Logo

1. Hukuk Dairesi2021/5270 E. 2022/7899 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Mirasçının, terekeye dahil taşınmazlar üzerindeki tapu kayıtlarının iptali ve kendi adına tescili istemiyle açtığı davada, davanın tüm mirasçılar tarafından açılmaması nedeniyle husumet yokluğundan reddinin doğru olup olmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Davanın, davacı mirasçı tarafından terekeye ait taşınmaz üzerindeki hakların kendi miras payı oranında tespiti ve tescili için açılmış olması ve diğer mirasçıların davaya dahil edilmemiş veya terekeye temsilci atanmamış olması nedeniyle, husumet yokluğundan davanın reddine dair yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece verilen davanın reddine ilişkin karar, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü.

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; .... ilçesi ..... Mahallesinde yapılan kadastro çalışmaları sırasında davacının murisi ...’e ait taşınmazların, bağış ya da paylaşım olmamasına rağmen hatalı olarak davalılar adına gerek müstakilen gerekse paylı olarak tespit ve tescil edildiğini ileri sürerek, dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının davacının miras payı olan 1/3 oranında iptaliyle davacı adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı ..., ... ve ... cevap dilekçelerinde özetle; babaları ....’in sağ olup davacının mirasçı olmadığını, husumet yokluğundan dolayı davanın reddini savunmuşlardır.

III. MAHKEME KARARI

Korgan Asliye Hukuk Mahkemesinin 24.11.2014 tarihli ve 2014/154 Esas ve 2014/117 Karar sayılı kararıyla; dava konusu taşınmazların muris ......'ten kaldığının iddia edildiği, tapu kaydının ..... mirasçıları haricinde terekeye göre 3.kişi konumunda bulunan kişilerin üzerinde olduğu, davacının miras payı oranında mirasçı olmayan davalılara karşı bu davayı açamayacağı, bu nedenle davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz talebinde bulunmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; davalılar ile birlikte muris ... mirasçılarına karşı birlikte dava açtıklarını, Mahkemece duruşma açılmadan davalılar adına kayıtlı olan taşınmazlar yönünden tefrik kararı verildiğini, eksikliklerin giderilmesi için süre verilmeden hemen karar verildiğini, .... mirasçılarına karşı açılan davada mirasçıların, çocukları aleyhine açılan dava için rıza gösterdiklerini beyan ettiklerini, murisin 3 adet mirasçısı olduğunu, davalıların ise diğer mirasçı...’nin eşi ve çocukları olduğunu, 3.kişi olarak nitelendirmenin yanlış olduğunu, ortak miras bırakanın mirasçılarının birbirlerine karşı her zaman dava açabileceğini, Yargıtay İçtihadi Birleştirme Genel Kurul Kararına göre davanın hemen ret edilmeyip davacı tarafa diğer mirasçıların taraf haline getirilmesi ya da terekeye temsilci atanması için süre verilmesi gerektiğini, dava sebebi olarak aynı zamanda muvazaa iddiasına dayandıklarını, Mahkemece bu hususun araştırılmadığını belirterek ve re'sen görülecek eksikliklerden dolayı ret kararının bozulmasını talep etmiştir.

3.Gerekçe

3.1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kadastrodan önceki nedene dayalı miras payı oranında açılan tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

3.2. İlgili Hukuk

TMK'nın 599. maddesi hükmü uyarınca miras; murisin ölümüyle ve terekenin açılmasıyla mirasçılarına geçer ve mirasçılar terekedeki mallar (menkul- gayrimenkul) üzerinde bu tarih itibariyle hak sahibi olurlar.

TMK'nın “Miras ortaklığı” başlıklı 640. maddesinde de; “Birden çok mirasçı bulunması halinde, mirasın geçmesiyle birlikte paylaşmaya kadar, mirasçılar arasında terekedeki bütün hak ve borçları kapsayan bir ortaklık meydana gelir.

Mirasçılar terekeye elbirliğiyle sahip olurlar ve sözleşme veya kanundan doğan temsil ya da yönetim yetkisi saklı kalmak üzere, terekeye ait bütün haklar üzerinde birlikte tasarruf ederler.

Mirasçılardan birinin istemi üzerine sulh mahkemesi, miras ortaklığına paylaşmaya kadar bir temsilci atayabilir.

Mirasçılardan her biri, terekedeki hakların korunmasını isteyebilir. Sağlanan korumadan mirasçıların hepsi yararlanır…” hükmü öngörülmüştür.

