"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil ile kadastro sırasında paftasında yol olarak bırakılan tapusuz taşınmazın tescili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece verilen kabul kararının Yargıtay 8. Hukuk Dairesince bozulması üzerine Mahkemece bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda verilen davanın reddine ilişkin karar süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü.
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, Afyonkarahisar ili, ..... İlçesi, ....... köyünde yapılan kadastro çalışmaları sonucu davacının malik olduğu 119 ada 127 parsel ile 159 ada 3 parsel numaralı taşınmazların yüzölçümlerinin eksik tespit edildiğini ve bu kısımların Hazine adına tespit edildiğini ileri sürerek irsen intikal, satın alma ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanmak suretiyle 119 ada 126 parselin 6.400 m2’lik kısmının iptali ile tespit dışı bırakılan 33.12 m2’lik kısımla birlikte davacı adına tapuya tescilini istemiştir.
II. CEVAP
Davalılar yargılama sırasında; davanın reddini savunmuşlardır.
III. MAHKEME KARARI
Sandıklı Sulh Hukuk Mahkemesinin 30/12/2009 tarihli 2007/818 Esas 2009/1102 Karar sayılı kararıyla davanın kabulüne, çekişmeli 119 ada 126 parsel sayılı taşınmazın 16.03.2007 tarihli fen bilirkişi raporunda (a) harfiyle gösterilen 15.419,02 m²’lik kısmının tapu kaydının iptali ile, bu kısmın taşınmazdan ifrazı edilerek aynı adada son parsel numarası verilmek suretiyle davacı adına tapuya kayıt ve tesciline, 10.07.2009 tarihli fen bilirkişi raporunda (a) harfiyle gösterilen 33,12 m²’lik taşınmazın, 159 ada 3 parsel numaralı taşınmaza dahil edilmek ve 3 parsel numaralı taşınmazın yüzölçümü 454,77 m² olarak düzeltilmek suretiyle davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili, köy tüzel kişiliği temsilcisi ve katılan ... temyiz talebinde bulunmuştur.
2. Bozma İlamı
Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 30/12/2009 tarihli 2007/818 Esas, 2009/41102 Karar sayılı kararıyla "...dava konusu taşınmazın bulunduğu yerde yeniden keşif yapılması, taraf tanıklarının iddia ve savunma doğrultusunda taşınmazın mümkün olduğunda başında dinlenilmesi, beyanları arasında çelişkinin bulunması durumunda yüzleştirilmek suretiyle aykırılığın giderilmesine çalışılması, uzman ziraatçi bilirkişiden çekişme konusu taşınmazın önceki ve şimdiki niteliği hususunda bilimsel gerekçelere dayalı rapor hazırlamasının istenilmesi bundan sonra davacı lehine kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı hususu düşünülerek talep doğrultusunda karar verilmesi gerekirken, görülmekte olan dosyanın davalılarının bulunmadığı tarih ve sayısı verilen Kadastro Mahkemesi dosyası içerisindeki keşif ve bilirkişi raporlarına itibar edilerek karar verilmesinin doğru olmadığı, dosya içeriğine göre dava konusu 119 ada 126 parselin 4342 sayılı Yasa uyarınca Sandıklı İlçe Tarım Müdürlüğü Mera Tespit Komisyonu tarafından mera olarak tahsis edildiği, bu tahsisin 26.6.2008 tarihinde kesinleştiği, buna göre, tescile konu taşınmaz hakkında yöntemine uygun mera araştırmasının yapılması gerektiği, mera tahsis kararının ve eklerinin Özel İdare Müdürlüğünden istenilmesi, tahsise konu taşınmazın kadim meradan mı, yoksa Bakanlık emrine geçen yerlerden mi olduğu üzerinde durulması, öncesi