"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL - TAZMİNAT
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil-tazminat davası sonunda İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince verilen 06/06/2017 tarihli ve 2017/131 Esas, 2017/510 Karar sayılı karar yasal süre içerisinde davacı ve davalı vekilleri tarafından duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 19/01/2022 Çarşamba günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı vekili Avukat ... ve davacı ... vekili Avukat ... ... geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, mirasbırakanları ...'in maliki olduğu 2417 ada 32 parsel sayılı taşınmazdaki 1, 4, 8 ve 13 numaralı bağımsız bölümlerini 2006 yılında satış göstermek suretiyle davalıya devrettiğini, yapılan işlemin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu, bu bağımsız bölümlerden 1 ve 4 numaralı olanların davalı tarafından 2013 yılında 3. şahıslara satıldığını ileri sürerek halen davalı adına kayıtlı olan 8 ve 13 nolu bağımsız bölümlerin tapu kayıtlarının iptali ile adına tesciline, olmadığı takdirde mirasbırakan adına tesciline ve davalı tarafından satışı yapılan 1 ve 4 numaralı bağımsız bölümlerin mirasbırakanın ölüm tarihindeki değerinden payına isabet edecek değeri tespit edilerek davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı, 2000 yılından ölümlerine kadar anne ve babasına bakıp ihtiyaçlarını karşıladığını, mirasbırakan ...'in 2417 ada 32 parselin maliki olduğunu, 1995 yılında imar düzenlemesi ile 700 m2 arsanın 30 metreye kadar azaldığını, bu taşınmazı geri almak için harekete geçen mirasbırakanın taşınmazı kendi üzerine değil oğlu davacı ... üzerine aldığını, alınması için annesinin altınlarını verdiğini, davalının da davacıya 5.000 ... ödemede bulunduğunu, arsanın davacı adına alındığını ve tekrar 700 m2'ye yükseldiğini, daha sonra kat karşılığı inşaat sözleşmesi ile müteahhide verildiğini, yapılan anlaşma ile 8 dairenin arsa sahibine, 8 dairenin de müteahhide düşmesinin kararlaştırıldığını, sözleşme gereğince davacının bedel ödemeden 4 dairesini aldığını, mirasbırakanın çocukları arasında mal paylaştırma düşüncesi nedeniyle buna ses çıkarmadığını, aldığı dört daireden üçünü de kendisine devrettiğini, 13 numaralı bağımsız bölümü ise müteahhitten satın aldığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İstanbul Anadolu 6. Asliye Hukuk Mahkemesince, murisin oğlu olan davacıdan mal kaçırmak amacı ile değil, oğulları arasında mal taksimatı yapmak için davaya konu daireleri oğlu ...'e devrettiği, her ne kadar davacı taraf davacı ve davalı daireleri arasında m2 farkı olduğunu iddia etmiş ise de, mal taksimatında eşitlik olması gerekmediği ve bu suretle olayda muris muvazaası şartlarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2. İstinaf Nedenleri
Davacı vekili, Yerel Mahkeme kararının Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 1974/1 Esas-1974/2 Karar sayılı kararına ve Borçlar Kanunu'nun 18. maddesine aykırı olduğunu, Mahkeme kararının aksine davacının taşınmazların bulunduğu arsada bulunan payının davacı tarafından bedeli ödenerek alındığını, davacının satın aldığı hissenin 299m2 olması göz önüne alındığında da 5.000 Mark veya davalı tanık beyanlarına göre USD ile satın alınamayacağının açık olduğunu ve gönderildiği öne sürülen paranın da bir kaydı olmadığını, tanıklara yönlendirme yapıldığının tanık beyanlarından anlaşılabileceğini, murisin mal paylaştırma amacı ile hareket etmediğini, etse idi bağışlama ya da vasiyetname düzenleyebileceğini, bunun yerine satış gösterildiğini belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 06/06/2017 tarihli ve 2017/131 Esas - 2017/510 Karar sayılı kararıyla; dava konusu 1, 4, 8 no.lu bağımsız bölümlerin bedelsiz olarak devredildiği, bizzat davalı vekili tarafından da beyan ve kabul edildiğinden, bu hususta taraflar arasında bir uyuşmazlık olmadığı, celp edilen tapu kaydı ve resmi senet örneklerinden; murisin hissesine karşılık olarak binanın müteahhidinden aldığı tüm daireleri davalı oğluna devrettiği, davacıya herhangi bir daire devri yapmadığı, buna göre davalı vekilinin, murisin mirasçıları arasında denkleştirme yaptığı savunmasına itibar edilmesinin mümkün olmadığı, bu durumda, uyuşmazlık konusu 1, 4 ve 8 no.lu bağımsız bölümlerin davacı mirasçıdan mal kaçırmak amacıyla muvazaalı olarak davalıya temlik edildiği, 13 nolu bağımsız bölümün ise davalı tarafından 3. kişiden satın alındığından, bu taşınmaz yönünden muris muvazaasının söz konusu olmadığı gerekçeleri ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak 13 no.lu bağımsız bölüme yönelik davanın reddine, 1, 4 ve 8 no.lu bağımsız bölümler yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve davalı vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
