Logo

1. Hukuk Dairesi2021/5763 E. 2023/1130 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro öncesi hukuki nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasında mirasçıların aktif dava ehliyetinin olup olmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Terekeye temsilci atandıktan sonra mirasçıların terekeyi temsil ve davayı takip yetkisinin sona erdiği ve bu yetkinin tereke temsilcisine geçtiği, tereke temsilcisi temyiz etmediği için mirasçıların yaptığı temyiz isteminin ehliyetsizlik nedeniyle reddine karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi

KARAR : Kabul

İLK DERECE MAHKEMESİ : Kütahya 1. Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasının kısmen kabulüne dair verilen karar hakkında Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; Bölge Adliye Mahkemesince davalı vekilinin istinaf başvurusunun kamu düzeni gereği kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin kararı kaldırılarak davacıların davasının aktif dava ehliyeti yokluğundan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili; davacıların dedesi ...'ndan davacıların annesine intikal eden ve yıllarca kullanılan Kütahya ili, Merkez Yakaca köyü, 121 ada 1, 101 ada 6, 110 ada 134 ve 1, 102 ada 20 numaralı parsellerin kadastro tespiti sonucu hatalı olarak müvekkilleri adlarına ekip biçen kiracı davalı adına tescil edildiğini belirterek, tapu kayıtlarının iptali ile davacılar adına tapuya tescile karar verilmesini istemiştir.

Mirasçılardan ...; 03.02.2017 havale tarihli dilekçe ile davayı kabul ettiğini ve davaya muvafakat ettiğini, mirasçı ... ise 15.11.2016 tarihli dilekçe ile davaya müdahil olmayacağını bildirmiştir.

II. CEVAP

Davalı; davaya konu taşınmazları ... mirasçılarından satın aldığını, ...'nun ise bu taşınmazları 1947 yılında hak sahiplerinden satın aldığını, o tarihten sonra taşınmazları malik sıfatı ile kiraya vererek kullandığını, ... kiracısı olarak yaklaşık 30 sene taşınmazları kullandığını, onun ölümünden sonra 22/11/2000 tarihinde harici senetle mirasçılarından satın aldığını, 110 ada 134 parsel sayılı taşınmazın babasından intikal ettiğini, 102 ada 20 parsel sayılı taşınmazın ise mera olduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 04/04/2019 tarihli ve 2016/239 Esas, 2019/127 Karar sayılı kararıyla; davacıların murisi ... ...'in davacılar dışında da mirasçıları bulunduğunun anlaşıldığı, mirasçıların tamamının davaya muvafakat etmediği, bu nedenle terekeye temsilci atandığı, dava konusu taşınmazlardan 102 ada 20 numaralı parselin 3. şahıs adına kayıtlı olduğu, bu taşınmaz yönünden davalıya husumet yöneltilemeyeceği, 110 ada 134 numaralı parselin ise davacılara veya murislerine ait olmadığı, davalının babasından davalıya kalan bir yer olduğunun tanık ve mahalli bilirkişilerin beyanlarıyla anlaşıldığı, 121 ada 1 ve 101 ada 6 numaralı parsellerin sadece ...'na ait olmadığı, davacıların murisi ... ...'in de bu yerde mirasen intikal dolayısıyla hak sahibi olduğu, ...'nun mirasçılarından davalı tarafından satın alınan hissenin sadece ...'ya ait 1/2 hisse olduğu, davacıların 1/2 hissesinin davalıya satılmadığı, davalı tarafça dosyaya ibraz edilen 1947 yılına ait noter senedinin dava konusu yerlere ilişkin olduğunu gösteren herhangi bir delil bulunmadığı, senette taşınmazların tam olarak somutlaştırılmadığı, bu senedin bu yerlere ait olduğunu kabule imkan olmadığı, 2000 yılında yapılan satış işleminin sadece ...'nun hissesi yönünden geçerli kabul edilebileceği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Nedenleri

Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazların noter senedinde belirtilen taşınmazlar olduğunu, davacıların anneleri tarafından taşınmazların kullanıldığına ilişkin iddialarının gerçek olmadığının tanık anlatımları ile ortaya çıktığını, Mahkemece mirasçı ...’ın davaya muvafakatının olmadığının dikkate alınması gerektiğini, bilirkişi raporuna göre kabul edilen davada harç, masraf ve vekalet ücreti hesaplamasında hata olduğunu belirterek İlk Derece Mahkemesinin kararının kaldırılmasını istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 16/12/2020 tarihli ve 2020/679 Esas, 2020/1476 Karar sayılı kararıyla; dosya arasına alınan Kütahya Asliye Hukuk Mahkemesinin 1972/150 E., 1978/102 K. sayılı dosya içeriğinden; kök muris ... terekesinin mirasçıları olan ... ve ... ile davacıların annesi ... arasında taksim edilmediği, halen elbirliği ile mülkiyet hükümlerine tabi olduğunun anlaşıldığı, davacıların ... terekesinin, anılan dosyanın karara çıkmasından sonraki bir tarihte taksim edildiğini iddia etmedikleri, elbirliği mülkiyetinin söz konusu olduğu bu gibi hallerde, ortakların (mirasçıların) belirlenmiş bir payı olmadığı, her birinin hakkının ortaklığa giren malların tamamına yaygın olduğu bir ya da bir kaç mirasçının, üçüncü kişiye karşı, miras payına yönelik olarak dava açtıkları hallerde davanın dinlenme olanağı bulunmaması nedeniyle davanın aktif dava ehliyeti yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesi gerektiği, davacıların talebinin sadece ... mirasçısı ...'nin payına yönelik olduğu, bu nedenle ... terekesi adına açılmamış olan davada, ... terekesine tayin edilen temsilcinin de mevcut davayı sürdürme yeteneği bulunmadığı gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kamu düzeni gereği kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davacıların davasının aktif dava ehliyeti yokluğundan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacılar vekili temyiz dilekçesinde; ...'na intikal eden 1/2 miras payının ... mirasçılarınca davalıya satıldığı düşünüldüğünde dahi dava konusu taşınmazların 1/2 payı sahibi olan ... ...'in mirasçıları olarak ..., ..., ..., ... ile ... kaldığını, mirasçılardan ..., ..., ...’in davacı sıfatıyla davaya taraf olduğunu, mirasçılardan ...’nin davaya muvafakat ettiğini, mirasçılardan ...’ın ise davayı takip etmediğini, terekeye Kütahya 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2017/758 Esas sayılı dosyasında temsilci atandığını ve dava tereke adına temsilci tarafından takip edilerek dosyada karar verildiğini, ... mirasçılarının dava konusu taşınmazlardaki paylarını davalıya satışı sonrası elbirliğiyle mülkiyetin sonlandığının ve davacıların aktif dava ehliyetlerinin bulunduğunun kabulü gerektiğini, dava konusu taşınmazların elbirliği mülkiyetine tabi olduğu düşünüldüğünde ise Mahkemece tereke adına dava açılması için imkan tanınması gerektiği belirtilerek, kararın bozulması talep edilmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Taraflar arasındaki uyuşmazlık kadastro öncesi hukuki nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1.Türk Medeni Kanunu’nun 640. maddesi; "Birden çok mirasçı bulunması hâlinde, mirasın geçmesiyle birlikte paylaşmaya kadar, mirasçılar arasında terekedeki bütün hak ve borçları kapsayan bir ortaklık meydana gelir. Mirasçılar terekeye elbirliğiyle sahip olurlar ve sözleşme veya kanundan ... temsil ya da yönetim yetkisi saklı kalmak üzere, terekeye ait bütün haklar üzerinde birlikte tasarruf ederler. Mirasçılardan birinin istemi üzerine sulh mahkemesi, miras ortaklığına paylaşmaya kadar bir temsilci atayabilir. Mirasçılardan her biri, terekedeki hakların korunmasını isteyebilir. Sağlanan korumadan mirasçıların hepsi yararlanır. Bir mirasçı ödemeden aciz hâlinde ise, mirasın açılması üzerine diğer mirasçılar, haklarının korunması için gerekli önlemlerin gecikmeksizin alınmasını sulh mahkemesinden isteyebilirler."

2.Türk Medeni Kanunu’nun 701. maddesi, "Kanun veya kanunda öngörülen sözleşmeler uyarınca oluşan topluluk dolayısıyla mallara birlikte malik olanların mülkiyeti,elbirliği mülkiyetidir. Elbirliği mülkiyetinde ortakların belirlenmiş payları olmayıp her birinin ..., ortaklığa giren malların tamamına yaygındır."

3.Türk Medeni Kanunu’nun 702. maddesi; "Ortakların hakları ve yükümlülükleri, topluluğu doğuran kanun veya sözleşme hükümleri ile belirlenir. Kanunda veya sözleşmede aksine bir hüküm bulunmadıkça, gerek yönetim, gerek tasarruf işlemleri için ortakların oy birliğiyle karar vermeleri gerekir. Sözleşmeden ... topluluk devam ettiği sürece, paylaşma yapılamaz ve bir pay üzerinde tasarrufta bulunulamaz. Ortaklardan her biri, topluluğa giren hakların korunmasını sağlayabilir. Bu korumadan bütün ortaklar yararlanır." hükümlerini düzenlemiştir.

3. Değerlendirme

Bilindiği üzere Türk Medeni Kanunu'nun 640. maddesi uyarınca terekeye temsilci atanması durumunda, davanın tereke temsilcisinin veya bu sıfatla vekil kıldığı avukatın huzuru ile sürdürülmesi gerektiği tartışmasızdır. Tereke temsilcisinin atanması ile mirasçıların terekeyi temsil ve davayı takip yetkisi ortadan kalkmaktadır. Başka bir söyleyişle, davayı takip yetkisi sona ... mirasçıların bununla hükmü temyiz ... ortadan kalkar ve bu hak miras şirketini temsilen tereke temsilcisine geçer.

Somut olayda, elbirliği (iştirak) halinde mülkiyet söz konusu olduğundan, davaya tereke temsilcisi atanmış, gerekçeli karar tereke temsilcisine 20/01/2021 tarihinde tebliğ edilmesine rağmen tereke temsilcisi tarafından temyiz isteminde bulunulmamıştır.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacılar vekilinin temyiz dilekçesinin REDDİNE,

Peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde temyiz edenlere iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

27.02.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.