Logo

1. Hukuk Dairesi2021/536 E. 2023/3292 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Yolsuz tescil iddiasına dayalı tapu iptal ve tescil davasında, taşınmazı devralanın iyiniyetli olup olmadığı ve TMK m. 1023’ün koruyuculuğundan yararlanıp yararlanamayacağı hususu.

Gerekçe ve Sonuç: Taşınmazı devralanın satış bedelinin tamamını ödediğine dair delil sunamaması, taşınmazı satın alırken davacıların zilyetliğini araştırmaması ve resmi senet bedeli ile iddia edilen satış bedeli arasında fark bulunması gibi hususlar nazara alınarak kötüniyetli olduğu ve TMK m.1023’ün koruyuculuğundan yararlanamayacağı değerlendirilerek yerel mahkemenin davanın kabulüne ilişkin kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tapu iptal ve tescil istekli davada bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.

Karar, bir kısım dahili davalılar vekili tarafından duruşma istekli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, duruşma günü olarak saptanan 27.09.2022 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden dahili davalılar ... v.d. vekili Avukat ... ile temyiz edilen davacılar ... v.d. vekili Avukat ..., davalılar ... v.d. vekili ... ... geldiler, davetiye tebliğine rağmen davalı ... Celep ve diğerleri gelmedi. Yokluklarında duruşmaya başlandı, gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, ... karara bırakıldı. Temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar, 939 ada 3 parsel sayılı taşınmazın 5/6 payının 1928 yılından beri mirasbırakanları ... ve ... oğlu H. ... tarafından, onun ölümünden sonra da kendileri tarafından kullanıldığını, ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 25.07.2007 tarihli ve 2007/79 E, 2007/367 K. sayılı ilamı (tapu kaydında düzeltim istekli) ile taşınmazın davalıların mirasbırakanı ... ve ... oğlu 1270 doğumlu ... adına yolsuz olarak tescil edildiğini, akabinde davalı mirasçılarının intikal işlemini yaptırarak çekişmeli payı diğer davalı ...’a muvazaalı olarak devrettiklerini ileri sürerek, çekişmeli payın tapu kaydının iptali ile miras payları oranında adlarına tescilini veya mirasbırakan H. ... adına tescilini istemişlerdir.

II. CEVAP

Davalı ..., tapu kaydına güvenerek ve iyiniyetli olarak çekişmeli taşınmazdaki 5/6 payı bedeli karşılığında satın aldığını, TMK’nın 1023. maddesi koruyuculuğundan yararlanması gerektiğini; diğer davalılar, dava konusu taşınmaz ile davacıların bir ilgisinin bulunmadığını, bu hususun da kesinleşen Mahkeme kararı ile sabit olduğunu belirtip davanın reddini savunmuşlar, aşamada davalı ...’ın ölümü üzerine mirasçıları davaya dahil edilmişlerdir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 14/10/2014 tarihli ve 2010/33 Esas, 2014/368 Karar sayılı kararıyla, tapu kayıt maliki davalı ...’ın çekişmeli taşınmazı iyiniyetli olarak iktisap ettiği, 4721 sayılı TMK’nın 1023. maddesi koruyuculuğundan yararlanacağı gerekçesiyle hakkındaki davanın reddine, diğer davalılar hakkındaki davanın da pasif husumet yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde, davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay 1. Hukuk Dairesi'nin 30/04/2019 tarihli ve 2018/129 Esas, 2019/2897 Karar sayılı kararıyla; “...Hemen belirtilmelidir ki, tespiteesas alınan tapu kaydı incelendiğinde kayıt malikinin mahallesi ile davacıların murisinin nüfusa kayıtlı mahallenin tuttuğu, ayrıca davalılar murisinin 1908 yılında öldüğü ölen kişinin 1928 yılında taşınmaz satın alamayacağı, dolayısıyla kayıt maliki ... oğlu H. ... davacıların murisi olduğu açıktır.

Öte yandan ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 25.07.2007 tarihli ve 2007/79 E – 2007/367 K sayılı kararında eldeki davanın davacıları taraf olmadığından anılan ilamın onlar için bağlayıcı olmayacağı da kuşkusuzdur.

Diğer taraftan, 27.12.1939 tarihli ve 11/60 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca intikal ve ferağ aynı işlem ile ve aynı zamanda yapılmışsa alıcı 2.el durumundadır. Bu halde, temlik alan davalı ...'un eldeki davada iyiniyetli olup olmadığı önem arz etmektedir.

Davalı ..., yüklenici olduğunu ve taşınmazı 500.000 TL bedelle satın aldığını savunmuş, ancak resmi senetteki bedel 20.000 TL olup adı geçen 20.000 TL'nin üzerindeki bedeli diğer davalılara ödediğini usulüne uygun kanıtlayabilmiş değildir. Öte yandan, anılan davalı, dava konusu taşınmazda pay satın almış olmasına rağmen taşınmazın dava tarihine kadar davacılar tarafından kullanıldığı dosya kapsamı ile sabit olup Taşık Faruk'un taşınmazı satın alırken taşınmazı kullanan davacılarla irtibata geçtiği de bildirilmemiştir. Dolayısıyla adı geçen davalı basiretli bir tacir gibi davranmamıştır.

