Logo

1. Hukuk Dairesi2021/5429 E. 2023/8 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tescil harici bırakılan ve akabinde baraj gölü altında kalan taşınmaz için açılan tapu tescil davasında, taşınmazın tescili yerine bedele hükmedilmesinin doğru olup olmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının dava dilekçesinde yalnızca taşınmazın tescilini talep etmesi ve yargılama boyunca bedele yönelik bir talepte bulunmaması, mahkemenin taleple bağlılık ilkesi gereği tescil talebinden fazlasına veya başkasına hükmedemeyeceği gözetilerek yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

HÜKÜM/KARAR : Kabul / Ret

Taraflar arasındaki tapusuz taşınmazın tesciline ilişkin davadan dolayı Mahkemece bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda, davanın kabulüne ilişkin verilen karar süresi içinde davalılar Hazine ve ... vekilleri tarafından temyiz edilmekle; dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; Oğuzlar ilçesi ... mevkiinde bulunan ve sınırlarını belirttiği taşınmazın kadastro tespiti sırasında Kızılırmak boşluğu olarak tescil harici bırakıldığını, bu yerlerin davacının zilyetliğinde olduğunu ve 30-40 yıldır nizasız ve fasılasız olarak ekip biçtiğini, dava konusu yerin Kızılırmak boşluğu olmadığını ileri sürerek taşınmazın davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini talep etmiş, yargılama sırasında davacının vefat etmesi üzerine mirasçıları tarafından davaya devam edilmiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine ve ... vekilleri duruşmadaki beyanlarında davanın reddini savunmuşlardır.

-1-

III. MAHKEME KARARI

İskilip Asliye Hukuk Mahkemesinin 04.03.2008 tarihli ve 2006/326 E., 2008/48 K. sayılı kararıyla; fen

bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen bölümün 3930 parsel sayılı taşınmaz içerisinde kaldığı ve hak düşürücü süreye uğradığı, (B) harfi ile gösterilen 2.700,03 metrekarelik taşınmazın tespit harici bırakılan taşınmazlardan olduğu, taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olmadığı, 1959 yılında Hirfanlı barajının işletmeye açılmasından sonra dava konusu taşınmazın kıyı kenar çizgisinin dışında kaldığı, bu yörede kadastro çalışmalarının 1983 yılında yapıldığı, Obruk Barajının kamulaştırma çalışmalarına ise 1999 yılında başlandığı, kamulaştırma tarihine kadar davacının dava konusu taşınmaz üzerindeki zilyetlik suresinin 20 yılı bulmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

İskilip Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz başvurusunda bulunmuştur.

B. Bozma Kararı

Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 18.06.2009 tarihli ve 2009/2161 E., 2009/3185 K. sayılı kararıyla; fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen bölüm hakkında açılan davanın hak düşürücü süreye uğramış olması nedeniyle davacının temyiz taleplerinin yerinde olmadığı, (B) harfi ile gösterilen bölüm yönünden ise; Mahkeme kararının yerinde olmadığı, öncelikle ilgisi bakımından DSİ Genel Müdürlüğüne davanın yönetilmesi, Mahkemenin gerekçe kısmında yazılı olduğu üzere dava konusu taşınmaz üzerinde sürdürülen zilyetliğin 1999 yılında sonlandırıldığı hususunda herhangi bir beyan bulunmadığı gibi dosya kapsamından da bu sonuca ulaşılamadığı, dava konusu taşınmaz ve çevresine ait kamulaştırma haritaları ile belgelerinin getirtilmesi, mahallinde uygulanması, taşınmazın Obruk Barajı Göl alanında kalıp kalmadığını tespiti ile kamulaştırma çalışmalarında herhangi bir işleme tabi tutulup tutulmadığı, davalı taşınmaz bölümüne fiilen el konulup konulmadığının araştırılması, Obruk Barajı kamulaştırma alanı içerisinde kaldığının belirlenmesi durumunda dava konusu taşınmazın tespit dışı bırakıldığı tarihten itibaren kamulaştırma çalışmalarının yapıldığı tarihe kadar kazanmayı sağlayan sürenin dolmadığının anlaşılması halinde, davanın reddine karar verilmesi, dava konusu taşınmazın kamulaştırma sahası dışında kaldığının anlaşılması halinde ise toplanacak deliller ve tüm dosya kapsamı değerlendirilerek netice hakkında karar verilmesi gereğine değinilerek hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

C. Mahkemece Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar

İskilip Asliye Hukuk Mahkemesinin 04.12.2012 tarihli ve 2010/90 E., 2012/370 K. sayılı kararıyla; davacılar lehine zilyetlik koşullarının oluştuğunun anlaşılması nedeniyle davanın kabulüne 10.07.2007 havale tarihli bilirkişi raporunda (B) harfi ile gösterilen 2.700,03 metrekarelik bölümün veraset ilamındaki payları oranında davacı ... mirasçıları adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.

D. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

İskilip Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

E. Bozma Kararı

Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 17.06.2013 tarihli ve 2013/5677 E., 2013/6829 K. sayılı kararıyla; yapılan araştırma, inceleme ve uygulama karar için yeterli bulunmadığı gibi, tescil harici bırakılan taşınmazda kamulaştırma işlemi yapılması söz konusu olamayacağına göre varılan sonucun dosya kapsamına uygun bulunmadığı, dava konusu taşınmazın 1983 yılında Kızılırmak yatağı olması nedeniyle tescil harici bırakıldığı, taşınmazın Obruk Barajı kamulaştırma sahasında kaldığı, davanın

açıldığı 2006 yılından bir yıl sonra Obruk Baraj gölü altında kaldığı, sağlıklı sonuca varılabilmesi için taşınmazın dava tarihinden geriye doğru 20-25 yıl öncesine ait iki ayrı tarihte çekilmiş ... fotoğrafları getirtilip dosya ikmal edildikten sonra mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişilerle aynı yönteme göre tespit edilecek taraf tanıkları, fen bilirkişisi, jeolog, jeodezi, fotoğrametri mühendisinden oluşacak uzman bilirkişiler kurulu huzuruyla yeniden keşif yapılmalı, keşif sırasında; yerel bilirkişi ve tanıklardan taşınmazın nehir yatağı olması nedeniyle tescil harici bırakıldığı 1983 yılı ve sonrasında kimler tarafından neye istinaden zilyet edildiğine ilişkin maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı, taşınmazın imar-ihyaya konu edilip edilmediği, imar-ihyaya konu edilmiş ise ihyanın hangi tarihte başlayıp ne zaman bitirildiği, baraj çalışmaları nedeniyle taşınmaza fiilen ne zaman el konulduğu etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsel tutanak ve dayanakları ile denetlenmeli, jeolog, jeodezi ve fotogrametri mühendisinden oluşacak uzman bilirkişiler kuruluna dava konusu taşınmazın dava tarihine göre 20–25 yıl öncesine ait ve iki ayrı tarihte çekilmiş stereoskopik çift ... fotoğrafları üzerinde uygulama yaptırılarak taşınmazın niteliği ile taşınmaz üzerinde imar-ihya işlemlerine başlandığı ve tamamlandığı tarih ile tarımsal amaçlı zilyetliğin başlangıç tarihi ayrı ayrı belirlenmeli, bu şekilde davacı taraf yararına kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile iktisap koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği tespit edilmeli, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir, gerekçisiyle, kabule göre de; dava konusu taşınmaz baraj gölü altında kalmasına rağmen, Mahkemece tescil hükmü kurulmasının isabetsiz olduğundan bahisle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

Bozma kararı sonrasında İskilip Asliye Hukuk Mahkemesinin 14.07.2015 tarihli ve 2014/2 E., 2015/1165 K. sayılı kararı ile dosyanın Çorum Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmek üzere yetkisizlik kararı verilmiş, Çorum 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 02.12.2015 tarihli ve 2015/7440 E., 2015/5271 K. sayılı kararıyla karşı yetkisizlik kararı verilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesinin 14.03.2016 tarihli ve 2016/1021 E., 2016/3187 K. sayılı kararı ile Çorum 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin yetkili olduğu belirtilerek merci tayini yapılmıştır.

F. Mahkemece Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar

Çorum 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 17.09.2020 tarihli ve 2016/922 E., 2020/213 K. sayılı kararıyla; davacılar lehine zilyetlik koşullarının oluştuğu, ancak taşınmazın 2007 yılı Kasım ayında baraj suları altında kaldığının anlaşılması nedeniyle davanın kabulüne, 11.164,00 TL’nin dava tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınmasına, davacının tapu iptali ve tescil talebinin reddine karar verilmiştir.

G. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Çorum 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili ve davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

H. Temyiz Nedenleri

1. Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde; davacı lehine zilyetlik koşullarının oluşmadığını, Mahkemenin eksik inceleme neticesinde karar verdiğini belirterek re'sen nazara alınacak sebeplerle Mahkeme kararının bozulmasını talep etmiştir.

2. Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde; Mahkemenin eksik inceleme neticesinde karar verdiğini, incelenen ... fotoğraflarında 1990 yılından önce kullanıldığının belirtildiğini, dava konusu yerin zilyetlikle iktisap edilebilecek yerlerden olmadığını, ayrıca davalıların harçtan muaf olmasına rağmen hüküm kısmında bakiye harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınmasına karar verilmesinin yerinde olmadığını belirterek Mahkeme kararının bozulmasını talep etmiştir.

-3-

I. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, tescil harici bırakılan taşınmazın tescili isteğine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1. maddesi, "Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir. "

2. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesi, “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.”

3. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 17. maddesi, “Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14 üncü maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde Hazine adına tespit edilir.’’

4. 6100 sayılı HMK’nın 26. maddesi “Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir." hükümlerini içermektedir.

3. Değerlendirme

1. Dosya içeriğine, Mahkemece hükmüne uyulan bozma kararında açıklandığı gibi işlem yapılıp sonucuna göre hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre temyiz eden davalılar vekillerinin sair temyiz itirazları yerinde değildir.

2. Ancak, davacı dava dilekçesinde çekişmeli taşınmazın adına tescilini talep etmiştir. Yargılamanın hiçbir aşamasında da bedele yönelik talebi olmamıştır. 18.03.2020 tarihli dilekçesi ise davanın harç açısından değerinin yükseltilmesine ilişkin olup, bedele hükmedilmesine yönelik olarak değerlendirilemeyeceği gibi, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 26. maddesi gereğince Mahkemenin talepten başkasına ve fazlasına hükmetme imkanı bulunmamaktadır.

3. Hal böyle olunca; taşınmazın su altında kalması nedeniyle tespit hükmü kurulması gerekirken, bedele hükmedilmesinde isabet bulunamamaktadır.

V. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalılar Hazine ve ... vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 6100 sayılı Yasa'nın geçici 3.maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA,

Davalılar vekillerinin sair temyiz itirazlarının reddine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

09.01.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.