Logo

1. Hukuk Dairesi2021/5699 E. 2023/651 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasında, Bölge Adliye Mahkemesinin dava değerinin istinaf ve temyiz sınırının altında kalması nedeniyle istinaf başvurusunu reddetmesi ve bu karara karşı yapılan temyiz talebini de aynı gerekçeyle reddetmesi üzerine, davacı vekilinin bu kararlara karşı yaptığı temyiz başvurusunun incelenmesi.

Gerekçe ve Sonuç: 7251 sayılı Kanun ile 3402 sayılı Kadastro Kanunu'na eklenen Ek 6. maddenin, kadastro öncesi nedene dayalı davalarda miktar ve değere bakılmaksızın istinaf ve temyiz yolunu açtığı, bu düzenlemenin Anayasa ve AİHS ile güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamında etkin bir denetim mekanizması oluşturmayı amaçladığı ve usul hükümlerinin aşırı şekilci bir yorumla uygulanmasının bu hakkı zedeleyeceği gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesinin dava değerine dayanarak verdiği ret kararları bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Konya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi

KARAR : Temyiz Dilekçesinin Reddine

İLK DERECE MAHKEMESİ : Sarıveliler Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince hüküm tarihi itibariyle dava konusu taşınmazın değerinin kesinlik sınırı olan 5.390,00 TL'den az olduğu gerekçesiyle 6100 sayılı HMK'nın 341/2. ve 352/1-b. maddeleri gereğince davacının istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince 21.10.2020 tarihli ek karar ile; taşınmazın dava değerinin kesinlik sınırı altında kaldığı gerekçesiyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 366. maddesi yollamasıyla 341/2., 346/2. ve 352/1. maddeleri uyarınca temyiz talebinin reddine karar verilmiştir.

Ek karar davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı, kadastro çalışmaları sırasında 201 ada 13 parsel sayılı taşınmazın kendi adına, 201 ada 12 parsel sayılı taşınmazın ise davalı adına tespit ve tescil edildiğini, ancak kendine ait olan taşınmazın bir kısmının yapılan hatalı ölçüm ya da davalının kastı ile davalı adına tescil edilen 201 ada 12 parsel sayılı taşınmazın içinde tespit ve tescil edildiğini, taşınmaz üzerinde bulunan evinin bir kısmının da hatalı olarak davalı adına tespit ve tescil edilen bölümde kaldığını ileri sürerek, belirlenecek bu kısmın tapu kaydının iptali ile adına tesciline, olmadığı takdirde taşınmaz üzerindeki evin değerinin, zeminin değerinden daha fazla olması nedeniyle bu kısım yönünden kullanma irtifakı kurulmasını istemiştir.

II. CEVAP

Davalı, davanın haksız ve yersiz olduğunu, davacının ... yapı yapmak suretiyle taşınmazına müdahale ettiğini, inşaata başladığı anda davacıyı uyardığını, davacı tarafından yapılan yapının imara aykırı olduğunu, Sarıveliler Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/86 E. sayılı dosyası ile davacı aleyhine müdahalenin men’i ve yıkım davası açtığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

Mahkemece, taraflara ait parsellerin 2009 yılında kesinleşen kadastro ile çapa bağlandığı, her iki parselin komşu olduğu, davacının davalıya ait 201 ada 12 parsel sayılı taşınmaz üzerinde ayni bir irtifak hakkının bulunmadığı, davalıya ait parsele tecavüzlü olduğu belirlenen yapının kadastro tespitinden sonra inşa edildiği, davacının inşaata başlamadan önce parsel sınırlarını zeminde belirlemek üzere resmi kurumlara müracaat etmediği, kendisinden beklenen özeni göstermediği, yapı sahibi davacının iyi niyetli olduğu hususunun ispatlanamadığından irtifak ... kurulması için yasal şartların bulunmadığı gerekçesiyle iptal - tescil ve irtifak ... kurulması taleplerinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B.İstinaf Nedenleri

Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; taşınmazın evveliyatında hem davalının hem davacının amcası olan ...'in kullanımında iken taşınmazın davaya konu kısmının davalıya satıldığını, davalının da kadastro tespitinden önce devraldığı kısmın tamamını davacıya sattığını, davacının taşınmazı ile amcasının taşınmazının komşu olması gerektiğini, ancak davalının haksız bir şekilde davacıya sattığı yerin bir kısmı ile amcalarının mirasçılarına ait olan taşınmazın da bir kısmını kendi üzerine haksız olarak kaydettirdiğini, iki tarafın da sözleşmede imzası olup bu sözleşme ile zilyetliğin devredildiğini, davacının belirli bir zaman başka şehirde yaşamasının zilyetliği ortadan kaldırmayacağını, tapu iptali davalarının haklılığı ortada iken bu taleplerinin reddi halinde irtifak ... kurulması taleplerinin de kabulünün gerektiğini, re'sen dikkate alınacak sebeplerle kararın kaldırılmasını istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

