"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Konya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
KARAR : Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Hadim Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen kadastro öncesine dayalı tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair verilen karar hakkında Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; Bölge Adliye Mahkemesince davalının istinaf başvurusunun kabulü ile davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraflarca temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, kullanımında ve zilyetliğinde olan Konya ili, Hadim ilçesi, Bolat Mahallesi, Sarıyüzü mevkii 260 ada 7 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespiti sırasında Hazine adına tescilinin yapıldığını, dava konusu taşınmazın miras yoluyla intikal ettiğini ve uzun süredir kullanmakta olduğunu belirterek, Hazine adına kayıtlı olan taşınmazın tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı temsilcisi duruşma beyanında; yapılan tespit ve tescilin doğru olduğunu, dava konusu taşınmazın özel mülkiyete konu olamayacağını belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 14/11/2019 tarihli ve 2016/203 Esas, 2019/338 Karar sayılı kararıyla; ‘‘Davacı tarafın kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak 10 yıllık hak düşürücü süre içinde iptal ve tescil isteğine ilişkin iş bu davayı açtığı, kadastro tespiti sırasında taşınmazın zilyedi ve zilyetleri tarafından tahdit ve tespit esnasında zilyetlik hak ve iddiasında bulunulmadığı, muhtar ve bilirkişilerin de taşınmazın Bolat Mahallesinde kim ya da kimlere ait olduğunu bilmediklerini beyan etmeleri sebebi ile Hazine adına tespit edildiği, keşifte dinlenen davacı, yerel bilirkişi ve davacı tanıkları tarafından, dava konusu yerin davacıya miras yolu ile intikal ettiği, taşınmazın bağ suretiyle kullanıldığı ve davacının zilyetlik süresinin 50 yılı aştığının beyan edildiği, 25.10.2017 tarihli Jeodezi ve Fotogrametri Mühendisi bilirkişi ... 'un raporunda, davacının hak iddia ettiği arazinin 1970, 1986 ve 2011 tarihli ... fotoğrafları ile 2011 tarihli ortofoto görüntülerinde "etrafındaki diğer parseller ile zemin durumu itibariyle aynı karakterde kültür arazisi niteliğinde olduğu ", ayrıca Ankara Mahkemeleri kanalıyla alınan 07.06.2018 tarihli Harita Mühendisi Dr. ... ... tarafından hazırlanan ek raporda da "dava konusu taşınmazın boş hali arazi görünümünde olmakla beraber basım yılı olan harita birlikte değerlendirildiğinde bağlık arazi olduğu" belirtilmekle, davacının iddiasını doğrulayan mahalli bilirkişi ve tanık anlatımları, bu anlatımlarla örtüşen ve dava konusu yerleri kapsayan, kadastro tespit tarihinden geriye yönelik farklı dönemlere ait ... fotoğraflarının uygulanması neticesinde bilirkişilerin düzenlemiş oldukları rapor içeriklerine göre davacının ve miras bırakanının taşınmaza kadastro tespit tarihine kadar eklemeli olarak 50 yılı aşkın süre ile malik sıfatıyla çekişmesiz ve aralıksız zilyet oldukları," gerekçesiyle davanın kabulü ile Konya ili, Hadim ilçesi Bolat Mahallesi 260 ada 7 parselde kayıtlı 546,08 m² yüz ölçümlü taşınmazın davalı adına olan tapu kaydının iptali ile mülkiyetinin davacı ... T.C kimlik numaralı ... adına tespitine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı temsilci istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Nedenleri
Davalı temsilci re'sen gözetilecek sebeplerle İlk Derece Mahkemesinin kararının kaldırılmasını istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 07.12.2020 tarihli ve 2020/830 Esas, 2020/838 Karar sayılı kararıyla; ‘‘Mahkemece, davacı yararına zilyetlikle kazanım koşulları oluştuğu gerekçesiyle yazılı şekilde karar verilmişse de jeodezi ve fotogrametri bilirkişileri tarafından ... fotoğrafları üzerinde yapılan incelemede dava konusu taşınmazın boş ve hali arazi görünümünde olduğunun daha kuzeydeki parsel sınırları belirgin olduğu halde etrafında belirleyici sınır bulunmadığının belirtildiği, buna göre aynı bilirkişilerce taşınmazın kültür arazisi olduğu kanaatine varılmasının dayanağı olmadığı, ... fotoğraflarının sunduğu objektif gerçeklik karşısında insan eliyle yoruma dayalı üretilen memleket haritasındaki çeşitli sebeplerle (çalı, çayır vs) yeşile boyalı gösterime, sular altında kalan taşınmazla ilgili varsayıma dayalı ziraat bilirkişi raporuna ve taşınmazın bağ olarak kullanıldığını belirten mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarına itibar edilmesinin mümkün olmadığı dolayısıyla kazandırıcı zamanaşımı koşulları oluşmadığından davacının davasının reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır.
Kabule göre, taşınmazın baraj gölü suları altında kaldığı belirlendiğine göre davacının mülkiyetinde olduğunun tespitine karar vermekle yetinilmesi gerekirken Hazine adına kayıtlı tapunun iptaline karar verilmesi de doğru değildir.’’ gerekçesiyle davalının istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin kararı kaldırılarak kaldırılan kararın yerine yeniden hüküm tesisi ile davacının davasının reddine, davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince takdir edilen 3.276,48 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraflar temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; ... fotoğraflarına dayalı zilyetlik şartlarının oluşmadığı yönündeki tespitin hatalı olduğunu, dava konusu taşınmazın bağ vasfında olup ... fotoğraflarından bağ omcalarının görünmesinin mümkün olmadığını, bilirkişi raporlarında çelişki var ise bu çelişkinin giderilmesi gerektiğini, tanık beyanları ile zilyetliği hususu ispatlandığını, davalı Kurumun istinaf dilekçesinde istinaf gerekçesi belirtmediğini ve davalı Kurumun kendisini vekil ile temsil ettirmemesine rağmen davalı lehine vekalet ücreti verilmesinin usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı temsilcisi temyiz dilekçesinde özetle; re'sen gözetilecek sebeplerle kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 190/1. maddesinde, "İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir."
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6. maddesinde, "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür."
3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. maddesi, "Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir."
3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 17. maddesi, "Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14 üncü maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde Hazine adına tespit edilir."hükümlerini içermektedir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 713/1. maddesi, "Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir." düzenlemelerine yer verilmiştir.
3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre, davalı temsilcinin tüm, davacı vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Bölge Adliye Mahkemesince davalının istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin kararı kaldırılarak kaldırılan kararın yerine yeniden hüküm tesisisi ile davacının davasının reddine karar verilmekle birlikte davalının vekille temsil edilmemesine karşın davacı aleyhine ücreti vekalete hükmedilmiştir. Vekille temsil edilmeyen davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 370. maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi kararının düzeltilerek onanması gerekir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davalının tüm, davacı tarafın sair temyiz itirazlarının reddine,
2. Davacı tarafın temyiz itirazının kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının A. bendinin 4 numaralı bendinde yer alan “Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince takdir edilen 3.276,48 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine” cümlesinin tamamen çıkartılmasına, kararın bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
İstek hâlinde peşin alınan temyiz harcının davacıya iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
13.02.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.