Logo

1. Hukuk Dairesi2021/5883 E. 2023/117 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Mirasçılar arasında yapılan taksim sözleşmesine rağmen, kadastro tespitinde miras payına uygun olmayan tescil nedeniyle tapu iptali ve tescil davası açılması.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının dayandığı taksim sözleşmesi tüm mirasçılar tarafından imzalanmadığı ve terekenin yasal olarak taksim edilmediği için taksimin davacının miras payı oranında yapıldığı kabul edilerek, davacıya düşenden fazla yer aldığının tespit edilmesi nedeniyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

HÜKÜM/KARAR : Kısmen Kabul - Kısmen Ret / Esastan Ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ayancık Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen kararın, davacı ... ile bir kısım davalılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi tarafından yapılan inceleme sonucunda; davacının istinaf başvurusunun esastan reddine, bir kısım davalılar vekilinin ise istinaf başvurusunun kabulüne ilişkin olarak verilen karar, süresi içerisinde davacı ... tarafından temyiz edilmiş olmakla; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı ... dava dilekçesinde özetle; davalıların kardeşleri olduğunu, adına kayıtlı 114 ada 19 parsel sayılı taşınmaz ile davalılar adına kayıtlı 114 ada 16, 17 ve 18 parsel sayılı taşınmazların, müşterek murisleri ...’dan geldiğini, dava konusu taşınmazların 02.12.2003 tarihli sözleşme ile eşit şekilde paylaşıldığını ancak kadastro tespiti sırasında taşınmazların eşit yüzölçümü ile tespit ve tescil edilmediğini, bu nedenle bir kısım davalıların, adına kayıtlı taşınmaza tecavüz eder şekilde ev yaptığını, İstanbul’da ikamet ettiği için tespitten haberdar olamadığını ileri sürerek davalılar adına kayıtlı 114 ada 16, 17 ve 18 parsel sayılı taşınmazlar ile adına kayıtlı aynı ada 19 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile taşınmazların eşit yüzölçümü ile adlarına tesciline karar verilmesini, davalılar tarafından yapılan müdahalenin men’i ile davalılara ait binaların, taşınmazına tecavüzlü kısımlarının yıkılmasına karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

1. Davalı ... cevap dilekçesinde özetle; davacının dayandığı taksim sözleşmesinin geçerli olmadığını ve hiçbir zaman da uygulanmadığını, davacının uzun zamandır devam eden baskılarının ve aralarındaki tartışmaların sona ermesi için söz konusu sözleşmenin çalakalem şekilde hazırlandığını, tartışmalardan çok yorulduğu için sözleşmenin yapıldığı toplantıya katılmadığını, barışçı kimliği ile tanınan eşi tarafından sözleşmeye imza atıldığını, yine sözleşmede imzası bulunan dava dışı kardeşleri ...’nin okuma-yazma bilmediğini, resmiyetteki tüm işlerini parmak basmak suretiyle gerçekleştirdiğini, kaldı ki söz konusu sözleşmenin taraf iradelerini yansıtmadığını, geçersiz olan bu sözleşmeden 2 yıl sonra davalılardan ...’nın köye gelerek hakkının gaspedildiğini iddia etmesi üzerine, tüm mirasçıların itibar edeceği aile üyeleri ile birlikte metreyle ölçüm yapılarak dava konusu taşınmazların paylaşıldığını, davacının kadastro tespitinden ve bu durumdan haberdar olmadığına ilişkin iddiasının da yerinde olmadığını beyan ederek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

