Logo

1. Hukuk Dairesi2021/5498 E. 2023/280 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro çalışmaları sonucu Hazine adına tespit edilen taşınmazlar üzerinde davacıların zilyetlik ve imar-ihya iddiasına dayalı tapu iptali ve tescil taleplerinin kabul edilip edilmeyeceği.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemenin, bozma kararına uygun olarak yaptığı yargılamada, toplanan deliller ve bilirkişi incelemesi sonucunda davacıların zilyetliğini ve taşınmaz üzerindeki imar-ihya faaliyetlerini kanıtladığı gözetilerek, davalı Hazine adına kayıtlı tapu kaydının iptaline ve davacılar adına tesciline dair yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasında yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince hüküm bozulmuştur.

Mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda 140 ada 9 parsel yönünden karar verilmesine yer olmadığına, 140 ada 14 parsel yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir.

Karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar, ... ilçesi, ... Mahallesi, 140 ada 9 ve 14 parsel sayılı taşınmazların kendilerine miras kalan taşınmazlar olduğunu, dava konusu taşınmazların kadastro tespiti sırasında davalı Hazine adına tespit edildiğini, taşınmazların belgesizden ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayalı olarak kendilerine ait olduğunu, dava konusu taşınmazları uzun yıllardır kayısı bahçesi olarak kullandıklarını ileri sürerek, dava konusu taşınmazların davalı adına olan tapu kayıtlarının iptali ile adlarına tesciline karar verilmesini talep etmişlerdir.

II. CEVAP

Davalı, davanın yasal süresinde açılmadığını, aradan 10 yıl geçtikten sonra kadastrodan önceki sebeplere dayanarak itiraz edilemeyeceğini ve dava açılamayacağını, dava konusu taşınmazın zilyetlik ve imar-ihya sebebine dayanarak kazanımının mümkün olmadığını, yasanın aradığı zilyetlik koşullarının gerçekleşmediğini belirterek, davanın reddini istemiştir.

III. MAHKEME KARARI

... Asliye Hukuk Mahkemesinin 24.12.2015 tarihli ve 2014/2 Esas, 2015/387 Karar sayılı kararıyla, davanın 140 ada 9 parsel yönünden kabulüne, 140 ada 14 parsel yönünden reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Onama Kararı

1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde, davacılar ve davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 01.02.2019 tarihli ve 2016/5076 Esas, 2019/496 Karar sayılı kararıyla; hükmün onanmasına karar verilmiştir.

3. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde, davacılar karar düzeltme isteminde bulunmuştur.

4. Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 19.09.2019 tarihli ve 2019/2307 Esas, 2019/5383 Karar sayılı kararıyla; "...mahallinde özellikle yerel bilirkişi Yiğit Kuzu'nun da iştirakiyle yeniden yapılacak keşifte; yerel bilirkişi ve tanıklardan, taşınmazın öncesinin ne olduğu, kim tarafından, hangi tarihten beri ve ne şekilde kullanıldığı, taşınmazların arasında duvar bulunup bulunmadığı hususlarında olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı; yerel bilirkişi Yiğit Kuzu'dan kastettiği duvarın neresi olduğu sorularak bir önceki keşifte davacılar ile dava dışı 3. kişinin kullandığı yerler olarak gösterdiği yerleri yeniden göstermesi istenilmeli, yerel bilirkişi ve tanık sözleri arasında doğabilecek çelişkiler gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle yöntemince giderilmeli; yerel bilirkişi ve tanık sözleri, komşu taşınmazların kadastro tutanakları ve varsa dayanaklarını oluşturan kayıtlarla denetlenmeli; teknik bilirkişiden keşfi takibe elverişli, mahalli bilirkişi Yiğit Kuzu'nun gösterdiği bölümleri ve duvarı gösterir krokili rapor alınmalı; ziraatçı bilirkişiden, dava konusu taşınmazın toprak yapısını ve niteliğini, zirai durumunu, üzerinde sürdürülen zilyetliğin şeklini ve süresini, taşınmaz üzerindeki bitki örtüsünü, taşınmazın imar-ihyaya konu olabilecek yerlerden olması halinde imar-ihyaya konu olmaya başladığı ve imar-ihyanın tamamlandığı tarihi bildirir, komşu parselle karşılaştırmalı değerlendirmeyi ve taşınmazın değişik yönlerden çekilmiş fotoğraflarını da içerir ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı; bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Mahkemece bu yönler göz ardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, davacılar vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile 140 ada 14 parsel sayılı taşınmazın davanın reddine karar verilen (A) harfi ile gösterilen bölümü yönünden hükmün bozulmasına karar verilmesi gerekirken sehven onandığı" gerekçesi ile hükmün 140 ada 14 parsel sayılı taşınmazın davanın reddine karar verilen (A) harfi ile gösterilen bölümü yönünden bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemesince Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin, yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararında, dava konusu 140 ada 9 parsel sayılı taşınmaz yönünden karar verilmesine yer olmadığına, iddianın sabit olduğu gerekçesi ile 140 ada 14 parsel yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; keşifte dinlenen mahalli bilirkişi Yiğit Kuzu’nun 140 ada 14 parselin duvarla ayrılan üst kısmında bulunan kayısı ağaçlarının ...'ye ait olduğunu aynı parselin alt kısmının davalılara ait olduğunu beyan etttiğini, 23.10.2020 tarihinde yapılan keşifte ise bu hususun netleştirilmediğini, bilirkişi raporunda taşınmazın imar ve ihyasının en az 40-50 yıl önce tamamlandığı ve zilyetliğin en az 40-50 yıldır sürdürüldüğü yönünde yapılan tespitin eksik araştırmaya dayandığını belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu kaydının iptali ile tescil isteğine ilişkindir.

Kadastro sonucu ... ilçesi ... Mahallesi çalışma alanında bulunan 140 ada 9 parsel sayılı 16.331,25 m2 yüz ölçümlü taşınmaz ham toprak vasfıyla, 140 ada 14 parsel sayılı 19.231,15 m2 yüz ölçümlü taşınmaz ham torpak vasfıyla davalı adına tespit ve tescil edilmiştir. Tespit 28.11.2006 tarihinde kesinleşmiştir.

2. İlgili Hukuk

1. TMK'nın 713/1. maddesi; "Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir."

2. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesi; "Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunanve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir."

3. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 17. maddesi; “Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14 üncü maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde Hazine adına tespit edilir. İl, ilçe ve kasabaların imar planının kapsadığı alanlarda kalan taşınmaz mallarda bu hüküm uygulanmaz." hükümlerini içermektedir.

3. Değerlendirme

1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması HMK’nın geçici 3/2. maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un uygulanacağı davalar yönünden HUMK'un 428. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen ... Asliye Hukuk Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

492 sayılı Harçlar Kanunu'nun değişik 13. maddesinin j. bendi gereğince davalı Hazineden harç alınmasına yer olmadığına,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

18.01.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.