"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi
HÜKÜM/KARAR : Kısmen Kabul - Kısmen Ret/Kabul
İLK DERECE MAHKEMESİ : Çekerek Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiştir.
Kararın davalı ... tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili, dava konusu 101 ada 702, 103 ada 35, 199 ada 8, 200 ada 1, 143 ada 14, 145 ada 33 ve 156 ada 26 parsel sayılı taşınmazların müvekkilinin murisi ... ...'dan kaldığını, davalıların mirasçı olmadığını, ancak kadastro çalışmaları sırasında müvekkilinin köyde bulunmamasını fırsat bilerek adlarına yazdırdıklarını ve muvazaalı olarak devir yaptıklarını açıklayarak taşınmazların müvekkilinin veraset ilamındaki hissesi oranında tapu kayıtlarının iptali ile adına tescile karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
1.Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle, dava konusu taşınmazların müvekkili tarafından 2005 yılında ... ...'dan bedelleri ve borçları karşılığı satın alındığını, davacının hak ve payı bulunmadığını öne sürerek davanın reddini savunmuştur.
2.Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle, taşınmazların bir bölümünü tapudan bedeli karşılığında satın ve devraldığını, tapuya ... ilkesi gereğince hak sahibi olduğunu, muvazaalı bir satış bulunmadığını açıklayarak davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, dava konusu 143 ada 14, 145 ada 33 ve 156 ada 26 parseller yönünden iyiniyetli 3.kişiye devredildiği ve muvazaa iddiasının ispatlanmadığı gerekçeleriyle davanın reddine, diğer taşınmazlar bakımından ise, dava konusu yerlerin muris ... ...'dan kaldığı, tüm mirasçıların katılımı ile yapılan bir taksim bulunmadığı, mirasçılardan birinin satışının geçerli kabul edilemeyeceği gerekçesiyle 101 ada 702, 103 ada 35, 199 ada 8, 200 ada 1 parseller yönünden davanın kabulü ile miras hissesi olan 15/180 oranında tapu kayıtlarının iptaline davacı adına tesciline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı ... vekili, dava konusu taşınmazların öncesi tapusuz olduğundan, senetle davacının kardeşi ... ...'dan satın ve devraldığını satışın geçerli olduğunu, satışı yapan ve taşınmazların zilyedi ... ...'ın müvekkiline olan borcunu bu şekilde ödediğini, muris ...'in de satışa karşı çıkmadığını açıklayarak, tüm taşınmazlar yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken müvekkili adına kayıtlı taşınmazlar yönünden kabulünün hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu belirterek kararın bozulması isteği ile istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Ankara Bölge Adliye Mahkemesinin 18.11.2020 tarihli ve 2018/2184 E., 2020/932 K. sayılı kararıyla; Davalıların mirasbırakan ... ...'ın terekesine göre 3. kişi durumunda olduğu, mirasbırakanın ölüm tarihine göre terekesi elbirliği mülkiyet hükümlerine tabi olup, davacının gerek dava dilekçesi gerekse yargılama oturumlarındaki beyanlarından miras payı oranlarında iptal ve tescil isteğinde bulunduğu, Mahkemece de ön inceleme duruşmasında uyuşmazlığın dava konusu taşınmazların mirasbırakan ...'ten intikal ettiği, terekenin paylaşılmadığı, terekede mirasçı olan davacının da payı bulunduğu ve talebinin payı oranında iptal ve tescile ilişkin olduğu 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 701. maddesinde "Kanun veya kanunda öngörülen sözleşmeler uyarınca oluşan topluluk dolayısıyla mallara birlikte malik olanların mülkiyeti elbirliği mülkiyetidir" şeklinde tanımlandığı, elbirliği mülkiyetinde mirasçıların tereke malları üzerinde belli pay veya payları olmayıp, hakları taşınmazın tamamı üzerine yayılmış olup, terekenin tamamını kapsadığı, aynı Kanun'un 702. maddesinde "topluluk devam ettiği sürece tasarrufi işlemlerde tüm ortakların oybirliği ile karar vermeleri gerektiği", dava açmak da tasarrufi bir işlem olduğuna göre, mirasçılardan birisinin ya da bir kaçının tek başına üçüncü kişilere karşı dava açmasının mümkün olduğu, başka bir anlatımla; bir mirasçının elbirliği mülkiyeti hükümlerine tabi bir taşınmaz üzerinde tek başına tasarrufta bulunma yetkisinin bulunmadığı, mirasçılardan birisinin açtığı dava diğer mirasçıların paylarını kapsamadığından ve aynı zamanda onlar adına da dava açılmadığından, davaya diğer mirasçıların katılması (olurlarının alınması) veya TMK'nın 640. maddesi uyarınca miras ortaklığına temsilci tayin edilmek suretiyle davaya devam edilmesinin mümkün olmadığı, o halde; Mahkemece, mirasçı olan davacının iştirak halinde mülkiyet hükümlerine tabi terekede, terekeye karşı 3. kişi konumunda olan davalılara yönelik yukarıda açıklandığı üzere sadece kendi miras payı oranında iptal ve tescil istemiyle açtığı davada, dava koşulu bulunmadığından davanın reddine karar verilmesi