ... adına, 960/6860 payının davacı ... adına tapuya kayıt ve tesciline, geriye kalan 1600/6860 payın davalı Hazine uhdesinde bırakılmasına karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

1. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkeme kararına karşı süresi içerisinde davalı Hazine vekili ile davalı ... vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.

2. Bozma Kararı

Karar, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 26.09.2016 tarihli ve 2015/6758 Esas, 2016/7418 Karar sayılı kararıyla; “Dava konusu taşınmazın kadastro tespitinin hükmen 27.01.1995 tarihinde kesinleştiği, davacıların kadastro tespitinden önceki sebeplere dayalı olarak eldeki davayı açtığı, hal böyle olunca, dava konusu taşınmazın kadastro tespitinin kesinleştiği 1995 yılı ile davanın açıldığı 25.11.2011 tarihi arasında 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde yazılı 10 yıllık hak düşürücü süre geçmiş bulunduğuna göre, davanın usulden (hak düşürücü süre nedeniyle) reddine karar verilmesi gerekirken, esasa girilerek yazılı şekilde karar verilmesinin isabetsiz olduğu, kabule göre de; dahili davalı ...'nin davada taraf değişikliğine muvafakat vermemesine rağmen, Mahkemece davacı tarafın taraf değişikliğine ilişkin talebinin kabul edilme gerekçesi açıklanmaksızın yargılamaya devam edilmesinin isabetsizliğine” değinilmek suretiyle bozulmuştur.

3. Yargıtay Bozma Kararına Karşı Karar Düzeltme Yoluna Başvuranlar

Yargıtay bozma kararına karşı süresi içerisinde davacılar vekili tarafından karar düzeltme başvurusunda bulunulmuştur.

4. Ret- Kabul Bozma Kararı

Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 12.12.2017 tarihli ve 2017/2282 Esas, 2017/8857 Karar sayılı kararıyla; “Davacılar ..., ..., ...’ın 745 parsel sayılı taşınmaza yönelik karar düzeltme talepleri yönüyle; 745 parsel sayılı taşınmazın miktar fazlası olarak hükmen Hazine adına tespit ve tescil edildiği, tescile esas ilamın tarafı olan... ile Hazine arasında kesin hüküm oluştuğu gibi taşınmaza revizyon gören ve yargılama ile taşınmaza uyduğu kabul edilen tapu kayıt maliki...'dan tespitten sonra satış yoluyla pay satın alan davacıların, 745 sayılı parselin miktar fazlası olmayıp, dayanılan tapu kaydının kapsamı içinde kaldığına dair, Hazineye karşı ileri sürdükleri taleplerinin tespitten önceki sebebe dayalı olduğu kuşkusuz olup, dava konusu taşınmazın kadastro tespitinin kesinleştiği 1995 yılı ile davanın açıldığı 25.11.2011 tarihi arasında 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde yazılı 10 yıllık hak düşürücü süre geçmiş bulunduğuna göre, davanın bu nedenle reddine karar verilmesi gerektiğine dair bozma kararında isabetsizlik bulunmamasına göre, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 440. maddesinde sayılan nedenlerden hiçbirisine uygun olmayan karar düzeltme isteğinin reddine,

