"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ.
Taraflar arasındaki tapu iptal ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen karar, davalı Hazine temsilcisi ile katılma yoluyla davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili, .... ilçesi ... mahallesi Bahçeler mevkinde bulunan 341 ada 12 parsel nolu 600 dönümlük taşınmazın kadastro çalışmaları sırasında, tespit dışı bırakıldığını, bu taşınmazın babaları ...'tan 1975 yılında ölümü ile davacılara kaldığını ve o tarihten beri malik sıfatıyla zilyetliklerinde bulunduğunu ileri sürerek, taşınmazın davacılar adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine temsilcisi davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Çermik Asliye Hukuk Mahkemesinin 11.07.2000 tarihli ve 1999/66 E. 2000/85 K. sayılı kararıyla; davanın kısmen kabulü ile 341 ada 12 parsel sayılı taşınmazın 11.05.2000 havale tarihli raporda (A) harfi ile gösterilen 376.555,68 metrekarelik kısmının tapu kaydının iptali ile davacılar adına tapuya tesciline karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine temsilcisi temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Birinci Bozma Kararı
Karar; Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 27.11.2000 tarihli ve 2000/8830 E- 2000/9066 K. sayılı kararıyla; “ ..muris ...’un belgesizden 37.240,72 metrekare taşunmaz edindiği, bu durumda murisin devredebileceği ve davacıların eklemeli zilyetlik yoluyla 62.759,28 metrekare taşınmaz bölümü edinebilecekleri, ancak davacıların ...’ın ölümünden sonra müşterek olarak zilyed olduklarını ileri sürdüklerinden davacılar yönünden de zilyetlik araştırması yapılması gerektiği, taşınmazın Hazine adına tespitinin 08.08.1980 yılında yapıldığı, davacıların müstakil zilyetlikleri 1975 yılında başladığına ve murisleri adına da ancak 62.759,28 metrekarelik bölüm için eklemeli zilyedliğe dayanabileceklerine göre müstakil zilyetliklerinin iktisaba imkan vermediği, kaldı ki bilirkişi ve şahitlerin taşınmaza davacılardan sadece ....’in zilyet olduğunu, taşınmazın zeminde fiilen taksim edilmediğiği de söyledikleri, Kemal’in tek başına sürdürdüğü zilyetliğin diğer davacılar adına zilyetliğin sürdürüldüğü şeklinde kabul edilemeyeceği” gerekçesiyle bozulmuştur.
3. Mahkemesince Birinci Bozmaya Uyularak Verilen karar
Çermik Asliye Hukuk Mahkemesinin 27.03.2001 tarihli ve 2001/22 E. 2001/48 K. sayılı kararıyla; davacılardan sadece ....’un tek başına zilyetliğinin bulunduğu, diğer davacıların zilyetliklerinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
4. Birinci Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
5. İkinci Bozma Kararı
Karar; Yargıtay 8.Hukuk Dairesinin 05.07.2001 tarihli ve 2001/4713 E- 2001/5635 K. sayılı kararıyla; “...Kemal’in tek başına sürdürdüğü zilyetliğin diğer davacılar adına zilyetliğin sürdürüldüğü şeklinde kabul edilemeyeceği ifadesine yanlış anlam verildiği vurgulanarak davacılar murisi ...’ın 1975 yılından önceki zilyetlik süresinin araştırılıp, Kemal’in zilyeliğinin de tüm davacılara izafe olduğu kabul edilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği” gerekçesiyle bozulmuştur.
6.Mahkemece İkinci Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Çermik Asliye Hukuk Mahkemesinin 15.10.2002 tarihli ve 2001/128 E. 2002/194 K. sayılı kararıyla; davacıların murisi .... adına 37420.28 m2 yerin senetsizden belgesiz olarak tescil edildiği, kadastro çalışmalarının başladığı tarih ile davacılar vekilinin belirttiği 1975 yılı arasında 20 yıllık kazandırıcı zamanaşımı süresi geçmediğinden davacıların murislerinin zamanaşımına dayanabilecekleri, kendi adlarına 3402 sayılı Yasa'nın 14.maddesi gereğince zamanaşımı yolu ile zilyetlik nedeniyle taşınmaz tescil edilemeyeceği, var olan taşınmazda murisleri ...'ın zamanaşımı süresinin 1975 yılından çok önceki zamanlarda dolduğu, 1930'lu yıllara kadar gittiği, zilyetlikte iradi veya başka bir kesilmenin olmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 341 ada 12 parsel sayılı taşınmazın 04.10.2002 havale tarihli raporda (A) harfi ile gösterilen 62.759,28 metrekarelik kısmının davacılar adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
7. İkinci Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine temsilcisi ve katılma yolu ile davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
8. Temyiz Nedenleri
Davalı Hazine temsilcisi temyiz dilekçesinde özetle, araştırma ve incelemenin yetersiz olduğunu, davanın yasal süre içerisinde açılmadığını, dava kanusu taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufunda bulunan yerlerden, tespit dışı (tapulamaharici) bırakılan yerlerden veya mera vasfında ise zilyetlikle kazanılmasının mümkün olmadığını, zilyetlik ve ihya hususunun yeterince araştırılmadığını ileri sürerek temyiz isteminde bulunmuştur.
