"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tespit harici bırakılan taşınmazın tescili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece verilen davanın kısmen kabulüne ilişkin karar davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü.
I. DAVA
Davacı dava dilekçesinde ve yargılama sırasında özetle; Gündoğmuş ilçesi Çamlıalan köyünde bulunan sınırları dava dilekçesinde gösterilen yerin 244 ada 5 no.lu parselin devamı olduğu halde dere kenarında olması nedeniyle Hazine adına yazıldığını, 1972-1990 yılları arasında un değirmeni ve 1972-1999 yılları arasında kahvehane olarak işlettiğini, taşınmazın annesinden kendisine kaldığını ileri sürerek, irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak adına tapuya tescilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalılardan Hazine vekili ve Antalya Büyükşehir Belediye Başkanlığı vekili cevap dilekçelerinde ve yargılama sırasında özetle, dava konusu yerin dere yatağında kalan özel mülkiyete konu olmayan yerlerden olduğunu belirtilerek, davanın reddini savunmuşlardır.
III. MAHKEME KARARI
Gündoğmuş Asliye Hukuk Mahkemesinin 23/03/2015 tarihli ve 2014/23 Esas 2015/36 Karar sayılı kararıyla, davanın kısmen kabulüne 06/02/2015 tarihli fen bilirkişi raporunun eki krokisinde (A) harfi ile gösterilen 266,76 metrekarelik yerin davacı adına tapuya kayıt ve tesciline, aynı raporda (B) harfi ile gösterilen 87,24 metrekarelik kısma ilişkin davanın reddine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine temsilcisi temyiz talebinde bulunmuştur.
2. Bozma Kararı
Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 23.10.2017 tarihli ve 2015/15343 Esas, 2017/6792 Karar sayılı kararı ile; "tescil davalarında 4721 sayılı TMK'nın 713/3. maddesi uyarınca husumetin yasal hasım konumunda olan Hazine ve ilgili Kamu Tüzel Kişiliğine birlikte yöneltilmesi zorunlu olduğu halde somut olayda davanın sadece Hazine hasım gösterilerek açılmış olduğu, 6360 sayılı Kanun'un 1. maddesi gereğince çekişmeli taşınmazın bulunduğu İlçe Belediye Başkanlığı ile Antalya Büyükşehir Belediye Başkanlığının davaya dahil edilmesi gerektiği" gerekçesiyle hüküm bozulmuştur.
3. Mahkemece Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar
Gündoğmuş Asliye Hukuk Mahkemesinin 27/02/2020 tarihli ve 2017/136 Esas 2020/13 Karar sayılı kararıyla; bilirkişi raporunda A harfi ile işaretlenen kısım için yapılan incelemede, çay kotundan 3 metre yükseklikte kaldığı, arazinin toprak yapısından çok uzun zaman boyunca üzerinde tarımsal faaliyette bulunulduğu, yamaç molozu ile kaplı olduğu, 3 adet 30-35 yaşlarında ağacın mevcut olduğu, çayın etkisinin bulunmadığı alanda kaldığı, eski tarım arazisi yapısının mevcut olduğu, çevresinde bulunan tarım arazilerine ait toprak yapısı ile benzerlik gösterdiği, hava fotoğraflarında kültür arazisi özelliği gösterdiği yönündeki raporlar ile keşifte dinlenen mahalli bilirkişi, tutanak tanıkları ve taraf tanıklarının beyanlarının rapor ile uyumlu olduğu, taşınmazın davacıya miras yolu ile intikal ettiği, davacıya intikal etmeden önce murisleri tarafından tarım arazisi olarak uzun yıllarca kullanıldığı, bu kullanımın toprak yapısından da belli olduğu, davacının da dosyaya sunmuş olduğu Bağkur sigortalılık belgesi ve tanık ifadeleri neticesinde taşınmazı yaklaşık 3 yıl fiili zilyet olarak kullandığı, 1975 senesinden sonra fiili olarak kullanmamış olsa da arazinin davacıya ait olduğunun tüm köy halkı tarafından biliniyor olması, eklemeli zilyetlik ile uzun yıllar arazide tarım faaliyetlerinin gerçekleştirilmiş olması, toprak yapısı itibariyle da imar ihyanın tamamlanmış olması gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 06/02/2015 tarihli fen bilirkişi raporunun eki krokisinde (A) harfi ile gösterilen 266.76 metrekarelik yerin davacı adına tapuya kayıt ve tesciline, aynı raporda (B) harfi ile gösterilen kısıma yönelik davanın ispatlanamadığı gerekçesiyle reddine karar verilmiştir.
4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz talebinde bulunmuştur.
5. Temyiz Nedenleri
Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle, Mahkemece verilen kısmen kabul kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğunu, çay yatağı olan taşınmazların özel mülkiyete konu olamayacaklarını, 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğini, nazım imar planı içinde kaldığını, nizasız ve fasılasız 20 yıllık kullanım koşulunun oluşmadığını belirterek ve resen belirlenecek nedenlerden dolayı kabul kararının bozulmasını talep etmiştir.
6.Gerekçe
6.1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, TMK'nın 713/1, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. maddelerine dayalı tapusuz taşınmazın tescili isteğine ilişkindir.
6.2. İlgili Hukuk
3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. maddesinde “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.”
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1. maddesinde ise “Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir.” hükümleri düzenlenmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 20/03/2013 tarih ve 2012/8-869 E. , 2013/375 K. sayılı kararında da belirtildiği gibi bir yerin imar-ihya ile kazanılabilmesi için öncelikle taşınmazın orman sayılmayan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan arazilerden olması gerekir. Kamu hizmetine tahsis, hukuken olabileceği gibi fiilen de olabilir. Kamu hizmetine tahsis edilmeyen, Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki taşlık, orman sayılmayan çalılık, makilik ve fundalık gibi topraklar imar ve ihyaya müsait olan yerlerdir. 3402 sayılı Kanunun 16/A maddesinde belirtilen hizmet malları, 16/B maddesinde belirtilen orta malları, yollar, meydanlar ile 16/C ve 16/D maddelerinde belirtilen taşınmazların imar ve ihya ile kazanılması mümkün değildir.
Nitekim, nehir ve çay gibi akarsuların eski (terk edilmiş, metruk) yatakları, kural olarak Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerdendir. Ancak bu yerlerin koşulları oluştuğu takdirde imar ve ihya ile kazanılması mümkündür. Buna karşılık aktif nehir, çay yatakları etki alanında bulunan yerlerin imar ve ihya ile kazanılması mümkün değildir. (HGK'nun 02.10.1996 tarihli ve 1996/20-429 E., 1996/643 K.; HGK'nun 18.02.1998 tarihli ve 1998/4-122 E., 1998/138 K. sayılı kararları)
Yargıtayın yerleşmiş içtihatlarında “kadastro çalışmalarında tespit dışı bırakılan taşınmazın tescili davalarında TMK'nın 713. maddesinin 3. fıkrası hükmüne göre Hazine ve ilgisi bakımından diğer kamu tüzel kişileri yasal hasım durumunda bulunduklarından yargılama gideri, harç ve avukatlık ücretinden sorumlu tutulamayacakları” uygulaması devam etmektedir.
6.3. Değerlendirme
Dosya içeriğine, toplanan delillere göre hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılarak (IV.3.) no.lu paragrafta yazılı şekilde karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
V. SONUÇ
Açıklanan nedenlerle; davalı Hazine vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazının reddiyle, usul ve yasaya ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan hükmün ONANMASINA, 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun değişik 13. maddesinin j. bendi gereğince Hazineden harç alınmasına yer olmadığına, kesin olmak üzere, 21/11/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.