Logo

1. Hukuk Dairesi2021/5744 E. 2023/805 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro çalışmaları sırasında Hazine adına tescil edilen bir taşınmazın, davacı tarafından kadastro öncesi zilyetliğinin bulunduğu iddiasıyla tapu iptali ve tescil davası açılması üzerine, taşınmazın mülkiyetinin kime ait olduğuna ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının 20 yıldan uzun süredir malik sıfatıyla ve aralıksız zilyetliğini ispatlaması ve taşınmazın 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 17. maddesi kapsamında Devletin hüküm ve tasarrufu altında olmadığının tespit edilmesi gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi'nin davacı lehine tapu iptali ve tesciline karar veren direnme kararı onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi

KARAR : Esastan Ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Bayındır Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen kadastro öncesine dayalı tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair verilen karar hakkında Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; Bölge Adliye Mahkemesince davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı; İzmir ili, Bayındır ilçesi Kabaağaç Mahallesinde yapılan kadastro çalışmaları sırasında murisinden intikal eden zeytinliğin kendisi adına tescil edilmesi gerekirken Hazine adına tescil edildiğini, söz konusu zeytinliğin babası ve dedesi tarafından uzun yıllardır, hali hazırda da kendisi tarafından işlendiğini belirterek, 140 ada 1229 parselin kendi adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı, davada hak düşürücü sürenin dolduğunu, ispat yükünün davacı tarafta olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştır.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 16/07/2019 tarihli ve 2017/506 Esas, 2019/336 Karar sayılı kararıyla; keşif sırasında dinlenen tanık ve mahalli bilirkişilerin dava konusu taşınmazın kendilerini bildiklerinden beri davacının babası ... ... tarafından kullanıldığını, ... ... vefat ettikten sonra da davacı tarafından kullanılmaya devam edildiğini beyan ettikleri, harita mühendisi tarafından hazırlanan raporda dava konusu taşınmazın 1957 yılında imar ihya çalışmasının olduğu, taşınmazın 1957 yılından bu yana zeytinlik olarak kullanıldığının tespit edildiği gerekçesiyle, davanın kabulü ile dava konusu taşınmazın Hazine adına olan tapu kaydının iptali ve davacı adına tesciline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Nedenleri

Davalı vekili, taşınmazın batı ve güney sınırının orman ile çevrili olduğu, sınırı orman olan taşınmazla ilgili olarak orman incelemesi yapılmasının göz ardı edildiğini, eksik ve yetersiz inceleme ile karar verildiğini belirterek, davanın kabulüne dair İlk Derece Mahkemesinin kararının kaldırılmasını istemiştir.

C.Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 26/11/2020 tarihli ve 2020/967 Esas, 2020/978 Karar sayılı kararıyla; uzman harita bilirkişisi tarafından, yeni tarihli ... fotoğrafları ve memleket haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan uygulama ve ziraat mühendisi tarafından yapılan inceleme sonucunda; çekişmeli taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altında olan yerlerden olmadığı, gerçek kişilere ait tapulu taşınmazlarla çevrili olduğu ve gerçek kişi yararına 3402 sayılı Yasa'nın 14. ve 17. maddesinde yazılı kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşulları oluştuğu, mahkemece davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle davalı Hazine vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesinde bildirdiği sebepleri tekrar ederek, kararın bozulmasını istemiştir.

C.Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, Türk Medeni Kanunu'nun 713/1., 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. ve 17. maddelerine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. maddesi, “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüz ölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.”

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 713/1. maddesi, "Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir."

3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 17. maddesi, "Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14. maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde Hazine adına tespit edilir." hükümlerini içermektedir.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanunu'nun 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanunu'nun 370. maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

492 sayılı Harçlar Kanunu'nun değişik 13. maddesinin j bendi gereğince davalı Hazineden harç alınmasına yer olmadığına,

13.02.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.