Davacılar vekili katılma yoluyla temyiz dilekçesinde özetle, dinlenen tanık ve mahalli bilirkişi beyanlarından davaya konu yerin bir bütün olarak 1930 yıllarda davacıların dedeleri olan ...'dan Muris ...'a kaldığı, Muris ...'ın ise 1969 yılında rahatsızlanması üzerine 1970 yılının başlarında davacılara verdiğini, davacıların mirasen ve ortaklaşa olacak şekilde 1970 yılının başlarından beri fasılasız ve nizasız kullandığının sabit olduğunu, bu durumda müstakil zilyetliklerinin de kazandırıcı zamanaşımı yoluyla kazanmaya yeterli olduğunu, kadastro çalışmalarının kesinleştiği tarihin 03/11/1992 olduğunu, kazandırıcı zamanaşımı yoluyla her bir mirasçının 100 dönüme kadara kazanma hakkı olduğunun açıkça görüldüğünü, davacıların müstakil zilyetliklerinin süre itibariyle kazandırıcı zamanaşımı süresini doldurmadığından bahisle sadece murisin kazandırıcı zamanaşımı ile kazanabildiği miktar kadar (62.759,28 M2) yerin tesciline karar verilmiş olmasının hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek, temyiz isteminde bulunmuştur.
9. Gerekçe
9.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
9.2. Hukuki Nitelendirme
3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun Tapuda kayıtlı olmayan taşınmaz malların tespiti başlıklı 14. maddesinde “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüz ölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir. (Değişik ikinci fıkra: 3/7/2005 - 5403/26 md.) Sulu veya kuru arazi ayrımı, Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu hükümlerine göre yapılır.”
Karar tarihinde yürürlükte bulunan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (HMUK) 388/son maddesinde “Hüküm sonucu kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, istek sonuçlarından her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, mümkünse sıra numarası altında birer birer, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.”
389. maddesinde “Verilen karar ile iki tarafa tahmil ve bahşedilen vazife ve haklar şüphe ve tereddüdü mucip olmayacak surette gayet sarih ve açık yazılmalıdır.” düzenlemeleri yer almaktadır.
9.3. Değerlendirme
9.3.1. Kadastro sonucunda Diyarbakır ili, ... ilçesi, Tepe köyü/Mah çalışma alanında bulunan 341 ada 12 parsel sayılı 592.346,85 metrekare yüz ölçümlü taşınmaz ham toprak vasfıyla devletin hüküm ve tasarrufu altında olan yerlerden olduğu belirtilerek Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir.
9.3.2. Dosya içeriğine, Mahkemece hükmüne uyulan bozma kararında açıklandığı gibi işlem yapılıp sonucuna göre hüküm verilmiş olmasına göre davacılar vekilinin ve davalı Hazine temsilcisinin sair temyiz itirazları yerinde değildir.
9.3.3. Ancak, verilen kararın infazı kabil olması zorunlu olduğu halde Mahkemece taşınmazın tapu kaydı iptal edilmeden ve davacıların murisi ...’un veraset ilamına atıf yapılmadan, yahut mirasçılar ve pay oranları belirtilmeden infazda tereddüt oluşturacak şekilde hüküm kurulması isabetsiz ise de, bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün bu yönlerden düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.
V. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1. (IV/9.3.2.) nolu paragrafta açıklanan nedenlerle; davacılar vekilinin ve davalı Hazine temsilcisinin sair temyiz itirazlarının reddine,
2-Hazine temsilcisinin temyiz itirazlarının (IV/9.3.2.) no.lu paragrafta açıklanan nedenlerle kabulü ile hükmün 1. fıkrasında yer alan "A harfi ile işaretli 62.759,28 m2 yerin" ibaresinden sonra gelmek üzere "tapu kaydının iptali ile" ibaresinin ve “adlarına” sözcüğünden sonra gelmek üzere "muris ...’un Çermik Sulh Hukuk Mahkemesinin 02.02.1999 tarihli 1999/4-4 Esas, Karar sayılı veraset ilamında belirtilen payları oranında” ifadesinin yazılmasına, veraset ilamının kararın eki yapılmasına, hükmün HMK'nın Geçici 3. maddesi yollamasıyla HUMK'nın 438/7. maddesi gereğince bu şekilde DÜZELTİLEREK ONANMASINA, alınan peşin harcın istek halinde davacılara iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14.11.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.