itibariyle mera olmayan bir yerin yetkili komisyonca mera olarak tahsis edilmesi durumunda kadastro tespit veya duruma göre mera tespit tarihinden geriye doğru davacı lehine zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı üzerinde durulması, bundan sonra işin esası hakkında bir karar verilmesi gerektiği, kabule görede, davacının dava dilekçesinde 119 ada 126 parselin 6400 m2’lik kısmının iptali ile adına tescilini istediği halde; talep aşılarak yazılı şekilde karar verilmesinin de usul hükümlerine aykırı olduğu, 10.7.2009 tarihli krokide (a) harfi ile gösterilen ve davacı adına tescil edilen 33,12 m2’lik bölüme ilişkin temyiz itirazlarına gelince; dosya içeriğine, toplanan delillere, bilirkişi raporuna, 9.7.2007 tarihinde dinlenen yerel bilirkişi ve tanık ifadelerine göre bu yerin gübrelik olarak kullanıldığı daha sonraki tarihlerde de davacı tarafından tarım aletleri konulmak suretiyle tasarruf edildiğinin anlaşılması üzerine Dairenin kararlılık kazanmış inançlarına göre bu yerin yılın belli aylarında gübrelik olarak kullanılması ve tarım alet ve edavatının o yere bırakılması zilyetlikle kazanmak için yeterli olmadığı bu nedenle davacının bu şekildeki tasarrufu mülkiyetin kazanılması sonucunu doğuracak ekonomik amaca uygun zilyetlik niteliğinde bulunmadığından bu yere ilişkin davanın TMK'nın 713. maddesi uyarınca kazanma koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle reddine karar verilmesi gerektiği" gerekçesiyle hüküm bozulmuştur.
3. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Sandıklı Sulh Hukuk Mahkemesinin 04/12/2019 tarihli 2011/1029 Esas 2019/1426 Karar sayılı kararıyla; dava konusu 119 ada 126 parsel sayılı taşınmazın kayıtlarda mera olarak işlenmiş olduğuna dair mera tespit tutanağının dosyaya gönderildiği, 25/11/2014 havale tarihli Kadastro Teknisyeni ve Ziraat Mühendisi bilirkişilerinin ortak ek raporu ile dava konusu 119 ada 126 parsel sayılı taşınmazın kadim mera olarak tahsis edildiğinin bildirildiği; yani gerek Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğünün elinde olan dava konusu yere ilişkin bütün resmi belgelerin incelenmesi, gerekse ziraatçi bilirkişi incelemesi ve gerekse 09/03/2017 tarihli harita mühendisi bilirkişisi raporunda davaya konu taşınmaza ilişkin temin edilebilen belgeler dışında en eski kayıtların 1953-1961-1991 uçuş yıllarına ait hava fotoğrafları olduğu ve bütün bu kayıtlardan dava konusu taşınmaz üzerinde tarımsal faaliyet yapılmadığı, ekilip dikilmediği, tarım arazisi olduğuna dair herhangi bir iz ve emareye rastlanmadığının bildirildiği, dava konusu 119 ada 126 parsel sayılı taşınmazın kadimden beri mera olduğunun ve davacı taraf lehine zilyetlikle kazanma şartlarının oluşmadığı, dava konusu 10.7.2009 tarihli krokide (a) harfi ile gösterilen ve davacı adına tescil edilen 33,12 m2’lik bölüme ilişkin olarak Yargıtay'ın kararlılık kazanmış içtihatlarına göre bu yerin yılın belli aylarında gübrelik olarak kullanılması ve tarım alet ve edavatının o yere bırakılması zilyetlikle kazanmak için yeterli olmadığı, davacının bu şekildeki tasarrufu mülkiyetin kazanılması sonucunu doğuracak ekonomik amaca uygun zilyetlik niteliğinde bulunmadığından TMK'nın 713. maddesi uyarınca kazanma koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz talebinde bulunmuştur.
