Logo

1. Hukuk Dairesi2021/5426 E. 2022/8584 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro öncesi zilyetliğe dayalı olarak tapuya tescil edilen taşınmaz için açılan tapu iptali ve tescil davasında davacının, taşınmaz üzerindeki zilyetliğini ispat edip edemediği hususunda yaşanan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının, taşınmazın mülkiyetinin kendisinde olduğunu ve davalının haksız zilyet olduğunu ispatlayamaması, tanık beyanlarının da davalının uzun süreli zilyetliğini göstermesi ve yerel mahkemenin bu hususu göz ardı ederek davanın kabulüne karar vermesinin hatalı olması gözetilerek yerel mahkeme kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davasının bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonucunda; yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi;

I. DAVA

Davacı, .... ili, ... ilçesi, .... kasabası, köy içi mevkiinde bulunan 159 ada, 39 parsel sayılı taşınmazın mirasbırakanları ...’in kardeşi ...’e ait olduğunu, ...’in çocuksuz olarak öldüğünü, kadastro sırasında hatalı olarak davalı adına tespit ve tescil edildiğini ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile mirasbırakan ...’in mirasçıları adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı, dava konusu taşınmazın ...’in mirasçıları tarafından 20.04.1975 tarihli senet ile ...’a satıldığını, 12.04.1992 tarihli senet ile taşınmazı ...’un eşi ...’dan kendisinin satın aldığını ve o tarihten beri kullandığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 19.02.2013 tarihli ve 2011/253 E., 2013/32 K. sayılı kararıyla; kök murisin terekesinin iştirak halinde olduğu, üçüncü kişi olan davalıya karşı açılan davada tüm mirasçıların mecburi dava arkadaşı oldukları, bu nedenle davacının tek başına dava açamayacağı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Bozma Kararı

Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 03.02.2014 tarihli ve 2013/14464 E., 2014/565 K. sayılı kararıyla; “…davacıya diğer mirasçıların davaya katılımını sağlaması veya muvafakatlarını alması ya da terekeye temsilci tayin ettirmesi için süre verilmeli, taraf teşkilinin sağlanması halinde işin esasına girilerek iddia ve savunma doğrultusunda araştırma yapılmalı, taraf teşkili sağlanmadığı takdirde davanın usulden reddine karar verilmelidir. Mahkemece, açıklandığı gibi işlem yapılmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup..." gerekçesiyle bozulmuştur.

3. Mahkemesince Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin 17.01.2020 tarihli ve 2014/120 E., 2020/7 K. sayılı kararıyla; kadastro tutanağına göre taşınmazın, satış senetlerinin düzenlendiği tarihte tapulu olmadığı ve taşınır mal hükümlerine tabi olduğu, taşınır mülkiyetinin nakli için zilyetliğin devri gerektiği, ... ile davalı arasında yapılan işlemin geçersiz olduğu, davalının 24.12.2019 tarihli celsede, taşınmazı satın aldığı ...'un 1975 tarihli senedi, kendisine 1992 yılında verdiğini beyan ettiği, 1975 tarihli senette satışın ...'a yapıldığı, davalının ...’un malik olmadığını bildiği, ... ile davalı taraf arasındaki işlemin geçersiz olması nedeniyle ve davalının taşınmazın malikinin bir başka kişi olduğunu biliyor olması gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı temyiz isteminde bulunmuştur.

5. Temyiz Nedenleri

Davalı, Mahkemece bozma kararına uyulmasına rağmen gereklerinin yerine getirilmediğini, taraf teşkili sağlanabilecek iken terekeye temsilci atandığını, taşınmazı 1975 yılında satın alan ...’un davacı tarafından 1976 yılında vurularak öldürüldüğünü, eşi ve çocuklarının 1992 yılına kadar taşınmazı kullanmaya devam ettiklerini, kendisinin 12.04.1992 tarihinde ...’in eşi ...'den senetle taşınmazı satın alıp kullanmaya başladığını, Mahkemenin dinlenen tanık beyanlarını dikkate almadan hatalı karar verdiğini, yargılama giderlerinin hatalı hesaplandığını belirterek, kararın bozulmasını istemiştir.

6. Gerekçe

6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.

6.2. İlgili Hukuk

6.2.1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 713/1. maddesi, "Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir."

6.2.2. "3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesi, "Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir." hükümlerini içermektedir.

6.2.3. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu' nun (HMK);

190. maddesi şöyledir:

"İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.",

4721 sayılı TMK'nın;

6. maddesi şöyledir:

"Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür."

6.3. Değerlendirme

6.3.1. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; kadastro sonucu Niğde ili, .... ilçesi, .... kasabası, köy içi mevkii çalışma alanında bulunan 159 ada 39 parsel sayılı 352.79 metrekare yüz ölçümündeki taşınmaz 20 yılı aşkın bir zamandan beri arsa vasfı ile nizasız, fasılasız ve malik sıfatı ile zilyet ve tasarrufunda olduğu gerekçesiyle ... adına tespit ve tescil edilmiştir.

6.3.2. Somut olayda, keşif sırasında mahalli bilirkişi olarak dinlenen ...’un "Ben davacıyı köylümüz olması dolayısıyla tanıyorum. Dava konusu taşınmazı şu anda davalı kullanmaktadır. Dava konusu taşınmazı davalı 25-30 senedir kullanmaktadır. Daha öncesinde taşınmazı kim kullanıyordu bilmiyorum. Dava konusu taşınmazı davalının satın aldığını biliyorum bana öyle söylemişti. Davalı dava konusu taşınmazı...'dan satın aldığını söylemişti. Davalı taşınmazı ahır olarak kullanmaktadır.” şeklinde beyanda bulunduğu, mahkemede dinlenen davacı tanıkları; ..., "Ben kadastro çalışmaları esnasında bilirkişi olarak görevliydim kadastro çalışmaları esnasında davalı bana taşınmazı...'dan satın almış olduğunu söyledi bizde tapusunu onun üzerine yazdık taşınmazı 20-25 yıldır davalı kullanmaktadır." ..., "Davacı benim eski yıllarda komşum olurdu. Dava konusu taşınmazın evvelinde davacıya ait olduğunu, ...'un davalıya sattığını biliyorum. Satış işlemi yaklaşık 25 yıl önce yapılmıştı. Daha öncesinde taşınmazı kimin kullandığını bilmem." ...., "Davacı benim dayımın oğlu olur. Dava konusu .... Köyü'ndeki taşınmaz yaklaşık 3-4 nesildir .... ailesine aittir. Ancak satış konusunda bilgim yoktur. Taşınmazın ne kadar süre kim tarafından kullanıldığını bilmem. Ancak dedemizden bu yana bildiğim taşınmazın .... ailesine ait olduğudur." şeklinde beyanda bulunmuşlardır. Anılan beyanlara göre, davacı iddiasını ispat edememiştir.

6.3.3. Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.

V. SONUÇ: Açıklanan nedenlerle; davalının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 6100 sayılı Yasa'nın geçici 3.maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 29.12.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.