1. Bölge Adliye Mahkemesince, mahallinde yapılan keşifte davacının talep ettiği kısmın miktarının 88,26 m² olduğu, ziraat mühendisi bilirkişisi raporuna göre dava konusu taşınmazın değerinin 441,30 TL olduğu, eldeki terditli dava açısından da dava değerinin kesinlik sınırı içerisinde kaldığı, hüküm tarihi itibariyle dava konusu taşınmazın değerinin kesinlik sınırı olan 5.390,00 TL'den az olduğu gerekçesiyle 6100 sayılı HMK'nın 341/2. ve 352/1-b. maddeleri gereğince davacının istinaf başvurusunun usulden reddine karar verilmiştir.

2. Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun reddine dair verilen karara karşı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuş, bu kez Bölge Adliye Mahkemesinin 21.10.2020 tarihli ek kararı ile miktar itibariyle kesin olan karara karşı yapılan temyiz isteminin reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen ek kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Nedenleri

Davacı vekili, istinaf mahkemesinin işin esası hakkında inceleme yapmadan karar vermesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek, hükmün bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. Anayasa’nın 36. maddesinin 1. fıkrası uyarınca herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı yahut davalı olarak iddia ve savunma ile ... yargılanma hakkına sahiptir; yine Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. maddesinde de herkesin kişisel hak ve yükümlülükleriyle ilgili her türlü iddiasını mahkeme huzuruna taşıma ... teminat altına alınmıştır. Mahkeme kararlarına karşı kanun yoluna başvuru ... ... yargılanma hakkının sac ayaklarındandır. Bu anlamda mahkemeye erişim ... kapsamında uyuşmazlığın etkin şekilde sonuçlandırılması ancak kanun yolu denetimi ile mümkündür. Kişinin mahkemeye başvurmasını engelleyen veya mahkeme kararlarının denetim mekanizmasını önemli ölçüde etkisizleştiren sınırlamalar, erişim hakkını ihlal edebilir.

2. 28.07.2020 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 22.07.2020 tarihli ve 7251 sayılı Kanun’un 53. maddesi ile 3402 sayılı Kanun’a eklenen Ek 6. maddesi ile "Kadastro Mahkemesinin veya askı ilan süresinden sonra, kadastro öncesi nedene dayalı olarak açılan davalarda genel mahkemelerin verdiği kararlar ile orman kadastrosuna ilişkin davalarda bu mahkemelerce verilen kararlara karşı, miktar ve değere bakılmaksızın 12.01.2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerine göre istinaf veya temyiz kanun yoluna başvurulabilir." hükmü getirilmiştir.

3. Değerlendirme

1. Bahsi geçen 7251 sayılı Kanun’un 53. maddesi ile 3402 sayılı Kanun’a eklenen Ek 6. maddesinin gerekçesinde de açıkça belirlendiği üzere, bu madde ile mevzu davaların mülkiyet hakkına doğrudan tesirinden ötürü ehemmiyeti gereği miktar ve değerine bakılmaksızın kanun yolu incelemesine tabi tutulması suretiyle etkin denetim mekanizması oluşturulması amaçlanmıştır.

2. Anayasa ve AİHS ile güvence altına alınan ... yargılama ... kapsamında mahkeme kararlarına karşı kanun yolu başvurusunda bulunma ..., hukuki belirlilik ilkesi, etkin denetim mekanizmasının oluşturulması gayesi ve 7251 sayılı Kanun’un 53. maddesi ile 3402 sayılı Kanun’a eklenen Ek 6. maddesinin düzenleme amacı bir arada değerlendirildiğinde, tereddüde yol açan usul hükümlerinin aşırı şekilci olarak uygulanması neticesinde yasanın denetim yollarının kullanımını önemli ölçüde etkileneceğinden, kanun yolu başvuru aşamalarının süren usul işlemlerinden olduğu, hükmün kesinleşinceye kadar geçirdiği derecaatın bir bütünü oluşturduğu hususları da göz önüne alındığında, 3402 sayılı Yasa'nın Ek 6. maddesinin henüz kanun yolu aşamasında olan dava dosyalarına, yürürlük tarihinden bağımsız olarak sirayet edeceği hususunun tereddütsüz olduğu anlaşılmaktadır.

