Logo

1. Hukuk Dairesi2021/5032 E. 2022/6979 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro çalışmaları sırasında tescil harici bırakılan ve sonradan Hazine adına tescil edilen taşınmazlar üzerinde davacının zilyetlikle kazanma iddiasına dayalı tapu iptali ve tescil talebi.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemenin, Yargıtay'ın önceki bozma kararındaki eksik inceleme hususlarını giderecek şekilde, özellikle hava fotoğrafları, komşu parsel kayıtları ve toplulaştırma belgeleri gibi delillerin incelenmesi, uzman bilirkişi raporları alınması ve tanık beyanlarının değerlendirilmesi gerektiği hususlarına uyulmadan eksik inceleme ile hüküm kurması usul ve yasaya aykırı görülerek karar bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, davanın kabulüne ilişkin verilen karar, davalı Hazine temsilcisi ile dahili davalı ... vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı, 20 yıldan uzun zamandır zilyetliği altında olan ve dava dilekçesine ekli krokide mevki ve sınırları gösterilen üç parça taşınmaz bölümünün kadastro çalışmaları sırasında tespit harici bırakıldığını ileri sürerek, taşınmazların adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalılar davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

Suruç Asliye Hukuk Mahkemesinin 10/11/2010 tarihli ve 2007/499 E., 2010/194 K. sayılı kararıyla; davacı lehine kazanma koşullarının oluştuğu gerekçesiyle 22.06.2010 tarihli krokide (B) harfi ile gösterilen 61.635,47 m2, (C) harfi ile belirlenen 17.462,08 m2 ve 07.11.2010 tarihli krokide (A) harfi ile gösterilen 20.902,45 m2 yüzölçümündeki taşınmazların davacı adına tapuya tesciline karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

1. Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine temsilcisi temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Bozma Kararı

Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 27/10/2011 tarihli ve 2011/676 Esas, 2011/5484 Karar sayılı kararıyla; “...dava konusu taşınmazın bulunduğu bölgeye ilişkin 1999 tarihli hava fotoğrafları dosya arasında bulunmakta ise de araziye uygulanması ve dava konusu taşınmazın hava fotoğrafındaki niteliğinin belirlenmesi bakımından yetersiz olduğu, (1977-1987 yılları arası) iki ayrı zamanda çekilmiş hava fotoğraflarının bulundukları yerden getirtilerek dosya arasına konulması, imar-ihyanın sürdürülüş şekli, başlama ve tamamlanma tarihleri yeterince araştırılmadığı, taşınmazın bulunduğu yerde yeniden yapılacak keşifte yerel bilirkişi ve tanıkların HMK'nın 243, 244 ve 259. maddeleri uyarınca çağrılarak dinlenilmeleri, beyanları arasında aykırılığın çıkması durumda aynı Kanun'un 261. maddesi uyarınca yüzleştirilmek suretiyle giderilmeye çalışılması, bu yolla taşınmazın önceki niteliğinin, imar-ihya koşullarının belirlenmesine çalışılması, dava konusu taşınmaza komşu bir kısım parseller hakkında Suruç Kadastro Mahkemesinin 1977/113 Esas sayılı dosyasında kadastro tespitine itiraz davasının görüldüğü, gerçek kişilerin açtığı davanın kabul hükmünün Hazine temsilcisinin temyizi üzerine Yargıtay 7. Hukuk Dairesinde yapılan inceleme sonucunda 02.03.2010 tarihli ve 1323/1068 sayılı bozma kararında; sınırlarda eylemli meranın bulunduğu belirtilerek mera araştırılmasının yapılması istendiği, buna göre, eldeki dosyada da uyuşmazlık konusu taşınmaz yönünden mera araştırılmasının yapılması gerektiği, Jeolog Osman Keser ile Ziraat Mühendisi Ali Rıza Öztürkmen’in birlikte düzenledikleri raporda imar-ihya çalışmalarına muhtaç yerlerden olduğu belirtildikten sonra raporun sonunda imar-ihyası tamamlanmış tarım arazisi niteliğinde olduğu belirtilmek suretiyle raporda kendi içinde çelişkiye düşüldüğü, yeniden 3 kişilik ziraatçı bilirkişi seçilerek taşınmazın önceki ve şimdiki niteliğinin belirlenmesine, ne zamandan beri ekonomik amacına uygun olarak zilyet ve tasarruf edildiğinin tespitine yönelik maddi bulgulara ve bilimsel gerekçelere dayalı rapor aldırılması, 26.07.1972 tarihinden sonra davacı adına usulüne uygun belgesiz araştırması yapılması ve 5403 sayılı Yasa'nın 3. maddesi uyarınca, sulu-kuru araştırmasının yapılacak keşifte re'sen dikkate alınması ve uzman bilirkişilerden de bu yolda rapor alınması” gerektiği gerekçesiyle bozulmuştur.

