Logo

1. Hukuk Dairesi2021/5577 E. 2022/4383 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro harici bırakılan taşınmazın tescili davasında, davacı lehine zilyetlikle tescil şartlarının oluşup oluşmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemece, taşınmazın niteliği, üzerindeki zilyetliğin şekli ve süresi ile imar-ihya tarihi gibi hususların yeterince araştırılmadan ve eksik incelemeye dayalı olarak hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı görülerek karar bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki tespit harici bırakılan tapusuz taşınmazın tescili davasında yapılan yargılama sonunda Mahkemece verilen davanın kabulüne ilişkin kararın davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü.

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; ... ilçesi, ... köyünde bulunan ve kadastro harici bırakılan dava dilekçesinde sınırlarını belirttiği taşınmazın 20 yılı aşkın bir süredir davacının malik sıfatıyla zilyetliğinde olduğunu, davacı lehine zilyetlikle tescil şartlarının oluştuğunu ileri sürerek, taşınmazın davacı adına tapuya kayıt ve tescilini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle, davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

Gercüş Asliye Hukuk Mahkemesinin 03/03/2016 tarihli ve 2013/84 Esas, 2016/49 Karar sayılı kararıyla, davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

1. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz talebinde bulunmuştur.

2. Bozma Kararı

Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 19/06/2014 tarihli ve 2014/3688 Esas, 2014/8730 Karar sayılı kararı ile "Dava konusu ve temyize konu olan (A), (B,) (C) harfleri ile gösterilen taşınmaz bölümlerinin kadastro harici yer niteliğinde olup, dosyadaki bilirkişi raporuna göre ... köyü mülki hudutları içerisinde bulunduğu, ... köyünün ... ilçesine bağlı olup bu ilçede adliye bulunmadığından adli yargı yeri olarak Batman iline bağlı olduğu ve taşınmazın aynına yönelik davalarda taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinin yetkili olacağı ve yetkisizlik kararı verilmesi gerektiği" belirtilerek hüküm bozulmuştur.

3. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Gercüş Asliye Hukuk Mahkemesinin 30/01/2020 tarihli ve 2019/869 Esas, 2020/83 Karar sayılı kararıyla, yetkisizlik kararı verilip ve bu kararın temyiz edilmeksizin 01.07.2020 tarihinde kesinleşmesiyle dosya yetkili Batman Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmiştir.

Batman 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 15/12/2020 tarihli ve 2020/411 Esas, 2020/729 Karar sayılı kararıyla, bilirkişi raporlarına, mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarına göre dava konusu taşınmaz bölümlerinin mera, meradan açma ya da Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olmayıp, en az 30 yıldır davacı tarafından malik sıfatı ile nizasız ve fasılasız ekonomik amaca uygun zilyet olunduğu, taşınmazın mera ve orman niteliğinde bulunmayıp kamu hizmetine tahsis edilmediği, tarım arazisi vasfında olduğu gerekçesiyle davanın kabulüyle; 11/05/2015 tarihli fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 19.155,88 m², (B) harfi ile gösterilen 9.503,68 m², (C) harfi ile gösterilen 2.954,87 m² kısımların bağ vasfı ile davacı ... adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.

4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz talebinde bulunmuştur.

5. Temyiz Nedenleri

Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu yerin tapulama harici, Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğunu, yapılan araştırma ve incelemenin eksik ve yetersiz olduğunu, davacı lehine kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle mülk edinme koşullarının oluşmadığını belirterek ve re'sen belirlenecek nedenlerle Mahkemenin kabul kararının bozulmasını talep etmiştir.

6. Gerekçe

6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava kadastro çalışmaları sırasında tespit harici bırakılan taşınmazın 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. ve 17. maddeleri ile 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 713. maddesi uyarınca tescili istemine ilişkindir.

Dava konusu taşınmaz bölümlerinin bulunduğu yerde kadastro çalışmalarının 1984 yılında kesinleştiği, yapılan çalışmalarda taşınmazın taşlık olması nedeni ile tapulama harici bırakıldığı anlaşılmıştır.

6.2. İlgili Hukuk

3402 sayılı Kadastro Kanunu 14. maddesi, “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.”

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1. maddesi, "Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir."

3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 17. maddesi, “Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14. maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde Hazine adına tespit edilir.” hükümlerini içermektedir.

6.3. Değerlendirme

Bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı bir çözüme kavuşturulabilmesi için yasanın aradığı tüm koşulların eksiksiz olarak davacı taraf lehine gerçekleşmiş olduğunun duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmiş olması gerekmektedir.

Dolayısıyla davacının önce dava konusu taşınmazı masraf ve emek sarf ederek imar ve ihya ettiğini, daha sonrada tarıma elverişli hale getirdikten sonra çekişmesiz ve aralıksız 20 yıl zilyet olduğunu belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanları ile ispat etmesi gerekir.

Somut olayda; 1984 yılına ait tek hava fotoğrafı bu konuda uzman olmayan jeolog bilirkişi tarafından incelenip yorumlamış, orman mühendisi bilirkişisi ise hava fotoğrafını sadece orman yönünden inceleyip değerlendirmiş, dolayısıyla hava fotoğrafı incelemesi yetersiz olmuş, taşınmaz bölümlerinin niteliği, üzerinde sürdürülen zilyetliğin şeklinin ve süresinin ne olduğunu ve imar-ihyanın başlangıç tarihi ile tamamlanma tarihlerinin tespiti yönünden ziraatçı bilirkişinin yetersiz ve soyut içerikli raporu ile yetinilerek bu hususta ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmamış, bozmadan önce alınan fen bilirkişi raporu ile bozmadan sonra alınan fen bilirkişi raporu arasında hem yüz ölçüm miktarında hem de krokinin şeklinde farklılık olmasına rağmen bu farkın neden kaynaklandığı araştırılmamıştır. Taşınmaz bölümünün doğu ve batı sınırında dere yatağı olmasına rağmen jeolog bilirkişi tarafından denetime elverişli rapor alınmamış, çekişmeli taşınmaz bölümü üzerinde davacı lehine zilyetlikle kazanım şartlarının oluşup oluşmadığı somut olarak ortaya konulmadan hüküm kurulmuştur. Bu şekilde araştırma ve inceleme ile hüküm kurulamaz.

