"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2018/149 E., 2021/48 K.
HÜKÜM : Kısmen Kabul
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince kararın bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece, bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı, davalı vekili tarafından duruşma istekli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 23.05.2023 Salı günü duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.
Belli edilen günde, temyiz eden davalı vekili Avukat ... geldi, temyiz edilen davacılar vekili gelmedi. Gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. Temyiz dilekçesinin kabulü ile önceki günlü geri çevirme kararıyla getirtilen evraklarla birlikte ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı; ... köyü çalışma alanında bulunan dava konusu 101 ada 276, 296, 375, 384, 403, 405, 464, 466, 470, 476 ve 617; 102 ada 13, 146, 152 ve 292; 103 ada 3; 111 ada 18, 31 ve 234; 112 ada 72; 114 ada 3; 124 ada 5; 169 ada 30 ve 36; 183 ada 20 ve 35; 187 ada 5 parsel sayılı taşınmazların mirasbırakanı ...'e ait olduğunu ancak kadastro çalışmaları sırasında davalı ... adına tespit edildiğini, diğer mirasçılara yer verilmediğini, kız çocuklarından mal kaçırıldığını, dava konusu taşınmazların tamamının mirasbırakandan kaldığını ve tüm mirasçıların hakları olduğunu, komisyonun yaptığı tespitlerin hatalı olduğunu ileri sürerek tapu kayıtlarının iptali ile miras payı oranında adına tesciline karar verilmesini istemiş, aşamada davacı vekili dava konusu 114 ada 3 parsel sayılı taşınmazın 1/2 payı ile 101 ada 276, 376, 384, 403, 405, 464; 103 ada 3; 183 ada 20 ve 35; 187 ada 5 parsel sayılı taşınmazlar yönünden davadan feragat ettiklerini bildirmiş, yargılama sırasında davacının ölümü üzerine mirasçıları davaya devam etmişlerdir.
II. CEVAP
Davalı; dava konusu taşınmazların kadastro öncesi tapusuz yerlerden olduğunu, bu tür taşınmazlar için muvazaa iddiasının ileri sürülemeyeceğini, bir kısım taşınmazların üçüncü kişiler adına kayıtlı olduğunu, dava konusu taşınmazların mirasbırakanlarından kaldığını, ancak davacı dahil mirasçıların taşınmazları kadastro çalışmalarından çok önce 14.01.1988 tarihli satış senedi ile kendisine sattıklarını ve zilyetliğini devrettiklerini, ayrıca sunulan veraset ilamında bir kısım mirasçıların yer almadığını, veraset ilamının da hatalı olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI, BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
1. Mahkemece; kız çocuklarının mirasbırakan babaları Mustafa'dan kalan taşınmazlardan kendilerine düşen paylarını davalı kardeşleri ...'ye 14.01.1988 tarihli senet ile 1.000.000 TL karşılığı sattıkları ve paralarını aldıkları, davacının da bu satışta yer aldığı ve parasını aldığı, iddiasının haksız olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, karara karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 12.02.2018 tarihli ve 2015/13828 Esas, 2018/764 Karar sayılı kararıyla; dava konusu 114 ada 3 parsel sayılı taşınmazın 1/2 payı ile 101 ada 276, 375, 384, 403, 405, 464; 103 ada 3; 183 ada 20 ve 35 ile 187 ada 5 parsel sayılı taşınmazların dava tarihi itibariyle dava dışı üçüncü kişiler adına kayıtlı olduğu, bu taşınmazlar yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği, dava konusu diğer taşınmazlar yönünden ise yapılan inceleme, araştırma ve uygulamanın hüküm vermeye yeterli bulunmadığı, öncelikle taraflara niza konusu 14.01.1988 tarihli senede ilişkin olarak senet tanıklarını dinletme imkanı sağlanması, talep edilmesi halinde senet tanıkları da hazır edilmek suretiyle mahallinde yerel bilirkişiler, taraf tanıkları ve fen bilirkişisinin katılımı ile keşif yapılması, yerel bilirkişiler ve tanıklara davalının dayandığı senet okunup senedin içeriği ve çekişmeli taşınmazları kapsayıp kapsamadığının belirlenmeye çalışılması, çekişmeli taşınmazların öncesinin kime ait olduğu, kimden kime ne şekilde intikal ettiği, zilyetliğin hangi tarihten beri hangi nedenle kimde olduğu ve ne şekilde sürdürüldüğü hususlarında maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınması, toplanmış ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
