"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen kadastro sırasında tespit harici bırakılan taşınmazın tescili istekli açılan, yargılama sırasında Hazine adına tescil edilen taşınmazın tapu kaydının iptali ve tesciline yönelik davanın yapılan yargılaması sonunda İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne ilişkin verilen karar, süresi içinde davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, ..... köyü çalışma alanında bulunan ve 1969 yılında yapılan kadastro sırasında tespit harici bırakılıp, yargılama sırasında 13.03.2013 tarihinde hali arazi vasfıyla idari yoldan Hazine adına tescil edilen 291 parsel sayılı 3.458.029,19 metrekare yüz ölçümlü taşınmaz içerisinde kaldığı keşfen belirlenen taşınmaz bölümleri hakkında, imar-ihya ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak tescil istemiyle dava açmıştır.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili, taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğunu, imar ve ihya ile taşınmaz edinme koşullarının olayda gerçekleşmediğini, taşınmazın ağaçlandırma çalışması kapsamında Orman Genel Müdürlüğüne tahsis edildiğini açıklayarak davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 24.11.2015 tarihli ve 2012/621 Esas, 2015/1185 Karar sayılı kararıyla, davaya konu edilen taşınmazla aynı köyde bulunan 84 parsel no.lu taşınmazın 54.750 metrekare yüz ölçümlü olup, davacı hissesinin 18.250 metrekare olduğu, yine aynı köy içerisinde bulunan 158 parsel no.lu taşınmazın 170.500 metrekare yüz ölçümlü olup, davacı hissesinin 113.666,67 metrekare olduğu, Kadastro Kanunu'nun 14. maddesi gereğince belgesizden zilyetlikle edinilebilecek taşınmaz miktarının en fazla kuru arazide 100 dönüm, sulu arazide ise 40 dönüm olabileceği, davacının zilyetlikle edindiği taşınmaz miktarının kanunda getirilen sınırları aştığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Bozma Kararı
Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 18.06.2019 tarihli, 2019/2303 Esas ve 2019/4581 Karar sayılı kararıyla “yasal düzenlemeler ve yargısal içtihatlar dikkate alınarak, belgesiz araştırması yapılmak suretiyle tarafların iddia ve savunmaları birlikte değerlendirilerek bir hüküm kurulması gerektiği” gerekçesiyle hüküm bozulmuştur.
3. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 17.12.2020 tarihli ve 2020/9 Esas, 2020/1042 Karar sayılı kararıyla, davacı aleyhine belgesiz sınırının aşılmadığı ve çekişmeli taşınmaz üzerinde iktisap koşullarının dava tarihinden geriye doğru sağlandığı gerekçesiyle davanın kabulüne, 291 parsel sayılı taşınmazın 28.05.2014 tarihli krokide (A) harfi ile gösterilen 20.145,19 metrekare ile (B) harfi ile gösterilen 46.250,53 metrekarelik bölümlerin tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
5. Temyiz Nedenleri
Davalı Hazine vekili, temyiz dilekçesinde; çekişmeli taşınmazın dava açılmadan önce Orman Genel Müdürlüğü’ne orman olarak ağaçlandırılması sebebiyle tahsis edildiğini, davacının bu yere yönelik ecrimisil ödeyerek Hazinenin üstün mülkiyetini kabul ettiğini ve taşınmaza hiçbir zaman asli malik olmadığını, dava konusu taşınmazın imar onayının kesinleşme tarihinin yeterince araştırılmadığını ve Mahkemece verilen kabul kararının hukuka aykırı olduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
6. Gerekçe
6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14 ve 17. maddelerine dayalı Hazine adına ihdasen oluşan tapu kaydının iptali ile davacı adına tescil isteğine ilişkindir.
6.2. İlgili Hukuk
3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun tapuda kayıtlı olmayan taşınmaz malların tespiti başlıklı 14. maddesinde, “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir. (Değişik ikinci fıkra: 3/7/2005 - 5403/26 md.) Sulu veya kuru arazi ayrımı, Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu hükümlerine göre yapılır.”
İhya edilen taşınmaz mallar başlıklı 17. maddesinde, “Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14 üncü maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde Hazine adına tespit edilir. İl, ilçe ve kasabaların imar planının kapsadığı alanlarda kalan taşınmaz mallarda bu hüküm uygulanmaz." hükümlerini içermektedir.
