"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
HÜKÜM/KARAR : Kabul
Taraflar arasında görülen tespit harici bırakılan yerin tescili davasında Pazarcık Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir. Karar davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Nefsidoğanlı köyü sınırlarında bulunan yaklaşık 528 m2 yerin nizasız ve fasılasız 25 yılı aşkın süredir davacı tarafça kullanıldığından bahisle davacı adına tescilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu yerin Devletin hüküm ve tasarrufunda bulunan yerlerden olduğunu öne sürerek davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemece, taşınmazın davacı tarafından imar ihya edilerek ev ve bahçe haline dönüştürüldüğü ve 20 yıldan fazla bir süredir kullanıldığı, orman, mera olmadığı ve böylece TMK'nın 713/1. maddesinde aranan şartların oluştuğu gerekçesiyle, davanın kabulü ile fen bilirkişisinin 04.03.2009 tarihli raporu ve ekindeki krokide gösterilen 561,39 m2 miktarındaki ev ve bahçe niteliğindeki taşınmazın davacı adına tapuya tesciline karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
A.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Nedenleri
Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu yerin Devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğunu, karara dayanak teşkil eden bilirkişi raporlarının yetersiz ve bilimsel dayanaktan yoksun olduğunu öne sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, yörede yapılan kadastro sırasında tescil harici bırakılan taşınmazın davacı adına tescili isteğinden ibarettir.
2. İlgili Hukuk
1. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesi şöyledir: “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir. (Değişik ikinci fıkra: 3/7/2005 - 5403/26 md.) Sulu veya kuru arazi ayrımı, Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu hükümlerine göre yapılır.”
2.3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 17. maddesi şöyledir: “Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14 üncü maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde Hazine adına tespit edilir. İl, ilçe ve kasabaların imar planının kapsadığı alanlarda kalan taşınmaz mallarda bu hüküm uygulanmaz."
3. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun olağanüstü zamanaşımı başlıklı 713. maddesinin birinci fıkrasında; “Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir." düzenlemesi mevcuttur.
3. Değerlendirme
1. Çekişmeli taşınmazın yörede 1969 yılında yapılan kadastro sırasında taşlık olarak 1963 yılında kadastro harici bırakıldığı anlaşılmıştır.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı tarafça ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
V. KARAR
Açıklanan nedenlerle; davalı Hazinenin temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA,
492 sayılı Harçlar Kanunu'nun değişik 13. maddesinin j. bendi gereğince davalı Hazineden harç alınmasına yer olmadığına,
23.01.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.