"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
KARAR : Kısmen Kabul
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine hüküm, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 02.03.2020 tarihli ve 2020/373 Esas, 2020/827 Karar sayılı kararı ile bozulmuştur.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; kararın yasal süresi içerisinde davacılar vekili ile davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1. Davacılar ... ve müşterekleri vekili dava dilekçesinde; dava konusu 101 ada 48; 114 ada 1, 2; 115 ada 1, 2; 132 ada 7; 154 ada 14 ve 15 parsel sayılı taşınmazların, müvekkillerinin murisleri ile davalı tarafın müşterek murisi olan ...’den geldiğini, murisin terekesinin taksim edilmediğini, taşınmazlarda müvekkillerinin de payının bulunduğunu ileri sürerek, taşınmazların tapu kaydının müvekkillerinin miras payı oranında iptali ile adlarına tesciline karar verilmesini istemiştir.
2. Davacılar vekili 20.10.2020 tarihli duruşmadaki beyanında; dava konusu 114 ada 1 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan muhdesatların davalı tarafından yapıldığını kabul ettiklerini, söz konusu taşınmaz üzerindeki muhdesatlar yönüyle davalı lehine muhdesat şerhi verilmesine bir itirazlarının bulunmadığını, bu taşınmaz yönüyle iddialarının yalnızca zemine ilişkin olduğunu belirtmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı ... cevap dilekçesinde; dava konusu 114 ada 1, 2; 115 ada 1 ve 2 parsel sayılı taşınmazların müşterek murisin terekesine dahil olmayıp, bu taşınmazları harici senetle 3. kişilerden satın aldığını, 132 ada 7; 154 ada 14 ve 15 parsel sayılı taşınmazların tapulu taşınmazlardan olup, dedesinin taşınmazlardaki payını kendisine tapuda satış yoluyla devrettiğini, 101 ada 48 parsel sayılı taşınmazda ise yine davacıların hakkının bulunmadığını, taşınmazların kendisine ait olduğunu ileri sürerek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
2. Dahili davalılar ..., ... ve ... tarafından davaya cevap verilmemiş; adı geçenler 08.03.2011 tarihli duruşmada, adlarına kayıtlı 101 ada 48 parsel sayılı taşınmazın murislerinden kendilerine kaldığını, aleyhlerine açılan davayı kabul etmediklerini beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini istemişlerdir.
III. MAHKEME KARARI
Mudurnu Asliye Hukuk Mahkemesinin 21.06.2011 tarihli ve 2009/101 Esas, 2011/67 Karar sayılı kararıyla; dava konusu taşınmazların tarafların kök murisi olan ...’den geldiği, murisin sağlığında taşınmazlarını paylaştırmadığı gibi, murisin vefatından sonra terekesinin mirasçıları tarafından taksim de edilmediği, taşımazların kadastro tespitinin hatalı şekilde yapıldığı gerekçesiyle;
Davanın kabulüne, dava konusu 101 ada 48; 114 ada 1, 2; 115 ada 1, 2; 132 ada 7; 154 ada 14 ve 15 parsel sayılı taşınmazlardaki davalı ve dahili davalıların paylarının, davacıların miras payları oranında iptali ile davacılar adına tesciline karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkeme kararına karşı süresi içerisinde davalı ... tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
B. İlk Bozma
Karar, Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 26.06.2012 tarihli ve 2011/5585 Esas, 2012/6365 Karar sayılı kararıyla; “Dava konusu 101 ada 48 parsel sayılı taşınmaz bakımından, dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve ilâmda belirlenip dayanılan gerektirici sebeplere, taşınmazın taraflara kök murisleri ...'den miras yoluyla intikal ettiğine, ...'in mirasçıları arasında yöntemine uygun biçimde taksim yapılmadığına ve terekesinin elbirliği mülkiyeti hükümlerine tabi olduğuna, taşınmazdaki davalı ...'in payı bakımından davacıların miras payları oranında iptal ve tescile hükmedildiğine göre, davalı ...'in yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan hükmün, nizalı 101 ada 48 sayılı parselde davalı ...'in payına yönelik bölümünün onanmasına, hükmün, dahili davalılara yönelik bölümü bakımından yapılan temyiz itirazlarının incelenmesinde; taraflar arasındaki uyuşmazlık, mülkiyetin aktarılmasına yönelik tapu iptali ve tescili isteğine ilişkin olup, bu tür davalarda, davanın tapu sicilinde malik olarak gözüken gerçek kişi ya da tüzel kişiler aleyhine, gerçek