3. Mahkemesince Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar

Suruç Asliye Hukuk Mahkemesinin 13/11/2019 tarihli ve 2012/24 E., 2019/357 K. sayılı kararıyla; davacı lehine kazanma koşullarının gerçekleştiği gerekçesiyle davanın kabulü ile Şanlıurfa ili, Suruç ilçesi, Oymaklı köyünde kain teknik bilirkişinin 22/06/2010 tarihli rapor ve eklerindeki krokide (B) harfi ile gösterilen 61.635,47 m2'lik ve krokide (C) harfi ile gösterilen 17.462,08 m2'lik, fen bilirkişisinin 07/11/2010 tarihli ek raporunda ve krokide (A) harfi ile gösterilen 20.902,45 m2'lik taşınmazların davacı adına tesciline karar verilmiştir.

4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine temsilcisi ve dahili davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

5. Temyiz Nedenleri

Davalı Hazine temsilcisi temyiz dilekçesinde özetle; davacı lehine zilyetlikle kazanma şartlarının oluşmadığını, taşınmazların Devletin hüküm ve tasarrufu altında olan yerlerden olduğunu, imar-ihyanın gerçekleşmediğini, reddedilen kısım üzerinden lehlerine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini ileri sürerek, temyiz isteminde bulunmuştur.

Dahili davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; 1977-1987 yılları arası hava fotoğrafının temin edilemediğini, davanın ispat edilmediğini, tanık anlatımlarının yetersiz olduğunu, Mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek, temyiz isteminde bulunmuştur.

6. Gerekçe

6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, kadastro sırasında tescil harici bırakılıp, idari yoldan Hazine adına tapuya tescil edilen taşınmazın tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

6.2.Hukuki Nitelendirme

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesinde, "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür."

Olağanüstü zamanaşımı başlıklı 713. maddesinin birinci fıkrasında, “Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir.”

3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun tapuda kayıtlı olmayan taşınmaz malların tespiti başlıklı 14. maddesinde, “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir. (Değişik ikinci fıkra: 3/7/2005 - 5403/26 md.) Sulu veya kuru arazi ayrımı, Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu hükümlerine göre yapılır.”

İhya edilen taşınmaz mallar başlıklı 17. maddesinde, “Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14'üncü maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde Hazine adına tespit edilir. İl, ilçe ve kasabaların imar planının kapsadığı alanlarda kalan taşınmaz mallarda bu hüküm uygulanmaz.

6.3. Değerlendirme

6.3.1. Şanlıurfa ili, .... ilçesi, ..... köyü çalışma alanında bulunan çekişmeli taşınmaz bölümlerinin 1975 yılında yapılan kadastro sırasında taşlık vasfıyla tescil harici bırakıldıkları, bilahare 29.11.2013 yılında idari yoldan 609 parsel numarası ile Hazine adına kaydedilen taşınmaz içerisinde kaldıkları, bu kez 09.10.2015 yılında yapılan toplulaştırma çalışmaları sonucu oluşan davalı olarak belirtilen 109 ada 1 ve 111 ada 1 parsel ile ham toprak vasfı ile Hazine adına kaydedilen 109 ada 2 ve 111 ada 2 parsel sayılı taşınmazlar içerisinde kaldıkları anlaşılmıştır.

6.3.2. Mahkemece, (A), (B) ve (C) harfleri ile gösterilen taşınmaz bölümleri üzerinde davacı lehine zilyetlikle mülk edinme koşullarının gerçekleştiği gerekçesiyle yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmiş ise de yapılan araştırma, inceleme ve uygulama hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır.

6.3.3. Hemen belirtilmelidir ki, Mahkemenin Yargıtayın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğar. Diğer taraftan Yerel Mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu müessese; mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararındaki esas çerçevesinde işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirir (09.05.1960 tarihli, 21/9 sayılı YİBK).

6.3.4. Somut olayda; bozma kararına uyulmakla bu çerçevede araştırma ve inceleme yapılması gerekirken bozma gereklerinin tam olarak yerine getirilmediği anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere bir arazinin kullanım süresi ile niteliğini ve üzerindeki imar-ihya işlemlerinin tamamlandığı tarihi belirlemenin en iyi yöntemi hava fotoğraflarıdır. Ancak Mahkemece, çekişmeli taşınmazın niteliğinin belirlenmesi için dava tarihinden geriye doğru 15-20-25 yıl öncesine ait üç ayrı tarihte çekilmiş hava fotoğrafları getirtilerek üzerinde uzman jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişi eliyle inceleme yapılması gerekirken dava tarihinden 22 yıl öncesine ait tek hava fotoğrafı üzerinde ziraat bilirkişi kurulu ve jeodezi mühendi tarafından inceleme yapılmış, jeodezi bilirkişisi tarafından hava fotoğrafında taşınmazın yeri işaretlenmekle yetinilmiş, komşu taşınmazlara ait kayıtlar getirtilerek dava konusu taşınmaz yönünü ne okudukları saptanmamış, taşınmaz bölümlerinin çevresindeki ham toprak niteliğindeki taşınmazdan ne şekilde ayrıldığı açıklığa kavuşturulmamıştır. Öte yandan taşınmaz bölümleri yargılama sırasında tapulu hale geldikleri halde Mahkemece sözü edilen parsellerin oluşumuna esas bilgi ve belgeler getirtilmemiş, davanın tapu iptali ve tescil davasına dönüştüğü gözetilmeksizin, tapu iptali ve tescil kararı yerine bozma öncesi fen raporlarına atıf yapılmak suretiyle sadece tescil kararı verilmesi de isabetli olmamıştır. Bu şekilde eksik araştırma ve incelemeye dayanılarak hüküm kurulamaz.

