Logo

1. Hukuk Dairesi2021/5396 E. 2022/7949 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro çalışmaları sonucu mera vasfında tespit edilen taşınmazın bir bölümünün tapuda davacı adına tesciline ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemece, taşınmazın bir bölümünün mera vasfında olmadığı ve davacılar yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluştuğu kabul edilerek hüküm kurulmuş ise de, taşınmazın niteliği ve zilyetliğin hukuki değerlendirmesi hususunda eksik inceleme yapıldığı, özellikle hava fotoğrafları ve uzman bilirkişi incelemesi gibi delillerin toplanmadan hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğu gözetilerek yerel mahkeme kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil istemli dava sonunda Maçka Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 22.01.2020 tarihli ve 2018/385 Esas, 2020/11 Karar sayılı karar, yasal süre içerisinde davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiş olmakla, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili, .... Köyü, ... Mahallesinde bulunan 166 ada 5 no.lu parselin, aynı yer 166 ada 3 numaralı parsel ile karıştırılarak müvekkillerine ait parselin Hazine adına, Hazineye ait parselin ise müvekkilleri adına tescil edildiğini, davacıların kullandıkları evin zeminde halen mevcut olduğunu, bu evin de Hazine adına mera olarak tespit ve tescil edildiğini, durumu fark edince kadastroya başvurduklarını, yapılan aplikasyonda tespit ve tescilin yanlış yapıldığını ve düzeltilmesinin yargı yoluyla mümkün olduğunun belirtildiğini, yapılacak keşif ve bilirkişi incelemesinde durumun ortaya çıkacağını ileri sürerek, dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile gerçek sınırlarına göre ve gerçek hak sahipleri adına tespit ve tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

1. Davalı ... vekili, davacının dilekçesinde adına tescil talep ettiği dava konusu taşınmazların mera vasfında olup, kadim veya tahsisli geçmişi doğrultusunda bugüne kadar tasarruf edildiğini, kadastro tutanak ve bilirkişilerin beyanları ile de bu durumun sabit olduğunu, çevre parsellerin kadastro tutanak dayanak belgelerinin bu hususu doğrulayacağını belirterek, davanın reddini savunmuştur.

2. Dahili davalı ... Belediyesi Başkanlığı vekili, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12. maddesi gereğince 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğini, davacı tarafın iddialarını ispatlaması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 12.05.2015 tarihli ve 2014/219 E., 2015/169 K. sayılı kararıyla; davanın kısmen kabulü ile çekişmeli 166 ada 5 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptaline, fen bilirkişi raporuna ekli krokide (A) harfi ile gösterilen 6.788,82 metrekare taşınmazın davacılar adına tapuya tesciline, (B) ve (C) harfi ile gösterilen 558,20 ve 1.871,65 metrekare taşınmazın mera vasfıyla Hazine adına sınırlandırılmasına, 166 ada 3 parsel sayılı taşınmaz yönünden hukuki yarar yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

1. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili ve ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Bozma Kararı

Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 11.12.2017 tarihli ve 2015/18578 E., 2017/8778 K. sayılı kararıyla; “ … Dava; kadastro çalışmaları sonucunda mera niteliği ile orta malı olarak sınırlandırılan taşınmazın bir bölümünün tescili istemine ilişkindir. Mahkemece çekişmeli taşınmaz bölümünün mera vasfında olmadığı ve davacı yararına zilyetlikle taşınmaz edinme koşullarının oluştuğu kabul edilmek suretiyle hüküm kurulmuş ise de; hüküm tarihinden önce yürürlüğe giren 6360 sayılı Yasa'nın 1. maddesi uyarınca büyükşehir belediyesi sınırları tüm ilin idari sınırları olacak şekilde genişletilmiş olduğu halde, Trabzon Büyükşehir Belediye Başkanlığı davaya dahil edilmeden, taraf koşulu sağlanmaksızın karar verilmiştir. Taraf koşulu; 6100 sayılı HMK’nın 114/1-d maddesi gereğince dava şartı olup mahkemelerce re’sen gözetilecektir (HMK 115/1). Bu açıklamalar ışığında; 30.03.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6360 sayılı Yasa'nın 1. maddesi uyarınca, mahkemece öncelikle yukarıda anlatılan şekilde husumet yaygınlaştırılmalı, Trabzon Büyükşehir Belediye Başkanlığı davaya dahil edilerek taraf teşkili sağlanmalıdır. Bu yolla taraf koşulu sağlandıktan sonra yasal hasım olan ilgili Trabzon Büyükşehir Belediye Başkanlığının davaya karşı savunma ve delilleri sorulup saptanmalı, iddia ve savunma çerçevesinde toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Taraf teşkili sağlanmadan davanın esasına girilerek yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir” gerekçesiyle bozulmuştur.

