"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
KARAR : Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Çaykara Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı dava dilekçesinde, Trabzon ili, Çaykara ilçesi, ... Mahallesi 162 ada 1 parsel sayılı taşınmazın büyük bir parsel olduğunu, bu taşınmaz içerisinde kendisinin kullandığı 2 parça kısım olduğunu ileri sürerek bu kısımların miktarının tespiti ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı ..., davacının taşınmazın dedelerinden kaldığını belirttiğini, taraf teşkilinin sağlanması gerektiğini, taşınmazın mera olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı ..., dava konusu yerin plansız alanda kalması nedeniyle sorumluluklarında olmadığını, husumet itirazları olduğunu, zamanşamının ve hak düşürücü sürenin geçtiğini, yasal hasım olmaları nedeniyle yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu olmayacaklarını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı Hazine, tespitin doğru olduğunu, meranın özel mülk konusu olamayacağını belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dava konusu taşınmazın kadim mera olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu iki parça arazinin kadimden beri kendilerince kullanıldığını, babasının vefatı ile taksim neticesinde bu yerlerin kendisine verildiğini, yerin çevresinin mera vasfında olmasının, kendi kullandığı arazinin de mera olarak yazılmasına sebep olduğunu ancak bu durumun hatalı olduğunu, tanık beyanlarında arazilerin kendileri tarafından 60 seneden bu yana kullanıldığını beyan ettiklerini, kadastro tespiti sırasında bilirkişilik yapan kişilerin kendi arazilerine bitişik olan yerleri zirai, topoğrafik ve diğer özellikleri aynı iken dava konusu yerin mera, kendi taşınmazların ise adlarına tescil edilmesinin hukuk ve hakkaniyete aykırı olduğunu, bu yerde evlerinin bağ ve bahçelerinin olduğunu, kadimden beri vergi verdiklerini, eksik ve hatalı inceleme neticesinde verilen kararın hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu ileri sürerek kararın kaldırılmasını istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; alınan bilirkişi raporlarına göre dava konusu yerin mera vasfında olduğunun tespit edildiği, bu nitelikte taşınmazın zilyetlikle iktisabının mümkün olmadığı gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı temyiz dilekçesinde özetle, kadimden beri taşınmazların dedeleri tarafından kullanıldığını, babasının ölümü ile taksim sonucu taşınmazların kendisine verildiğini, çevrenin mera olması nedeniyle kendi kullandığı dava konusu yerlerin de mera olarak tespitine neden olduğunu, tanıkların ve mahalli bilirkişilerin de dava konusu yeri kadimden beri kendilerinin kullandıklarını beyan ettiğini, dava konusu yerlerin tahrir kaydı olduğunu, bu hususta dinlenilenlerin dikkate alınmadığını, dava konusu yere komşu olan 155 ada 1 ve 2 parsel sayılı yerlerin zirai, topografik ve diğer tüm özelliklerinin aynı olduğunu ve o taşınmazların tespit yapılırken şahıslar adına tescil edildiğini, dava konusu yerde evi, bağı ve bahçesi olduğunu, kadimden beri vergi verdiğini ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 713/1 maddesinde; “Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir.”
3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14/1 maddesinde, “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.”
3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 16/B maddesinde; “Mera, yaylak, kışlak, otlak, harman ve panayır yerleri gibi paralı veya parasız kamunun yararlanmasına tahsis edildiği veya kamunun kadimden beri yararlandığı belgelerle veya bilirkişi veya tanık beyanı ile ispat edilen orta malı taşınmaz mallar sınırlandırılır, parsel numarası verilerek yüz ölçümü hesaplanır ve bu gibi taşınmaz mallar özel siciline yazılır. Bu sınırlandırma tescil mahiyetinde olmadığı gibi bu suretle belirlenen taşınmaz mallar, özel kanunlarında yazılı hükümler saklı kalmak kaydıyla özel mülkiyete konu teşkil etmezler. Yol, meydan, köprü gibi orta malları ise haritasında gösterilmekle yetinilir.” hükümleri düzenlenmiştir.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 120,60 TL bakiye onama harcının davacıdan alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
22.02.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.