"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 2. HUKUK DAİRESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL, TENKİS
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil-tenkis davası sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiş, davalı vekillerinin istinafı üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesince, davalı vekillerinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin kararı kaldırılarak davanın reddine ilişkin olarak verilen karar, davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli olarak temyiz edilmekle duruşma günü olarak saptanan 19/01/2022 Çarşamba günü için yapılan tebligat üzerine temyiz edilen davalı ... vekili Avukat ..., davalı ... vekili Avukat ... geldiler. Davetiye tebliğine rağmen davacı vekili gelmedi. Yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı, dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, mirasbırakanları ... ...’in maliki olduğu 181 ada 14 ve 274 ada 14 parsel sayılı taşınmazlarını 29/05/1985 tarihinde ölünceye kadar bakım akdi ile davalı çocuklarına temlik ettiğini, yapılan işlemin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile payı oranında adına tesciline, olmadığı takdirde tenkisine karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı ..., temliklerin dayanağı olan sözleşmenin ivazlı olduğunu, bu sözleşme aleyhine, (1985 yılı) sözleşme tarihinden, vefat tarihine kadar sözleşme tarafı olan bakım alacaklısı tarafından dava açılmadığını, davacı tarafın bakım işleminin yapılmadığı iddiasının da gerçeği yansıtmadığını, gerek kendisinin gerekse diğer davalının dönüşümlü olarak gerek köyde gerekse daha sonradan ikamet ettiği Çorlu’da murisin her türlü bakım ve gözetimi ile ilgilendiklerini, diğer davalı ..., ölünceye kadar bakma sözleşmesinin 21/05/1985 tarihinde yapıldığını ve sözleşmeden kaynaklı tüm yükümlülüklerini yerine getirdiğini, bakım alacaklısının bakımın gerçekleşmediği hususunda bir dava açmadığını, ayrıca murisin sözleşmenin yapıldığı tarihte başkaca taşınmazlarının da bulunduğunu, yapılan temlikin tenkise de tabi olmayacağını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Marmaraereğlisi Asliye Hukuk Mahkemesinin 16/01/2020 tarihli ve 2018/79 E. - 2020/25 K. sayılı kararıyla; dava konusu taşınmazların mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olarak davalılara devredildiği gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar:
İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı süresi içinde davalı vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2. İstinaf Nedenleri
Davalı vekilleri istinaf dilekçesinde özetle; Yerel Mahkemedeki beyanlarını tekrarla, verilen kararın hukuka aykırı olduğunu, itirazlarının değerlendirilmeden eksik inceleme ve değerlendirme ile karar verildiğini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
3. Gerekçe ve Sonuç:
Bölge Adliye Mahkemesinin 15/12/2020 tarihli ve 2020/512 E.- 2020/1469 K. sayılı kararıyla; murisin gerçek iradesinin ölünceye kadar bakma akdi yapmak olduğu, davacıdan mal kaçırma kastı ile hareket etmediği, muvazaa şartlarının bulunmadığı, davacının muvazaa iddiasını ispat edemediği, davalılarca bakım ediminin ifa edildiği, ivazlı bir sözleşme olan ölünceye kadar bakma akdi nedeniyle tenkis isteğinin de dinlenemeyeceği anlaşıldığından Mahkemece davanın reddi yerine kabulüne karar verilmiş olmasının doğru görülmediği gerekçeleri ile davalılar vekillerinin istinaf taleplerinin kabulü ile Yerel Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1. Temyiz Yoluna Başvuranlar:
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
2. Temyiz Nedenleri:
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; bakım alacaklısı ...’nin ölünceye kadar bakım sözleşmesini yaptığı tarihte 59 yaşında olduğunu, kendisinden önce ölen eşi ile köyde yaşadığını, hiçbir sağlık probleminin olmadığını, geçimini sağlayacak gelire sahip olduğunu ve yaşamı boyunca maddi problem ve sağlık problemi yaşamadığını, tanık beyanlarına göre bakım alacaklısının 1980’ li yılların başından 2000 yıllarına kadar ... köyünde davacının babası ve gelini ile yaşadığını ve murisin, gelini ... ile arasının olmadığını, dolayısı ile diğer çocuklarına muvazaalı şekilde mal kaçırma amacının açık ve net olduğunu, dosyada mevcut tapu kayıtları ve sözleşmelere göre bakım alacaklısı ...’nin ... köyündeki 2 adet tarlasını 1985 senesinde ölünceye kadar bakım akdi ile devrettiği, Çorlu’da ki ikamet ettiği evini de 2012 tarihinde intifa hakkını üzerinde bırakmak sureti ile yine davalılara ½ şer paylı olarak sattığını, böylece murisin tüm mamelekini davalılara verdiğini, davalı tanık beyanlarının çelişkili olduğunu belirterek, kararın bozulmasını istemiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme:
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; ölünceye kadar bakma aktinden kaynaklanan muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tenkis istemine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk:
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) m. 611. maddesine göre ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmesi, taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen bir akittir. (818 s. Borçlar Kanununun (BK) m. 511). Başka bir anlatımla ivazlı sözleşme türlerindendir. Bu sözleşme ile bakım alacaklısı, sözleşme konusu malın mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme; bakım borçlusu da bakım alacaklısına yasanın öngördüğü anlamda ölünceye kadar bakıp gözetme yükümlülüğü altına girer. (TBK m. 614 (BK) m. 514)).