Tüm bu somut olgular birlikte değerlendirildiğinde davalı ...'un iyiniyetli olduğunu, dolayısıyla 4721 sayılı TMK'nun 1023. maddesinin koruyuculuğundan yararlanabileceğini söyleyebilme olanağı yoktur.

Hal böyle olunca, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru değildir.” gerekçeleriyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin, yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; Dairenin bozma kararındaki gerekçeler benimsenmek suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde dahili davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Dahili davalılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/33 Esas sayılı dosyasında davalı ...’dan bedelin ödenip ödenmediğine ilişkin bir belge talep edilmediğini, satıcıların satış bedelini aldıklarını 31.01.2008 tarihinde tapuda düzenlenen satışa ilişkin resmi akitte beyan ederek bu beyanlarını imzaladıklarını, bedelin ödenmediği noktasında bir ihtilaf bulunmadığını, bir takım ödeme belgelerini dosyaya sunduklarını ancak dikkate alınmadığını, 31.01.2008 tarihinde kış mevsiminde davalının taşınmaz başına gidip danışabileceği bir kişinin olamayacağını, satış tarihinde taşınmazın karla kaplı olduğunu, tapu sicilinde taşınmazın satıcılar adına kayıtlı olduğunu ve üzerinde şerh, beyan, haciz, ipotek bulunmadığını, davalının gereken özeni gösterdiğini, dava konusu taşınmazın köyde bulunana bir arazi olmadığını, ...’nin kenar mahallesi olarak nitelendirilebilecek bir yerinde olduğunu, dava konusu taşınmazın ancak Mart Nisan ayları gibi işlenebileceğini, temlik tarihinde kullanan kişilerin tespit edilemeyeceğini, davalının kötüniyetli olsaydı, yolsuz tescili biliyor olsaydı dava konusu taşınmazı iki yıl boyunca uhdesinde tutmayacağını, bozma ilamında davalı hatalı olarak kötüniyetli kabul edildiği için davalının TMK 1007 kapsamında tazminat da alamayacağını belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, yolsuz tescil hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1.4721 sayılı ... Medeni Kanunu’nun (TMK) 705 ... maddesinde; “Taşınmaz mülkiyetinin kazanılması, tescille olur. Miras, mahkeme kararı, cebrî icra, işgal, kamulaştırma hâlleri ile kanunda öngörülen diğer hâllerde, mülkiyet tescilden önce kazanılır. Ancak, bu hâllerde malikin tasarruf işlemleri yapabilmesi, mülkiyetin tapu kütüğüne tescil edilmiş olmasına bağlıdır.” 1022 nci maddesinin birinci fıkrasında ise “ Aynî haklar, kütüğe tescil ile doğar; sıralarını ve tarihlerini tescile göre alır.” hükmü düzenlenmiştir.

Yukarıda yer verilen yasal düzenlemeler uyarınca, ayni haklar tapu siciline tescil ile doğar ve tescilin hukuki netice doğurabilmesi için de geçerli bir hukuki sebebinin bulunması zorunludur. Bu hususun tapunun illilik prensibinden kaynaklandığı açıktır. Oysa, oluşan sicilin hukuken geçerli bir sebebi bulunmadığı takdirde, tescilin yolsuz tescil niteliğini taşıyacağı ve sicilin iptali gerekeceğinde kuşku yoktur.

2. TMK’nın 1023 üncü maddesinde; “Tapu kütüğündeki tescile iyiniyetle dayanarak mülkiyet veya bir başka aynî hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımı korunur.", 1024 üncü maddesinin birinci fıkrasında “Bir ayni hak yolsuz olarak tescil edilmiş ise, bunu bilen veya bilmesi gereken üçüncü kişi bu tescile dayanamaz.”, 1024 üncü maddesinin ikinci fıkrasında “Bağlayıcı olmayan bir hukukî işleme dayanan veya hukukî sebepten yoksun bulunan tescil yolsuzdur.”, 1024 üncü maddesinin üçüncü fıkrasında “ Böyle bir tescil yüzünden ayni hakkı zedelenen kimse, tescilin yolsuz olduğunu iyiniyetli olmayan üçüncü kişilere karşı doğrudan doğruya ileri sürebilir.” düzenlemelerine yer verilmiştir.

3. Değerlendirme

1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması, 6100 sayılı HMK'nın Geçici 3/2 maddesinin yollamasıyla, 1086 sayılı HUMK uygulanacağı davalar yönünden HUMK'un 428. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Dahili davalılar vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan kararın ONANMASINA,

03.09.2022 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilen davacı vekili için 8.400,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz eden dahili davalılardan alınmasına,

Aşağıda yazılı 50.212,63 TL bakiye onama harcının temyiz eden dahili davalılardan alınmasına,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

14.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.