Logo

1. Hukuk Dairesi2021/5203 E. 2022/7475 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro çalışmaları sonucu orta malı olarak tespit edilen taşınmazın mülkiyetinin kime ait olduğu ve davacının zilyetliğinin tapu iptali ve tescil davası açmaya yeterli olup olmadığı hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemece, bozma kararına uyulmakla birlikte, bozma kararının gereklerinin tam olarak yerine getirilmemesi, taşınmazın kadastro öncesi vasfının, imar-ihya gerekip gerekmediğinin ve 20 yıllık zilyetlik süresinin tespiti hususlarında eksik araştırma yapılması, hava fotoğrafları, ziraat bilirkişi raporu ve tanık beyanları arasında çelişki olması ve bu çelişkinin giderilmemesi gözetilerek hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece verilen davanın reddine ilişkin karar davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü.

I. DAVA

Davacı dava dilekçesinde özetle; Ağrı ili, .... ilçesi, ... köyünde yapılan kadastro çalışmaları sonucu 104 ada 69 ve 19 parsel sayılı taşınmazların orta malı olarak tespit edildiğini, bu parsellerin bir bütün olarak atalarından miras yolu ile kendisine kaldığını, taşınmaza 30 yıldan fazla süredir zilyet olduğunu ileri sürerek taşınmazların tapu kaydının iptali ile adına tescilini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine temsilcisi yargılama sırasında davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

Patnos 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 03/12/2014 tarihli ve 2014/64 Esas 2014/168 Karar sayılı kararıyla, davanın kabulüne, çekişmeli 104 ada 19 ve 69 parsel sayılı taşınmazların tapu kaydının iptali ile davacı adına tarla vasfıyla tesciline karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

1. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz talebinde bulunmuştur.

2. Bozma Kararı

Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 2017/1022 Esas 2017/1302 Karar sayılı kararı ile "...yapılan araştırma ve incelemenin hüküm için yeterli olmadığı, temyize konu 104 ada 19 parsel sayılı taşınmazın önceki maliki olduğu söylenen davacının murisinin başka mirasçısı olup olmadığının nüfus kayıt örnekleri getirtilerek belirlenmesi; başka mirasçılar varsa davacıdan taşınmazın kendisine ne şekilde (hibe, taksim vs..) intikal ettiği hususunda izahat alınması, çekişmeli taşınmazın kadastro tutanağındaki niteliği “harman yeri” iken tapu kaydına “mera” olarak tescil edilmiş olmasının nedeninin tapu ve kadastro müdürlüklerinden ayrı ayrı sorulması, çekişmeli taşınmazın tespit tarihinden 15-20-25 yıl öncesine ait stereoskopik hava fotoğraflarının getirtilmesi, ayrıca davacı adına aynı çalışma alanında belgesiz zilyetlik yoluyla tespit ve tescil edilen tüm taşınmazların miktarı ile bunların sulu arazi mi kuru arazi mi vasfında olduklarının kesin olarak belirlenmesi, yeniden yapılacak keşifte; yerel bilirkişi ve tanıklardan çekişmeli taşınmazın öncesi, niteliği, zilyetliğin başlangıcı, sürdürülüş biçimi, taşınmazın davacıya ne şekilde intikal ettiği (hibe, taksim vs..) ve tespit tarihine kadar davacı yararına 20 yıllık kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği süresinin dolup dolmadığı hususlarında somut olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınması, ziraatçı bilirkişiden çekişmeli taşınmazın toprak ve bitki yapısı, ne şekilde kullanıldığı, taşınmazda imar-ihya işlemlerinin tamamlanıp tamamlanmadığı, tamamlanmış ise ne zaman tamamlandığı, ne kadar süredir tarım arazisi olarak kullanıldığı, komşu parsellerle benzer ve farklı yönleri hususlarında değerlendirmeyi içerir rapor alınması, fen bilirkişisinden keşfi takibe elverişli krokili rapor alınması, jeodezi veya fotogrametri uzmanı bilirkişisine, belirtilen tarihlerde çekilmiş stereoskopik çift hava fotoğraflarının stereoskop aletiyle incelemesinin yaptırılması, çekişme konusu taşınmazın hava fotoğraflarında gösterilmesi, bu yerin önceki ve şimdiki niteliğinin, imar-ihyaya en erken ne zaman başlanıldığının ve tamamlandığının, arazinin kısmen veya tamamen ekonomik amacına uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle zilyetliğine ne zaman başlanıldığının belirlenmesine yönelik rapor alınması, çekişmeli taşınmazın murisinden davacıya müstakil olarak intikalinin ispat edilememesi halinde davacının muristen intikal eden bir taşınmaz için üçüncü kişiye karşı kendi adına iptal ve tescil isteminde bulunmuş olması nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğinin gözetilmesi, aksi halde iddia ve savunma çerçevesinde toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14/1. maddesinde belirtilen, aynı çalışma alanında sulu ya da kuru arazi olarak kazanılabilecek taşınmaz miktar sınırları da gözetilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği” gerekçesiyle hüküm bozulmuştur.

3. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Patnos 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 17/09/2020 tarihli ve 2017/174 Esas 2020/200 Karar sayılı kararıyla; her ne kadar keşifte dinlenen mahalli bilirkişi ve tanık beyanları dava konusu taşınmazda davacının dedesinden bu yana arpa, buğday, yonca ve patates ekimi şeklinde zilyetliğin devam ettiği şeklinde olsa da, hava fotoğraflarının incelemesi sonucu düzenlenen rapora göre dava konusu taşınmazın 1988 yılında dahi tarımsal amaçlı sürülü olmadığı, davacının 04.12.2019 havale tarihli dilekçede babasının vefatından sonra taşınmazı sürdüğünü beyan ettiği, davacının babası Ahmet'in 2001 yılında ölü olduğu, mahalli bilirkişi ve tanıkların davacının babasının dahi ilgili taşınmazı tarımsal amaçlı kullandığı beyanları değerlendirildiğinde; mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarına itibar edilemeyeceği, taşınmazda imar ve ihya işleminin tamamlanmasından sonra kadastro tespitine kadar 20 yıllık sürenin tamamlanmadığı gerekçesiyle, davacının temyize konu 104 ada 19 parsel sayılı taşınmaz yönünden açmış olduğu davanın reddine, 104 ada 69 parsel sayılı taşınmaz hakkında daha önce karar verildiği, temyize konu olmayan bu taşınmaz yönünden hükmün kesinleştiği gerekçesiyle bu taşınmaz hakkında yeniden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz talebinde bulunmuştur.

5. Temyiz Nedenleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle, Mahkemenin ret kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, mahkeme kararında gerekçe olarak sadece 1988 tarihli hava fotoğrafında taşınmazın sürülü olmamasına dayandığını, ziraat bilirkişi raporunun ve yerel bilirkişi ile tanık beyanlarının lehine olduğunu, davalarını ispatladıklarını, 1988 yılında 2 yılda bir ekim yapıldığını, traktörle değil hayvanlarla tarlanın sürüldüğünü, her ne kadar resmiyette davacının babasının 2001 yılında vefat ettiği gözükse de davacının babasının aslen 1990 yılında vefat ettiğini belirterek ve resen belirlenecek nedenlerden ret kararının bozulmasını talep etmiştir.

6.Gerekçe

6.1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kadastro öncesi haklara dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.

6.2. İlgili Hukuk

3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. maddesi, “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.”

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1. maddesi, “Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir.”

3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 17. maddesi, “Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14 üncü maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde Hazine adına tespit edilir.”

3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun Kamu malları başlıklı 16/B maddesi “Mera, yaylak, kışlak, otlak, harman ve panayır yerleri gibi paralı veya parasız kamunun yararlanmasına tahsis edildiği veya kamunun kadimden beri yararlandığı belgelerle veya bilirkişi veya tanık beyanı ile ispat edilen orta malı taşınmaz mallar sınırlandırılır, parsel numarası verilerek yüzölçümü hesaplanır ve bu gibi taşınmaz mallar özel siciline yazılır.” düzenlemelerini içermektedir.

6.3. Değerlendirme

Kadastro sonucu Ortadamla köyü çalışma alanında bulunan 104 ada 19 parsel sayılı 10.335,40 metrekare yüz ölçümündeki taşınmaz harman yeri vasfıyla Hazine adına, 104 ada 69 parsel sayılı 3.352.20 metrekare yüz ölçümündeki taşınmaz ise arsa vasfıyla ... adına tespit ve tescil edilmiştir.