2. Davalı ... cevap dilekçesinde özetle; davacının dayandığı taksim sözleşmesinin geçersiz olduğunu, sözleşmenin tanzimi içi yapılan toplantıya, taraflar arasında devam eden tartışmalardan yorulan abileri ...’in katılmadığını, sözleşmeye ...’in eşinin mecburen imza attığını, sözleşmede imzası bulunan dava dışı kardeşleri ...’nin okuma-yazma bilmediğini, resmiyetteki tüm işlerini parmak basmak suretiyle gerçekleştirdiğini, sözleşme tarafların iradesini yansıtmadığı için geçersiz olup, sözleşmede bahsi geçen hususların da hayata geçirilmediğini, kadastro çalışmaları sırasında yerel bilirkişilerin huzurunda taşınmazların sınırlarının belirlendiğini ve tespitin de belirlenen sınırlara göre yapıldığını, bu durumdan haberdar olan davacının tespite herhangi bir şekilde itiraz etmediğini, kimsenin taşınmazına tecavüz eder şekilde bina da yapmadığını beyan ederek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

3. Davalı ... tarafından davaya cevap verilmemiş; bilahare davalı 17.01.2017 tarihli duruşmadaki beyanında, taksim sözleşmesi uyarınca davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

Ayancık Asliye Hukuk Mahkemesinin 15.03.2018 tarihli, 2016/151 Esas, 2018/78 Karar sayılı kararıyla; mahallinde yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişi beyanları, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre, dava konusu taşınmazların tarafların müşterek murisi ...’dan geldiğinin sabit olduğu, davacı tarafından 02.12.2003 tarihli taksim sözleşmesine dayanılmış ise de söz konusu sözleşme incelendiğinde, sözleşmenin tüm Şükrü mirasçıları tarafından imzalanmadığının anlaşıldığı, bu durumda söz konusu sözleşmenin geçerli olmadığı ve Şükrü terekesinin yöntemince taksim edilmediği, Şükrü terekesi elbirliği mülkiyetine tabi olduğuna göre, mirasçılardan birinin taşınmazlardaki zilyetliğinin tereke adına sürdürüldüğünün kabulü gerekeceğinden, çoğun içinde az da vardır kuralı gereğince, davanın davacının dava konusu taşınmazlardaki miras payı oranında kabulüne karar vermek gerektiği, davalılar tarafından, davacının taşınmazına herhangi bir müdahalenin de bulunmadığı gerekçesiyle;

Davanın kısmen kabulüne, dava konusu 114 ada 16, 17 ve 18 parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile Ayancık Sulh Hukuk Mahkemesinin 01.03.2012 tarihli, 2012/37 Esas, 2012/66 Karar sayılı, tarafların murisi olan ...'ya ait veraset ilamı doğrultusunda, taşınmazların 1/6 hissesinin davacı ... adına, taşınmazların 5/6 hissesinin ise önceki tapu malikleri adına tapuya kayıt ve tesciline, davacı tarafın müdahalenin meni ve ka’l talebinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesi kararına karşı süresi içerisinde davacı ... tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

