"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen kadastro sırasında tespit harici bırakılan taşınmazın tescili istekli davanın yapılan yargılaması sonunda İlk Derece Mahkemesince, davanın kabulüne dair verilen karar davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, .... ilçesi, .... köyünde bulunan, tapulama çalışmaları sırasında tescil harici bırakılan, dilekçesinde sınırlarını gösterdiği yaklaşık 40-50 dönüm taşınmazı 1940 yılından beri kullandıklarını açıklayarak, adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili, 1985 yılında tamamlanan tapulama çalışmalarında nizalı taşınmazın taşlık olduğu için tescil harici bırakıldığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Davalı ..... köyü adına Muhtar....., kendisini bildiğinden beri dava konusu taşınmazı davacının kullandığını, açılan davaya bir diyeceğinin olmadığını beyan etmiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 01.10.2010 tarihli ve 2012/3642 Esas, 2012/10666 Karar sayılı kararıyla davacı lehine kazanma koşullarının oluştuğundan, fen bilirkişilerinin 30.09.2009 tarihli rapor ve krokisinde (A) harfi ile gösterilen 46.609,70 metrekarelik kuru tarla niteliğindeki tapulama harici yerin davacı adına tesciline karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Bozma Kararı
Hüküm, Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 16.11.2012 tarihli, 2012/3642 Esas ve 2012/10666 Karar sayılı kararıyla “Çekişmeli taşınmaz bölümünün dava tarihinden geriye 20-30 yıl önceki hava fotoğraflarının getirtilerek uzman bilirkişi eliyle incelenmesi ve zirai olarak davacı lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluşup oluşmadığının mera araştırması da yapılması suretiyle belirlenmesi, davacı ve murisleri adına belgesiz araştırması yapılarak sonucuna göre karar verilmesi” gerekçesiyle bozulmuştur.
3. Mahkemece Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 12.10.2020 tarihli ve 2013/118 Esas, 2020/300 Karar sayılı kararıyla, davacı lehine kazanma koşullarının oluştuğundan, fen bilirkişilerinin 30.09.2009 tarihli rapor ve krokisinde (A) harfi ile gösterilen 46.609,70 m2'lik kuru tarla niteliğindeki tapulama harici yerin davacı adına tesciline karar verilmiştir.
4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
5. Temyiz Nedenleri
Davalı Hazine vekili, temyiz dilekçesinde, Mahkemece kabul edilen çekişmeli taşınmaz bölümü üzerinde imar ihya olgusunun davacı tarafından tamamlanmadığını ve iktisap koşullarının davacı lehine gerçekleşmediğini, alınan bilirkişi raporlarının hüküm vermeye elverişli olmadığını belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
6. Gerekçe
6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, yörede yapılan kadastro sırasında taşlık vasfıyla tespit harici bırakıldıktan sonra 14.12.2009 tarihinde Mera Komisyonunca 678 parsel olarak tahsisen mera olarak özel siciline kaydedilen taşınmazın davacı adına tescili isteğinden ibarettir.
6.2. İlgili Hukuk
6.2.1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1. maddesi, "Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir."
6.2.2. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/3. maddesi, "Tescil davası, Hazineye ve ilgili kamu tüzel kişilerine veya varsa tapuda malik gözüken kişinin mirasçılarına karşı açılır."
6.2.3. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesi, "Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir."
6.2.4. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 17. maddesi, "Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14 üncü maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde hazine adına tespit edilir.’’
6.2.5. 6360 sayılı Kanunun 1. maddesi,
" (1) Aydın, Balıkesir, Denizli, Hatay, Malatya, Manisa, Kahramanmaraş, Mardin, Muğla, Ordu, Tekirdağ, Trabzon, Şanlıurfa ve Van illerinde, sınırları il mülki sınırları olmak üzere aynı adla büyükşehir belediyesi kurulmuş ve bu illerin il belediyeleri büyükşehir belediyesine dönüştürülmüştür.
(2) Adana, Ankara, Antalya, Bursa, Diyarbakır, Eskişehir, Erzurum, Gaziantep, İzmir, Kayseri, Konya, Mersin, Sakarya ve Samsun büyükşehir belediyelerinin sınırları il mülki sınırlarıdır.
