"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : TRABZON BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 3. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE MAHKEMESİ : GÜMÜŞHANE ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince verilen davanın kısmen kabulüne ilişkin kararın, davacı vekili ve davalı tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yapılan inceleme sonucunda; davacının başvurusunun esastan reddine, davalının başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine dair verilen karar, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü.
I. DAVA
Davacı dava dilekçesinde özetle; Gümüşhane ili, .... ilçesi, ..... köyünde yapılan kadastro çalışmaları sonucu 156 ada 35 parsel sayılı taşınmazın bir bölümü ile 106 ada 23 parsel sayılı taşınmazın hatalı olarak davalı adına tescil edildiğini, 156 ada 35 parselin bir bölümünün bitişikte kendisine ait 34 parselin devamı olduğunu, bir bölümün ise yol olduğunu ileri sürerek kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle tapu kayıtların iptali ile adına tesciline, bir kısmının yol olarak terkinine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı cevap dilekçesinde özetle; 156 ada 35 parsel sayılı taşınmaza ilişkin davanın tamamen haksız ve hatalı olduğunu, bu taşınmazın tamamının 50-60 yıldan beri nizasız ve fasılasız olarak tarafına ait olduğunu, taşınmazdan geçen bir yol olmadığını, 106 ada 23 parsel sayılı taşınmazın kendisine ait olmadığını, bu taşınmazın davacının dedesinin babası ...'e ait olduğunu, kadastroda hatalı şekilde adına yazılınca kendisinin taşınmazı gerçek sahiplerine devretmek için davacı da dahil olmak üzere bütün mirasçılara haber gönderdiğini, davacının ise taşınmazın sadece kendi üzerine verilmesini istediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEME KARARI
Gümüşhane Asliye Hukuk Mahkemesinin 06.02.2020 tarihli, 2017/570 Esas-2020/100 Karar sayılı kararıyla; davanın kısmen kabulüne, dava konusu 156 ada 35 parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 127,06 m2'lik kısmı ile (B) harfi ile gösterilen 20,17 m2'lik kısmının tapu kaydının iptali ile davacı adına ayrı bir parsel numarası verilmek suretiyle tapuya tesciline, dava konusu 106 ada 23 parsel sayılı taşınmaza yönelik davanın ise feragat nedeniyle reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve davalı istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.İstinaf Nedenleri
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; başlarda köy boşluğu iken sonradan davalıya satılan yerin önünden köy yolu olarak terkin edilmesi gereken bir kısım bulunduğunu, bu köy yolundan müvekkilinin evi gibi birçok evin yararlandığını, bu hususun ekte sunulan köy karar defterinde de belirtildiğini, dava dilekçesinde davalıya satışı yapılan yerin ana yola taraf olan kısmından 6 metre köy yolu bırakıldığının ileri sürüldüğünü, köy boşluğunun sınırları köy kararında ve muhtarlıkça açık bir şekilde belirtildiği halde kadastro tespiti sırasında her nasılsa 6 metre olarak bırakılan yolda dahil edilmek suretiyle köy boşluğunun tamamının davalı adına yazıldığını, davanın köy tüzel kişiliğine ihbar edilerek tüzel kişiliğin davaya müdahil olmasının istenildiğini, gerekçeli kararda bu talebin neden reddedildiğinin açıklanmadığını belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
Davalı istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kısmen kabul kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, davanın sübutuna ilişkin herhangi bir mahalli bilirkişi ve tanık anlatımı ile başkaca delil bulunmadığı halde sadece Mahkemece köy karar defterindeki bir satış kararına dayanak yapılarak davanın kabulü yönünde karar verildiğini ancak, satışa konu taşınmaz yönünden davacı adına 156 ada 34 parsel sayılı taşınmaz bulunduğunu, Mahkemece kısmen kabul ve kısmen ret kararı verilmiş olmasına rağmen yargılama giderlerinin tamamının tarafına yükletildiğini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesinin 24.09.2020 tarihli, 2020/375 Esas-2020/331 Karar sayılı kararıyla, Gümüşhane ili, Merkez ilçesi, Karamustafa