"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tapu iptal ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen karar, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I.DAVA
Davacı vekili, hudutlarını dava dilekçesinde belirttiği ve dava dilekçesine ekli krokide gösterilen üç parça toplam 99.000,00 metrekare yüzölçümlü taşınmaz bölümlerinin kadastro çalışmaları sırasında taşlık olması nedeniyle tescil harici bırakıldığını, davacının taşınmazları imar ihya ederek 25 yılı aşkın süredir kullandığını ileri sürerek, taşınmaz bölümlerinin davacı adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili, davanın reddini savunarak taşınmaz bölümlerinin Hazine adına tescilini talep etmiştir.
III. MAHKEME KARARI
Kızıltepe 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 11.04.2014 tarihli ve 2012/518 E., 2014/363 K. sayılı kararıyla; davacının dava konusu taşınmaz bölümlerini kısmen ihya ettiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, Mardin ili, Kızıltepe ilçesi, Yumrutaş köyü 1446 parselde kain Jeodezi ve Fotogrametri Mühendisi Osman Selçuk 'un bilirkişi raporuna ekli krokide 1. kısım A1 Harfi ile gösterilen 6916.28 m2'lik; 2. kısım A2 Harfi ile gösterilen 17015.34 m2'lik; 3. kısım A3 Harfi ile gösterilen 16385.96 m2 lik kısmın tapu kayıtlarının iptali ile davacı adına kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle, davacı lehine Kadastro Kanunu'nun 14. maddesindeki şartların oluşmadığını ve taşınmazın Hazine adına tespit ve tescili gereken yerlerden olduğunu, hükme esas alınan raporların yetersiz olduğunu ileri sürerek, Mahkeme kararının bozulmasını istemiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, yörede yapılan kadastro sırasında tespit harici bırakılan ve bilahare yargılama sırasında “tarla-taşlık” vasfıyla ihdasen Hazine adına tapuya kayıt ve tescil edilen taşınmazın, tapu kaydının iptali ile davacı adına tescili isteğinden ibarettir.
3.2.İlgili Hukuk
3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun "Tapuda kayıtlı olmayan taşınmaz malların tespiti" başlıklı 14. maddesinde “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir. (Değişik ikinci fıkra: 3/7/2005 - 5403/26 md.) Sulu veya kuru arazi ayrımı, Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu hükümlerine göre yapılır.”
"İhya edilen taşınmaz mallar" başlıklı 17. maddesinde “Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14 üncü maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde hazine adına tespit edilir. İl, ilçe ve kasabaların imar planının kapsadığı alanlarda kalan taşınmaz mallarda bu hüküm uygulanmaz.”
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun "olağanüstü zamanaşımı" başlıklı 713. maddesinin birinci fıkrasında “Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir."
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 326. maddesinde '' (1) Kanunda yazılı hâller dışında, yargılama giderlerinin, aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verilir. (2) Davada iki taraftan her biri kısmen haklı çıkarsa, mahkeme, yargılama giderlerini tarafların haklılık oranına göre paylaştırır. (3) Aleyhine hüküm verilenler birden fazla ise mahkeme yargılama giderlerini, bunlar arasında paylaştırabileceği gibi, müteselsilen sorumlu tutulmalarına da karar verebilir.'' düzenlemeleri yer almaktadır.
3.3. Değerlendirme
3.3.1. Davacı, imar ihya ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava dilekçesinde hudutlarını belirttiği taşınmaz bölümlerinin adına tescilini talep etmiştir.
3.3.2. Çekişmeli taşınmaz bölümlerinin yörede yapılan kadastro çalışmaları sırasında tespit harici bırakıldığı, bilahare karar tarihinden önce, 2010 yılında Hazine adına tarla-taşlık vasfıyla 1446 parsel numarasıyla ihdasen tapuya tescil edilen taşınmaz içerisinde kaldığı ve davaya konu (A1), (A2) ve (A3) harfleri ile gösterilen taşınmaz bölümleri yönünden zilyetlikle kazanma şartlarının davacı lehine oluştuğu gerekçesiyle yazılı şekilde karar verilmiştir.
3.3.3. Bilindiği üzere bir arazinin kullanım süresi ile niteliğini ve üzerindeki imar-ihya işlemlerinin tamamlandığı tarihi belirlemenin en iyi yöntemi hava fotoğraflarıdır. Ancak Mahkemece çekişmeli taşınmaz bölümünün niteliğinin belirlenmesi için dava tarihinden geriye doğru 15-20-25 yıl öncesine ait üç ayrı tarihte çekilmiş hava fotoğrafları getirtilerek üzerinde uzman jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişi eliyle inceleme yapılması gerekirken hava fotoğfaflarından usulünce yararlanılmamış, komşu taşınmazlara ait kayıtlar getirtilerek dava konusu taşınmaz yönünü ne okudukları saptanmamış, taşınmaz bölümlerinin çevresindeki taşlık niteliğindeki taşınmazlardan ne şekilde ayrıldığı açıklığa kavuşturulmamış, davacı adına belgesiz araştırması yapılmamıştır. Öte yandan dava konusu 1446 parsel sayılı taşınmazın karar tarihinden evvel toplulaştırma işlemi nedeniyle çeşitli parsellere ayrıldığı, Mahkemece, davanın kabulüne dair karar verilen kısımların hangi parsel içerisinde kaldığı belirlenip buna göre tapu iptali ve tescil hükmü kurulması gerekirken, bu husus göz ardı edilmek suretiyle dava konusu taşınmazın hangi parseller içinde kaldığı belirlenmeden infazı mümkün olmayacak şekilde hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır. Bu şekilde eksik araştırma ve incelemeye dayanılarak hüküm kurulamaz.