(3) Birinci ve ikinci fıkrada sayılan illere bağlı ilçelerin mülki sınırları içerisinde yer alan köy ve belde belediyelerinin tüzel kişiliği kaldırılmış, köyler mahalle olarak, belediyeler ise belde ismiyle tek mahalle olarak bağlı bulundukları ilçenin belediyesine katılmıştır.
(4) İstanbul ve Kocaeli il mülki sınırları içerisinde bulunan köylerin tüzel kişiliği kaldırılarak bağlı bulundukları ilçe belediyesine mahalle olarak katılmıştır."
6.2.6. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 114. maddesinin 1. fıkrasının (d) bendi, tarafların, taraf ve dava ehliyetine sahip olmaları; kanuni temsilin söz konusu olduğu hâllerde, temsilcinin gerekli niteliğe sahip bulunmasının dava şartlarından olduğu hükümlerini içermektedir.
6.3. Değerlendirme
6.3.1. Dava, 4721 sayılı TMK'nın 713/1, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. ve 17. maddelerine dayalı olarak açılan tapusuz taşınmazın tescili isteğine ilişkindir. Çekişmeli taşınmazın yörede 1983 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında tespit harici bırakıldığı ve bilahare 678 parsel altında mera özel siciline kaydedildiği sabittir.
6.3.2. Davacı, çekişmeli taşınmaz hakkında imar ihya ve zilyetlik hukuki nedenine dayalı olarak adına tapuya tescil isteğinde bulunmuştur.
6.3.3. Bilindiği üzere, TMK'nın 713/3. maddesi uyarınca, bu nitelikteki davalarda Hazine ve ilgili kamu tüzel kişiliğine husumet yöneltilmesi zorunludur. Yasal hasım konumundaki tüzel kişilerin davaya katılımları sağlanmadan yargılamaya devamla hüküm kurulması mümkün değildir.
6.3.4. Öte yandan, dava şartları, mahkemenin davanın esası hakkında yargılama yapabilmesi için gerekli olan unsurlardır. Diğer bir anlatımla, dava şartları dava açılabilmesi için değil, mahkemenin davanın esasına girebilmesi için aranan kamu düzeni ile ilgili zorunlu koşullardır. Mahkeme, hem davanın açıldığı tarihte hem de yargılamanın her aşamasında dava şartlarının bulunup bulunmadığını kendiliğinden araştırıp inceler ve bu konuda tarafların istem ve beyanları ile bağlı değildir. Dava şartlarının davanın açıldığı tarih itibariyle bulunmaması ya da bu şartlardan birinin yargılama aşamasında ortadan kalktığının öğrenilmesi durumunda, ikamesi mümkün ise Mahkeme tarafından ikmali gereklidir.6.3.5. Somut olayda dava, Hazine, köy tüzel kişiliği hasım gösterilerek açılmış olup, yargılama esnasında ... davaya dahil edilmişse de, karar tarihinden önce yürürlüğe giren 6360 sayılı Kanun hükümleri uyarınca Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanlığının ilgili kamu tüzel kişisi olarak davada taraf olması gerektiği Mahkemece gözden kaçırılmıştır.
6.3.6. Şu halde, davada taraf teşkilinin sağlandığından söz edilemez. Oysaki, taraf teşkilinin sağlanması dava şartlarından olup, bu koşul yerine getirilmeden davanın esasına girilmesi hukuken mümkün bulunmamaktadır.
6.3.7. Hal böyle olunca; Mahkemece öncelikle davacıya, davasını yasal hasım konumundaki Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanlığına yöneltmesi için süre ve imkan tanınmalı, bu şekilde taraf teşkilinin sağlanması halinde anılan Büyükşehir Belediyesinden savunma ve delilleri sorulmalı, bildirdiği takdirde delilleri toplanmalı ve bundan sonra tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Mahkemece bu hususlar gözetilmeksizin, yöntemince taraf teşkili sağlanmadan yazılı olduğu şekilde davanın esası hakkında karar verilmesi isabetsizdir.
V. SONUÇ
Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 28.11.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.