Logo

1. Hukuk Dairesi2021/5425 E. 2022/8580 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro çalışmaları sırasında yol olarak tespit harici bırakılan bir taşınmazın davacı tarafından kazandırıcı zamanaşımı yoluyla zilyetliğinin bulunduğu iddiasıyla tapuya tescilinin talep edilmesine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Bozma kararına uyularak yapılan yargılamada, mahkemenin toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanarak davacı lehine kazanma koşullarının oluştuğu gerekçesiyle verdiği tescil kararının hukuka uygun olduğu değerlendirilerek onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen tescil davasının bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonucunda; Yerel Mahkemece davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı Hazine vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi;

I. DAVA

Davacı, adına kayıtlı .... ilçesi, ... köyünde bulunan 239 ada 6 parsel sayılı taşınmazın ön kısmının yola cephe olduğunu, kendisine ait sınır içinde kalan 50 m2'lik kısmın kadastro çalışmaları sırasında yol olarak gösterildiğini ileri sürerek, 50 m2 lik kısmın adına kayıtlı 239 ada 6 parsel sayılı taşınmaza eklenmek suretiyle tescilini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı köy tüzel kişiliği, davacının yola tecavüzde bulunduğunu, dava konusu yerin köye ait yol olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur. Davalı Hazine cevap vermemiştir.

III. MAHKEME KARARI

Görele Asliye Hukuk Mahkemesinin 01.12.2015 tarihli ve 2013/370 E. 2015/591 K. sayılı kararıyla; kadastro çalışmalarında yol olarak tespit harici bırakılan dava konusu yerin 18.08.2015 havale tarihli fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 15.13 m2'lik kısmının davacı lehine kazanma koşulları oluştuğundan davacıya ait 239 ada 6 parsel sayılı taşınmaza eklenerek tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

1. Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili ve davalı köy tüzel kişiliği temyiz başvurusunda bulunmuştur.

2. Bozma Kararı

Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 18.04.2019 tarihli 2016/7901 E. 2019/2865 K. sayılı kararıyla “... mahkemece öncelikle TMK'nın 713/4-5 maddeleri gereğince davanın konusunu oluşturan taşınmaz bölümü hakkında yasal ilanlar yapılarak itiraz süresi beklenmeli, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece belirtilen hususlar göz ardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olduğu gibi kabule göre de, kısa kararda fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 15.13 metrekarelik alanın tapusunun iptali ile davacıya ait 239 ada 6 parsel sayılı taşınmaza eklenerek tapuya tesciline karar verildiği halde, gerekçeli kararın hüküm kısmında fen bilirkişi raporunda ve krokisinde (A) harfi ile gösterilen tespit dışı ve yol olarak bırakılan 15.13 metrekarelik alanın davacıya ait 239 ada 6 parsel sayılı taşınmaza eklenerek tesciline denilerek kısa kararla gerekçeli karar arasında çelişki oluşturulması suretiyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 298/2. maddesi hükmüne muhalefet edilmesi de isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına,...”gerekçesiyle bozulmuştur.

3. Mahkemece Bozma İlamına Uyularak Verilen Karar

İlk Derece Mahkemesinin 11.09.2020 tarihli ve 2019/280 E. 2020/320 K. sayılı kararıyla; kadastro çalışmalarında yol olarak tespit harici bırakılan dava konusu yerin 18.08.2015 havale tarihli fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 15.13 m2'lik kısmının davacı lehine kazanma koşulları oluştuğundan davacıya ait 239 ada 6 parsel sayılı taşınmaza eklenerek tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.

4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz başvurusunda bulunmuştur.

5. Temyiz Nedenleri

Davalı Hazine vekili, eksik inceleme ve araştırma sonucu verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

6. Gerekçe

6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, kadastro sırasında yol olarak tespit harici bırakılan taşınmaz hakkında kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayalı tescil istemine ilişkindir.