2.1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; davalının 13 numaralı bağımsız bölümü (tapuda) satın aldığı kişinin herhangi bir 3. kişi olmayıp arsayı kat karşılığı inşaat yöntemi ile inşa eden ... ... olduğunu, kat karşılığı inşaat sözleşmesine gore 14 numaralı dubleks bağımsız bölümün murise, 13 numaralı dubleks bağımsız bölümün ... ...’a ait olacağını, buna göre kat irtifakının kurulduğunu, sonrasında ise muris ile müteahhitin anlaşması ile bu bağımsız bölümlerin karşılıklı olarak değiştirildiğini, tapu kayıtlarına göre 14 numaralı bağımsız bölümün muris ... tarafından ...’a satıldığını, tanık olarak dinlenilen ...’ın muris ... ile hiç bir görüşme ve pazarlık yapmadığını, alım-satım pazarlığını ... ... ile yaptığını ve bağımsız bölümün satış bedelini çek ile ...’a ödediğini belirttiğini, yine tapu kayıtlarına göre 14.06.2006 tarihinde 5921 sayılı yevmiye ile muris ...’in 13 numaralı bağımsız bölümü ...’a sattığını, aynı gün 5922 yevmiye sayılı işlem ile ...’ın 13 numaralı bağımsız bölümü davalı ...’e sattığını, bütün bu verilerin, muris ... ile ... ... arasında 13 ve 14 numaralı bağımsız bölümlerin kat karşılığı inşaat sözleşmesindeki sözleşmedeki paylaşım dışında değiştirildiğini-trampa edildiğini gösterdiğini, davalı lehine hükmedilen vekalet ücretinin hatalı olduğunu belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
2.2. Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; davaya konu arsanın imar uygulamasına tabi olması sebebi ile yüzölçümünün küçüldüğünü ve bu aşamada küçülen kısmının geri alınması için para gerektiğini, bu paranın bir kısmının davalı tarafından davacıya gönderildiğini, davacının geri alınan kısmın tapusunu kendi üzerine yaptığını ve bu suretle gerçekte arsanın gerçek sahibinin muris ... olduğunu yine dava konusu yerdeki 2 ve 3 no.lu dairelerin davacı adına kayıtlı olduğunun, 12 no.lu dairenin ise davacı ... tarafından Bünyamin Gökçen'e 2006 yılında satıldığını tüm bu hususların mirasbırakanın oğulları arasında mal taksimi yaptığını gösterdiğini belirterek kararın bozulmasını istemiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, satış sözleşmesinden kaynaklanan muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil ile tazminat isteklerine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
3.2.1 Bilindiği üzere, Uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nispi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu'nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile mirasbırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
3.3. Değerlendirme
3.3.1. Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetbizlik yoktur. Davacı ve davalı vekillerinin işin esasına yönelik temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddine.
3.3.2. Harç ve vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince,
Dava, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı pay oranında açılan iptal tescil ve üçüncü kişilere temlik edilen taşınmazlar yönünden tazminat isteğine ilişkin olup, muris muvazaasına dayalı davalarda, dava değerinin, davayı açan mirasçı ya da mirasçıların miras payına isabet eden değer olduğu kuşkusuzdur.
Somut olayda, dava konusu 13 nolu bağımsız bölümün keşfen saptanan değerinin 335.000 TL, davacının ½ payına düşen değerin ise 167.500 TL olduğu, bu değer üzerinden hesaplanan 16.150 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine karar verilmesi gerekirken, fazla vekalet ücretine hükmedilmiş olması doğru olmadığı gibi, haklarında kabul kararı verilen dava konusu 1, 4 ve 8 no.lu bağımsız bölümlerin keşfen belirlenen değerleri toplamının 820.000 TL, davacının ½ payına düşen değerin 410.000 TL, bu değer üzerinden alınması gerekli harç miktarının ise 28.007,10 TL olduğu hususu gözardı edilerek noksan harca karar verilmiş olması da doğru değildir.
Ne var ki, anılan hususların düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden; Bölge Adliye Mahkemesi hükmünün harç ve vekalet ücretine ilişkin 1. fıkrasının 6. bendi ile harca ilişkin 1. fıkrasının 10. bendi düzeltilmiştir.
VI. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle Bölge Adliye Mahkemesi hükmünün harca ilişkin 1.fıkrasının 6. bendi hükümden çıkarılarak yerine 6. bent olarak "Harçlar Kanunu'na göre alınması gereken 28.007,10 TL harçtan peşin alınan 3.415,00 TL ve tamamlama harcı olarak alınan 16.310,00 TL’nin mahsubu ile kalan 8.282,10 TL’nin davalıdan alınarak Hazineye irat kaydına" cümlesinin yazılmasına, yine hükmün vekalet ücretine ilişkin 1.fıkrasının 10.bendi hükümden çıkarılarak yerine 10. bent olarak; “Karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT uyarınca reddedilen kısım yönünden davalı lehine 16.150,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine" cümlesinin yazılmasına, taraf vekillerinin temyizi üzerine yapılan inceleme sonucu Bölge Adliye Mahkemesi kararının bu şekli ile 6100 Sayılı HMK’nın 370/2. maddesi uyarınca DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 20.11.2021 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince temyiz eden taraflar vekilleri için 3.815.00 TL.’şer duruşma vekâlet ücretinin karşılıklı alınıp verilmesine, alınan peşin harcın temyiz edenlere geri verilmesine, 19/01/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.