3. Mahkemenin 24.03.2021 tarihli ve 2018/149 Esas, 2021/48 Karar sayılı kararıyla; bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde, taşınmazların 14.01.1988 tarihli "Satış senedi" ile 1.000.000 TL karşılığı satıldığı ve davacının parasını aldığının ispat edilemediği, senetteki imzaların senet tanığı ... tarafından inkar edildiği, 14.01.1988 tarihli satış senedinin adi yazılı, resmi şekilde yapılmamış olan bir sözleşme olup hukuken de geçersiz olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile dava tarihi itibariyle dava dışı üçüncü kişi adına kayıtlı olduğundan dava konusu 101 ada 375 parsel sayılı taşınmaz yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine; davacı vekilinin dava dilekçesinde herhangi bir talebi olmadığı, yalnızca ıslah talebinde feragat ettiği 101 ada 376 parsel sayılı taşınmaz yönünden karar verilmesine yer olmadığına, dava konusu 114 ada 3 parsel sayılı taşınmazın 1/2 payı ile 101 ada 276, 376, 384, 403, 405, 464; 103 ada 3; 183 ada 20 ve 35 ile 187 ada 5 parsel sayılı taşınmazlar yönünden feragat nedeniyle davanın usulden reddine; dava konusu 114 ada 3 parsel sayılı taşınmazdaki davalı ... adına kayıtlı 1/2 pay ile 101 ada 296, 466, 470, 476, 617; 102 ada 13, 146, 152, 292; 111 ada 18, 31, 234; 112 ada 72; 124 ada 5; 169 ada 30 ve 36 parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile davacıların payları oranında adlarına tesciline karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; maddi olayın tespitinde, davanın hukuki nitelendirmesinde ve dosyada mevcut delillerin değerlendirilmesinde hataya düşerek usul ve yasaya aykırı karar verildiğini, davalının, davacının miras payını diğer mirasçıların tamamı ile birlikte kadastro öncesinde satın aldığını, Kadastro Kanunu'nun 5 inci maddesinin 3 üncü fıkrasının göz önünde tutularak ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek (uyulan bozma ilamı kabulünün de bu yönde olduğu) hüküm kurmak yerine dosya kapsamına uymayan değişik düşünceler ile muris muvazaası davasının genel prensipleri tekrarlanarak harici satım nedeni ile tapu iptali ve tescil hükümleri değerlendirilip, devir tarihinde dava konusu taşınmazların tapulu olduğu kabul edilerek hüküm kurulduğunu, tarafların kardeşi ve satış sözleşmesinin tarafı, aynı zamanda tarafların ortak tanığı Şükriye Köse'nin beyanının dikkate alınmadığını, davalı ile husumeti bariz ...'ın beyanına itibar edildiğini, dava konusu taşınmazların devir tarihinde tapusuz olduğunu, Mahkemenin senedin hukuken geçersiz olduğu yönündeki tespitinin de yerinde olmadığını, davacı tarafın sahtelik ve geçersizlik iddialarını ispat edemediğini, deliller değerlendirilirken hataya düşüldüğünü, devir ve temlikin davalı tarafça ispatlandığını, yargılama esnasında vefat eden davacı ...'ye hükümde yer verilmesinin, davacı olarak mirasçılarının gösterilmemesinin, 4 mirasçı olmasına karşın sadece 2 tanesinin kararda yer almasının, 101 ada 376 parsel sayılı taşınmaz yönünden hem feragat nedeni ile ret hem de karar verilmesine yer olmadığına dair hükmü kurulmasının, peşin olarak alınan harç miktarının yazılmamasının, dava kısmen kabul edilmesine karşın yargılama giderlerinin tamamının davalıya yüklenmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu bildirerek ve önceki beyanlarını tekrarla Mahkeme kararının bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14 üncü maddesi.
