Logo

1. Hukuk Dairesi2021/5122 E. 2022/6860 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacılar tarafından murislerinden intikal ettiğini iddia ettikleri taşınmazın bir bölümü üzerinde, irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak açılan tapu iptal ve tescil davasının kabulü üzerine davalı Hazine'nin temyiz istemidir.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemece, taşınmaz üzerinde davacı yararına zilyetlikle mülk edinme koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de, taşınmaz üzerindeki ağaçların yaşları, taşınmazın niteliği, kullanım şekli, zilyetliğin süresi ve imar-ihyanın tamamlandığı tarih gibi hususlarda yeterli araştırma yapılmadığı ve hükme esas alınan bilirkişi raporunun yetersiz olduğu gözetilerek yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : TRABZON BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 3. HUKUK DAİRESİ

İLK DERECEMAHKEMESİ : YUSUFELİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen tapu iptal ve tescil istekli davanın yapılan yargılaması sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verildiği, karara karşı davalı Hazinenin istinaf talebi üzerine, Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesince davalı Hazinenin istinaf başvurusunun esastan reddedildiği, bu karara karşı yasal süre içerisinde davalı Hazine tarafından temyiz isteğinde bulunulduğu anlaşıldığından, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verilerek, dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar, taşınmazın murislerinin tasarrufunda olduğu, ölümüyle zilyetliğin kendilerine geçtiği iddiasıyla 104 ada 1 parsel sayılı taşınmazın bir bölümü hakkında irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak tapu iptali ve miras payları oranında tescilini istemişlerdir.

II. CEVAP

Davalı Hazine, davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesince dava konusu taşınmaz bölümün imar-ihya edildiği ve davacı taraf yararına zilyetlikle kazanım koşullarının gerçekleştiği anlaşılmakla davanın kabulüne, dava konusu 104 ada 1 parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 141,59 m2 yüzölçümündeki bölümün tapu kaydının iptali ile davacılar adına miras payları oranında tapuya teciline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesi kararına karşı süresi içinde davalı Hazine tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

2. İstinaf Nedenleri

Davalı Hazine temsilcisi istinaf dilekçesinde, davanın 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde yazılı on yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmadığını, davacı tarafın zilyetlik iddialarını doğrulayan herhangi bir somut kanıtın bulunmadığını, teknik bilirkişiler tarafından keşif tarihi baz alınarak değerlendirme yapıldığını, taşınmaz üzerindeki ağaçların yaşlarının 15-20 arasında olmasının da bunun açık kanıtı olduğunu, dava konusu arazinin hemen bitişiğinden devlet karayolu geçtiğini, çekişmeli taşınmazın yol yamacında bulunan ve tarıma elverişli olmayan arazi niteliğinde olduğunu, bu nedenle zilyetlikle iktisap edilemeyeceğini belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

3. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 29/09/2020 tarihli 2020/339 Esas, 2020/366 Karar sayılı kararıyla; davalı Hazinenin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı süresi içinde davalı Hazine tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

Davalı Hazine temsilcisi temyiz dilekçesinde, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın usule, yasaya ve hakkaniyete aykırı olduğunu, istinaf dilekçesinde yazılı gerekçelerin yerinde olduğunu belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kadastro tespiti sonucunda ham toprak vasfıyla davalı Hazine adına tescil edilen çekişmeli taşınmaz hakkında kadastro öncesi nedene dayalı açılan tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.

Kadastro sonucunda ...ili, ... ilçesi, ... köyü çalışma alanında bulunan 104 ada 1 parsel sayılı 2.932,75 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğu gerekçesiyle davalı Hazine adına ham toprak vasfıyla tespit edildiği, askı ilanlarının ise 22.06.2009-22.07.2009 tarihleri arasında yapıldığı, askı ilan süresi içerisinde dava açılmaması üzerine kadastro tespitinin kesinleşerek taşınmazın tapuya tescil edildiği anlaşılmaktadır.

3.2. İlgili Hukuk

3.2.1 TMK’nın 713/1 maddesinde, “Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak 20 yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir.”

3.2.2 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesi, "Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir."

3.2.3 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 17. maddesi, “Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14. maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde Hazine adına tespit edilir.” hükümlerini içermektedir.

3.3. Değerlendirme

3.3.1 Bilindiği üzere, tapuda kayıtlı olmayan bir yerin kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle iktisap edilebilmesi için, çekişmeli yerin öncesi itibariyle mülk edinmeye elverişli olması, bu anlamda mera, orman gibi zilyetlikle kazanılamayacak yerlerden olmaması, taşınmazın öncesi imar-ihya gerektiren yerlerden ise imar-ihyasının tamamlanmasından itibaren kanunda aranan süre boyunca nizasız, fasılasız malik sıfatıyla zilyetliğin sürdürülmesi gerekmektedir. İddia eden taraf kendi yararına zilyetlikle mülk edinme koşullarının oluştuğunu her türlü duraksamadan uzak biçimde, bilimsel verilere dayalı deliller ile ispatla mükelleftir.