6.3.5. Hal böyle olunca komşu taşınmazlara ait tutanaklarının onaylı örnekleri ve varsa dayanağı kayıtlar, ihdasen oluşmus iseler ihdasa ilişkin bilgi ve belgeler, hükmen oluşmuş iseler dava dosyaları celp edilmeli, dava konusu taşınmaz bölümlerinin bulunduğu yerde toplulaştırma çalışmasına ilişkin belge, bilgi ve haritalar getirtilmeli, dosya bu şekilde ikmal edildikten sonra, mahallinde yerel bilirkişiler ve taraf tanıkları ile bir jeodezi-fotogrametri mühendisi, üç ziraatçı bilirkişi ve fen bilirkişisinin katılımıyla yeniden keşif yapılmalı ve yapılacak bu keşifte dinlenecek yerel bilirkişi ve tanıklardan, çekişmeli taşınmaz bölümlerinin öncesi itibariyle kime ait olduğu, kimden kime ne zaman ve ne şekilde intikal ettiği, kim tarafından ne zamandan beri ve hangi tasarruflarla zilyet edildiği, çekişmeli taşınmaz öncesinin imar-ihyaya muhtaç yerlerden olduğu anlaşıldığından ne şekilde imar-ihya edildiği ve bu çalışmaların hangi tarihte tamamlandığı hususlarında maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı, beyanlar arasında çelişki doğduğu takdirde gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle oluşan çelişkilerin giderilmesine çalışılmalı, bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsellerin tespit tutanakları ve dayanaklarıyla denetlenmelidir.

6.3.6. Ziraat mühendisi bilirkişi kurulundan, önceki tarihli zirai bilirkişi raporlarını irdelenmek sureti ile taşınmaz bölümlerinin evveliyatını, toprak yapısını, niteliğini ve zilyetlikle mülk edinilebilecek yerlerden olup olmadığını, imar-ihya gerektiren yerlerden olması nedeniyle imar-ihyasının hangi tarihte tamamlandığını ve üzerindeki zilyetliğin hangi tasarruflarla sürdürüldüğünü, kullanım durumunu, çevresindeki ham toprak niteliğindeki taşınmazlardan ne şekilde ayrıldığını kesin olarak belirleyen, komşu taşınmazlarla karşılaştırmalı şekilde açıklayan somut verilere ve bilimsel esaslara dayanan, ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı, taşınmaz bölümleri ile çevresinin yakın plan ve panaromik fotoğrafları çektirilip, üzerine taşınmaz bölümlerinin sınırlarının işaretlenilmesi istenilmeli; mahkeme hakiminin, taşınmaz bölümünün konumuna, niteliğine ve çevre parsellerle karşılaştırılmalı olarak fiziksel özelliklerine ilişkin gözlemi keşif tutanağına aynen yansıtılmalı;

6.3.7. Jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişiden, çekişmeli taşınmaz bölümlerinin kadastro paftasındaki konumunun bilgisayar programı aracılığıyla hava fotoğraflarına aktarılması suretiyle, hava fotoğraflarının ait oldukları yıllara göre taşınmaz bölümlerinin niteliğini, imar-ihyaya konu olup olmadığını, olmuş ise imar-ihyaya en erken ne zaman başlanıldığını ve imar-ihyanın hangi tarihte tamamlandığını, taşınmazların ekonomik amacına uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle zilyetliğine ne zaman başlanıldığını ve zilyetliğin hangi tasarruflarla sürdürüldüğünü belirten ayrıntılı ve gerekçeli rapor düzenlemesi istenilmeli;

6.3.8. Fen bilirkişisinden, keşfi takibe ve denetlemeye imkan verir dava konusu taşınmaz bölümü toplulaştırma parseli/parselleri içerisinde kalıyorsa hangi parsel/parseller içerisinde kaldığını da belirtir şekilde, krokili ve koordinatlı rapor alınmalı;

6.3.9. Tanık ve yerel bilirkişi ifadeleri bilimsel esaslara ve maddi bulgulara dayanılarak hazırlanan söz konusu bilirkişi raporlarıyla denetlenmeli, yargılama sırasında taşınmaz bölümlerinin ham toprak niteliği ile tescil edildiği hususu düşünülerek nedeni üzerinde durulmalı, ve bundan sonra iddia ve savunma çerçevesinde toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece, bu hususlar göz ardı edilerek eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.

V. SONUÇ

Açıklanan nedenlerle; davalı Hazine temsilcisinin ve dahili davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü 6100 sayılı Yasa'nın geçici 3.maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24/10/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.