Logo

1. Hukuk Dairesi2021/5627 E. 2023/1064 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro çalışmaları sırasında yol olarak tespit harici bırakılan taşınmazın davacılar tarafından zilyetliğe dayalı olarak tescilinin talep edilmesi üzerine, Hazine'nin bu talebe itiraz etmesi nedeniyle oluşan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemenin, davacıların taşınmaz üzerindeki yirmi yıllık zilyetliğini kabul ederek tescile hükmetmesinde ve önceki bozma kararlarına uygun davranmasında bir isabetsizlik bulunmadığı gözetilerek yerel mahkemenin kararı onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine karar, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 25.03.2019 tarihli ve 2016/7322 Esas, 2019/2059 Karar sayılı kararı ile bozulmuştur.

Yerel Mahkeme kararı davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar, 162 ada 4 ve 5 parsel sayılı taşınmazların maliki olduklarını, kadastro çalışmaları sırasında çekişme konusu 162 ada 4 ve 5 parsel ile dava dışı 6 parsel sayılı taşınmazların yan tarafının kadimden beri yol olarak kullanıldığı gerekçesiyle tespit harici bırakıldığını, oysa bu alanda hiç bir zaman yol olarak kullanılan yerin bulunmadığını, uzun yıllardan beri bu alanın kendilerinin zilyetliğinde bulunduğunu ileri sürerek, kadastro çalışmaları sırasında yol olarak tespit harici bırakılan yerin dava konusu 162 ada 4 ve 5 parsel sayılı taşınmazlara eklenmesi suretiyle tesciline karar verilmesini istemişlerdir.

II. CEVAP

1. Davalı Hazine vekili, davanın reddini savunmuştur.

2. Davalı ... vekili, hak düşürücü süre geçtikten sonra davanın açıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

... Asliye Hukuk Mahkemesinin 16.07.2013 tarihli ve 2012/125 E., 2013/103 K. sayılı kararıyla; kadastro tespitinin 2007 yılında kesinleşmesi nedeniyle tespit öncesi kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayalı olarak tescil davasının açılabilmesi için davacı tarafça iki yıllık makul sürenin geçirildiği, tespit sonrası zilyetliğe dayalı olarak davanın açıldığı kabul edildiğinde ise tespitin kesinleştiği tarih ile davanın açıldığı 18.10.2012 tarihine kadar 20 yıllık kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile edinme için sürenin dolmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar temyiz başvurusunda bulunmuştur.

B. Birinci Bozma Kararı

Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 19.06.2014 tarihli ve 2014/3684 Esas, 2014/8729 Karar sayılı kararıyla; ".. Taşınmazın bulunduğu ... Belediye Başkanlığı ile ... İlçesi ... Büyükşehir Belediyesi sınırları içerisinde kaldığından, 5216 ve 6360 sayılı Yasalar uyarınca ... Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı'na da husumet yöneltilmesi yasal zorunluluktur. Bu nedenle, öncelikle davada ... Belediye Başkanlığı ile ... Büyükşehir Belediyesi Başkanlığına husumet yöneltilerek, varsa savunma ve delillerinin tespiti, ondan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekmektedir. Anılan Yasa uyarınca taraf teşkili tamamlanmadan işin esasına girilerek yazılı şekilde hüküm kurulması yasaya aykırıdır. Öte yandan dava, kadastro çalışmaları sırasında tescil harici bırakılan yolun tesciline ilişkindir. 3402 sayılı Yasa'nın 16. maddesi gereği yollar kadastro tespiti sırasında haritasında gösterilmekle yetinilir. Bu tip yerlerin komşu parselleri hakkında kadastro tespit tutanaklarının düzenlenmesi usulüne uygun olarak sürdürülen zilyetliği kesintiye uğratmaz. Dolayısıyla davacılar kadastro tespiti öncesinden beri sürdürdüğü zilyetlik nedenine dayanarak adına tescil talebinde bulunabilir. 3402 sayılı Yasa'nın 12/3. maddesinde yalnızca hakkında tutanak düzenlenen taşınmazlarla ilgili olarak 10 yıllık hak düşürücü süre belirlenmiş olup, gerek 3402 sayılı Yasa'da, gerekse de 4721 sayılı Yasa'nın tescil hükümlerini düzenleyen maddelerinde, hakkında tutanak düzenlenmeyen ya da tespit harici bırakılan yerler hakkında kadastro öncesi nedenlere dayanılarak dava açılmasını engelleyen ya da hak düşürücü süre belirleyen yasal bir düzenleme yoktur. Bu nedenle davanın makul süre içinde açılmadığı yönündeki mahkeme gerekçesi yerinde değildir. Mahkemece öncelikle taraf teşkili sağlanarak tarafların delilleri toplanıp esasa ilişkin bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir..." gerekçesiyle bozulmuştur.