3. Mahkemece Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin 22.01.2020 tarihli ve 2018/385 E., 2020/11 K. sayılı kararıyla; davanın kısmen kabulü ile dava konusu 166 ada 5 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile 02/04/2015 havale tarihli fen bilirkişi raporuna ekli krokide (A) harfi ile gösterilen 6788,82 m² taşınmazın davacılar adına tapuya kayıt ve tesciline, aynı krokide (B) harfi ile gösterilen 558,20 m² ile (C) harfi ile gösterilen 1.871,65 m² taşınmazın mera vasfıyla Hazine adına sınırlandırılmasına, 166 ada 3 parsel sayılı taşınmaz yönünden hukuki yarar yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmiştir.

4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

5. Temyiz Nedenleri

Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; dosya kapsamında toplanan delillerin hüküm kurmaya yeterli ve elverişli olmadığını, özellikle nitelik ve kazanıma elverişlilik ile edinme koşullarına ilişkin araştırmaların yapılmadığını, resmi kayıtlar ile anlatımların denetlenmesi yoluna gidilmediğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

6. Gerekçe

6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, kadastro öncesi hukuki nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

6.2. İlgili Hukuk

6.2.1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1. maddesi, "Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir."

6.2.2. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesi, "Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir"

16/B maddesi, “Mera, yaylak, kışlak, otlak, harman ve panayır yerleri gibi paralı veya parasız kamunun yararlanmasına tahsis edildiği veya kamunun kadimden beri yararlandığı belgelerle veya bilirkişi veya tanık beyanı ile ispat edilen orta malı taşınmaz mallar sınırlandırılır, parsel numarası verilerek yüzölçümü hesaplanır ve bu gibi taşınmaz mallar özel siciline yazılır.

Bu sınırlandırma tescil mahiyetinde olmadığı gibi bu suretle belirlenen taşınmaz mallar, özel kanunlarında yazılı hükümler saklı kalmak kaydıyla özel mülkiyete konu teşkil etmezler.

Yol, meydan, köprü gibi orta malları ise haritasında gösterilmekle yetinilir.” hükümlerini içermektedir.

6.3. Değerlendirme

6.3.1. Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; çekişme konusu 166 ada 3 parsel sayılı, 1.539,89 m2 miktarlı, ev ve çayır vasıflı taşınmazın senetsizden 22.11.2005 tarihli kadastro tutanağı ile ölü Mehmet Albayrak adına tespit edildiği, söz konusu tespit işleminin 15.08.2006 tarihinde kesinleştiği, daha sonra taşınmazın 17.09.2009 tarihli intikal işlemi ile Mehmet Albayrak mirasçıları olan davacılara intikal ettiği, yine dava konusu 166 ada 5 parsel sayılı 9.218,67 m2 miktarlı, mera vasıflı taşınmazın ise senetsizden 17.04.2006 tarihli kadastro tutanağı ile kamu orta malı olarak sınırlandırıldığı anlaşılmaktadır.