5. Temyiz Nedenleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle, davacının evinin bulunduğu 159 ada 3 parsel sayılı taşınmazın bitişiğindeki 33 m2'lik alanın köy boşluğu veya yol olarak nitelendirilmesinin mümkün olmadığını, evin ve eklentilerinin mütemmim cüz'ü olup kadimden bu yana davacının zilyetliğinde olduğunu, 127 parsel ile birlikte 126 parselin 15.419.02 m2 lik kısmının 50 yıldır davacı tarafından tarım arazisi olarak kullanıldığını, kadim mera olmadığını hava fotoğraflarının gerçeği yansıtmadığını, kesin ve açık rapor bildirilmediğini, mahkemece eksik inceleme ve dosyadaki yazılı deliller ile örtüşmeyecek şekilde karar verildiğini, tanıkların ve mahalli bilirkişilerin beyanlarının davacı lehine olduğunu belirterek ve re'sen görülecek sebeplerden dolayı mahkemenin ret kararının bozulmasına karar verilmesini istemiştir.
6. Gerekçe
6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescil istemi ile kadastro çalışmaları sırasında paftasında yol olarak ayrılan tapusuz taşınmazın tapuya tescili istemine ilişkindir.
Kadastro sonucu Afyonkarahisar ili, .... ilçesi, ..... köyü çalışma alanında bulunan 119 ada 126 sayılı parsel “ham toprak” niteliğiyle 354.859,72 m2 yüzölçümle, devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğu, tarım alanına dönüştürülmesinin mümkün bulunduğu belirtilerek 3402 sayılı Kanun'un 18. maddesi uyarınca Hazine adına 02.11.2006 tarihinde kadastro yoluyla tespit edildiği, tutanağın itiraz edilmeksizin 19.01.2007 tarihinde kesinleşmesiyle tapu sicilinin oluştuğu, dava konusu 119 ada 126 parselin 4342 sayılı Yasa uyarınca Sandıklı İlçe Tarım Müdürlüğü Mera Tespit Komisyonu tarafından mera olarak tahsis edildiği, bu tahsisin 26.06.2008 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.
6.2. İlgili Hukuk
6100 sayılı HMK’nın 190/1. maddesinde, “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.”
4721 sayılı TMK’nın 6. maddesinde, “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.”
3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. maddesi “ Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.”
3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun ve 17. maddesi, “Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14 üncü maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde Hazine adına tespit edilir.” Hükümlerini içermektedir.
3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 16.maddesi "Kamunun ortak kullanılmasına veya bir kamu hizmetinin görülmesine ayrılan yerlerle Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan sahipsiz yerlerden: A) Kamu hizmetinde kullanılan, bütçelerinden ayrılan ödenek veya yardımlarla yapılan resmi bina ve tesisler, ( Hükümet, belediye, karakol, okul binaları, köy odası, hastane veya diğer sağlık tesisleri, kütüphane, kitaplık, namazgah, cami, genel mezarlık, çeşme, kuyular, yunak ile kapanmış olan yollar, meydanlar, pazar yerleri, parklar, bahçeler, boşluklar ve benzeri hizmet binaları), kayıt, belge veya özel kanunlarına veya Cumhurbaşkanlığı kararnamelerine göre Hazine, kamu kurum ve kuruluşları, il, belediye, köy veya mahalli idare birlikleri tüzel kişiliği adlarına tespit olunur.Yol, meydan, köprü gibi orta malları ise haritasında gösterilmekle yetinilir."
3402 sayılı Kadastro Kanunu 18.maddesi “Yukarıdaki maddelerin hükümleri dışında kalan ve tescile tabi bulunan taşınmaz mallar ile tarım alanına dönüştürülmesi veya ekonomik yarar sağlanması mümkün olan yerler Hazine adına tespit olunur. Orta malları, hizmet malları, ormanlar ve Devletin hüküm ve tasarrufu altında olup da bir kamu hizmetine tahsis edilen yerler ile kanunları uyarınca Devlete kalan taşınmaz mallar, tapuda kayıtlı olsun olmasın kazandırıcı zamanaşımı yolu ile iktisap edilemez.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1. Maddesi, "Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir." düzenlemelerine yer verilmiştir.
6.3. Değerlendirme
Dosya içeriğine, toplanan delillere, kararın dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye göre hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılarak (IV/3.) numaralı paragrafta yazılı şekilde karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
V. SONUÇ
Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazının reddiyle, usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 26.30 TL bakiye onama harcının temyiz edenden alınmasına, 17/10/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.