Tüm davacıların 177 parsel sayılı taşınmaz hakkındaki karar düzeltme taleplerine gelince; Şubat 1955 tarih, 40 sıra numaralı tapu kaydının, kadastro sırasında 177 sayılı taşınmaza revizyon gördüğü ve tapu maliki ... adına tespit yapıldığı, tespitten sonra tapu kaydının satış yoluyla... adına intikal gördüğü ve Hazine tarafından açılan dava sonucunda da 177 parsel numarasıyla, revizyon gören tapu kaydı kapsamında kalan yer olduğu gerekçesiyle 6.860,00 metrekare yüz ölçümüyle... adına tescil hükmü kurulduğu, Kadastro Mahkemesinin bu hükmü 1995 yılında kesinleşmiş ise de, Kadastro Mahkemesindeki yargılama sırasında eldeki dosya davacısı ... tarafından...'dan Ağustos 1978 tarih, 1 sıra numaralı tapu kaydı ile kayden satın alındığı, yine yargılama sırasında ...’in Mart 1981 tarih, 2 sıra numaralı tapu kaydı ile taşınmazın tamamı 6860 pay kabul edilmek ve 3660 payını kendi uhdesinde bırakmak suretiyle, 960 payını davacı ...'a, 320 payını davacı ...'ya, 320 payı davacı ...'a, diğer 320'şer pay olmak üzere 5 ayrı payı dava dışı ...,...ve ...'e kayden sattığı, 320'şer pay sahibi ....ve...'ın paylarını, üçüncü kişi ...'e, ...’in ...’a kayden sattığı, son olarak ... tarafından yine yargılama sırasında Ocak 1991 tarih, 2 sıra numaralı tapu kaydı ile eldeki dosyanın davalısı ...’ye satıldığı, Kadastro Mahkemesince yapılan yargılama sırasında, tapu kaydında yapılan devirlerin mahkemeye bildirilmediği, kayden satın alan maliklerin davaya müdahil olmadıkları, diğer bir anlatımla mahkemece intikallerden habersiz olarak yargılama yapılıp, dosya kapsamına göre tapu maliki olan... adına tescil hükmünün kurulduğunun anlaşıldığı, her ne kadar 177 parsel sayılı taşınmazın 1995 yılında kesinleşen bu hükme göre... adına tescili gerekmekte ise de; Tapu Müdürlüğünce, dayanak tapu kaydındaki yukarıda açıklanan intikallere değer verilerek son kayıt maliki ... adına tescil yapıldığı, ancak davalının tam pay sahibi olmadığı, taşınmazda toplam 640/6860 payının olduğu, diğer pay maliklerinin de bulunduğu gözden kaçırılmak suretiyle 177 parsel sayılı taşınmazın paylı olarak davalı ... adına tescil edildiği, hal böyle olunca; Dairece davanın kadastro tespitinden önceki sebeplere dayalı olduğu gerekçesiyle, Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesi uyarınca davanın reddi gerekeceği şeklinde bozma kararı verilmiş ise de, yukarıda anlatıldığı üzere 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 40. maddesine göre davacılar, kadastro tespitinden sonra dava devam ederken revizyon gören kayıtları satın almak sureti ile malik olduklarına göre, davanın tespitten sonraki nedene dayalı olarak dava açıldığı kuşkusuz olup, bu nedenle Dairenin bozma gerekçesinin yerinde olmadığı, ancak, kadastro tespiti sırasında 177 sayılı parsel maliki ... adına olan Şubat 1955 tarih, 40 (eldeki dosyanın davacılarının dayandığı tapu kaydının geldisi olan) sıra, Şubat 1955 tarih, 41 sıra ve Ocak 1958 tarih, 40 sıra numaralı, her biri 6.860,00 metrekare yüz ölçümünde olan tapu kayıtlarının 177 parsele revizyon gördüğü, tutanağın edinme sebebinde de, ...'in imzalı beyanıyla üç tapuyu birleştirerek taşınmazı tek parça haline getirdiğinin belirtildiği, ne var ki, Kadastro Mahkemesinde yapılan yargılama sırasında bu husus göz ardı edilerek, taşınmaz tek tapu kaydı revizyon görmüş gibi değerlendirme yapılmak suretiyle 6.860,00 metrekare yüz ölçümündeki bölümün 177 parsel numarasıyla kayıt maliki adına tescil edildiği ve davalısı tarafından temyiz edilmeksizin bu haliyle kesinleştiği, davacı ... tarafından miktar fazlası olarak 177 parselden ifraz edilerek 482 parsel numarasıyla Hazine adına tescil edilen taşınmaz hakkında ve eldeki dosyada dayanılan tapu kaydına dayanarak Asliye Hukuk Mahkemesinin 24.10.2008 tarihli ve 2004/25 Esas, 2008/294 Karar sayılı dosyasıyla açtığı dava ile yapılan yargılama sonunda bu durumun açıklığa kavuştuğu ve eldeki davada dayanılan tapu kaydının da 177 parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişisi ... tarafından düzenlenen harita ve raporunda (D) ile gösterilen 2.276,00 metrekare yüz ölçümündeki bölümünü kapsadığının belirlendiği, hal böyle olunca; Mahkemece davacıların 177 parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişisi tarafından düzenlenen harita ve raporda (D) ile gösterilen bölümünün ifrazı ile bu bölümün tapudaki payları oranında davacılar adına tescili, geri kalan payların davalı üzerinde bırakılarak fazlaya dair talebinin reddine karar verilmesi gerektiği, ayrıca, eldeki davanın 6100 sayılı HMK'nın yürürlüğe girmesinden sonra açıldığı, davacı vekili tarafından 14.03.2012 tarihli dilekçe ile davalının ... oğlu ... olarak yazılması gerekirken sehven ... yazıldığını belirterek yapılan maddi hatayı bu şekilde düzelttiklerini bildirdiği, HMK’nın 124/3. maddesinde maddi hatadan kaynaklanan ve dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebinin karşı tarafın rızası aranmaksızın hakim tarafından kabul edilebileceğinin düzenlendiği, Mahkemece de 26.04.2013 tarihli duruşmada davalı vekilinin dilekçesinde maddi hata olduğu ve bunu düzeltme imkanı bulunduğu belirtilerek davalı vekilinin talebinin reddine karar verilmiş olduğunun anlaşılmasına göre, yargılamanın başlangıcında maddi hatanın düzeltilerek ...'ye husumet yöneltilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı, ancak, ...'nin karar başlığında taraf gösterilmiş olması ve yargılama sırasında da cevap dilekçesi vermiş olması karşısında, aleyhine açılan davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, bu hususun gözden kaçırılması isabetsiz olup, davalı ... vekilinin temyizi üzerine hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle bozulması gerekirken, yukarıda açıklandığı üzere dosya kapsamına uygun düşmeyen gerekçeyle bozulmuş olduğu anlaşıldığından, davacılar vekilinin karar düzeltme isteminin bu nedenlerle kabulü ile Dairenin 26.09.2016 tarihli ve 2015/6758 Esas, 2016/7418 Karar sayılı bozma kararının 177 parsel sayılı taşınmaz yönüyle ortadan kaldırılmasına ve 177 parsel sayılı taşınmaz hakkındaki hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmasına” karar verilerek, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 26.09.2016 tarihli ve 2015/6758 Esas, 2016/7418 Karar sayılı bozma kararı, dava konusu 177 parsel sayılı taşınmaz yönüyle ortadan kaldırılarak, 177 parsel sayılı taşınmaz hakkındaki hüküm az yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmuştur.