3. Değerlendirme
1. Dosya içeriği ve toplanan delillere göre; 1908 doğumlu mirasbırakan ...'ün 01.11.1976 tarihinde ölümü ile geriye mirasçıları olarak davacı kızı ... ve davalı oğlu ... ile dava dışı kızı Şükriye, kendisinden sonra ölen kızları Fatma ve Hanife'nin mirasçılarının kaldığı, davacı ...'nin ise yargılama sırasında 30.11.2019 tarihinde ölümü üzerine mirasçıları olan ..., ..., ... ve ...'ın davaya devam ettikleri anlaşılmaktadır. Dava konusu 101 ada 296 ve 466; 102 ada 292; 111 ada 18, 31, 234; 112 ada 72; 124 ada 5; 169 ada 30 parsel sayılı taşınmazlar ve 114 ada 3 parsel sayılı taşınmazdaki 1/2 payın irsen intikal, taksim, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalı ... adına tespit ve tescil edildiği, 101 ada 470 ve 476; 102 ada 13, 146 ve 152; 169 ada 36 parsel sayılı taşınmazların ise yine irsen intikal, taksim, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalı ... adına tespit edildiği, Kadastro Mahkemesinde görülen davalar neticesinde ifraz edilerek aynı parsel numaraları ile ve 101 ada 617 parselin de davalı ... adına hükmen tescil edildiği, davalı ... adına tespit ve tescil edilen dava konusu 101 ada 276, 375, 384, 403, 405 ve 464; 103 ada 3; 183 ada 20 ve 35; 187 ada 5 parsel sayılı taşınmazların satış suretiyle dava dışı kişilere devredildiği, 114 ada 3 parsel sayılı taşınmazdaki 1/2 payının ise dava dışı Yaşar adına tespit ve tescil edildiği sabittir.
2. Hemen belirtmek gerekir ki, dava tarihi itibariyle dava dışı kişi adına kayıtlı 101 ada 375 parsel sayılı taşınmaz yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiş olması doğrudur. Her ne kadar Mahkemece; dava konusu 114 ada 3 parsel sayılı taşınmazın 1/2 payı, 101 ada 276, 384, 403, 405, 464; 103 ada 3; 183 ada 20 ve 35 ile 187 ada 5 parsel sayılı taşınmazlar yönünden feragat nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken; feragat nedeniyle davanın usulden reddine şeklinde hüküm kurulması doğru değil ise de bu husus temyiz nedeni yapılmadığından eleştirilmekle yetinilmiştir.
3. Karar başlığında, davacı olarak ... gösterilip mirasçıları olarak ... ve ... yer verildiği halde diğer mirasçılar ... ve ...'a yer verilmemiş olması doğru değil ise de bu husus yerinde düzeltilebilir bir maddi hata olarak görülmüştür.
4. Öte yandan, dava dilekçesinde dava konusu yapılmayan 101 ada 376 parsel sayılı taşınmaz yönünden karar verilmesine yer olmadığına dair karar verildikten sonra, anılan parsele ilişkin yeniden hüküm kurularak feragat nedeniyle usulden ret kararı verilmesi ise doğru değildir.
5. Davalı vekilinin davanın kabulüne ilişkin temyiz itirazlarına gelince;
Somut olayda; dava konusu taşınmazların kadastro öncesinde tapusuz taşınmazlar olduğu, tarafların mirasbırakanı Mustafa'nın 01.11.1976 tarihinde kadastro tespitinden önce öldüğü, mirasbırakanın ölümünden sonra dava konusu taşınmazların davalının zilyetliğinde olduğu, 14.01.1988 tarihli senedin tamamen sahte olarak düzenlendiği ispatlanamadığı gibi 1988 yılında davacı ve dava dışı mirasçıların dava konusu taşınmazlara ilişkin mirasbırakandan gelen haklarını ve zilyetliklerini davalıya devrettikleri dinlenen mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarından anlaşılmaktadır.
6. Hal böyle olunca; dava konusu 114 ada 3 parsel sayılı taşınmazdaki davalı ... adına kayıtlı 1/2 pay ile 101 ada 296, 466, 470, 476, 617; 102 ada 13, 146, 152, 292; 111 ada 18, 31, 234; 112 ada 72; 124 ada 5; 169 ada 30 ve 36 parsel sayılı taşınmazlar yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile anılan parsellere ilişkin davanın kabulüne hükmedilmesi doğru olmamıştır.
V. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı vekilinin yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 428 inci maddesi gereğince BOZULMASINA,
Bozma sebebine göre yargılama giderlerine ilişkin sair hususların incelenmesine şimdilik yer olmadığına,
03.09.2022 tarihinde yürürlüğe giren ve 23.05.2023 olan duruşma tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden davalı vekili için 8.400,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilen davacılardan alınmasına,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde temyiz eden davalıya iadesine,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
20.12.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.