Logo

1. Hukuk Dairesi2021/5691 E. 2023/596 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro öncesi taksime dayalı olarak, davalı adına kayıtlı parselin tapu kaydının kısmen iptali ve davacı adına tescili talebi.

Gerekçe ve Sonuç: Davacı tarafın satış işleminin muvazaalı olduğuna dair iddiasını ispatlayamaması ve davalıların miras yoluyla edindikleri taşınmaz üzerindeki haklarını dava tarihinden önce devretmiş olmaları gözetilerek, yerel mahkemenin davanın reddine ilişkin direnme kararı onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi

HÜKÜM/KARAR : Ret / Kabul

İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptal ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuru kabul edilerek davanın reddine dair yeniden hüküm tesis edilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;Giresun ili, ... ilçesi, ... köyü 109 ada 26 parsel sayılı taşınmazın davacı adına 109 ada 27 parsel sayılı taşınmazın ise davalılar adına tapuda kayıtlı olduğunu, her iki taşınmazın kullanım alanları ve yüz ölçümleri itibariyle eşit olması gerekirken kadastro sonucunda 109 ada 26 parselin 2.059,85 m2, 27 parselin ise 3.910,26 m2 olarak tespit ve tescil edildiğini, taşınmazların birbirlerine eşit olmaları gerektiğini ileri sürerek davalı adına kayıtlı 109 ada 27 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının kısmen iptali ile davacı adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Bir kısım davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; davalılar ... ve ...'un davadan önce taşınmazdaki hisselerini devrettiklerini ve herhangi bir hisselerinin kalmadığını, dolayısıyla adı geçenler hakkındaki davanın öncelikle husumet yokluğu nedeniyle reddi gerektiğini, muris tarafından yapılan taksim uyarınca 109 ada 26 parselin davacının babası ...'a, 109 ada 27 parselin ise davalıların babası ...'a düştüğünü, her ne kadar dava dilekçesinde davalılara verilen taşınmazın yüz ölçümünün davacılara verilenden fazla olduğu belirtilmiş ise de bunun sebebinin tarafların dedesi ... ...'ın davalıların babası ...'a yaptığı satış işlemi olduğunu, taksim işleminin üzerinden yaklaşık 45 yıllık bir süre geçmesine rağmen ne taşınmazların kullanımına ne de yüz ölçümlerine ilişkin herhangi bir anlaşmazlık yaşanmadığını, taşınmazların murisin yaptığı paylaşım uyarınca nizasız, fasılasız ve malik sıfatıyla kullanıldıklarını belirterek; öncelikle usul yönünden, olmadığı takdirde ise esas yönünden davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

Mahkemenin yukarıda belirtilen tarih ve sayılı kararıyla, davacının iddialarının hiçbirini ispat edemediği, davalılara ait taşınmazın yüz ölçümünün hibe ve satış işlemleri nedeniyle davacıya ait taşınmazdan fazla olduğu, muris ... tarafından yapılan satış işleminin muvazaalı olarak değerlendirilemeyeceği, zira muris ...'un diğer oğlu olan davacının babası ...'a da taşınmaz hibe ettiği, mal kaçırma kastıyla hareket eden murisin aynı zamanda kendisinden mal kaçırdığı oğluna da yer vermesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu gerekçesiyle ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkemece kök muris ... ... tarafından 1974-1975 yıllarında davalıların murisi ... ...'a yapıldığı iddia edilen satış işlemi nedeniyle davaya konu taşınmazların yüzölçümlerinin birbirlerine eşit olmadığına kanaat getirildiğini, ne var ki sözkonusu satış işleminin muvazaalı olduğunu, TMK'nın 6. maddesi gereğince davalı tarafın satış iddiasını ispat etmesi gerektiğini, keşifte dinlenen tanık ve yerel bilirkişilerin satışa ilişkin somut ve görgüye dayalı bilgilerinin bulunmadığını, kaldı ki davalı tarafın cevap dilekçesinde ne kadarlık bir arazinin satın alındığının da açıklanmadığını, kök muris ... ...'dan kalan yerlerin mirasçıları olan oğulları arasında eşit olarak paylaştırılması gerekirken davalı tarafa neden fazla yer verildiğinin ispatlanması gerektiğini, davalı tarafın buna dair hiçbir belge sunamadığını, sadece tanık ve mahalli bilirkişi beyanlarından yola çıkılarak muvazaalı bir satış olmadığına kanaat getirilemeyeceğini, diğer yandan davalı tanığı ...'in dava konusu taşınmazların kök murisin vefatından sonra taksim edildiğini beyan ettiğini, bu beyanın diğer tanık ve yerel bilirkişi beyanlarıyla çelişkili olduğunu, mahkemece taraflarla akrabalığı olmayan ve yaşı gereği dava konusu taşınmazlar hakkında bilgisi bulunan mahalli bilirkişileri dinleyerek taksimin kök murisin vefatından sonra yapılıp yapılmadığının netleştirmesi gerektiğini, kök murisin ölümünden iki yıl sonra yapılan fiili taksimdeki sınırlarla kadastro tespitinden belirlenen sınırların birbirleriyle uyumlu olmadığı gerekçesiyle eldeki davanın açıldığını, davalı tarafa yapıldığı iddia edilen satışın muvazaalı olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Trabzon Bölge Adliye Mahkemesinin 21/10/2020 tarihli 2020/450 E. 2020/443 K. sayılı kararıyla; Dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde ve değerlendirilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmamasına, kamu düzenine aykırı bir hususun tespit edilememiş olmasına ve tüm dosya kapsamına göre davacı vekilinin sair istinaf itirazları yerinde olmadığı, husumetin dava tarihinde tapu maliki olan kişi ya da kişilere yöneltilmesi zorunlu olduğu, davalılar ... ve ...'un dava konusu taşınmazdaki hisselerini dava tarihinden önce diğer davalı ...'a satarak taşınmazla alakalarını kestiklerinin görüldüğü, adı geçen davalılar aleyhine açılan davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusu bu açıdan yerinde görülerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve kaldırılan hükmün yerine geçmek üzere yeniden hüküm tesis ile,

1-)Davalılar ... ve ... aleyhine açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine,

2-) Dava konusu taşınmaza ilişkin olarak diğer davalılar aleyhine açılan davanın esastan reddine, karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili istinaf dilekçesini tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6. maddesi şöyledir: "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür."

2. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 15. maddesi şöyledir: "Tapuda kayıtlı taşınmaz malların malikleri veya bunların mirasçıları arasında, tapuda kayıtlı olmayan taşınmaz malların ise on dördüncü madde gereğince belirlenen zilyetleri arasında taksim edildikleri belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanları ile sabit olduğu takdirde bu mallar taksim gereğince zilyetleri adına tespit olunur."

3. Değerlendirme

1. Kadastro sonucu 109 ada 27 parsel tek katlı kargir ev, samanlık ve fındık bahçesi senetsizden mirastan gelen hakka dayanarak ... ve ... adına 06.12.2011 tarihinde tespit ve tescil edilmiştir. 109 ada 26 parsel sayılı taşınmaz ise davacı adına tespit ve tescil edilmiştir.

2. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

3. Temyizen incelenen karar; tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere, usul ve kanuna uygun olup

davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan nedenlerle,

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 125,50 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

06/02/2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.