5. Bozma Sonrası Mahkemece Yapılan Yargılama Sırasında Müdahale

Davalı ... vekili 30.10.2018 havale tarihli dilekçeyle; müvekkilinin dava konusu taşınmazdan 10.01.1991 tarih, 2 sıra numaralı tapu kaydı ile pay satın aldığını, bu kaydın taşınmaza revizyon gören Şubat 1955 tarih, 40 sıra numaralı tapu kaydının son tedavülü olduğunu, bu sırada Kadastro Mahkemesinde taşınmaz ile ilgili olarak tespite itiraz davası bulunduğundan müvekkilinin haberinin olmadığını, davacıların eldeki davayı iyiniyetle açmadıklarını, Kadastro Mahkemesince yapılan yargılama sonunda, taşınmaza uygulanan tapu kaydı miktar fazlasının, taşınmazdan ifrazla Hazine adına tescil edildiğini, davacılara ikinci defa hakları olmadığı halde taşınmazdan pay verilmesinin yanlış olduğunu belirterek, müdahale taleplerinin kabulü ile 177 parsel sayılı taşınmazın müvekkili adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

6. Mahkemece Bozma Kararına Uyularak Verilen Temyize Konu Karar

Yumurtalık Asliye Hukuk Mahkemesince bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda, Mahkemenin 15.01.2020 tarihli ve 2018/40 Esas, 2020/31 Karar sayılı kararıyla; dava konusu 177 parsel sayılı taşınmazın hükme esas alınan teknik bilirkişi raporunda (D) harfi ile gösterilen bölümünü kapsadığı, bu bölümde tapu kaydındaki payları uyarınca davacıların hakkının bulunduğu, öte yandan iradi taraf değişikliğinin, usul ekonomisi ilkesi çerçevesinde, davanın taraflarının rızasıyla yahut maddi hata niteliğinde olan veya dürüstlük kuralına aykırılık teşkil etmeyen durumlarda hakimin izniyle, davanın taraflarında değişiklik yapılması işlemi olduğu, iradi taraf değişikliğinden sonra eski davalı bakımından dava açılmasıyla meydana gelen sonuçların, eski davalı bakımından hiç doğmamış sayılacağı, eski davalı bakımından davanın derdestliğinin ortadan kalkacağı, dolayısıyla davalı olmaktan çıkarılan kişi yönünden, taraf sıfatı (husumet) yokluğunun gündeme gelemeyeceği, zira davanın tarafı olmaktan çıkarılan kişi hakkında geçerli ve derdest bir dava bulunmadığından, bu hususta husumet yokluğu nedeniyle esastan bir karar verilemeyeceği gerekçesiyle;