köyü 106 ada 23 ve 156 ada 35 parsel sayılı 8.449,32 ve 609,75 m2 yüzölçümündeki taşınmazların, kadastro çalışmaları sonucunda kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanılarak belgesizden davalı ... adına tespit edildikleri, askı ilanının 19.11.2007-19.12.2007 tarihleri arasında yapıldığı, askı ilan süresi içerisinde dava açılmaması üzerine kadastro tespitlerinin kesinleşerek taşınmazların tapuya tescil edildikleri, 30 günlük askı ilan süresinin son günü olan 19.12.2007 tarihinin Kurban Bayramı Arefe gününe denk geldiği ve yarım gün mesai bulunduğu, dolayısıyla süre uzaması durumunun olmadığı, on yıllık hak düşürücü sürenin başlangıcının bu tarih olduğu, bir sonraki günün tatil gününe denk gelmesinin de on yıllık sürenin başlamasına ve işlemesine engel oluşturmadığı, 30 günlük askı ilan süresinin son günü mesai saati itibariyle kararın kesinleştiği, Kadastro Müdürlüğü tarafından kesinleşme tarihinin hatalı şekilde sonraki bir tarih yazılmasının da esasa etkili olmadığı, eldeki davanın 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde yazılı on yıllık hak düşürücü süre dolduktan sonra 21.12.2017 tarihinde açıldığı, her ne kadar davacı tarafça çekişmeli 156 ada 35 parsel sayılı taşınmazın bir bölümünün yol olarak tapudan terkin edilmesi talep edilmiş ise de; davacının beyanlarında buranın önceden yol olmadığının, köy boşluğu iken sonradan davacı ve davalıya yapılan satış işlemleri sırasında yol olarak bırakıldığının, o tarihten sonra köylü tarafından yol olarak kullanıldığının ileri sürüldüğü, ezelden beri yol olarak kullanılan bir yer olmadığı, köy tüzel kişiliği tarafından açılmış bir dava bulunmadığı, öncesi yol olmayan bir yerin sonradan yol haline getirilmesinin buranın kadim yol olması sonucunu doğurmadığı, dolayısıyla davacının bu talebinin de hak düşürücü süreye tabi bulunduğu, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde yazılı hak düşürücü sürenin özel dava şartı niteliğinde olduğu ve taraflarca ileri sürülmese dahi Mahkemece resen dikkate alınması gerektiği, hal böyle olunca eldeki davanın hak düşürücü süre nedeniyle usulden reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesinin isabetsiz olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b.(1) maddesi gereğince esastan reddine, davalının istinaf başvurusunun ise kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, kaldırılan hükmün yerine geçmek üzere HMK'nın 353/1-b.(2) maddesi gereğince davanın usulden reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz talebinde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle, dava konusu ettikleri 156 ada 35 parselde kalan 6 metrekarelik yolun hak düşürücü süreye tabi olmadığını, yolun kadim yol olmadığı belirtilerek açtıkları davanın hak düşürücü süreden usul ve yasaya aykırı olarak reddedildiğini, bu davada herhangi bir zamanaşımı süresinin söz konusu olmayacağını belirterek istinaf dilekçesindeki taleplerin tekrar ile ret kararının hükmen bozulmasını talep etmiştir.
3.Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastrodan önceki nedene dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescil ile yol olarak terkin istemine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3 maddesi hükmünde kadastro tutanaklarının kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra bu tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere karşı kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak dava açılamayacağı açıklanmıştır. Bu sürenin hak düşürücü niteliğinde olduğu ve taraflarca öne sürülmese bile Mahkemece kendiliğinden değerlendirileceği tartışmasızdır.
3.3. Değerlendirme
Dosya içeriğine, toplanan delillere, Bölge Adliye Mahkemesinin dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye göre, (IV/3.) numaralı paragrafta yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
VI. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK'nın 370 inci maddesi uyarınca ONANMASINA, aşağıda yazılı 26,30 TL bakiye onama harcının temyiz edenden alınmasına, 31/10/2022 tarihinde kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.