"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
HÜKÜM : Kabul
Taraflar arasında Mahkemede görülen zilyetliğe dayalı tapu iptali ve tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince, Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece, bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı dava dilekçesinde, dava konusu Ardahan, Merkez, Küçük Sütlüce köyü 108 ada 65 parseli ... isimli kişiden satın aldığını, taşınmaz üzerindeki binaları yenileyip hala bu taşınmazlarda ikamet ettiğini, satın aldığı yerin 7.000 m2 olduğunu, taşınmazın güney sınırında kalan kısmı da dayısı ... ...’dan satın aldığını, kadastro çalışmaları sırasında tapu kaydı bulunduğu gerekçesiyle bu iki yerin de birleştirilerek Hazine adına tespitinin yapıldığını, Hazine tapusunun 7.000 m2 olduğunu, ancak kadastro sırasında dayısından satın aldığı yerin de Hazine üzerine tespitinin yapıldığını, 50 yıldan fazla süredir ikamet ettiği taşınmazın mülkiyetini zilyetlikle kazandığını belirterek, tapunun iptaliyle adına tescilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı temsilcisi cevap dilekçesinde, dava konusu taşınmazın Hazine adına kayıtlı olduğunu, arazinin yüzölçümü ile Hazineye ait tapu kaydında yer alan yüzölçümün farklı olmasının nedeninin hesaplamanın yapıldığı tarihteki hatadan kaynaklanabileceğini, dava konusu yerle ilgili davacının satış talebinde bulunduğu ve ecrimisil ödediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Ardahan 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 29.03.2016 tarihli ve 2014/203 Esas, 2016/237 Karar sayılı kararıyla, keşif mahallinde dinlenen mahalli bilirkişiler ve tanık beyanlarından dava konusu taşınmazı davacının ... isimli kişiden yaklaşık 30 yıl önce aldığı ve halen kullanmaya devam ettiği, dava konusu taşınmaza komşu olan 108 ada 66 parsel sayılı taşınmazın tedavüllü tapu kaydı incelendiğinden garbı; ... evi, cenubu; ... ... olarak okuduğu, dolayısıyla tapunun oluşturulduğu tarihte bile dava konusu taşınmazın davacının kullanımında olduğunun tespit edildiği ve davacı lehine mülkiyeti kazanma şartlarının gerçekleştiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ve davacı taraf temyiz başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 12.02.2020 tarihli ve 2016/17899 Esas, 2020/419 Karar sayılı kararıyla, "Çekişmeli taşınmaza komşu taşınmazların tespitine esas tapu kayıtları ve dayanak belgeleri ile varsa haritaları tesislerinden itibaren tüm tedavülleriyle birlikte dosya arasına getirtilmesi, bundan sonra mahallinde; yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek en az üç kişilik yerel bilirkişi kurulu ve taraf tanıkları ile fen bilirkişisinin katılımıyla yeniden keşif yapılması ve yapılacak bu keşifte yerel bilirkişiler ve taraf tanıklarından, taşınmazın öncesinin kaçak ve yitik kişilerden kalıp kalmadığı etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılması, bu nitelikteki kişilerden (mütegayip eşhastan) kanun gereği Hazineye intikal eden taşınmazların süresi ne olursa olsun zilyetlikle iktisabının mümkün olmadığının dikkate alınması; taşınmazın öncesinin bu nitelikte olmayıp zilyetlikle kazanılacak yerlerden olduğunun anlaşılması halinde, Hazine tapusunun oluştuğu tarihe kadar, eklemeli olarak kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle mülk edinme koşullarının davacı taraf lehine gerçekleşip gerçekleşmediği yerel bilirkişi ve tanıklara sorularak saptanması, komşu taşınmazların tespitine esas dayanak tapu kayıtlarının tüm tedavülleri ile ve varsa haritaları mahallinde uygulanması, bu suretle ilgili tapu kayıtlarının çekişmeli taşınmazın yönünü ne okuduğunun belirlenmesi gerektiği... 3402 sayılı Kanun'un 36/A maddesi hükmünü uygulama olanağı bulunmadığının göz ardı edilmiş olmasının hatalı olduğu" gerekçeleriyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile keşif mahallinde dinlenen mahalli bilirkişilerden, dava konusu taşınmazın köy halkı tarafından kullanması için aynı köyde ... olan ve davacının dava dilekçesinde dava konusu taşınmazı satın aldığını iddia ettiği ...'e verilmiş olup ...'ün de davacının babasına sattığı, davacının babasından da davacıya intikal ettiği, tüm bu mahalli bilirkişi beyanlarından zilyetlik zincirinin hiç kopmadan davacıya kadar ulaşıp eklemeli zilyetliğin şartlarının oluştuğu, davalı Hazinenin dayanağı olan tapu kaydında yazıldığı gibi mütegayyip eşhastan kalmadığı mahalli bilirkişi beyanlarından anlaşılmakla; Hazinenin tek yanlı idari tasarruf ile yapmış olduğu işlemin esasen hukuki kıymetinin olmadığı, davacı yönünden ise mülkiyeti kazanma koşullarının gerçekleştiği anlaşıldığından davanın kabulüne karar verilmiştir.