6.3.2. Meraların mülkiyet hakkı Hazineye, kullanım hakkı ise ilgili köy ya da belediye tüzel kişiliğine aittir. Mahkemece, çekişmeli 166 ada 5 parsel sayılı taşınmazdaki 6.788,82 m2’lik bölümün mera vasfında olmadığı, davacılar yararına zilyetlikte edinme koşullarının oluştuğu kabul edilerek yazılı şekilde karar verilmiş ise de, yapılan araştırma, inceleme ve uygulama hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Şöyle ki; bir taşınmazın önceki ve şimdiki niteliği ile kullanım şekli ve süresini en iyi belirleme yöntemi hava fotoğrafları olup, kadastro tespit tarihinden 15-20-25 yıl öncesine ait farklı evrelerde çekilmiş en az üç adet stereoskopik hava fotoğrafı üzerinde jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişi tarafından inceleme yapılarak çekişmeli taşınmazların fotoğrafların çekildiği tarihlerdeki nitelikleri ve kullanım durumlarının kesin olarak saptanması gerekirken Mahkemece hava fotoğraflarından istifade edilmediği görülmektedir.

6.3.3. Hal böyle olunca, öncelikle çekişmeli taşınmazlara ait kadastro tespit tarihinden 15-20-25 yıl öncesine ait stereoskopik hava fotoğrafları getirtilerek dosya ikmal edilmelidir.

6.3.4. Noksanlar ikmal edildikten sonra taşınmaz başında yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, komşu mahallelerde ve aynı mahallede ikamet edip davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek üçer kişilik yerel bilirkişi ve taraf tanıkları, 3 kişilik ziraat mühendislerinden oluşan bilirkişi kurulu, jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişi ve fen bilirkişi huzuruyla yeniden keşif yapılmalıdır.

6.3.5. Keşif sırasında mahalli bilirkişi ve tanıklardan çekişmeli taşınmazların öncesinin ne olduğu,tespit tarihinde her iki taşınmaz üzerinde yapı olup olmadığı, taşınmazlar üzerinde zilyetliğin bulunup bulunmadığı, varsa hangi tarihte ve ne zaman başladığı, zilyetliğin sürdürülüş biçimi, kimden kime ve nasıl intikal ettiği, öncesinin mer'a niteliği taşıyıp taşımadığı, etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsel tutanak ve dayanak kayıtlarıyla denetlenmeli, beyanlar arasında çelişki bulunduğu takdirde çelişkiler gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle giderilmelidir.

6.3.6. Ziraatçi bilirkişi kurulundan dava konusu taşınmaz bölümünün öncesinin geleneksel biçimde kullanılan kadim mera olup olmadığını, taşınmazın toprak yapısı, eğimi, bitki deseni ve diğer yönlerden mera parselinden nasıl ayrıldığını, aralarında doğal ya da yapay ayırt edici bir sınır bulunup bulunmadığını, taşınmazın meradan açılan bir yer olup olmadığını, meranın devamı niteliğinde olup olmadığını açıklayıp, tarımsal niteliğini belirten, taşınmazın değişik yönlerden çekilmiş fotoğrafları ile desteklenmiş, somut verilere dayalı, yan görünüş (kesit) krokisi ile desteklenmiş, taşınmaza komşu mera parseli ile çekişme konusu yerin toprak yapısı ve kot farkı yönünden mukayeseli olarak değerlendiren, somut verilere ve bilimsel esaslara dayanan, ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı; jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişiye yukarıda belirtilen tarihlere ilişkin hava fotoğrafları üzerinde stereoskopik olarak, temin edilebilecek en eski tarihli uydu fotoğrafları üzerinde de inceleme yaptırılarak; çekişme konusu taşınmazın önceki ve şimdiki niteliği, arazinin ekonomik amaca uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle kullanılıp kullanılmadığı ve hangi tarihten itibaren kullanıldığı hususlarında rapor istenmeli, inşaat mühendisi bilirkişi vasıtasıyla taşınmaz üzerindeki yapının yaşı belirlenmeli, bu şekilde tüm deliller toplandıktan sonra taşınmazın öncesinin mera olduğunun anlaşılması halinde meralar üzerinde sürdürülen zilyetliğin hukukça bir değer taşımayacağı düşünülmeli, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece, bu hususlar yerine getirilmeksizin eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olmuştur.

V. SONUÇ

Açıklanan nedenlerle; davalı Hazine vekilinin yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 6100 sayılı Yasa'nın geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 07.12.2022 gününde oy birliği ile karar verildi.