"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil, tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, davanın reddine ilişkin verilen karar, davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili, 116 ada 15 parsel sayılı taşınmazın davacıların murisi .....'den miras olarak kaldığını, ancak kadastro sırasında ... adına tespit edildiğini, ...'nün diger mirasçıların bu durumun farkına varıp dava açmasını engellemek için bu taşınmazı ...'ye 2011 yılında devrettiğini ileri sürerek muvazaalı satış nedeniyle dava konusu taşınmazın davalı ... adına olan tapu kaydının kısmen iptaline ve davacıların miras payı oranında adlarına tapuya kayıt ve tesciline, bu mümkün olmadığı taktirde taşınmazın satış tarihi olan 2011 yılındaki gerçek değerinin tespit edilerek davalı ...'den tahsili ile davacılara miras payları oranında satış tarihinden karar tarihine kadar işleyecek yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı ..., 116 ada 15 parsel sayılı taşınmazın evveliyatında babasının babası ...'nün iken .... veya .... yıllarında babaannesi...'ye sattığını, 1967 yılında ise babannesinin bu tarlayı babası ...'ye köy muhtarı azalar ve şahitler huzurunda satıp devrettiğini, o tarihten beri de babasının malik sıfatıyla zilyetliği altındayken kadastro tespiti ile babasının üzerine yaptırıldığını, daha sonra babasından 2009 yılında bu tarlayı satın aldığını, 2011 yılında da tarlayı ağabeyi ...'ye sattığını, davacı tarafın iş bu dava için ...'nün tüm mirasçılarından muvafakat alması gerekirken bu davayı açmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu savunarak davanın reddini talep etmiştir.
2.Davalı ..., 116 ada 15 parsel sayılı taşınmazın evveliyatında babasının babası ...'nün iken 1943 veya 1944 yıllarında babaannesi...'ye sattığını, 1967 yılında ise babannesinin bu tarlayı babası ...'ye köy muhtarı azalar ve şahitler huzurunda satıp devrettiğini, o tarihten beri de babasının malik sıfatıyla zilyetliği altındayken kadastro tespiti ile babasının üzerine yaptırıldığını, daha sonra babasından 2009 yılında bu tarlayı kardeşi ...'nün aldığını ve 2011 yılında da tarlayı kardeşinden satın aldığını, davacı tarafın iş bu dava için ...'nün tüm mirasçılarından muvafakat alması gerekirken bu davayı açmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu savunarak davanın reddini talep etmiştir.
III. MAHKEME KARARI
Yıldızeli Asliye Hukuk Mahkemesinin 27.05.2015 tarihli ve 2014/394 E., 2015/516 K. sayılı kararıyla; davalıların bu taşınmazın dedelerinden kaldığını bildikleri ve mal kaçırmak amacıyla babalarından devir aldıkları gerekçesiyle 116 ada 15 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile Ankara 10. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2015/780 - 779 sayılı ve 12/05/2015 tarihli veraset ilamındaki 19368/430080'er payları oranında davacılar adına ayrı ayrı tesciline, geri kalan kısmın davalı ... üzerinde bırakılmasına, davalı ... hakkında açılan davanın dava konusu taşınmazın maliki olmadığı için husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ..... ve ..... vekili vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Bozma Kararı
Karar; Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 18.04.2019 tarihli ve 2016/7944 E., 2019/2871 K. sayılı kararıyla; “ ...Çekişmeli taşınmazın tapu kayıt maliki olan davalı ...'nün babası Muharrem oğlu ... hayatta olduğundan, davalı ...'nün muris ... terekesine göre 3. kişi konumunda olduğu, terekeye dahil bir taşınmaz hakkında bir mirasçının diğer mirasçılar aleyhine tek başına miras payı oranında adına tescil istemi ile dava açabilirsede, 3. kişiye karşı miras payının adına tescili istemiyle dava açması hukuken mümkün olmadığı, mirasçılardan birinin terekeye karşı 3. kişi konumunda olan birisi aleyhine kendi payı hakkında açtığı dava, diğer mirasçıların paylarını kapsamadığından ve aynı zamanda onlar adına açılmadığından davaya diğer mirasçıların katılması (icazet vermesi) veya terekeye temsilci atanması suretiyle devam edilmesine de olanak olmadığı, bu durumda davanın, belirtilen gerekçeyle reddi gerekirken, esasa girilerek yazılı şekilde karar verilmesinin isabetsiz olduğu” gerekçesiyle bozulmuştur.
3.Mahkemesince Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar
Yıldızeli Asliye Hukuk Mahkemesinin 15.09.2020 tarihli ve 2020/5 E., 2020/77 K. sayılı kararıyla; bozma kararında yer alan gerekçelerle davanın reddine karar verilmiştir.