3.3.2. Somut olaya gelince, Mahkemece çekişmeli taşınmaz bölümü üzerinde davacı yararına zilyetlikle mülk edinme koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermek için yeterli bulunmamaktadır.

Şöyle ki, hükme esas alınan ziraat mühendisi bilirkişi raporunda, çekişmeli taşınmaz üzerine çeşitli cins ve yaşta ağaçların dikildiği ifade edilmiş ise de, taşınmaz üzerinde yer alan ağaçların yaşları itibariyle zilyetlikle iktisap süresini ispata elverişli olmadıkları anlaşıldığı halde, bu bölümlerin niteliği, öncesinden itibaren kullanım şekli ve süresi hususlarında dosyadaki tereddütleri ortadan kaldıracak şekilde kanaat belirtilmemiş, taşınmaza ekli fotoğraflar incelendiğinde çekişmeli yerin eğimi yüksek arazilerden olduğu müşahade edildiği halde, taşınmazın mevcut toprak yapısı ve eğiminin tarımsal niteliği üzerindeki etkisi tartışılmamış, zilyetliğin süresi ve imar-ihyanın hangi tarihte tamamlandığı ve imar ihyadan sonra zilyetliğin ne şekilde sürdürüldüğü hususunda son derece soyut ve yetersiz olan bilirkişi raporuna itibar edilmiştir. Öte yandan bir arazinin niteliğini ve üzerinde sürdürülen zilyetliğin şeklini ve süresini en iyi belirleme yöntemi hava fotoğraflarının incelenmesi olduğu halde Mahkemece hava fotoğraflarından yöntemince yararlanılmamış, bu hususta incelenen tüm hava fotoğrafları üzerinde çekişmeli taşınmazın yerinin gösterildiği denetime elverişli bir kanaat belirtmekten uzak nitelikte son derece soyut ve genelgeçer ifadeler içeren rapora itibar edilmiş, hükme esas alınan bu rapor imar-ihyanın tamamlandığı tarih ile zilyetlik süresini belirlemekten uzak olduğu halde bu yön üzerinde durulmamıştır. Bu şekilde eksik inceleme ve araştırmaya dayalı olarak karar verilemez.

3.3.3. Hal böyle olunca; doğru sonuca ulaşılabilmesi için mahallinde, yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler ve taraf tanıkları ile 3 kişilik ziraatçi bilirkişi kurulu, jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişi kurulu ve fen bilirkişisinin katılımıyla yeniden keşif yapılmalı ve yapılacak bu keşifte; yerel bilirkişi ve tanıklardan, taşınmazın öncesinin ne olduğu, kim tarafından, hangi tarihten beri ve ne şekilde kullanıldığı, imar-ihya işlemi yapılıp yapılmadığı, yapılmış ise imar-ihyanın hangi tarihte tamamlandığı hususlarında maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı, yerel bilirkişi ve tanık sözleri arasında doğabilecek çelişkiler gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle yöntemince giderilmeye çalışılmalı; ziraat mühendisi bilirkişi kurulundan, dava konusu taşınmazın toprak yapısını ve niteliğini, zirai durumunu, üzerinde sürdürülen zilyetliğin şeklini ve süresini, bitki örtüsünü, imar-ihyayı gerektiren yerlerden olması halinde imar-ihyaya konu olmaya başladığı tarihi, hangi faaliyetler ile imar ve ihya işlemi yapıldığı ve imar-ihyanın tamamlandığı tarihi bildirir, taşınmazın eğimi ve toprak yapısı ile hali hazırdaki durumunu özellikle inceleyip mevcut haliyle tarım arazisi niteliğinde kabul edilip edilmeyeceğini değerlendirecek biçimde, komşu parsellerle karşılaştırmalı değerlendirmeyi ve taşınmazın değişik yönlerden çekilmiş fotoğraflarını da içerir, önceki bilirkişi raporunu irdeler ve çelişkileri giderir mahiyette ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı; jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişiden, uydu ve hava fotoğraflarının stereoskop aletiyle incelenmesi neticesinde taşınmazın sınırlarını ve niteliğini, imar-ihyası tamamlanmış ise tamamlandığı tarih ile üzerinde sürdürülen zilyetliğin başlangıcını, şeklini ve süresini belirtir incelenen her bir hava fotoğrafı üzerinde çekişmeli taşınmaz bölümünün gösterildiği şekilde; teknik bilirkişiden ise keşfi takibe ve denetlemeye elverişli biçimde, krokili rapor alınmalı; bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Mahkemece bu yönler göz ardı edilerek, eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.

VI. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle, davalı Hazinenin yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 373/1. maddesi uyarınca Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK’nın 371. maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın karar veren Yusufeli Asliye Hukuk Mahkemesine, kararın bir örneğinin Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 20/10/2022 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.