3. Somut olayda, Bölge Adliye Mahkemesince dava değeri istinaf ve temyiz incelemesine ilişkin parasal sınırın altında kaldığı gerekçesiyle kadastro öncesi nedene dayalı olarak açılmış olan eldeki tapu iptali ve tescil davasında, istinaf isteğinin reddine karar verilmesi ve bu karara yönelik temyiz dilekçesinin de ek karar ile reddedilmesi yukarıda değinilen düzenlemelere aykırıdır.

4. Hal böyle olunca istinaf isteğinin esastan incelenmesi gerekirken yazılı şekilde istinaf isteğinin değerden reddine karar verilmesi isabetsiz olup bozmayı gerektirir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı vekilinin değinilen yön itibariyle yerinde görülen temyiz itirazının kabulü ile Konya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesinin temyiz dilekçesinin reddine ilişkin 21.10.2020 tarihli EK KARARININ KALDIRILMASINA,

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 371/1-a maddesi uyarınca Konya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesinin 09.09.2020 tarihli kararının BOZULMASINA,

Alınan peşin harcın temyiz eden davacıya geri verilmesine,

Dosyanın kararı veren Konya Bölge Adliye Mahkemesi 5.Hukuk Dairesine gönderilmesine,

08/02/2023 tarihinde kesin olmak üzere oy çokluğuyla karar verildi.

-MUHALEFET ŞERHİ-

Dava, kadastro öncesi sebebe dayalı asliye hukuk mahkemesinde açılmış tapu iptali - tescil davasıdır.

İlk Derece Mahkemesince verilen kararın istinafı üzerine Bölge Adliye Mahkemesince istinaf isteğinin değerden reddine karar verilmiş, bu kararın temyizi üzerine temyiz talebi, değer itibariyle temyiz sınırının altında olduğu gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesince reddedilmiş, bu karar temyiz edilmiştir.

Sayın çoğunluk ile aramızda oluşan uyuşmazlık, temyiz incelemesine konu kararın değer itibariyle verildiği anda kesin olup olmadığı, bir başka ifadeyle temyiz incelemesinin mümkün olup olmadığı, ek kararın doğru olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

Temyize ve istinafa ilişkin hükümler 6100 sayılı HMK'da düzenlendiğine göre aynı Yasa'nın 448. maddesi “Zaman bakımından uygulanma” başlığıyla “Bu kanun hükümleri, tamamlanmış işlemleri etkilememek kaydıyla derhal uygulanır.” demektedir.

Diğer yandan 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun Ek madde 6 ise “…kadastro öncesi nedene dayalı olarak açılan davalarda genel mahkemelerin verdiği kararlar …..miktar veya değerine bakılmaksızın 12.01.2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerine göre istinaf veya temyiz kanun yoluna başvurulabilir.” Şeklindedir. Söz konusu bu düzenleme 22.07.2020 tarihli 7251 sayılı Yasa'nın 53. maddesi ile getirilmiştir. Yürürlük tarihi ise 28.07.2020 tarihidir.

6100 sayılı HMK’nın geçici 3. maddesi ise “Bölge adliye mahkemelerinin …göreve başlama tarihine kadar, 1086 sayılı Kanun'un temyize ilişkin yürürlükteki hükümlerinin uygulanmasına devam olunur…” şeklinde düzenlenmiştir.

1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 427/2. maddesi ise “Miktar veya değeri bir milyar lirayı geçmeyen taşınır mal ve alacak davalarına ilişkin nihai kararlar kesindir.” demek suretiyle gayrımenkullere ilişkin uyuşmazlıklarda değere bakılmaksızın temyiz yolunun açık olduğu belirtilmiştir.

HMK’nın İstinaf yoluna başvurulabilen kararlar başlıklı 341. maddesinin 2. fıkrası ise “Miktar veya değeri 10.280 Türk Lirasını (bu tutar dahil) geçmeyen mal varlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir.” demek suretiyle istinaf sınırını belirlemiştir. (miktar güncellenmiştir) Bu miktarın her yıl yeniden değerleme suretiyle arttırıldığı izahtan varestedir.

Bölge adliye mahkemeleri bilindiği üzere 20.07.2016 tarihinde faaliyete başlamıştır.

Bu yasal düzenlemeler karşısında çözümlenmesi gereken husus; bölge adliye mahkemelerinin faaliyete geçtiği 20.07.2016 ile Kadastro Yasası'nın ek 6. maddesinin yürürlüğe girdiği 28.07.2020 tarihi arasında hüküm altına alınan uyuşmazlıklar açısından Ek 6. maddenin uygulanıp uygulanmayacağı, bir başka ifade ile verildiği anda kesin olan bu kararlara karşı temyiz yolunun mümkün olup olmadığı hususudur.