Dava konusu 745 parsel sayılı taşınmaz yönünden davacılar ..., ... ve ...'ın açmış olduğu davanın, hak düşürücü süre nedeniyle usulden reddine,

Dava konusu 177 parsel sayılı taşınmaz yönünden davanın kısmen kabulüne, 177 parsel sayılı taşınmazın dosyada mevcut 06.01.2014 tarihli fen bilirkişilerin raporuna ekli krokide (D) harfi ile gösterilen 2.276.00 metrekarelik kısmının davalı ... adına olan tapu kaydının iptaline, 177 parsel sayılı taşınmazın tamamı 6860 hisse kabul edilmek suretiyle; 3660 hissenin davacı ... adına, 960 hissenin davacı ... adına, 320 hissenin davacı ... adına, 80 hissenin davacı ... adına, 120 hissenin davacı ... adına, 120 hissenin davacı ... adına tapuya kayıt ve tesciline, kalan hisse miktarının mevcut tapu kayıt maliki üzerinde bırakılmasına, 177 parsel sayılı taşınmaza yönelik fazlaya ilişkin talebin reddine, davalı ...'nin asli müdahale talebinin reddine karar verilmiştir.

7. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkeme kararına karşı süresi içerisinde müdahil davacı - davalı ... vekili ile davalı Hazine vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.

8. Temyiz Nedenleri

8.1. Müdahil davacı - davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; eldeki davadan önce dava konusu 177 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitine itiraz edildiğini, Mahkemece yapılan yargılama sonunda taşınmaza tespit sırasında uygulanan tapu kaydı miktar fazlasının Hazine adına tescil edildiğini, eldeki davada davacılara taşınmazdan yeniden pay verilmesinin ağır hak ihlaline yol açacağını, zira müvekkilinin de taşınmazı tapu kaydı uyarınca satın aldığını belirterek, kararın bozulmasına karar verilmesini istemiştir.

8.2. Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; Mahkemece yapılan yargılama sonunda verilen kararın yerinde olmadığını, eldeki davada 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğini, eldeki davadan önce davacılardan .... tarafından Asliye Hukuk Mahkemesinin 2004/27 Esas sayılı dosyasında açılan davada, eldeki davada dava konusu ettiği taşınmazı dava konusu etmediğini, bu durumda eldeki davada dava konusu edilen taşınmazdan feragat edilmiş olduğunun kabulünün gerekeceğini belirterek, kararın bozulmasına karar verilmesini istemiştir.

9. Gerekçe

9.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava; 745 parsel sayılı taşınmaz yönüyle, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil; 177 parsel sayılı taşınmaz yönüyle ise, kadastro sonrası nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

9.2. İlgili Hukuk

9.2.1. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 40/1. maddesi; “Çalışma alanlarında, kadastroya başladıktan sonra her türlü akit ve tescil işlemleri taşınmaz malların o andaki kadastro tespit durumu, kadastro müdüründen sorularak alınacak cevaba göre tapu sicil müdürlükleri tarafından yapılır ve kayıt örnekleri derhal kadastro müdürlüğüne gönderilir.”

9.2.2. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 40/2. maddesi; “Kadastro tespiti kayıt sahibi veya mirasçılarından başkası adına yapılmış ve kesinleşmemiş ise, kadastro sonucunu beklemeleri, ilgililere tebliğ olunur; ancak ilgililer kadastro sonunda hasıl olacak kesin durumu kabul edeceklerini noterde düzenlenmiş bir belge ile veya tapu sicil müdürü huzurunda tespit olunacak ifadeleri ile beyan ederek, aktin veya tescilin yapılmasını isterlerse, bu işlemler tapu sicil müdürlüğünde yapılır ve keyfiyet derhal kadastro müdürlüğüne, dava açılmış ise kadastro mahkemesine bildirilir.” hükümlerini içermektedir.

9.3. Değerlendirme

9.3.1. Kadastro sonucunda Adana ili, ... ilçesi, ... köyü çalışma alanında bulunan 177 parsel sayılı 21.350,00 metrekare yüz ölçümündeki taşınmaz, Şubat 1955 tarih, 40, 41 ve Ocak 1958 tarih 40 sıra numaralı tapu kayıtları uyarınca .... adına tespit ve ....’nın taşınmazları 23.10.1969