"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : KAYSERİ BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 4. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE MAHKEMESİ : SARIKAYA ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescili istemine ilişkin açılan davadan dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince verilen davanın kabulüne ilişkin kararın, davalı Hazine vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi tarafından yapılan inceleme sonucunda; davalı Hazine vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/2 maddesi gereğince kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın reddine dair verilen karar, süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, kendisi ve kardeşi ...adına kayıtlı olan 101 ada 137 parsel sayılı taşınmazın güney cephesinde mera vasfında Hazine adına tescil edilen 10.000,02 metrekarelik taşınmazın kendilerine babalarından taksimen intikal ettiğini, kadastro çalışmalarında taşınmazın tamamının kendilerine tescil edildiğini düşündüklerinden bugüne kadar herhangi bir itirazda bulunmadıklarını, taşınmazın evvelden beri tarla olarak kullanıldığını ileri sürerek, dava konusu taşınmazın kendisi ve kardeşi ...adına tescil edilmesini talep etmiş, 19.02.2015 tarihli dilekçe ile ..., kardeşinin açmış olduğu davaya muvafakat vermiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine; çekişmeli taşınmazın mera vasfında Devletin hüküm ve tasarrufu altında olan yerlerden olduğunu, çekişmeli taşınmaz üzerinde köylülerin hayvan otlattıklarını ve bu tür yerlerin zilyetlikle iktisabının mümkün olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece "dava konusu 101 ada 145 parsel sayılı taşınmazın A+B olarak belirtilen ve davacının talep etmiş olduğu kısmının tarım arazisi vasfında olduğu, nitelik bakımından zilyetlikle kazanılmaya elverişli yerlerden olduğu, eklemeli zilyetliğin çekişmesiz ve aralıksız
ekonomik amacına uygun olarak 20 yılı aşkın süreyle tespit tarihine kadar sürdürüldüğü, davacı yararına 3402 sayılı Yasa'nın 14. maddesinde belirtilen şartların gerçekleştiği gerekçesiyle davanın kabulüne, 24.12.2018 havale tarihli bilirkişi raporunda mavi renk ile taralı A harfi olarak gösterilen 6.157,87 metrekare ve taralı olmayan B harfi olarak gösterilen 3.838,42 metrekare olmak üzere (A)+(B) olarak belirlenen toplam 9.996,29 metrekarelik alanın tapu kaydının iptali ile davacılar adına eşit paylarla tapuya kayıt ve tesciline" karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
Yerel Mahkeme kararına karşı yasal süresi içerisinde davalı Hazine vekili tarafından istinaf isteminde bulunulmuştur.
2.İstinaf Nedenleri
Davalı Hazine vekili "eksik inceleme ile karar verildiğini, davanın hak düşürücü süre içerisinde açılmadığını, keza Mahkemece davacının talebi aşılarak Hazine aleyhine durum yaratıldığını, çekişmeli taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altında olan yerlerden olduğunu ve davacılar lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluşmadığını" öne sürerek istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
3. Gerekçe ve Sonuç
Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesinin 2020/341 Esas ve 2020/463 Karar sayılı kararında, davacılar adına kayıtlı olan ve 07.10.2004 tarihinde kesinleşerek tapuya tescil edilen 101 ada 137 parsel sayılı taşınmazın, 1981 tarihli Arazi Emlak Vergi Beyanının 157 sayfa 1 nodaki kaydıyla Hüseyin Mehdi'ye ait olduğu, sınırlandırılması yapılan 101 ada 135 ve 137 parseller bir bütün olarak zilyet ve tasarruf edilirken 1982 yılında ikiye ifraz edildiği, taşınmazların güney hududunun "mera" olduğu ve gayrısabit hududunun bulunması nedeniyle beyan ve kayıt miktarına itibar edildiğinin belirtildiği, davacıların hakkı kadarını zaten kazandığı ve dava konusu yapılan taşınmazın 1982 yılından sonra meradan açıldığının kabulü gerekeceği ve bu nitelikte taşınmazlar üzerinde sürdürülen zilyetlik süresinin hukuki değer taşımayacağı gerekçesiyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1-b.2 maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın reddine karar vermiştir.
V. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesinin yukarıda sözü edilen kararına karşı yasal süresi içerisinde davacı temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davacı temyiz dilekçesinde, delillerin takdiri ve olaya uygulamasında hataya düşüldüğünü, çekişmeli taşınmaz bölümünün 1960’lı yıllardan beri murisi tarafından zilyet edildiğini ve bilirkişi raporları ile bu durumun sabit olduğunu, iktisap koşulları lehine gerçekleşmesine rağmen Bölge Adliye Mahkemesi tarafından davanın reddine ilişkin verilen kararın hukuka aykırı olduğunu belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir (6100 sayılı HMK m.33).