Mahkemece, bozma kararına uyulduğu halde, bozma kararının gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir. Bozma kararına uyulmakla taraflar yararına usuli müktesep hak oluşacağından, bu hakkın zedelenmemesi için bozma kararının gereklerinin tam ve eksiksiz olarak yerine getirilmesi gerekir. Her ne kadar Mahkemece, çekişmeli taşınmazın 1988 tarihli hava fotoğrafında tarımsal amaçlı sürülü olmaması nedeniyle mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarına itibar edilmediği belirtilmek suretiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, dosyadaki iki kişilik ziraat bilirkişi kurul raporunda taşınmazın evveliyatında işlenmemiş bir toprak yapısına sahip tarım arazisi (tarla ve çayır) olduğu, taşınmazda imar ihya çalışmalarının tamamlandığı, uzun yıllar tarımsal amaçlı olarak işlenip tasarruf edildiği, taşınmazın etrafının 18-20 yaşlarında kavak ağaçları ile çevrili olduğu belirtilmiş ve mahalli bilirkişiler ve tanıklarda taşınmazın davacının dedesi ve babası tarafından tarla olarak kullanıldığını bildirdiklerinden aradaki çelişki giderilmemiş, neden harita mühendisi raporuna değer verildiği hususu açıklanmamıştır. Kadastro tutanağında çekişmeli taşınmaz kadimden bu yana köylüler tarafından harman yeri olarak kullanıldığının belirtilmesine rağmen mahkemece bu yönde bir araştırma yapılmamış, bilirkişilerce taşınmazın önceki ve şimdiki vasfı tereddütsüz olarak belirlenmemiştir. Taşınmazın kadastrodan önceki vasfı, yani imar-ihyanın gerekip gerekmediği belirlendikten sonra imar-ihya gerektirmeyen bir yer ise zilyetliğin başlangıcı ve kimden kime geçtiği, ne şekilde kullanıldığı hususunun araştırılması,

imar ihya gerektiren yerlerden ise öncelikle imar-ihyanın tamamlanıp tamamlanmadığı, tamamlanmış ise tamamlanama tarihinin belirlenerek yasanın aradığı 20 yıllık zilyetlik süresinin bu tarihten sonra hesaplanması gerektiği hususlarına dikkat edilmemiştir. Bu şekilde eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak karar verilemez.

Hal böyle olunca, mahallinde yerel bilirkişiler ve taraf tanıkları ile birlikte üç ziraatçı bilirkişi ve fen bilirkişisinin katılımıyla yeniden keşif yapılmalı, yapılacak bu keşifte dinlenecek yerel bilirkişi ve tanıklardan, çekişmeli taşınmazın öncesi itibariyle kime ait olduğu, kimden kime ne zaman ve ne şekilde intikal ettiği, kim tarafından ne zamandan beri ve hangi tasarruflarla zilyet edildiği, imar-ihya gerektiren yerlerden olup olmadığı, böyle yerlerden ise imar-ihyaya konu edilip edilmediği ve edilmiş ise imar-ihyasının hangi tarihte tamamlandığı hususları etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, yerel bilirkişiler ve tanıkların sözleri arasında doğabilecek çelişkiler gerektiğinde yüzleştirme yapılarak giderilmeye çalışılmalıdır.

Ziraat mühendisi bilirkişisi kurulundan çekişmeli taşınmazın önceki ve şimdiki niteliğini, kullanım durumunu, imar-ihyaya muhtaç yerlerden olup olmadığını, böyle yerlerden ise imar-ihya edilip edilmediği, edilmiş ise hangi tarihte tamamlandığı hususlarında, önceki tarihli ziraatçi bilirkişi raporlarını da irdeler şekilde taşınmazın tarımsal niteliğini açıklayan, komşu parsellerle karşılaştırmalı biçimde toprak yapısını, eğimini, bitki desenini, zirai durumunu, üzerinde sürdürülen zilyetlik var ise zilyetliğin şeklini ve süresini bildiren, taşınmazın değişik yönlerden çekilmiş ve renkli fotoğrafları ile desteklenmiş, bilimsel esaslara ve somut verilere dayalı ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalıdır.

Fen bilirkişisinden, keşfi takibe ve denetlemeye imkan verir krokili rapor temin edilmelidir. Tanık ve yerel bilirkişi ifadeleri bilimsel esaslara ve maddi bulgulara dayanılarak hazırlanan söz konusu bilirkişi raporlarıyla denetlenmeli ve bundan sonra iddia ve savunma çerçevesinde toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.

V. SONUÇ

Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK'nın geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14/11/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.