Bölge adliye mahkemelerinin faaliyete geçtiği tarihten sonra 1086 sayılı HUMK’un 427/2. maddesinin uygulanmasının mümkün olmadığı, yine 6100 sayılı HMK’nın geçici 3. maddesinin açık hükmüdür. 6100 sayılı Yasa'da temyiz sınırı için gayrımenkuller açısından bir ayrım yapılmamıştır.

3402 sayılı Yasa'nın Ek 6. maddesinin geriye yürüyeceğine dair herhangi bir düzenleme de yapılmamıştır. Genel kural, özel hukuk yargılamasına ilişkin kanun hükümlerinin yürürlük tarihinden sonra sonuç doğurmasıdır.

Verildiği anda değer itibariyle istinaf veya temyiz sınırının altında kalan kararların o anda kesinleştiğinde ise şüphe bulunmamaktadır. Bir kararın kesinleşmesi, ya verildiği anda miktar itibariyle kanun yoluna kapalı olması, veya kanunda açıkça kesin olduğunun belirtilmesi nedeniyle, ya da kanun yolları tüketilmek suretiyle olur. Verildiği anda kesin olan hüküm bakımından artık yargılama bitmiştir. Yargılama süreci biten bir uyuşmazlık için temyiz incelemesi mümkün değildir. Kesinlik, yargılamanın devamına engel bir durumdur. Hüküm, verildiği anda kesin olduğu için artık tamamlanmış bir usulü işlem söz konusudur. Bu nedenle HMK'nın 448. maddesi gereğince Kadastro Kanunu’nun Ek 6. maddesinin tamamlanmış işlemlere uygulanması mümkün değildir. Ayrıca kesin olan bu kararın lehine olan taraf bakımından usulü kazanılmış hak doğuracağı da unutulmamalıdır. Usulü kazanılmış hak ilkesi kamu düzeninden olup usul hukukunun en önemli, en temel ilkelerinden biridir.

Prof. Dr. Baki KURU “Miktar veya değeri temyiz (kesinlik) sınırını geçmeyen menkul (taşınır) mal ve alacak davalarına ilişkin nihai kararlar kesindir.” (HUMK hükümlerine göre) derken Hukuk Muhakemeleri Usulü 2001 Altıncı baskı 4981.sayfasında “Kanundan ötürü verildiği anda kesin olan bir karar temyiz edilirse, temyiz talebi (esasına girilmeden) mesmu olmadığından dolayı reddedilir. Fakat, Yargıtay, böyle bir (kesin) kararı yanlışlıkla bozarsa, bu bozma kararı ve mahkemenin bundan sonra yaptığı işlemler geçersizdir. (yok sayılır)” demektedir. Bu nedenlerle sayın çoğunluğun değere bakılmaksızın kanun yolu denetimi yapılması gerektiği yönündeki görüşüne katılmıyorum.

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 36. maddesi ile düzenlenen “Hak arama hürriyeti”nin somut olayla ilgisi bulunmamaktadır. Sayın çoğunluk, dava değerinin düşük olması nedeniyle kanun yolunu kapatan HMK hükümlerinin Anayasa’ya aykırı olduğunu düşünüyorsa öncelikle Anayasa Mahkemesine iptal başvurusu yapması gerekir. Aksi halde halen yürürlükte bulunan veya uygulama tarihinde yürürlükte bulunan yasanın şu veya bu gerekçelerle uygulanmaması keyfilik sonucunu doğuracaktır. Diğer yandan kanun yolu denetiminde sınır getiren tüm yasa maddeleri için aynı uygulamaya gidilmesi halinde bütün kararlara karşı kanun yolu denetimi açılacak ki Anayasanın 36. maddesinin bu şekilde yorumlanmasının kabulü mümkün değildir.

Somut uyuşmazlığa gelince, taşınmazın değerinin keşfen 441,30 TL olarak belirlendiği, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf isteğinin değerden reddine kesin olarak karar verildiği, temyiz talebinin de ek karar ile değerden reddedildiği, dosya kapsamıyla sabittir.

Yukarıda açıklanan nedenlerle, eldeki dava bakımından taşınmaz değerinin temyiz inceleme sınırının altında olması nedeniyle Bölge Adliye Mahkemesinin, temyiz talebinin değerden reddine ilişkin kararının onanması düşüncesiyle, kararın bozulması yönünde oluşan sayın çoğunluk görüşüne katılmıyorum.