Hemen belirtmek gerekir ki, bakıp gözetme koşulu ile yapılan temliki işlemin geçerliliği için sözleşmenin düzenlendiği tarihte bakım alacaklısının özel bakım gereksinimi içerisinde bulunması zorunlu değildir. Bu gereksinmenin sözleşmeden sonra doğması ya da alacaklının ölümüne kadar çok kısa bir süre sürmüş bulunması da sözleşmenin geçerliliğine etkili olamaz.
Kural olarak, bu tür sözleşmeye dayalı bir temlikin de muvazaa ile illetli olduğunun ileri sürülmesi her zaman mümkündür. En sade anlatımla muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir. Böyle bir iddia karşısında, asıl olan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır. (TBK m. 19 (BK m. 18)). Şayet bakım alacaklısının temliki işlemde bakıp gözetilme koşulunun değil de, bir başka amacı gerçekleştirme iradesini taşıdığı belirlenirse (örneğin mirasçılarından mal kaçırma düşüncesinde ise), bu takdirde akdin ivazlı (bedel karşılığı) olduğundan söz edilemez; akitte bağış amacının üstün tutulduğu sonucuna varılır. Bu halde de Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 1.4.1974 tarihli ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı olayda, uygulama yeri bulur.
Miras bırakanın, ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi için de, sözleşme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri, elinde bulunan mal varlığının miktarı, temlik edilen malın, tüm mamelekine oranı, bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların göz önünde tutulması gerekir.
3.3. Değerlendirme
3.3.1. Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden, 1926 doğumlu mirasbırakan ...’in 16/06/2017 tarihinde öldüğü, geriye mirasçı olarak davalı çocukları ... ve ... ile, 2007 yılında ölen oğlu ...’den olma davacı torunu ... ve dava dışı torunu ...’ın kaldıkları, murisin dava konusu 274 ada 14 ve 181 ada 14 parsel sayılı taşınmazlarını 29/05/1985 tarihinde ölünceye kadar bakım akdi ile 1/2’şer paylarla davalılara temlik ettiği, ayrıca murisin dava dışı 554 ada 162 parsel sayılı taşınmazdaki mesken nitelikli 5 nolu bağımsız bölümünü de 15/03/2012 tarihinde intifa hakkını uhdesinde bırakarak satış suretiyle 1/2’şer paylarla davalılara devrettiği anlaşılmaktadır.
3.3.2. Muris ...’nin aynı tarihte aynı işlemle kıymeti çok yüksek olan dava konusu taşınmazlarını davalılara temlik ettiği, daha sonra da 2012 yılındaki satış işlemi ile dava dışı 5 nolu bağımsız bölümünü de davalılara devrettiği, geriye kalan taşınmazları ile kıyaslandığında malvarlığının büyük bir kısmını davacıların murisi dışındaki çocukları olan davalılara devrettiği, dinlenen tanık beyanları ile mirasbırakanla davacıların annesinin aralarının iyi olmadığı, davacının murisin cenazesine dahi gelmediği görülmekle tüm deliller (V/3.2.) numaralı paragrafta yer verilen ilkelerle birlikte değerlendirildiğinde murisin amacının kendisine baktırmak olmayıp davalılar lehine diğer mirasçılardan mal kaçırmak olduğu sonucuna varılmaktadır.
Hal böyle olunca davanın, kabulüne karar verilmesi gerekirken delillerin takdirinde hata edilerek yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru değildir.
VI. SONUÇ
Yukarıda açıklanan nedenlerle davacının temyiz itirazlarının kabulü ile HMK'nın 371 inci maddesi gereğince İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi kararının BOZULMASINA, HMK'nın 373/2 nci maddesi gereğince dosyanın İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesine GÖNDERİLMESİNE, peşin alınan harcın yatırana iadesine, 19/01/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.