Logo

1. Hukuk Dairesi2021/5847 E. 2023/1196 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Hazine adına kayıtlı taşınmazın davacı tarafından yirmi yıllık zilyetlikle kazanılıp kazanılmadığına ilişkin tapu iptali ve tescil davası uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının dava konusu taşınmazı yirmi yıl boyunca malik sıfatıyla, aralıksız ve davasız olarak kullandığının bilirkişi raporu ve tanık beyanlarıyla ispatlanması gözetilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi

KARAR : Esastan Ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Alanya 4. Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalı Hazine'nin başvurusunun esastan reddine; davacının başvurusunun harç ve vekalet ücreti yönünden kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı, Antalya ili, Alanya ilçesi, Türkler köyü, Yanıklar Mahallesi 210 ada 47 parsel sayılı taşınmazın öncesinde babası tarafından daha sonra kendisi tarafından yaklaşık 1975 yılından bu yana nizasız ve fasılasız kullanıldığını, babasının sağlığında taşınmazları çocukları arasında taksim ettiğini ve babası ile taşınmazı 55-60 yıl önce imar ve ihya ettiklerini, taşınmazın niteliği itibariyle tarım arazisi olduğunu ileri sürerek Hazine adına olan tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı, taşınmazın değerinin düşük gösterildiğini, taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altında olan yerlerden olup, zilyetlikle iktisabının mümkün olmadığını, yasaların öngördüğü iktisap koşullarının gerçekleşmediğini ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; keşif sonrası alınan bilirkişi raporunda tarımsal faaliyetin 55 yıl önce başladığının, imar ihya çalışmalarının 1986 yıllarında tamamlandığının ve taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğunun tespit edildiği, bilirkişi raporları ile keşif sırasında dinlenen mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarının uyumlu olduğu, davanın 2016 yılında açılmış olması dikkate alındığında dava tarihinden geriye doğru tamamlanması gereken 20 yıllık imar ihya ve zilyetlik süresinin tamamlandığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili, davanın kabulünün doğru olduğunu ancak davacı lehine dava değeri üzerinden vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının vekalet ücreti yönünden kaldırılmasını istemiştir.

Davalı vekili, eksik inceleme ile usul ve yasaya aykırı karar verildiğini, dava konusu taşınmazın tapulama harici bırakıldığı, tescil harici bırakılan yerlerin Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olup iktisabının mümkün bulunmadığını, mahalinde yapılan keşif sonucu düzenlenen raporların taşınmazın fiili durumuna uygun olmayıp, sübjektif görüş ve varsayımlara dayandığını ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması ile davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; tüm dosya kapsamına göre, ileri sürülen istinaf nedenleri ve 6100 sayılı Hukuk Muhekemeleri Kanunu'nun (HMK) 355/1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin yapılan inceleme sonucunda, bilirkişiler tarafından tanzim edilen 28.01.2019 havale tarihli ek bilirkişi raporunda, dava konusu taşınmaz üzerinde tarımsal faaliyetlerin başlangıcının yaklaşık 55 yıl öncesine dayandığı, taşınmazın 1986 yılından itibaren artık tamamiyle tarım arazisi olarak kullanıldığı, imar ihyasının 1986 yıllarında tamamlanmış olduğu, taşınmaz üzerinde tarımsal faaliyetlerin aralıksız olarak süregeldiği, dava tarihinden 30 yıl, tescil tarihinden 27 yıl öncesine ait ... fotoğraflarındaki görüntüye istinaden taşınmazdaki zilyetliğin o yıllarda da var olduğu, taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğunun tespit edildiği, bilirkişi raporları ile keşif sırasında dinlenen mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarının uyumlu olduğu, davanın 2016 yılında açılmış olması dikkate alındığında dava tarihinden geriye doğru tamamlanması gereken 20 yıllık imar ihya ve zilyetlik süresinin tamamlandığı anlaşıldığından İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir husus olmadığı gerekçesiyle, davalı Hazine vekilinin istinaf isteminin esastan reddine; davanın tapu iptali ve tescil davası olması nedeniyle davalı Hazine’nin yasal hasım olmadığı, davacının vekalet ücreti ve harç dahil yargılama giderlerinden sorumlu tutulmaması gerektiği gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf isteğinin kabulü ile HMK'nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne yönelik yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili, eksik inceleme ve araştırma ile karar verildiğini, davalı Hazine yasal hasım olduğundan aleyhine vekalet ücretine hükmedilmemesi gerektiğini ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 713/1., 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. ve 17. maddelerine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1. maddesi, "Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir."

3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. maddesi; “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüz ölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.”

3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 17. maddesi; “Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14 üncü maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde Hazine adına tespit edilir. İl, ilçe ve kasabaların imar planının kapsadığı alanlarda kalan taşınmaz mallarda bu hüküm uygulanmaz.” hükümlerini düzenlemiştir.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Davalı Hazine vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının HMK’nın 370. maddesi uyarınca ONANMASINA,

492 sayılı Harçlar Kanunu'nun 13. maddesinin “j” bendi gereğince Hazineden harç alınmasına yer olmadığına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

01.03.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.