"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
HÜKÜM/KARAR : Red
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı tarafından temyiz edilmiş, davacı vekilinin 27.05.2022 havale tarihli ek temyiz dilekçesi ile temyiz incelemesinin duruşmalı yapılması istenilmiş ise de, temyiz süresi içerisinde yapılmadığından duruşma isteği reddedilerek kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlenildikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı dava dilekçesinde özetle; Murisi ...'nun, 30/01/1923 tarihinde Türkiye ile Yunanistan arasında Lozan'da imzalanıp 23/08/1923 tarihinde 340 numaralı Lozan Sulh Muahedenamesinin kabulüne dair kanunlar başlığı altında kabul edilen Türk Yunan ahalisinin mübadelesine dair mukavelename gereği zorunlu olarak 1924 yılında Safranbolu'ya göç ettirildiğini, murisin Yunanistan'daki taşınmazları karşılığında Devlet tarafından Safranbolu'dan taşınmazlar verildiğini ancak dedesinin ve kendisinin Safranbolu ilçesinden göç ettiklerini, kadastro çalışmaları sonucu miras bırakanına ait taşınmazların yolsuz tescil ile başkaları adına tespit ve tescil edildiğini ileri sürerek dava konusu 187 ada 6 ve 9 parsel ile 136 ada 1 parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile miras payı oranında adına tescilini mümkün olmadığı takdirde maddi ve manevi tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; husumet, zaman aşımı, hak düşürücü ve kesin hüküm itirazlarının olduğunu, davacının murisinin iskan hakkından feragat ederek iskan verilen yerden ayrıldığını, bu hususun Anayasa Mahkemesi ve İdare Mahkemesi kararları ile sabit olduğunu, davacının aktif husumet ehliyetinin bulunmadığını, davalının 9 numaralı parseli 2003 yılında satın aldığını ve mülkiyet hakkının korunması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle, davanın zamanaşımı ve hak düşürücü süreler geçirildikten sonra açıldığını, açılan davada davalı olarak bulunmadıkları gibi dahili davalı olunması konusunda da bir karar verilmeden dava dilekçesinin kendilerine tebliğ edildiğini, davacının murislerinin mülkiyet haklarının bulunmadığının, Anayasa Mahkemesi ve İdare Mahkemesi kararları ile sabit olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; yasa gereğince mübadele sonucu gelen muhacirlere hükümetce gösterilmiş veya gösterilecek olan iskan mahallelerinde 5 sene oturmanın mecbur olduğunu, tapu kaydı bulunmayan taşınmazlar üzerinde iskan hakkının verilmesinin taşınmazın mülkiyetinin kazanılması için yeterli olmadığını, bunun dışında belli sürelerde taşınmaz üzerinde zilyetlik şartının arandığını, murisin Safranbolu'dan iskan haklarından feragat ederek Adapazarı'na taşınıp taşınmadığının tespit edilmesinin gerektiğini, kadastro çalışmalarına karşılık 10 sene geçtikten sonra kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamayacağını, dava konusu 136 ada 1 parsel sayılı taşınmazın 19.09.2013 tarihinde dava dışı Efe Endüstriyel Ltd. Şti’ye satıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Safranbolu Asliye Hukuk Mahkemesinin 07.04.2015 tarihli ve 2014/8 Esas 2015/325 Karar sayılı kararıyla; davacının üçüncü kişilere karşı tek başına kendi payına yönelik olarak dava açılamayacağı, dava ehliyetinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
A.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz başvurusunda bulunmuştur.
B. Bozma Kararı
Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 07/11/2018 tarihli ve 2015/21159 Esas 2018/6457 Karar sayılı kararı ile “ mahkemece verilen davanın reddi kararının gerekçesinin isabetsiz olduğu, kadastro öncesi sebebe dayanılarak açılan davanın kadastro tespitinin kesinleşme tarihleri dikkate alındığında Kadastro Kanunun 12/3. maddesinde öngörülen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olması nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerektiği, bu sebeple tapu iptal ve tescil yönünden verilen ret kararının sonucu itibarı ile doğru olduğu ancak davada terditli olarak istenen tazminat talebi hakkında hüküm kurulmadığı" belirtilerek karar bozulmuştur.