Hal böyle olunca; Mahkemece öncelikle, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünden taşınmazın sınırında bulunan derelerde ıslah veya sedde çalışması yapılıp yapılmadığı, derenin yatak değiştirip değiştirmediği ve derede taşkın olup olmadığı hususları sorulmalı, çekişmeli taşınmaz bölümüne ait temin edilebilen en eski ve yeni tarihli orto foto ve uydu fotoğrafları ile Harita Genel Müdürlüğü web sitesinin hava fotoğrafı sorgulama sayfasına girilerek taşınmazın bulunduğu köyü/mahalleyi kapsayacak şekilde hangi yıllara ait hava fotoğrafı bulunduğu araştırılıp belirlenmek ve (denetimin sağlanması bakımından) ilgili sayfanın çıktısı dosya içerisine konulmak suretiyle buradan elde edilen verilere göre dava tarihinden 15-20-25 yıl öncesine ait 3 ayrı dönemde çekilmiş stereoskopik hava fotoğrafları Harita Genel Müdürlüğünden celp edilerek dosya arasına konulmalı, dava konusu taşınmaz bölümüne komşu taşınmazların kadastro tutanakları ve varsa dayanakları olan kayıt ve belgeler getirtilip dosya bu şekilde ikmal edildikten sonra mahallinde, elverdiğince yaşlı, yöreyi iyi bilen, tarafsız ve davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek üç kişilik yerel bilirkişi kurulu ve taraf tanıkları ile fen bilirkişisi, jeolog bilirkişisi, jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişi kurulu ve üç kişilik ziraatçı bilirkişi kurulu ile yeniden keşif yapılmalıdır.

Yapılacak bu keşifte dinlenecek yerel bilirkişiler ve taraf tanıklarından, çekişmeli taşınmaz bölümünün öncesinin ne olduğu, evveliyatı itibariyle taşınmaz üzerinde sürdürülen zilyetliğin mevcut olup olmadığı, mevcut ise hangi tarihte başladığı ve hangi tasarruflarla sürdürüldüğü, kimden kime ve nasıl intikal ettiği, taşınmazın ne şekilde imar-ihya edildiği ve imar- ihyanın ne zaman tamamlandığı, davacının çekişmeli bölüm üzerinde ne şekilde tasarrufta bulunduğu hususları etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, beyanlar arasında çelişki oluştuğu takdirde yöntemine uygun şekilde çelişkinin giderilmesine çalışılmalı, yerel bilirkişi ve tanık beyanları komşu parsel tutanak ve dayanakları ile denetlenmeli; çekişmeli taşınmazın niteliğine ve fiziksel özelliklerine ilişkin mahkeme hâkiminin gözlemi keşif tutanağına yansıtılmalıdır.

Ziraat mühendisleri bilirkişi kurulundan, çekişmeli taşınmaz bölümün önceki ve şimdiki tarımsal niteliğini bildiren, gerçekleştirildiği iddia edilen imar-ihyanın tamamlanma tarihi ile zilyetliğin sürdürülüş şeklini ve süresini açıklayan, komşu parsellerle karşılaştırmalı biçimde toprak yapısını, kot farkını, eğimini, bitki desenini irdeleyen, önceki ziraat bilirkişi raporlarını değerlendiren, taşınmazın değişik yönlerden çekilmiş fotoğrafları ile desteklenmiş, somut verilere ve bilimsel esaslara dayalı, ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalıdır.

Jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişiye hava ve uydu fotoğrafları tevdi edilerek, hava fotoğrafı ve memleket haritası ile kadastro paftası ölçeğinin harita çizim programları aracılığıyla eşitlenmesi suretiyle çekişmeli taşınmaz bölümünün konumunun çevre parsellerle birlikte harita üzerinde gösterilmesi istenilmeli ve hava fotoğrafları ile kadastro paftası çakıştırılıp stereoskop aletiyle inceleme yaptırılarak, çekişmeli taşınmaz bölümünün fotoğrafların çekildiği tarihlerdeki niteliği, kullanım şekli ve imar-ihya çalışmalarının tamamlanıp tamamlanmadığı, tamamlanmış ise hangi tarihte tamamlandığı hususlarında ayrıntılı rapor düzenlettirilmelidir.

Jeolog bilirkişiden, dava konusu taşınmazın, dere yatağı vasfında olup olmadığı, dere yatağından kazanılıp kazanılmadığı ve derenin taşkın sahası kapsamında bulunup bulunmadığı ve derenin aktif olup olmadığı hususlarında rapor alınmalıdır.

Fen bilirkişisinden, keşfi takibe imkan verir ayrıntılı rapor ve kroki düzenlemesi istenilmeli; bu şekilde taşınmaz bölümü bakımından davanın açıldığı tarihe kadar davacı yararına 3402 sayılı Yasa’nın 14. ve 17. maddelerinde yazılı imar-ihya ve zilyetlikle iktisap koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği duraksamasız şekilde saptanmalıdır.

Mahkemece bu hususlar gözetilmeksizin, eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.

V. SONUÇ

Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 01.06.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.