3.3.4. Hal böyle olunca davacı adına çekişmeli taşınmaz bölümlerinin bulunduğu kadastro çalışma alanı içerisinde belgesizden taşınmaz mal tespit ya da tescil edilip edilmediği Tapu Müdürlüğü, Kadastro Müdürlüğü ve Hukuk Mahkemeleri Yazı İşleri Müdürlüğünden ayrı ayrı sorulup, varsa tespit tutanakları ve oluşmuş ise tapu kayıtlarının onaylı örnekleri ile komşu taşınmazlara ait tutanaklarının onaylı örnekleri ve varsa dayanağı kayıtlar, ihdasen oluşmus iseler ihdasa ilişkin bilgi ve belgeler, hükmen oluşmuş iseler dava dosyaları celp edilmeli, dava konusu taşınmaz bölümlerinin bulunduğu yerde toplulaştırma çalışmasına ilişkin belge, bilgi ve haritalar getirtilmeli, dosya bu şekilde ikmal edildikten sonra, mahallinde yerel bilirkişiler ve taraf tanıkları ile bir jeodezi-fotogrametri mühendisi , üç ziraatçı bilirkişi ve fen bilirkişisinin katılımıyla yeniden keşif yapılmalı ve yapılacak bu keşifte dinlenecek yerel bilirkişi ve tanıklardan, çekişmeli taşınmaz bölümlerinin öncesi itibariyle kime ait olduğu, kimden kime ne zaman ve ne şekilde intikal ettiği, kim tarafından ne zamandan beri ve hangi tasarruflarla zilyet edildiği, çekişmeli taşınmaz öncesinin imar-ihyaya muhtaç yerlerden olduğu anlaşıldığından ne şekilde imar-ihya edildiği ve bu çalışmaların hangi tarihte tamamlandığı hususlarında maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı, beyanlar arasında çelişki doğduğu takdirde gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle oluşan çelişkilerin giderilmesine çalışılmalı, bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsellerin tespit tutanakları ve dayanaklarıyla denetlenmelidir.
3.3.5. Ziraat mühendisi bilirkişi kurulundan, önceki tarihli zirai bilirkişi raporlarını irdelenmek sureti ile taşınmaz bölümlerinin evveliyatını, toprak yapısını, niteliğini ve zilyetlikle mülk edinilebilecek yerlerden olup olmadığını, imar-ihya gerektiren yerlerden olması nedeniyle imar-ihyasının hangi tarihte tamamlandığını ve üzerindeki zilyetliğin hangi tasarruflarla sürdürüldüğünü,kullanım durumunu, çevresindeki taşlık niteliğindeki taşınmazlardan ne şekilde ayrıldığını kesin olarak belirleyen, komşu taşınmazlarla karşılaştırmalı şekilde açıklayan somut verilere ve bilimsel esaslara dayanan, ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı, taşınmaz bölümleri ile çevresinin yakın plan ve panaromik fotoğrafları çektirilip, üzerine taşınmaz bölümlerinin sınırlarının işaretlenilmesi istenilmeli; mahkeme hakiminin, taşınmaz bölümünün konumuna, niteliğine ve çevre parsellerle karşılaştırılmalı olarak fiziksel özelliklerine ilişkin gözlemi keşif tutanağına aynen yansıtılmalıdır.
3.3.6. Jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişiden, çekişmeli taşınmaz bölümlerinin kadastro paftasındaki konumunun bilgisayar programı aracılığıyla hava fotoğraflarına aktarılması suretiyle, hava fotoğraflarının ait oldukları yıllara göre taşınmaz bölümlerinin niteliğini, imar-ihyaya konu olup olmadığını, olmuş ise imar-ihyaya en erken ne zaman başlanıldığını ve imar-ihyanın hangi tarihte tamamlandığını, taşınmazların ekonomik amacına uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle zilyetliğine ne zaman başlanıldığını ve zilyetliğin hangi tasarruflarla sürdürüldüğünü belirten ayrıntılı ve gerekçeli rapor düzenlemesi istenilmelidir.
3.3.7. Fen bilirkişisinden, keşfi takibe ve denetlemeye imkan verir dava konusu taşınmaz bölümleri toplulaştırma parseli/parselleri içerisinde kalıyorsa hangi parsel/parseller içerisinde kaldığını da belirtir şekilde, krokili ve koordinatlı rapor alınmalıdır.
3.3.8. Tanık ve yerel bilirkişi ifadeleri bilimsel esaslara ve maddi bulgulara dayanılarak hazırlanan söz konusu bilirkişi raporlarıyla denetlenmeli, 3402 sayılı Kanun'un 14. maddesi uyarınca, adına tescil kararı verilecek kişi ya da kişiler ile diğer mirasçılar ve onların miras bırakanları adına aynı çalışma alanı içerisinde kayıtsız ve belgesizden başkaca taşınmaz mal tespit ya da tescil edilip edilmediği tapu müdürlüğü ve ilgili kadastro müdürlüğü ile hukuk mahkemeleri yazı işleri müdürlüğünden sorulup, aynı Kanun'un 03.07.2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen 14/2. maddesi hükmü gözetilerek sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenerek Kanun'un getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanmalı ve bundan sonra iddia ve savunma çerçevesinde toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
3.3.9 Kabule göre de; davanın tapu iptal ve tescil davasına dönüştüğü ve Hazine aleyhine açılan davanın kabul edildiği anlaşıldığına göre, davalı Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına karar verilmesi gerekirken dava tescil davası gibi değerlendirilip harcın davacıya yükletilmesi ile HMK’nın 297. maddesine aykırı olacak şekilde 8. fıkranın eksik bırakılmış olması da isabetsizdir.
V. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle; davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü 6100 sayılı Yasa'nın geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 Sayılı HUMK.'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 01/12/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.