kişilerin ölmesi durumunda ise yasal mirasçılarına yöneltilmesi gerektiği, ne var ki; eldeki davanın, nizalı taşınmaz dava tarihi itibari ile tapuda paylı mülkiyet hükümlerine göre kayıtlı iken, kayıt maliklerinden sadece davalı ...'e yöneltilerek açıldığı, bu yolda açılmış bulunan davanın diğer kayıt maliklerine yöneltilmek suretiyle yürütülmesi olanaklı bulunmadığı gibi, ıslah yolu ile de kayıt maliklerinin davaya dahil edilerek davaya devam edilmesinin mümkün olmadığı, bu husus kamu düzenine ilişkin bulunduğundan, her zaman kendiliğinden değerlendirileceği, bu kapsamda anılan taşınmazda diğer kayıt maliklerinin davaya davalı olarak dahil edilerek, hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğu, bu nedenle dahili davalılar ..., ... ve ... bakımından yöntemine uygun biçimde açılmış bir dava bulunmadığından, mahkemece, anılan dahili davalılar hakkında yargılama yapılarak hüküm kurulmasının doğru olmadığı; dava konusu 114 ada 2, 132 ada 7, 154 ada 14 ve 15 parsel sayılı taşınmazlar bakımından, nizalı 132 ada 7, 154 ada 14 ve 15 parsel sayılı taşınmazların öncesinde tarafların kök murisi ... adına tapuya kayıtlı iken, tapuda resmi memur huzurunda davalının yakın miras bırakanı olan babasının babası ...'e bağış yoluyla devredildiği, onun tarafından da davalıya yine tapuda satış yoluyla devredildiğine göre anılan parsellerin kök miras bırakanın terekesine dahil mal varlığı olmaktan çıktığı, 114 ada 2 sayılı parselin ise kadastro sırasında Köy Tüzel Kişiliği adına tespit ve tescil edildiği, sonrasında davalı ... tarafından bedeli ödenmek suretiyle tapu memuru huzurunda satış yoluyla devralındığına göre, nizalı taşınmazın tarafların kök murisi ...'in terekesine dahil bir malvarlığı olmadığının kabulünün gerekeceği, bu nedenle, Mahkemece anılan taşınmazlar bakımından davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yerel bilirkişi ve tanık beyanlarına değer verilerek davanın kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığı; dava konusu 114 ada 1, 115 ada 1 ve 2 parsel sayılı taşınmazlar bakımından, Mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hüküm vermeye elverişli bulunmadığı, şöyle ki, anılan parsellerin 2000 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında vergi kayıtları ve harici satış sözleşmeleri uygulanarak davalı ... adına tespit edildiği, tutanakların itirazsız olarak 31.10.2000 tarihinde kesinleşmesiyle tapu kayıtlarının oluştuğu, davacıların taşınmazların kök muris ...'den miras yoluyla intikal ettiğini iddia ettiği, davalının ise taşınmazların öncesinde bir bütün olduğunu ve 08.11.1997 tarihli harici satış sözleşmesiyle dava dışı ...'dan satış yoluyla devraldığını savunduğu, keşifte dinlenilen yerel bilirkişi ve tanıkların taşınmazların öncesinde tarafların kök murisine ait olduğunu açıkladıkları, mahkemece davalının dayandığı harici sözleşmenin 114 ada 1 sayılı parsel bakımından uygulandığı, yerel bilirkişilerce sözleşmenin sınırlarının anılan parsele uymadığının açıklandığı, ne var ki, harici sözleşmelerin sınırlarının 114 ada 1, 115 ada 1 ve 2 sayılı taşınmazlara bir bütün halinde uygulanmadığı, davalı vekilince 14.09.2010 tarihli duruşmada bu hususun araştırılmasının istenildiği ancak yeniden keşif yapılarak harici sözleşmenin (ve bu sözleşmeye dayanak sözleşmenin) anılan parselleri bir bütün halinde kapsayıp kapsamadığı araştırılmaksızın hüküm kurulduğu belirtilerek, Mahkemece; yeniden keşif yapılarak, yerel bilirkişi ve tanıkların HMK’nın 243. ve 244. maddeleri uyarınca davetiye ile keşif yerine çağrılmaları, aynı Kanunun 259. maddesi uyarınca uyuşmazlığın taşınmaza ilişkin bulunması nedeniyle yerel bilirkişi ve tanıkların keşif yerinde dinlenilmelerinin sağlanması, nizalı 114 ada 1, 115 ada 1 ve 2 parsel sayılı taşınmazların kadastro öncesinde bir bütün halinde olup olmadığının ve mesnedi olan sözleşmeler ile birlikte davalının dayandığı harici satış sözleşmesinin anılan parselleri kapsayıp kapsamadığının yerel bilirkişi ve tanıklara sorulup denetime olanak verecek şekilde belirlenmesi, bundan sonra toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirerek sonucuna göre bir karar verilmesi” gereğine değinilmek suretiyle bozulmuştur.