6.2. İlgili Hukuk

6.2.1. 4721 sayılı TMK’nın;

713/1. maddesi şöyledir:

"Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir."

6.2.2. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun;

17. maddesi şöyledir:

"Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14 üncü maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde Hazine adına tespit edilir.’’

14. maddesi şöyledir:

"Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir."

6.3. Değerlendirme

Kadastro sonucu .... ilçesi, .... köyü çalışma alanında bulunan çekişmeli taşınmaz 2010 yılında yapılan kadastro çalışmaları esnasında yol olduğu gerekçesiyle tescil harici bırakılmıştır.

Dosya içeriğine, toplanan delillere, Mahkeme kararının dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye göre, bozma kararı uyarınca işlem yapılarak (IV/3.) numaralı paragrafta yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

V. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle; davalı Hazine vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle, usul ve yasaya ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan hükmün ONANMASINA, 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun değişik 13. maddesinin “j” bendi gereğince Hazineden harç alınmasına yer olmadığına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 29.12.2022 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

-MUHALEFET ŞERHİ-

Dava, kadastro sırasında yol olarak tescil harici bırakılan taşınmaz bölümünün kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanılarak tescili istemine ilişkindir.

Dava konusu yerde 2009 yılında tesis kadastrosu yapılmış, bitişikteki davacıya ait 239 ada 6 parsele ait kadastro tutanağı 01.12.2009 tarihinde düzenlenmiş, 15.07.2010 tarihinde kesinleştirmiştir.

Davacının, yol olarak tescil dışı bırakılan taşınmaz bölümünün aslında kendi taşınmazının devamı olduğu yönündeki iddiasını ispat ettiği kabul edilerek talebi kısmen de olsa kabul edilmiş ise de; verilen kabul kararı dosya kapsamına uygun düşmemektedir.

Şöyle ki;

Davacı, dava dilekçesinde öncesinde daha dar olan yolun genişletilmesi sırasında taşınmazının bir kısmının babası Fehmi’nin rızası ile verildiğini (yol için terk edildiğini) kabul etmektedir. Kadastro tutanağından davacıya ait 6 parsel sayılı taşınmazın ırsen intikal ve taksim sonucu davacı adına tespit edildiği anlaşılmaktadır. 10.07.2015 tarihli keşifte dinlenen mahalli bilirkişi ...’nun “araba yolunun açıldığı tarihten itibaren yaklaşık 25 yıl olduğu” şeklindeki beyanı davacı tanığı ...’ın “Dava konusu yerin öncesinde boşluk olduğuna, davacı tarafından mıcırla doldurularak yol seviyesine yükseltildiğine ve tespit sırasında da aynı yükseklikte olduğuna” dair beyanı, tarafların kabulünde olan ancak evrakı dosyaya getirilmeyen 3091 sayılı Yasa gereğince verilen Kaymakamlık Men Kararı ile birlikte değerlendirildiğinde dava konusu yer üzerinde davacının dava tarihi öncesinde ekonomik amaca uygun, malik sıfatıyla, nizasız, fasılasız ve 20 yılı bulan bir zilyetliğinin olmadığı, dolayısıyla TMK’nın 713. ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesi gereğince zilyetlikle mülk edinme şartlarının gerçekleşmediği, öte yandan 3091 sayılı Yasa gereğince verilen Kaymakamlık Men Kararı’nın, rapor ve krokisinin, ayrıca infaz evrakının dosya içine alınıp değerlendirilmemiş olmasının ve taşınmaz üzerindeki zilyetliği, zilyetliğinin süresini, taşınmazın geçmişteki ve dava tarihindeki durumunu belirlemenin en objektif yöntemi olan hava fotoğrafı ve uydu görüntüsü incelemesi yapılmamış olmasının da önemli bir usuli eksiklik olduğu, hal böyle olunca davanın reddine karar verilmesi gerekirken verilen kabul kararının doğru olmadığı kanaatinde olduğumdan sayın çoğunluğun onama yönündeki görüşüne katılmıyorum.