"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında Mahkemesinde görülen tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı dava dilekçesinde, ... ili, ... ilçesi, ... köyünde ... ve dereye sınırı olan 2,5-3 dönüm civarındaki yerin taşlık olduğu gerekçesiyle tespit harici bırakıldığını, taşınmazı 30-35 yıldır kullandığını, imar ve ihya ettiğini, kültür arazisi haline getirdiğini, 20 yıldır ev ve bahçe yaptığını, taşınmazın devletin tasarrufu altında olan yerlerden olmadığını ileri sürerek adına tescile karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine, taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altında olan yerlerden olduğunu, zilyetlikle kazanılmasının mümkün olmadığını, davacının vergi kaydı, zilyet belgesi gibi delillerinin olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemenin 09.01.2013 tarihli ve 2011/21 Esas, 2013/11 Karar sayılı kararıyla davanın kabulü ile fen bilirkişi raporunda "A" harfi ile gösterilen 947,17 metrekarelik yerin son parsel numarası verilmek suretiyle davacı adına tesciline karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 12.05.2014 tarihli ve 2014/8539 Esas, 2014/5859 Karar sayılı kararı ile “...Taşınmaz ... Köyünün 457 sayılı mera parseline sınır olduğu halde usulüne uygun mera araştırması yapılmamış, imar ve ihyanın ne zaman başladığı ve ne zaman bittiği hususu tam olarak ortaya konulmamış, tescil davalarında yapılması zorunlu bulunan tescil ilanları yaptırılmamış, Kadastro Kanunu'nun 14. maddesinde öngörülen sınırlama ile ilgili araştırma yapılmamıştır. Eksik inceleme ile hüküm verilemez. Bir yerin niteliğini en iyi belirleme yöntemi hava fotoğrafı uygulamasıdır. Dava tarihi 26.01.2011 olduğuna göre, bu tarihten geriye doğru en az 15, 20 ve 25 yıl öncesine ait ve yüksek çözünürlüklü hava fotoğraflarının ve dava tarihinden itibaren iktisap süresince beşer yıllık periyotlarda çekilmiş olan hava fotoğraflarının Harita Genel Komutanlığından, aynı tarihler arasında düzenlenen fotoplan, fotometrik ve fotogrametrik paftaların ise İl Kadastro Müdürlüğünden getirtilerek dosya arasına konulmalı, mera tahsis kaydı bulunup bulunmadığı sorularak varsa mera tahsis kararı ve haritaları getirtilmeli, yeniden yapılacak keşifte, jeodezi ve fotogrametri uzmanı ile 3 kişilik ziraat bilirkişi kurulu, fen bilirkişisi, komşu köylerden seçilecek yerel bilirkişi ve tanıklar aracılığıyla uygulanması, hava fotoğraflarının çekildikleri tarihlere, Kadastro Müdürlüğü'nden gelen paftaların ise düzenlendikleri tarihlere göre dava konusu taşınmaz bölümlerinin kültür arazisi niteliğinde bulunup bulunmadığı, imar-ihyasının tamamlanıp-tamamlanmadığı veya hangi nitelikte bulunduğu konusunda uzman bilirkişilerden tarafların ve Yargıtay’ın denetimine açık gerekçeli rapor alınmalı, uydu fotoğrafı ile dava tarihinden önceki evrelere ilişkin kadastro paftasını harita çizim programıyla çakıştırılarak, yerel bilirkişi, tanıkların, komşu parsel maliklerinin ve tespit bilirkişilerinin HMK'nın 243, 244, 259 ve 290/2. maddeleri gereğince keşif yerine davetiyeyle çağırılmaları, uyuşmazlığın taşınmaza ilişkin bulunması nedeniyle keşif yerinde dinlenilmeleri, davacının hangi tarihte taşınmazın imar-ihyasına başladığı, imar-ihyanın ne şekilde sürdürüldüğü ve hangi tarihte tamamlandığı, taşınmazın öncesinin mera olup olmadığı, bitişikteki meradan açılıp açılmadığı konularında yerel bilirkişi, taraf tanıkları ile res'en hazır edilecek tespit bilirkişi ve komşu parsel maliklerinin bilgilerine başvurulmalı, imar ve ihyanın tamamlandığı tarihten dava tarihine kadar 20 yıllık kazanma süresinin dolup dolmadığı hesaplanmalı, daha önce götürülmeyen başka bir uzman bilirkişi ziraat mühendislerinden taşınmaz ve çevresinin toprak yapısı incelenmek suretiyle gerekçeli, denetime açık, karşılaştırmalı rapor istenmeli, tapulama harici kısımlar ile dava konusu bölümler irdelenerek imar-ihyanın yapılış tarzı açıklattırılmalı, yerel bilirkişi ve tanık beyanları arasında çelişki bulunduğu takdirde HMK'nın 261. maddesi uyarınca yüzleştirilmek suretiyle aykırılığın giderilmesine çalışılmalı, HMK'nın 290/2. maddesi uyarınca birlikte keşfe götürülecek bir fotoğrafçı aracılığıyla taşınmaz ve çevresinin yakın plan ve panoramik fotoğrafları çektirilip mahkemece onaylandıktan sonra dosya arasına konulmalı, dava edilen taşınmaza ilişkin tescil ilanları yaptırılarak dosyaya konulmalı, davacı adına aynı çalışma alanı içinde belgesizden taşınmaz tespit edilip edilmediği Tapu, Kadastro ve Hukuk Mahkemeleri Yazı İşleri Müdürlüklerinden sorulmalı, 40 ve 100 dönüm sınırı nazara alınmalı, toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmeli” gerekçesiyle Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemesince Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar
Mahkemece yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile ... ili ... ilçesi ... köyü sınırları içerisinde bulunan ve 09.01.2020 tarihli bilirkişi raporuna ekli krokide doğu hududunda 457 nolu ... Köyüne ait mera parseli, batı hududunda ... Köyü arasizi, kuzey hududunda 365 nolu parsel ile çevrili, krokide "A" harfi ile gösterilen, 2 katlı kagir ev, 1 katlı ahır, bahçe ve arsa olarak tasarruf edilen 947,17 m2 yüzölçümündeki yerin son parsel numarası verilmek suretiyle tapuya tesciline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı Hazine temyiz dilekçesinde özetle, tescil şartlarının oluşmadığını, davanın kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, ... Medeni Kanunu'un (TMK) 713 üncü maddesinin birinci fıkrası ve 3402 sayılı Yasa'nın 14 ve 17 nci maddeleri gereği tapusuz taşınmazın tescili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 üncü maddesinde; “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüz ölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.”
3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 17 nci maddesinde; “Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14 üncü maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde Hazine adına tespit edilir. İl, ilçe ve kasabaların imar planının kapsadığı alanlarda kalan taşınmaz mallarda bu hüküm uygulanmaz.”
4721 sayılı ... Medeni Kanunu’nun 713 üncü maddesinin birinci fıkrasında; "Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir."
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 297 nci maddesinin ikinci fıkrasında “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir” düzenlemesi yer almaktadır. Kamu düzeninden olan doğru sicil oluşturma ilkesi gereğince hakimin infazı kabil karar verme yükümlülüğü vardır. Yasa maddesinin bu açık hükmüne göre, mahkemelerce kurulan hükümler infaz sırasında tereddüt ve şüphe yaratmayacak nitelikte olmalıdır.
3. Değerlendirme
1. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı bilgi ve belgelere, yukarıdaki paragraflarda yer verilen ve hükmüne uyulan bozma kararlarında gösterildiği şekilde işlem yapılarak yazılı şekilde karar verilmesine göre davalı Hazine vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,
2. Somut olayda, bozma öncesi Mahkeme kararına dayanak teşkil eden 21.05.2012 tarihli bilirkişi raporunda "A" harfi ile gösterilen kısmın 947,17 m2 olarak tespit edildiği, Mahkemece verilen ilk kararın davacı tarafça temyiz edilmediği, bozma kararı sonrasında yapılan keşif sonucu hazırlanan 01.09.2020 tarihli bilirkişi raporunda dava konusu "A" harfi ile gösterilen alanın 1.230,24 m2 olarak tespit edildiği, Mahkemece aradaki farklılığın neden kaynaklandığının açıklanmasının istenilmesi üzerine 11.11.2020 tarihli ek bilirkişi raporunda; taşımazın sınırlarında farklılık olduğu, "D" harfi ile gösterilen evin doğusunda bulunan yapının da eklendiği, doğru olanın 21.05.2012 tarihli rapor olduğunun belirtildiği görülmüştür. Mahkemece hüküm kurulurken 21.05.2012 tarihli bilirkişi raporunda belirtildiği gibi 947,17 m2 üzerinden hüküm kurulmasına rağmen infazda tereddüt yaratacak şekilde hükme dayanak bilirkişi raporu tarihinin dava konusu alanın hatalı olarak 1.230,24 m2 hesaplandığı 01.09.2020 tarihli rapor olarak belirtilmesi doğru değildir.
Ne var ki, anılan hususun düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, mahkeme kararının hüküm kısmının düzeltilerek onanması, 6100 sayılı HMK’nın geçici 3 üncü maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un 438 ... maddesinin yedinci fıkrası hükmü gereğidir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Açıklanan nedenlerle davalı Hazine vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine,
2. Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının açıklanan nedenlerle kabulü ile; hükmün "2" ... bendinde yer "09/01/2020" ifadesinin hükümden çıkarılmasına, yerine hükme "21.05.2012" ifadesinin eklenmesine, Mahkeme kararının bu şekilde DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
20.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.