C. Mahkemece Bozma Kararına Uyularak Verilen İlk Karar
Mudurnu Asliye Hukuk Mahkemesinin 22.12.2015 tarihli ve 2012/119 Esas, 2015/220 Karar sayılı kararıyla; hükmüne uyulan bozma kararı uyarınca, dava konusu 114 ada 2, 132 ada 7, 154 ada 14 ve 15 parsel sayılı taşınmazlar yönüyle açılan davanın reddine karar verilmesi gerektiği, 101 ada 48 parsel sayılı taşınmaz yönüyle, önceki günlü kararın onanmasına karar verildiği, dahili davalılar hakkında yöntemine uygun şekilde açılmış bir dava bulunmadığından, bu kişiler yönüyle karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerektiği, 114 ada 1, 115 ada 1 ve 2 parsel sayılı taşınmazların ise, tarafların kök murisi ...’den geldiği, murisin sağlığında taşınmazlarını paylaştırmadığı gibi, murisin vefatından sonra terekesinin mirasçıları tarafından taksim de edilmediğinin anlaşıldığı gerekçesiyle;
Dava konusu 101 ada 48 parsel sayılı taşınmaz yönüyle verilen önceki günlü karar, Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 26.06.2012 tarihli ve 2011/5585 Esas, 2012/6365 Karar sayılı kararıyla onandığından yeniden karar verilmesine yer olmadığına, dahili davalılar ..., ... ve ... aleyhine yöntemine uygun biçimde açılmış bir dava bulunmadığından, adı geçen kişiler yönüyle karar verilmesine yer olmadığına,
Dava konusu 114 ada 2, 132 ada 7, 154 ada 14 ve 15 parsel sayılı taşınmazlar yönüyle açılan davanın reddine,
Dava konusu 114 ada 1, 115 ada 1 ve 2 parsel sayılı taşınmazlar yönüyle açılan davanın kabulüne, taşınmazların her biri 48 pay kabul edilmek suretiyle, taşınmazların tapu kaydının 24/48’er pay oranında iptali ile 12/48 payın davacı ..., 4/48 payın davacı ..., 4/48 payın davacı ... ve 4/48 payın davacı ... adına tesciline karar verilmiştir.
D. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkeme kararına karşı süresi içerisinde davalı vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
E. İkinci Bozma
Karar, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 24.09.2019 tarihli ve 2016/14709 Esas, 2019/5696 Karar sayılı kararıyla; “dosya içeriğine, kararın dayandığı delillere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının yerinde olmadığı, ancak taşınmazların yargılama sırasında tespit edilen son değerlerine göre davacı tarafa harç tamamlattırılmadan, taşınmazların yeni değerlerine göre davalı aleyhine vekalet ücretine ve harca hükmedilmesinin isabetsizliğine” değinilmek suretiyle bozulmuştur.
F. Bozma Kararına Karşı Karar Düzeltme Yoluna Başvuranlar
Yargıtay bozma kararına karşı süresi içerisinde davalı vekili tarafından karar düzeltme başvurusunda bulunulmuştur.