gerekirken işin esasına girilerek bir kısım taşınmazlar yönünden davanın kabulüne karar verilmiş olmasının doğru görülmediği, her ne kadar diğer davalı ... adına bulunan taşınmazlar yönünden değişik gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş ve adı geçen davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmamış ise de dava koşulu kamu düzeninden olup, belirtilen davalı yönünden de adına kayıtlı bulunan taşınmazlar hakkındaki davanın ret gerekçesinin düzeltilerek davanın dava koşulu sebebiyle reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle, HMK'nın 353/(1)b.2 maddesi gereğince Çekerek Asliye Hukuk Mahkemesinin 13.03.2018 tarihli ve 2016/95 Esas-2018/128 Karar sayılı kararı kaldırılarak, davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle, dava konusu taşınmazların müvekkilinin murisinden kaldığını, murisin damadı olan davalı ... tarafından kadastro çalışmaları sırasında; satın aldığı ve murisin borçlarını ödediği gerekçesiyle adına tespit edilen bu taşınmazlardan bir kısmını kardeşi ...’e devrettiğini, mirasçılardan ... Genç’in davalı ...’in eşi olması nedeniyle mirasçıların tamamının bir araya gelerek bu davayı açmalarının mümkün olmadığını, bu durumda müvekkilinin hakkını aramasının mümkün olmayacağını öne sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. TMK’nın 640. maddesi şöyledir: “Birden çok mirasçı bulunması hâlinde, mirasın geçmesiyle birlikte paylaşmaya kadar, mirasçılar arasında terekedeki bütün hak ve borçları kapsayan bir ortaklık meydana gelir. Mirasçılar terekeye elbirliğiyle sahip olurlar ve sözleşme veya kanundan ... temsil ya da yönetim yetkisi saklı kalmak üzere, terekeye ait bütün haklar üzerinde birlikte tasarruf ederler.”
2. TMK’nın 701. maddesi şöyledir: “Kanun veya kanunda öngörülen sözleşmeler uyarınca oluşan
topluluk dolayısıyla mallara birlikte malik olanların mülkiyeti, elbirliği mülkiyetidir. Elbirliği mülkiyetinde ortakların belirlenmiş payları olmayıp her birinin ..., ortaklığa giren malların tamamına yaygındır.”
3. TMK'nın 702/2. maddesinde sözü edilen terekeye ait haklar üzerinde tasarruf söz konusu ise, ortakların oybirliği ile karar vermeleri maddenin açık hükmü gereği olduğundan, tasarruf işlemi niteliğindeki tapu iptali ve tescil davasının tüm mirasçılar tarafından birlikte açılması veya terekeye temsilci atanması ve bu yolla davanın yürütülmesi gerekir. Bir mirasçı tüm mirasçılar adına tek başına dava açabilirse de, böyle bir davayı yalnız başına yürütemez. Bu durumda davanın hemen reddedilmeyip, diğer mirasçıların davaya katılımlarının veya muvafakatlerinin sağlanması ya da terekeye temsilci atanması için davacıya uygun süre verilmesi gerekmektedir. Ne var ki, dava halefiyet esasına göre tereke adına değil de kendi miras payı için açılmış ise tüm mirasçıların onayının alınmasına gerek bulunmamaktadır. Bir ya da bir kısım mirasçı terekeye ait bir mal veya alacaktan yalnız kendi payına düşen kısım için yalnız kendi adına dava açarsa, bu dava dinlenemeyecektir. Böyle bir dava diğer mirasçıların paylarını kapsamadığından ve aynı zamanda onlar adına da açılmadığından, davaya diğer mirasçıların katılmasına (icazet vermesine) olanak yoktur. Diğer bir anlatımla, öteki mirasçıların davaya katılmalarının sağlanması veya yöntemine uygun biçimde muvafakatlerinin alınması, ya da miras ortaklığına bir mümessil tayin edilerek onun huzuru ile davaya devam edilmesi mümkün değildir ve davanın reddi gerekir. Aynı nedenle, tereke temsilcisi de, bir mirasçının yalnız kendi payı için açmış olduğu davaya icazet verip davayı devam ettiremez. Yargıtayın yerleşik uygulaması ve öğretinin görüşü bu yöndedir (Kuru, B.: Hukuk Muhakemeleri Usulü, 6. Baskı 2001, C.1, s. 984 vd; Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.03.2021 tarihli ve 2017/16-465 E., 2021/262 K. sayılı kararı).
3. Değerlendirme
1. Kadastro sonucu 101 ada 702 parsel, 200 ada 1 parsel, 199 ada 8 parsel ve 103 ada 35 parsel sayılı taşınmazlar kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile ... adına tespit ve tescil edilmiştir. 156 ada 26 parsel, 145 ada 33 parsel, 143 ada 14 parsel sayılı taşınmazlar ise kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile ... adına tespit ve tescil edildikten sonra 19.09.2011 tarihinde satış suretiyle ...'e temlik edilmiştir.
2. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
3. Temyizen incelenen karar; tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere, usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle,
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 120,60 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
06/02/2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.