Logo

1. Hukuk Dairesi2021/5558 E. 2023/424 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tespit harici bırakılan taşınmazın davacılar tarafından kazandırıcı zamanaşımı yoluyla iktisap edilip edilmediği ve tapuya tescilinin gerekip gerekmediği hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Dava konusu taşınmazın köylünün ortak kullanımında olan mera vasfında olması ve zilyetlik yoluyla mülkiyetin kazanılmasının mümkün olmaması gözetilerek, yerel mahkemenin davacılar lehine verdiği kısmi kabul kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

HÜKÜM/KARAR : Kabul

Taraflar arasındaki tespit harici bırakılan taşınmazın tescili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince kararın bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Karar, davacılar vekili ve davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili dava dilekçesinde; Saylakkaya köyü çalışma alanında bulunan ve kadastro sırasında tespit harici bırakılan taşınmazı davacıların uzun süre malik sıfatı ile zilyet olduklarını ileri sürerek kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak taşınmazın davacılar adına tapuya tescilini istemiştir.

Yargılama sırasında ... ve ..., dava konusu taşınmazın mera olduğu iddiasına dayanarak davaya katılmışlardır.

II. CEVAP

Davalılar; Hazine vekili, ... vekili ve Şanlıurfa Büyükşehir Belediye Başkanlığı vekili yargılama sırasında davanın reddine karar verilmesini istemişlerdir.

III. MAHKEME KARARI

Halfeti Asliye Hukuk Mahkemesinin 13.02.2014 tarihli 2011/181 E., 2014/101 K. sayılı kararıyla, davanın kabulüne, fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 57.491,26 m2'lik bölümün davacılar adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Bozma Kararı

Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 15.11.2016 tarihli ve 2016/3189 Esas, 2016/9050 Karar sayılı kararıyla, “... ile Şanlıurfa Büyükşehir Belediye Başkanlığına husumet yaygınlaştırılıp dava dilekçesi ve duruşma günü yöntemine uygun şekilde tebliğ edilerek taraf teşkilinin sağlanması, bundan sonra yeniden keşif yapılarak davalı köy tüzel kişiliğinin delil olarak dayandığı Halfeti Asliye Ceza Mahkemesinin 10/11/2009 tarihli 2009/107 Esas, 2009/192 Karar sayılı dosyası ve karar ekli krokisi yöntemince taşınmaza uygulanarak Mahkeme kararı ve krokisinin kapsamı ve hukuki bağlayıcılığının belirlenmesi, dinlenecek yerel bilirkişi ve taraf tanıklarından taşınmazın geçmişte kime ait olduğu, kimden nasıl intikal ettiği, kim tarafından ne zamandan beri ne suretle kullanıldığı etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılması, tarafların iddia ve savunmalarına ilişkin tüm deliller toplanıp değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği" belirtilerek hüküm bozulmuştur.

C. Bozma Sonrası Mahkeme Kararı

Halfeti Asliye Hukuk Mahkemesinin 27.12.2019 tarihli 2017/162 E., 2019/435 K. sayılı kararıyla, dava konusu taşınmazda fen bilirkişi raporunda (B) harfi ile gösterilen kısmın, dava tarihinden geriye doğru 20 yıldan fazla bir süre ile davacı tarafından koşullarına uygun olarak tasarruf edildiği, Kadastro Kanunu'nun 14 ve 17. maddeleri gereği masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek ikamet amaçlı olarak kullanıldığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 15.10.2018 tarihli fen bilirkişi raporunda (B) harfi ile gösterilen 34.538,15 m2 miktarındaki yerin davacı adına fıstıklık-zeytin-bağ ve incir vasfında tapuya kayıt ve tesciline, imar ihya olgusu tamamlanmayan yerler açısından Hazinenin talebi doğrultusunda aynı fen bilirkişi raporunda (C) harfi ile gösterilen 22.953.11 m2'lik kısmın arazi vasfı ile Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.

D. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili ve davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

E. Temyiz Sebepleri

1.Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; Mahkemenin kısmen ret kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, dosyada toplanan delillerden ret kararı verilen (C) harfi ile gösterilen kısmın da davacılar tarafından kullanıldığı ve imar ihya edildiğinin ispatlandığını, 1956 tarihli ... fotoğrafından tarımsal faaliyet olduğunun belirtildiğini, yöredeki imar-ihya faaliyetinin 3-5 yılda tamamlandığını, keşifte dinlenen tanık ve yerel bilirkişi beyanlarına göre taşınmazın davacı tarafa dedelerinden kaldığının ispatlandığını belirterek ve resen tespit edilecek nedenlerle kısmen ret kararının bozulmasını istemiştir.

2.Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; kabul kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, eksik araştırma ve inceleme ile karar verildiğini, tescil için gerekli yasada aranan şartların davacı taraf lehine oluşmadığını, Devletin hüküm ve tasarrufu altında olan yerlerin özel mülkiyete konu olmayacağını, kazandırıcı zamanaşımı ve imar ihya ile iktisap edilemeyeceğini, belirterek ve resen tespit edilecek nedenlerle kararın bozulmasını talep etmiştir.

F. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, TMK'nın 713/1, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 ve 17. maddelerine dayalı tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 190. maddesi şöyledir:

"İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir."

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6. maddesi şöyledir:

"Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür."

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1. maddesi şöyledir:

"Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir."

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 715. maddesi şöyledir:

“Sahipsiz yerler ile yararı kamuya ait mallar, Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. Aksi ispatlanmadıkça, yararı kamuya ait sular ile kayalar, tepeler, dağlar, buzullar gibi tarıma elverişli olmayan yerler ve bunlardan çıkan kaynaklar, kimsenin mülkiyetinde değildir ve hiçbir şekilde özel mülkiyete konu olamaz. Sahipsiz yerler ile yararı kamuya ait malların kazanılması, bakımı, korunması, işletilmesi ve kullanılması özel kanun hükümlerine tâbidir.”

3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesi şöyledir:

“Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüz ölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.”

3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 16. maddesinin ilgili kısımları şöyledir:

...

“B) Mera, yaylak, kışlak, otlak, harman ve panayır yerleri gibi paralı veya parasız kamunun yararlanmasına tahsis edildiği veya kamunun kadimden beri yararlandığı belgelerle veya bilirkişi veya tanık beyanı ile ispat edilen orta malı taşınmaz mallar sınırlandırılır, parsel numarası verilerek yüz ölçümü hesaplanır ve bu gibi taşınmaz mallar özel siciline yazılır.

Bu sınırlandırma tescil mahiyetinde olmadığı gibi bu suretle belirlenen taşınmaz mallar, özel kanunlarında yazılı hükümler saklı kalmak kaydıyla özel mülkiyete konu teşkil etmezler.

Yol, meydan, köprü gibi orta malları ise haritasında gösterilmekle yetinilir.”

3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 17. maddesi şöyledir:

“Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14. maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde Hazine adına tespit edilir. İl, ilçe ve kasabaların imar planının kapsadığı alanlarda kalan taşınmaz mallarda bu hüküm uygulanmaz."

Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatlarında “Kadastro çalışmalarında tespit dışı bırakılan taşınmazın tescili davalarında, TMK'nın 713. maddesinin 3. fıkrası hükmüne göre Hazine ve ilgisi bakımından diğer kamu tüzel kişileri yasal hasım durumunda bulunduklarından yargılama gideri, harç ve avukatlık ücretinden sorumlu tutulamayacakları” benimsenmiştir.

3. Değerlendirme

1. Davacılar vekilinin hükme esas alınan fen bilirkişi raporunda (C) harfi ile gösterilen kısma yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;

Temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

2. Davalı Hazine vekilinin hükme esas alınan fen bilirkişi raporunda (B) harfi ile gösterilen kısma yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;

Mahkemece, çekişmeli taşınmazın hükme esas alınan fen bilirkişi raporunda (B) harfiyle gösterilen bölümü üzerinde, davacı taraf yararına zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğu gerekçesiyle yazılı olduğu şekilde karar verilmiş ise de, varılan sonuç dosya kapsamına uygun bulunmamaktadır. Taşınmazın zilyetlik yoluyla kazanılabilmesi için, öncelikle zilyetlikle kazanılabilecek yerlerden olması, bundan sonra da 3402 sayılı Yasa'nın 14 ve 17. maddeleri uyarınca, emek ve para harcanmak suretiyle imar-ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilmesi ve bu işlemlerin tamamlanmasından sonra kazanmayı sağlayacak zilyetlik süresinin geçmesi zorunludur.

Somut olayda; dosyadaki fotoğraflar, dosyada dinlenen mahalli bilirkişi beyanları ve Halfeti Asliye Ceza Mahkemesinin 2009/207 Esas 2009/192 Karar sayılı dosyasında dinlenen tanık beyanları ile mahkumiyet kararına göre, dava konusu edilen taşınmazın köylünün ortak kullanımında olan köy boşluğu vasfında olduğu, tüm köylünün bu taşınmazda hayvanlarını otlattığı anlaşılmaktadır. Her ne kadar davacı tanıkları taşınmazın davacı tarafından 25 sene önce zeytin ağaçları dikilerek kullanıldığını beyan etmiş ve 1985 ile 1999 tarihli ... fotoğraflarında (B) harfi ile gösterilen kısımda tarımsal faaliyet olduğu belirtilmiş ise de taşınmazın öncesi köylünün ortak kullanımında olan yerlerden olması nedeni ile zilyetlik ile mülkiyetin kazanılabilmesi mümkün değildir. Bu sebeple mahkemece, imar-ihya şartı ile zilyetlik süre hesabı yapılarak karar verilmesi usul ve yasaya uygun bulunmamaktadır.

Hal böyle olunca; Mahkemece, dava konusu taşınmaz bölümü zilyetlikle kazanılabilecek yerlerden olmadığı hususu dikkate alınarak, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, dosya kapsamına uygun olmayan gerekçelerle kabul kararı verilmesi isabetsiz olmuştur.

V. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının reddine,

2. Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü 6100 sayılı Yasa'nın geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

24/01/2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.