"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Konya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
HÜKÜM/KARAR : Karar verilmesine yer olmadığına/Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Kulu Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen kadastro öncesine dayalı tapu iptali ve tescil davasında karar verilmesine yer olmadığına dair verilen karar hakkında Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; Bölge Adliye Mahkemesince davalının istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı; Konya ili, Kulu ilçesi, Dinek Mahallesi 981 ada 40 parsel sayılı taşınmazın kendine ait olduğunu, bu taşınmaz üzerinde nizasız fasılasız malik sıfatı ile zilyetliği kendinden önceki bayilerle beraber 100 yılın üzerinde olduğunu belirterek davaya konu taşınmazın davalı Hazine adına olan tapusunun iptaliyle adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı; davada hak düşürücü sürenin dolduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 07/07/2020 tarihli ve 2014/582 Esas, 2020/250 Karar sayılı kararıyla; Kadastro Müdürlüğünün davaya konu taşınmazla ilgili müzekkere cevabında, arazi toplulaştırması çalışmalarında taşınmazın sınırlarının değiştiği, diğer parsellerle birleştiği ancak hangi parsel ile birleşip nereye uygulandığının bilinemediğinin bildirildiği, davacının fasılasız zilyetlik yoluyla kullandığı taşınmazın toplulaştırma sonucu dava dışı kişilere verildiği, davaya konu Hazineye ait arazinin toplulaştırma sonucu yerinin değiştiği, davanın bu haliyle konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Nedenleri
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davayı vekil aracılığı ile takip etmesine ve davada karar verilmesine yer olmadığı kararına rağmen davalı Hazinenin lehine vekalet ücreti takdir edilmemesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek İlk Derece Mahkemesinin kararının kaldırılmasını istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 21/12/2020 tarihli ve 2020/892 Esas, 2020/905 Karar sayılı kararıyla; dava konusu 981 ada 40 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitinin itiraz edilmeksizin 03/04/2001 tarihinde kesinleştiği ve davacının talebinin de kadastro tespitinden önceki nedene dayandığı, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12. maddesi uyarınca kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali isteğinin kadastro tespitinin kesinleşmesi tarihinden itibaren 10 yıllık hak düşürücü süre içinde ileri sürülmesinin zorunlu olduğu, dava konusu taşınmazın kadastro tespitinin 03/04/2001 tarihinde kesinleştiği, davanın ise 22/09/2014 tarihinde açıldığından hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmesi ve buna göre de kendisini vekille temsil ettiren davalı yararına, dava dilekçesindeki değer de dikkate alınarak vekalet ücreti takdir edilmesi gerektiği gerekçesiyle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin kararının kaldırılarak, yeniden hüküm tesisisi ile davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili, konusuz kalan dava hakkında, hak düşürücü sebebine dayanılarak hüküm tesisinin usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava; kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesi; “Bu tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz.” hükmünü içermektedir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 02/03/1996 tarihli ve 1995/20-1086 Esas, 1996/174 Karar sayılı kararında belirtildiği üzere; “…Bu sürenin doğrudan doğruya kamu düzenini ilgilendirmesi nedeniyle davanın hangi aşamasında olursa olsun, mahkemece kendiliğinden gözetilmesi gerekir. Bu nitelikleriyle dava engellerinden olup, ilk önce incelenmesi icap eder. Davada hak düşürücü süre söz konusu ise dava dinlenilemez, işin esası incelenemez."
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanununun 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanununun 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 120,60 TL bakiye onama harcının davacıdan alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
13.02.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.