C. Mahkemesince Birinci Bozmaya Uyularak Verilen Karar

... Asliye Hukuk Mahkemesinin 23.12.2015 tarihli ve 2015/76 E., 2015/257 K. sayılı kararıyla; kadastro çalışmaları sırasında çıkmaz yol olarak tespit harici bırakılan alanın evveliyatında mevcut olmadığı, bu alanın davacıların zilyetliğinde olduğu gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.

D. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

E. İkinci Bozma Kararı

Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 25.03.2019 tarihli ve 2016/7322 Esas, 2019/2059 Karar sayılı kararıyla; "...Mahkemece bozma ilamına uyulmakla, taraflar yararına usuli müktesep hak oluşur. Bu hakkın zedelenmemesi için bozma gereklerinin yerine getirilmesi zorunludur. Hükmüne uyulan bozma ilamında yukarıda özetlenen hususlara işaret edilmesine rağmen, bozma ilamının gereği yerine getirilmemiştir. Kadastroca tescil harici bırakılan yerler için açılan tescil davalarında 4721 sayılı TMK'nın 713/3. maddesi uyarınca davanın yasal hasım konumunda olan Hazine ve ilgili Kamu Tüzel Kişiliğine birlikte yöneltilmesi zorunludur. Yasal hasım konumundaki tüzel kişiler davaya dahil edilmeden yargılamaya devamla hüküm kurulması mümkün değildir. Taşınmazın bulunduğu ... İlçesi ... Büyükşehir Belediyesi sınırları içerisinde kaldığından, 5216 ve 6360 sayılı Yasalar uyarınca ... Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı'na da husumet yöneltilmesi yasal zorunluluktur. Taraf teşkili dava şartlarından olup, bu şart sağlanmadan davanın esasına girilemez. Hal böyle olunca, ... Büyükşehir Belediyesi'ni davaya dahil etmesi için davacı tarafa süre verilmeli, davaya dahil edilmesi halinde delillerini sunması bakımından süre ve imkan tanınmalı, taraf teşkili sağlandıktan sonra tarafların iddia ve savunmalarına ilişkin tüm deliller toplanıp değerlendirilerek sonucuna göre bir hüküm kurulmalıdır..." gerekçesiyle bozulmuştur.

F. Mahkemesince İkinci Bozmaya Uyularak Verilen Karar

... Asliye Hukuk Mahkemesinin 16.09.2020 tarihli ve 2019/160 E.,2020/96 K. sayılı kararıyla; bozma ilamına uyularak ... Büyükşehir Belediyesi davaya dahil edildikten sonra yapılan yargılama sonucunda, 162 ada 4, 5 ve 6 parsel sayılı taşınmazlar arasında kalan paftasında çıkmaz yol olarak görülen yolun evveliyatında mevcut olmadığı, bu alanın davacıların kullanımında olduğu gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.

G. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

H. Temyiz Sebepleri

Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu alanın kadastro çalışmaları sırasında yol olarak kullanıldığının tespit edilmesi üzerine tescil harici bırakıldığını ve bu şekilde de kullanılmaya devam edildiğini, yargılama aşamasında dinlenen mahalli bilirkişilerde tespit harici bırakılan alanın yol olarak kullanıldığını beyan ettiklerini, dava konusu alanın Devletin hüküm ve tasarrufu altında olan yerlerden olduğunu, özel mülke konu edilemeyeceğini belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

I. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kadastro sırasında tespit harici bırakılan taşınmazın tescili isteğine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1. maddesi, “Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir."

2. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesi, “ Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.”

3. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 17. maddesi, “ Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14 üncü maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde hazine adına tespit edilir.’’ hükümlerini içermektedir.

3. Değerlendirme

1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı HMK’nın geçici 3/2. maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un uygulanacağı davalar yönünden HUMK’un 428. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen ... Asliye Hukuk Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı Hazine temsilcisinin temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun hükmün HMK'nın Geçici 3. maddesi yollamasıyla HUMK'un 438. maddesi uyarınca ONANMASINA,

492 sayılı Harçlar Kanunu'nun 13. maddesinin “j” bendi gereğince davalı Hazineden harç alınmasına yer olmadığına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

23.02.2023 tarihinde dava konusu taşınmazın değeri itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.