4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
5. Temyiz Nedenleri
Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle, taşınmazı devreden davalı ... hakkında açılan muvazaalı satışa ilişkin satış bedeli noktasından bir karar verilmediğini, dosyadaki tüm bilgi ve belgelerden dava konusu taşınmazın kök muristen kaldığı ve mirasçılar arasında meyve bahçesi olduğu için taksim edilmediğinin anlaşıldığını, ....’nün kendisinin olmayan bir taşınmazı oğluna satmasının mümkün olmadığını, davalıların dayandığı satışın geçerli bir satış olarak kabul edilemeyeceğini, mirasçılar ve mirasçıların mirasçıları arasında bir anlaşmalı muvazalı devir ve mal kaçırma söz konusu olduğunu, Mahkemenin kök muris ...’nün tüm mirasçılarını davaya dahil etmesi veya tereke temsilcisi atayarak davaya devam edilmesi ve neticeten bir karar verilmesi gerektiğini, ayrıca dava dilekçesinde dava değeri 1000 TL olarak gösterildiğini ve harcın tamamlanmadığını, vekelet ücretinin hatalı olduğunu ileri sürerek, Mahkeme kararının bozulmasını istemiştir.
6. Gerekçe
6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Taraflar arasındaki uyuşmazlık kadastro öncesi nedenlere dayalı tapu iptal ve tescil olmadığı takdirde tazminat isteminden ibarettir.
6.2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 701. maddesinde “Kanun veya kanunda öngörülen sözleşmeler uyarınca oluşan topluluk dolayısıyla mallara birlikte malik olanların mülkiyeti, elbirliği mülkiyetidir. Elbirliği mülkiyetinde ortakların belirlenmiş payları olmayıp her birinin hakkı, ortaklığa giren malların tamamına yaygındır.”
702. maddesinde “Ortakların hakları ve yükümlülükleri, topluluğu doğuran kanun veya sözleşme hükümleri ile belirlenir. Kanunda veya sözleşmede aksine bir hüküm bulunmadıkça, gerek yönetim, gerek tasarruf işlemleri için ortakların oy birliğiyle karar vermeleri gerekir. Sözleşmeden doğan topluluk devam ettiği sürece, paylaşma yapılamaz ve bir pay üzerinde tasarrufta bulunulamaz. Ortaklardan her biri, topluluğa giren hakların korunmasını sağlayabilir. Bu korumadan bütün ortaklar yararlanır.”
Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13. maddesinde (1) Bu Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde gösterilen hukuki yardımların konusu para veya para ile değerlendirilebiliyor ise avukatlık ücreti, davanın görüldüğü mahkeme için bu Tarifenin ikinci kısmında belirtilen maktu ücretlerin altında kalmamak kaydıyla (7 nci maddenin ikinci fıkrası, 10 uncu maddenin üçüncü fıkrası ile 12 nci maddenin birinci fıkrası, 16 ncı maddenin ikinci fıkrası hükümleri saklı kalmak kaydıyla) bu Tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir. (2) Ancak, hükmedilen ücret kabul veya reddedilen miktarı geçemez. (3) Maddi tazminat istemli davanın kısmen reddi durumunda, karşı taraf vekili yararına bu Tarifenin üçüncü kısmına göre hükmedilecek ücret, davacı vekili lehine belirlenen ücreti geçemez. (4) Maddi tazminat istemli davaların tamamının reddi durumunda avukatlık ücreti, bu Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümüne göre hükmolunur.” düzenlemeleri yer almaktadır.
6.3. Değerlendirme
6.3.1. Kadastro sonucunda Sivas ili, .... ilçesi, ..... köyü çalışma alanında bulunan 116 ada 15 parsel sayılı 4.966,61 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle .... oğlu ... adına tespit ve tescil edildikten sonra, satın alma nedeniyle ... oğlu ... adına tescil edilmiştir.
6.3.2. Dosya içeriğine, toplanan delillere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, kararın (IV/2.) no.lu bendinde yer verilen hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılmasına, kararın (IV/3.) no.lu bendinde yer verilen Mahkeme kararının dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye göre, yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davacılar vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
6.3.3. Davacılar vekilinin vekalet ücretine ilişkin temyiz itirazlarına gelince;
Davacılar tarafından dava dilekçesinde dava değeri 1.000,00 TL olarak gösterildiğine ve harç ikmal edilmediğine göre, davalı taraf lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/1-2 maddesine göre 1.000,00 TL vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, fazla vekalet ücreti takdir edilmesi isabetsizdir. Ne var ki, anılan hususun düzeltilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hükmün bu yönden düzeltilmesi gerekir.
V. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1. Kararın (IV/6.3.2.) no.lu paragrafta açıklanan nedenlerle; davacılar vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine,
2. Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının (IV/6.3.3.) no.lu paragrafta açıklanan nedenlerle vekalet ücreti yönünden kabulü ile hükmün 5. bendinde yer alan “3.400,00 TL” ibaresinin hükümden çıkarılarak yerine “1.000,00 TL” ibaresinin yazılarak
hükmün bu hali ile DÜZELTİLEREK ONANMASINA, alınan peşin harcın istek halinde temyiz eden davacılara iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 08/12/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.