Sarıkaya ilçesi, Baraklı köyü çalışma alanında bulunan 101 ada 145 parsel sayılı taşınmaz 2003 yılında yapılan kadastro çalışmalarında "mera" vasfıyla Hazine adına tespit edilmiş, şahıslar tarafından açılan tespite itiraz davası sonucunda Sarıkaya Kadastro Mahkemesinin 2004/37 Esas ve 2005/15 Karar sayılı kararıyla Yargıtay denetiminden geçerek 28.06.2006 tarihinde kesinleşerek tapu kaydı oluşmuştur. Dava, mera olarak özel siciline kayıtlı taşınmazın adına tescil isteğine ilişkin kadastro öncesi nedenlere dayalı tapu iptali ve tescil davasıdır.
3.2. İlgili Hukuk
3.2.1. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun “Tapuda kayıtlı olmayan taşınmaz malların tespiti” başlıklı 14. maddesinde; “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüz ölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.’’ Olağanüstü zamanaşımı yolu ile taşınmaz mülkiyetinin kazanılması ve taşınmazın zilyedi adına tespitine ilişkin temel koşullar 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. maddesinde hüküm altına alınmıştır. Buna göre; tapuda kayıtlı olmayan bir taşınmaz, aralıksız ve nizasız yirmi yıllık süreyle malik sıfatı ile elinde bulunduran ve zilyedi olan kişi adına tespit ve tescil edilecektir.
3.2.2. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 17. maddesinde, “Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14 üncü maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde hazine adına tespit edilir.’’ hükmüne yer verilmiştir.
3.2.3. Zilyetlik, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 973. maddesinde, "Bir şey üzerinde fiilî hâkimiyeti bulunan kimse onun zilyedidir. Taşınmaz üzerindeki irtifak haklarında ve taşınmaz yüklerinde hakkın fiilen kullanılması zilyetlik sayılır." şeklinde tanımlanmıştır. Bir şeye malik olmayan kimsenin zilyetliği zamanla o şeyin mülkiyetinin kazanılmasını sağlayabilir. Mülkiyetin kazanılma sebeplerinden biri olan zilyetliğin konusu ancak maddi şeylerdir. Zilyetliğin tanımında da görüleceği gibi, zilyetlik olması için bir şeyin bulunması ve ayrıca o şey üzerinde fiili hâkimiyetin kurulması ve kullanılması gerekir (İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 04.12.1998 tarihli ve 1996/4 E., 1998/3 K. sayılı kararı).
3.2.4. 3402 sayılı Kanun'un "Hazine adına tespit" başlıklı 18. maddesinde; "Yukarıdaki maddelerin hükümleri dışında kalan ve tescile tabi bulunan taşınmaz mallar ile tarım alanına dönüştürülmesi veya ekonomik yarar sağlanması mümkün olan yerler Hazine adına tespit olunur. Orta malları, hizmet malları, ormanlar ve Devletin hüküm ve tasarrufu altında olup da bir kamu hizmetine tahsis edilen yerler ile kanunları uyarınca Devlete kalan taşınmaz mallar, tapuda kayıtlı olsun olmasın kazandırıcı zamanaşımı yolu ile iktisap edilemez" hükmüne yer verilmiştir.
3.2.5. 3402 sayılı Kanun'un 18. maddesinden önce gelen 13, 14 ve 17. maddelerinde mülkiyet hakkının tespitine ilişkin esaslar düzenlenmiştir. Kanun'un önceki maddelerinde özel veya tüzel kişiler adına taşınmaz malların tespit ve tescil şartlarına yer verilmişken, Kanun'un 18/1. fıkrası ile bunların dışında kalan ve tescile tabi olan malların Hazine adına tespit ve tescil edileceği, diğer bir deyişle özel ve tüzel kişiler lehine iktisap şartları oluşmayan malların Hazineye ait olması esası getirilmiştir. Maddenin ikinci fıkrasında ise kamunun yararlanmasına mahsus orta malları ile hizmet mallarının (3402 sayılı Kanun'un m. 16/1), ormanların (6831 sayılı Orman Kanunu m. 1 vd), devletin hüküm ve tasarrufu altında olup da (TMK'nın m.715) kamu hizmetine tahsis edilmeyen yerler ile kanunlar uyarınca devlete kalan yerlerin olağanüstü zamanaşımı zilyetlik yolu kazanılamayacakları açıkça ifade edilmiştir.
3.3. Değerlendirme
Dosya içeriğine, toplanan delillere, kararın dayandığı (V/3.2) no.lu paragraftaki yasal ve hukuksal nedenlere, delillerin takdirinin yerinde olmasına göre Bölge Adliye Mahkemesince (IV/3) no.lu paragraftaki gerekçeyle yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
VI. SONUÇ
Açıklanan nedenlerle; davacının yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK'nın 370. maddesi uyarınca ONANMASINA, aşağıda yazılı 26,30 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 31/10/2022 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.