C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen karar
Safranbolu 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 16/06/2020 tarihli ve 2019/406 Esas 2020/58 Karar sayılı kararıyla maddi ve manevi tazminat talebi; TBK'nın 146. madde hükmünde yer alan 10 yıllık zamanaşımı süresi ile 149. madde hükmünde alacağın muaccel olmasıyla zamanaşımı süresinin işlemeye başlayacağı hususları göz önünde bulundurulduğunda, tespit öncesi hukuki sebebe dayalı tapu iptal ve tescil talebinin tespitten itibaren 10 yıllık süreye tabi olduğu ve bu süre içerisinde hak kazanılması halinde muaccel olan alacak için bahsedilen 10 yıllık zamanaşımı süresinin işlemeye başlayacağı, bu nedenle davacının tazminat taleplerinin yerinde olmadığı gerekçesiyle asıl davanın ve terditli maddi-manevi tazminat davalarının reddine karar verilmiştir.
D. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz talebinde bulunmuştur.
E. Temyiz Nedenleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle, Anayasanın 36. maddesinde düzenlenen mahkemeye erişim haklarının ihlal edildiğini, mülkiyet hakkının zaman ötesi bir hak olduğunu, 2613 sayılı kanun gereğince dava konusu taleplerinin hak düşürücü süreye tabi olmadığını, tazminata ilişkin taleplerinin Anayasa Mahkemesi kararı doğrultusunda 2019 yılında son bulacağını, bu nedenle davanın süresinde açıldığını, TMK nın 705, 716/1 maddesinde bildirilen tescile zorlama davasının 10 yıllık süreyi kesen bir dava türü olduğunu, istihkak davalarında zamanaşımı olmadığını, yolsuz tescilin düzeltilmesi davasının zamanaşımı ve hak düşürücü süreye bağlı olmadığını, mahkemece gerekli araştırma ve inceleme yapılmadığını, verilen ret kararını usul ve yasalara aykırı olduğunu belirterek Mahkeme kararının bozulmasını talep etmiştir.
F. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava Kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde maddi ve manevi tazminat isteğine ilişkindir.
2. Hukuki Sebep
3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 12/3 maddesinde “Bu tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz.”
3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun geçici 4.maddesinde maddesinde “ 2613 sayılı Kadastro ve Tapu Tahriri Kanunu ile diğer kanunlar gereğince özel kadastrosu yapılan ve tutanakları kesinleşmiş bulunan taşınmazlar için 10 yıllık hak düşürücü süre geçmiş ise, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde hak sahipleri dava açabilirler.”
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 146. maddesinde “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, her alacak on yıllık zamanaşımına tabidir.” hükümlerine yer verilmiştir.
3. Değerlendirme
Kadastro sırasında İnönü Mahallesi çalışma alanında bulunan 187 ada 6 parsel sayılı 636 metrekare yüz ölçümündeki taşınmaz tapu kaydı nedeniyle ... ... ... adına tespit ve tescil edilmiş, en son satış işlemi ile ...’a devredilmiş, 187 ada 9 parsel sayılı 1.297,27 metrekare yüz ölçümündeki taşınmaz tapu kaydı nedeniyle müştereken ... ve ... ... adlarına tespit ve tescil edilmiş, en son satış işlemi ile ...’a devredilmiş, Yazıköy çalışma alanında bulunan 136 ada 1 parsel sayılı 5.824,48 metrekare yüz ölçümündeki taşınmaz ise Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir.
Çekişmeli 187 ada 6 ve 9 parsellerin kadastro tespiti 26.12.1979 tarihinde, 136 ada 1 parselin kadastro tespiti de 17.06.1999 tarihinde kesinleşmiştir.
a) Temyizen incelenen IV.C nolu paragraftaki kararın bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkan bulunmadığı anlaşılmakla temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
b) 3402 sayılı Kadastro Kanunun 12/3 ve geçici 4. maddesi uyarınca hak düşürücü süre geçtikten sonra açılan davada davacının taşınmazın aynını isteme ... bulunmadığından bedelini de talep edemeyeceği tartışmasızdır.
V. KARAR
Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 125,50 TL eksik yatırılan onama harcının temyiz eden taraftan alınmasına,
kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
10/01/2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.