G. Ret - Kabul – Bozma Kararı
Karar, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 02.03.2020 tarihli ve 2020/373 Esas, 2020/827 Karar sayılı kararıyla; "Dosya içeriğine, mahkeme kararında belirtilip Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere göre, davalı ...’in dava konusu 115 ada 1 ve 2 parsel sayılı taşınmazlar hakkında işin esasına yönelik Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 440. maddesinde sayılan nedenlerden hiçbirisine uygun olmayan karar düzeltme isteğinin reddine; dava konusu 114 ada 1 parsel sayılı taşınmaz hakkındaki bozma ilamına ilişkin karar düzeltme istemine gelince, dosya içeriğine, mahkeme kararında belirtilip Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere göre, işin esasına yönelik sair karar düzeltme taleplerinin yerinde olmadığı ancak, nizalı 114 ada 1 parsel sayılı taşınmazın tespiti ahşap 2 adet kümes, 2 katlı kargir ev, ahşap ev, ahşap fırın niteliği ile yapılmış olup, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 19/2. maddesi uyarınca, taşınmaz üzerinde malikinden başka bir kimseye veya paydaşlarından birine ait muhdesat mevcut ise; bunun sahibi, cinsi, ihdas tarihi ve iktisap sebebi belirtilerek tutanağın veya kütüğün beyanlar hanesinde gösterileceğinin hükme bağlandığı, taşınmaz başında yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişi tarafından, taşınmaz üzerinde bulunan muhdesatların kadastro tespitinden önce davalı tarafça yapıldığı bildirilmiş olmasına rağmen, mahkemece bu muhdesatların 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 19/2. maddesi gereği tapu kütüğünün beyanlar hanesinde gösterilmesi hususunda olumlu yada olumsuz bir hüküm kurulmadığı belirtilerek, davalının karar düzeltme itirazlarının kabulü ile Dairenin 24.09.2019 tarihli, 2016/14709 Esas, 2019/5696 Karar sayılı ilamındaki bozma nedenlerine ilaveten, nizalı 114 ada 1 parsel sayılı taşınmaz hakkındaki hükmün açıklanan nedenlerle de bozulmasına" karar verilmiştir.
H. Mahkemece Bozma Kararına Uyularak Verilen Temyize Konu Son Karar
Mudurnu Asliye Hukuk Mahkemesinin 03.12.2020 tarihli ve 2020/89 Esas, 2020/186 Karar sayılı kararıyla; hükmüne uyulan bozma kararıı uyarınca, dava konusu 114 ada 2, 132 ada 7, 154 ada 14 ve 15 parsel sayılı taşınmazlar yönüyle açılan davanın reddine karar verilmesi gerektiği, 101 ada 48 parsel sayılı taşınmaz yönüyle, önceki günlü kararın onanmasına karar verildiği, dahili davalılar hakkında yöntemine uygun şekilde açılmış bir dava bulunmadığından, bu kişiler yönüyle karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerektiği, 114 ada 1, 115 ada 1 ve 2 parsel sayılı taşınmazların ise, tarafların kök murisi ...’den geldiği, murisin sağlığında taşınmazlarını paylaştırmadığı gibi, murisin vefatından sonra terekesinin mirasçıları tarafından taksim de edilmediği, dava konusu 114 ada 1 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan muhdesatların tespit tarihinden önce davalı tarafından meydana getirildiğinin anlaşıldığı gerekçesiyle;
Dava konusu 101 ada 48 parsel sayılı taşınmaz yönüyle verilen önceki günlü karar, Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 26.06.2012 tarihli ve 2011/5585 Esas, 2012/6365 Karar sayılı kararıyla onandığından yeniden karar verilmesine yer olmadığına, dahili davalılar ..., ... ve ... aleyhine yöntemine uygun biçimde açılmış bir dava bulunmadığından, adı geçen kişiler yönüyle karar verilmesine yer olmadığına,
Dava konusu 114 ada 2, 132 ada 7, 154 ada 14 ve 15 parsel sayılı taşınmazlar yönüyle açılan davanın reddine,
Dava konusu 114 ada 1, 115 ada 1 ve 2 parsel sayılı taşınmazlar yönüyle açılan davanın kabulüne, taşınmazların her biri 48 pay kabul edilmek suretiyle, taşınmazların tapu kaydının 24/48’er pay oranında iptali ile 12/48 payın davacı ..., 4/48 payın davacı ..., 4/48 payın davacı ... ve 4/48 payın davacı ... adına tesciline,
Dava konusu 114 ada 1 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan 953,00 metrekare taban alanlı yığma tuğladan yapılmış kümes, iki katlı kargir ev, 23,00 metrekare taban alanlı fırın evi, 25,20 metrekare taban alanlı ahır, 30,66 metrekare taban alanlı ahşap samanlık, 75,40 metrekare taban alanlı kereste atölyesinin davalı ...'e ait olduğunun tespitine, bu hususun tapunun beyanlar hanesine şerh verilmesine karar verilmiştir.
I. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkeme kararına karşı süresi içerisinde davacılar vekili ile davalı vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
J. Temyiz Nedenleri
1. Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; Mahkemece verilen temyize konu son kararın kısmen kabul olarak değerlendirilmesinin hatalı olduğunu, son kararda daha önce kesinleşmiş olan hususların tekrar ele alınmadığını, önceki günlü kararlarda davalı tarafa vekalet ücreti verilmemesine rağmen son kararla birlikte davalı tarafa vekalet ücreti verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, kaldı ki dosyanın iki kez Yargıtay incelemesinden geçtiğini ve Yargıtay kararların da davalı tarafa vekalet ücreti verilmesi gereğine hiçbir şekilde değinilmediğini, davalının da temyiz ve karar düzeltme dilekçelerinde bu hususa değinmediğini ileri sürerek, kararın bozulmasına karar verilmesini istemiştir.
2. Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu 114 ada 1 parsel sayılı taşınmazlar üzerinde bulunan muhdesatlar yönüyle davanın reddine karar verildiği için lehlerine vekalet ücretine hükmedilmesinin yerinde olduğunu ancak Mahkemece vekalet ücretinin nispi yerine maktu olarak hesaplanmış olmasının haksız olduğunu ileri sürerek, kararın bozulmasına karar verilmesini istemiştir.
K. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesi; “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.”
2. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 190. maddesi; “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.”
3. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 19/2. maddesi; “Taşınmaz mal üzerinde malikinden başka bir kimseye veya paydaşlarından birine ait muhdesat mevcut ise bunun sahibi, cinsi, ihdas tarihi ve iktisap sebebi belirtilerek tutanağın ve kütüğün beyanlar hanesinde gösterilir.” hükmünü içermektedir.
3. Değerlendirme
1. Kadastro sonucunda Bolu ili, Mudurnu ilçesi, ... köyü çalışma alanında bulunan 101 ada 48 parsel sayılı 4.154,15 metrekare yüz ölçümündeki taşınmaz, irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle ... adına tespit ve tescil edilmiş; bilahare taşınmaz eşit paylarla davalı ... ile dahili davalılar ..., ... ve ... adına hükmen tescil edilmiştir.
114 ada 1 parsel sayılı 23.144,70 metrekare yüz ölçümündeki taşınmaz, vergi kaydı, hibe, satın alma ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalı ... adına tespit ve tescil edilmiştir.
114 ada 2 parsel sayılı 1.409,02 metrekare yüz ölçümündeki taşınmaz, kapanmış kadim yol olduğu gerekçesiyle ... Köyü Tüzel Kişiliği adına tespit ve tescil edilmiş; bilahare taşınmaz kayden satış suretiyle davalı ... adına tespit ve tescil edilmiştir.
115 ada 1 parsel sayılı 14.019,57 metrekare ve 115 ada 2 parsel sayılı 1.711,99 metrekare yüz ölçümündeki taşınmazlar, vergi kaydı, hibe ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalı ... adına tespit ve tescil edilmiştir.
132 ada 7 parsel sayılı 289,82 metrekare, 154 ada 14 parsel sayılı 1.496,07 metrekare ve 154 ada 15 parsel sayılı 132,69 metrekare yüz ölçümündeki taşınmazlar, tapu kaydı ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalı ... adına tespit ve tescil edilmiştir.
2. Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı, Mahkemenin önceki günlü kararlarıyla davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmemiş ise de bu hususun açıkça davalı tarafça temyize konu edilmediği, ne var ki Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 02.03.2020 tarihli ve 2020/373 Esas, 2020/827 Karar sayılı son bozma kararından sonra, Mahkemece dava konusu 114 ada 1 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan muhdesatlarla ilgili olarak ilk defa yeni bir hüküm kurulmuş olmakla, davalı lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmiş olmasının yerinde olduğu anlaşılmakla; temyiz dilekçelerinde ileri sürülen sebepler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
V. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacılar vekili ile davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün HMK'nın geçici 3. maddesi yollamasıyla HUMK'un 438. maddesi uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 5.633,29 TL bakiye onama harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, aşağıda yazılı 120,60 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacılardan alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
23.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.