V. BOZMA KARARI SONRASI MAHKEME KARARINA KARŞI TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde, davacının dava konusu taşınmazı ...'ten 1965 yılında satın aldığını iddia ettiği ancak bu tarihte Hazinenin bu taşınmaza ait tapu kaydı bulunduğunu, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin bozma kararına konu ilamında ".... taşınmazın öncesinin bu nitelikte olmayıp zilyetlikle kazanılacak yerlerden olduğunun anlaşılması halinde, Hazine tapusunun oluştuğu tarihe kadar, eklemeli olarak kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle mülk edinme koşullarının davacı taraf lehine gerçekleşip gerçekleşmediği yerel bilirkişi ve tanıklara sorularak saptanması" gerektiğine işaret ettiğini, ancak gerekçeli kararda zilyetlik zincirinin hiç kopmadan davacıya kadar ulaşıp eklemeli zilyetliğin şartlarının oluştuğu kanaatine varıldığı belirtilse de ... açısından zilyetlik şartlarının oluşup oluşmadığının araştırılmadığını belirterek, hükmün bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713. maddesinin ilk fıkrasında; “Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir.”
2. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesinin ilk fıkrasında; “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.” düzenlemeleri mevcuttur.
3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı tarafın aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Mahkemece bozma kararına uyulduğu halde, bozma gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir. Bozma kararına uyulmakla taraflar yararına usuli kazanılmış hak oluşur. Bu hakkın zedelenmemesi için bozma gereklerinin tam ve eksiksiz olarak yerine getirilmesi gerekir.
3. Önceki bozma kararında yerel bilirkişiler ve taraf tanıklarından, taşınmazın öncesinin kaçak ve yitik kişilerden kalıp kalmadığı etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılması, taşınmazın öncesinin bu nitelikte olmayıp zilyetlikle kazanılacak yerlerden olduğunun anlaşılması halinde ise, Hazine tapusunun oluştuğu tarihe kadar, eklemeli olarak kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle mülk edinme koşullarının davacı taraf lehine gerçekleşip gerçekleşmediğinin sorulması istenmesine rağmen, dava konusu taşınmaza uygulanan 19.01.1962 tarihli dayanak tapunun oluştuğu tarihe kadar eklemeli zilyetlik şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği yeterince incelenmeden karar verilmiştir.
4. Hal böyle olunca, yöreden daha önce dinlenen yerel bilirkişilerden farklı ve elverdiğince daha yaşlı ve davacı ile akrabalığı bulunmayan yerel bilirkişilerin tespit edilmesi, bu kişilerin davacı tanığı ile birlikte mahallinde dinlenerek, tapu kaydının oluştuğu 19.01.1962 tarihinden önce taşınmazın kimin zilyetliğinde olduğunun, zilyetliğin sürdürülüş süre ve şeklinin, davacı lehine eklemeli kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile oluşup oluşmadığının etraflıca sorularak varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken hüküm kurmaya elverişli bulunmayan ve yaşları itibariyle, tapu oluşumundan önceki döneme ait kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği süresinin dolup dolmadığını bilemeyecek konumdaki yerel bilirkişilerin beyanları üzerinden hüküm kurulması isabetsizdir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Mahkeme kararının BOZULMASINA,
Dosyanın kararı veren Mahkemeye gönderilmesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 06.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.