6.3. Değerlendirme
6.3.1. Dava, kadastro çalışmaları sırasında tespit harici bırakılan taşınmaz bölümünün 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14, 17 ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713. maddeleri uyarınca tescili istemiyle açılmış olup, yargılama sırasında tescili istenilen taşınmaz idari yoldan 291 parsel numarası ile Hazine adına tescil edilmiştir. Mahkemece, hükme esas alınan fen bilirkişisi raporunda (A) ve (B) harfleri ile gösterilen temyize konu bölümler üzerinde, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile taşınmaz edinme koşullarının davacı lehine gerçekleştiği kabul edilerek yazılı şekilde karar verilmişse de verilen karar usul ve yasaya aykırıdır.6.3.2. Şöyle ki; çekişmeli taşınmazların niteliğinin belirlenmesi için dava tarihinden 15-20-25 yıl öncesine ait üç ayrı tarihte çekilmiş hava fotoğrafları getirtilerek üzerinde uzman jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişi eliyle inceleme yapılması gerekirken, tek hava fotoğrafı esas alınarak bu fotoğraf üzerinde bu konuda uzmanlıkları bulunmayan ziraat ve jeoloji mühendisleri tarafından inceleme yapılmış, jeodezi bilirkişisi tarafından hava fotoğrafında taşınmazın yeri işaretlenmekle yetinilmiş, taşınmazın imar kapsamında kalıp kalmadığı araştırılmamıştır. Bu şekilde eksik inceleme ve araştırmaya dayanılarak hüküm kurulamaz.
6.3.3. Hal böyle olunca; doğru sonuca ulaşılabilmesi için Mahkemece öncelikle, taşınmaz bölümünün imar kapsamında kalıp kalmadığı belirlenerek, çekişmeli taşınmaz bölümlerine ait en eski ve yeni tarihli ortofoto ve uydu fotoğrafları ile Harita Genel Müdürlüğü WEB sitesinin hava fotoğrafı sorgulama sayfasına girilerek taşınmaz bölümlerinin bulunduğu köyü/mahalleyi kapsayacak şekilde hangi yıllara ait hava fotoğrafı bulunduğu araştırılıp belirlenmek ve (denetimin sağlanması bakımından) ilgili sayfanın çıktısı dosya içerisine konulmak suretiyle, buradan elde edilen verilere göre dava tarihinden 15-20-25 yıl öncesine, bulunamadığı takdirde bu tarihlere en yakın tarihlere ait farklı dönemlerde çekilmiş en az üç adet hava fotoğrafı getirtilerek dosya arasına konulmalı, dosya bu şekilde ikmal edildikten sonra mahallinde, yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler ve taraf tanıkları ile 3 kişilik jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişi kurulu ve 3 kişilik ziraat mühendisi bilirkişi kurulu ve fen bilirkişisinin katılımıyla yeniden keşif yapılmalı ve bu keşif sırasında dinlenilecek yerel bilirkişi ve tanıklardan, dava konusu taşınmaz bölümlerinin geçmişte ne durumda bulunduğu, ilk olarak ne zaman ve nasıl kullanılmaya başlandığı, imar-ihyaya konu edilip edilmediği, imar-ihyaya konu edilmiş ise ihyanın ne zaman başlayıp bitirildiği, kime ait olduğu, kimden nasıl intikal ettiği hususları etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı; komşu taşınmazların dayanak kayıtlarının dava konusu taşınmaz yönünü ne okuduğu belirlenmeli; bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsel tutanak ve dayanakları ile denetlenmeli; dinlenen yerel bilirkişi ve tanık beyanlarının çelişmesi halinde gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle çelişki giderilmeye çalışılmalı; ziraat mühendisi bilirkişi kurulundan, taşınmaz bölümlerinin toprak yapısını ve niteliğini, zirai durumunu, üzerinde sürdürülen zilyetliğin şeklini ve süresini, taşınmaz bölümlerinin imar-ihyaya muhtaç yerlerden olup olmadığını, böyle yerlerden iseler imar-ihyaya konu olmaya başladıkları ve ihyalarının tamamlandığı tarihi bildirir, komşu parsellerle karşılaştırmalı değerlendirmeyi ve taşınmaz bölümlerinin değişik yönlerden çekilmiş fotoğraflarını içerir somut verilere ve bilimsel esaslara dayanan, önceki raporları irdeleyen ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı; jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişi kurlundan, hava fotoğraflarının stereoskop aletiyle incelenmesi neticesinde, taşınmaz bölümlerinin sınırlarını ve niteliğini, imar-ihyaları tamamlanmış ise tamamlandığı tarih ile üzerlerinde sürdürülen zilyetliğin başlangıcını, şeklini ve süresini belirtir şekilde ve önceki raporları irdeleyen rapor alınmalı; teknik bilirkişiden, keşfi takibe ve denetlemeye elverişli, dava konusu taşınmaz bölümlerini komşularıyla birlikte gösterir şekilde krokili rapor düzenlettirilmeli ve böylelikle zilyetlikle kazanma şartlarının davacı lehine oluşup oluşmadığı kesin olarak belirlenmeli, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece bu hususlar göz ardı edilerek eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.
V. SONUÇ
Açıklanan nedenlerle; davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile yukarıda belirtilen nedenlerle hükmün 6100 sayılı Yasa'nın geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21/11/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.