Tereke (miras ortaklığı) TMK'nın 701 ve devam eden maddeleri uyarınca elbirliği (iştirak) mülkiyetine tâbidir. Elbirliği mülkiyeti, yasa veya yasada gösterilen sözleşmeler uyarınca, aralarında ortaklık bağı bulunan kişilerin, bu ortaklık nedeniyle bir mala veya hakka birlikte malik olmaları durumudur. TMK'nın 701-703. maddelerinde düzenlenen bu tür mülkiyetin (ortaklığın) tüzel kişiliği olmadığı gibi ortaklardan her birinin doğrudan doğruya bir hakkı da bulunmamaktadır. Mülkiyet, bir bütün olarak ortakların hepsine aittir. Başka bir deyişle, ortaklık tasfiye ile sona erinceye kadar ortaklardan her birinin ayrı bir mal veya hakkı olmayıp, hak sahibi ortaklıktır. Elbirliği (iştirak) halinde mülkiyet türünde malikler, mülkiyet payları ayrılmadığından paydaş değil, ortaktır. Bu ilke TMK'nın 701. maddesinde “...Kanun ve kanunda öngörülen sözleşmeler uyarınca oluşan topluluk dolayısıyla mallara birlikte malik olanların mülkiyeti, elbirliği mülkiyetidir.

TMK'nın 702/2. maddesi, “Kanunda veya sözleşmede aksine bir hüküm bulunmadıkça, gerek yönetim, gerek tasarruf işlemleri için ortakların oy birliğiyle karar vermeleri gerekir” hükmünü taşımaktadır. Ne var ki bu kural, uygulamada yumuşatılarak, Yargıtay Büyük Genel Kurulunun 11.10.1982 tarihli ve 1982/3-2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararıyla, bir ortağın tek başına dava açabileceği; ancak, davaya devam edebilmesi için öteki ortakların olurlarının alınması veya miras şirketine atanacak temsilci aracılığıyla davanın sürdürülmesi gerektiği kabul edilmiştir.

TMK'nın 702/2. maddesinde sözü edilen terekeye ait haklar üzerinde tasarruf söz konusu ise, ortakların oy birliği ile karar vermeleri maddenin açık hükmü gereği olduğundan, tasarruf işlemi niteliğindeki tapu iptali ve tescil davasının tüm mirasçılar tarafından birlikte açılması veya terekeye temsilci atanması ve bu yolla davanın yürütülmesi gerekir. Bir mirasçı tüm mirasçılar adına tek başına dava açabilirse de, böyle bir davayı yalnız başına yürütemez. Bu durumda davanın hemen reddedilmeyip, diğer mirasçıların davaya katılımlarının veya muvafakatlerinin sağlanması ya da terekeye temsilci atanması için davacıya uygun süre verilmesi gerekmektedir. Ne var ki, dava halefiyet esasına göre tereke adına değil de kendi miras payı için açılmış ise tüm mirasçıların onayının alınmasına gerek bulunmamaktadır. Bir ya da bir kısım mirasçı terekeye ait bir mal veya alacaktan yalnız kendi payına düşen kısım için yalnız kendi adına dava açarsa, bu dava dinlenemeyecektir. Böyle bir dava diğer mirasçıların paylarını kapsamadığından ve aynı zamanda onlar adına da açılmadığından, davaya diğer mirasçıların katılmasına (icazet vermesine) olanak yoktur. Diğer bir anlatımla, öteki mirasçıların davaya katılmalarının sağlanması veya yöntemine uygun biçimde muvafakatlerinin alınması, ya da miras ortaklığına bir mümessil tayin edilerek onun huzuru ile davaya devam edilmesi mümkün değildir ve davanın reddi gerekir. Aynı nedenle, tereke temsilcisi de, bir mirasçının yalnız kendi payı için açmış olduğu davaya icazet verip davayı devam ettiremez. Yargıtayın yerleşik uygulaması ve öğretinin görüşü bu yöndedir (Kuru, B.: Hukuk Muhakemeleri Usulü, 6. Baskı 2001, C.1, s. 984 vd). (aynı yönde Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun (HGK) 16.03.2021 tarihli ve 2017/16-465 E.,2021/262 K. sayılı kararı) hükümlerini düzenlemiştir.

3.3. Değerlendirme

Dosya içeriğine, toplanan delillere, Mahkemece dayanılan yasal ve hukuksal gerekçeye göre (III.) no.lu paragrafta yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

VI. SONUÇ

Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 21,40 TL eksik yatırılan onama harcının temyiz eden taraftan alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05/12/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.