2. Bölge Adliye Mahkemesinin Kaldırma Kararı

Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin 06.07.2018 tarihli ve 2018/872 Esas, 2018/938 Karar sayılı kararıyla; davanın, kadastro öncesi nedenlere dayalı tapu iptali ve tescil istemi ile birlikte müdahalenin önlenmesi ve ka’l istemlerine ilişkin olduğu, taraflar arasında, dava konusu 114 ada 16, 17 ve 18 parsel sayılı taşınmazların öncesinde, tarafların müşterek murisi ...'ya ait olduğu konusunda ihtilaf bulunmadığı, davalıların cevap dilekçelerinde, aşamalarda verdikleri beyan dilekçelerinde ve duruşmadaki beyanlarında, murisin terekesinin taksim edildiğini bildirdikleri, davacının dahi iddiasını taksime dayandırdığı, bu durumda dava konusu taşınmazların taksim edildiği konusunda taraflar arasında bir ihtilaf bulunmadığının anlaşıldığı, uyuşmazlığın, dava konusu taşınmazların davanın tarafları arasında ne şekilde paylaşıldığı ve davacı payına isabet eden bölümün sınırlarının ne olduğu hususunda olduğu, davacı 02.12.2003 tarihli “akit sözleşmesi” başlıklı belgeye dayanarak, dava konusu taşınmazların paylaşıldığını öne sürdüğüne göre, taksimin varlığını, nasıl ve ne şekilde yapıldığını, kendi payına düşen taşınmaz bölümünün neresi olduğunu, taşınmazların eşit şekilde paylaşıldığını iddia etmekle, paylaşımın eşit şekilde yapılıp yapılmadığını ispat etme yükünün, davacı üzerinde olduğu ancak İlk Derece Mahkemesince, taraflar arasında dava konusu taşınmazların paylaşıldığı hususunda ihtilaf bulunmadığı hususunun gözden kaçırıldığı, öte yandan davacının, taşınmazların kendisi ile davalılar adına eşit şekilde tescil edilmesi gerektiğini talep etmesine rağmen bu yön değerlendirilmeksizin miras payı oranında tescil hükmü kurulduğu, ayrıca iddia ve savunmanın kıymetlendirilmesi için yapılan keşif sırasında öncesinde bir bütün olup murise ait olan dava konusu taşınmazlar ile davacı adına tescil edilen dava dışı taşınmazın, davanın tarafları arasında nasıl ve ne şekilde paylaşıldığı, paylaşımın eşit yapılıp yapılmadığı, paylaşım sırasında bir sınır belirlenip belirlenmediği, yine davalı ... açısından davacı dayanağı “akit sözleşmesi” başlıklı belgeye imza atan eşi ...'nin, davalıyı temsilen sözleşmeye katılıp katılmadığı ve adı geçen davalının bu konuda eşine yetki verip vermediği, özellikle mahallinde yapılan keşifte dinlenen bir kısım yerel bilirkişinin beyanında belirtildiği şekilde, muris Şükrü mirasçılarından dava dışı ... payının, davalı ... tarafından satın alınıp alınmadığı ve paylaşım sırasında mirasçı ... payının sadece davalı Müzeyir payına eklenip eklenmediği hususlarında araştırma yapılmadığı belirterek Mahkemece mahallinde yeniden keşif yapılarak, açıklanan hususlarda araştırma ve inceleme yapılması gerektiği gerekçesiyle;

Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 353/1-a-6. maddesi uyarınca kabulüne, Ayancık Asliye Hukuk Mahkemesinin 15.03.2018 tarihli, 2016/151 Esas, 2018/78 Karar sayılı kararının kaldırılmasına, dosyanın yeniden yargılama yapılarak karar verilmek üzere kararı veren yerel Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

3. İlk Derece Mahkemesince Kaldırma Kararı Sonrası Verilen Karar

Ayancık Asliye Hukuk Mahkemesinin 17.12.2019 tarihli, 2018/238 Esas, 2019/428 Karar sayılı kararıyla; tüm dosya kapsamına göre, taraflar arasında dava konusu taşınmazların öncesinde tarafların müşterek murisi ...'ya ait olduğu ve dava konusu taşınmazların paylaşıldığı konusunda bir ihtilaf bulunmadığı, mahallinde yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişilerin, dava konusu taşınmazların taraflar arasında anlaşmak suretiyle paylaşıldığını beyan ettikleri, taraflar arasında yapılan 02.12.2003 tarihli sözleşmedeki paylaşım unsurlarının, dava konusu taşınmazlara yön ve konumları itibariyle uyduğu, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 2. maddesi uyarınca, tarafların dava konusu taşınmazları eşit bir şekilde paylaşma iradelerinin olduğunun açık olduğu, 26.08.2019 tanzim tarihli teknik bilirkişi raporunda, hakkaniyete uygun olacak şekilde, 114 ada 16 parselin “B” harfi ile gösterilen 9,52 metrekarelik kısmının, 114 ada 18 parselin “C” harfi ile gösterilen 33,21 metrekarelik kısmının ve 114 ada 17 parselin D" harfi ile gösterilen 62,00 metrekarelik kısmının tapu kaydının iptaline karar vermek gerektiğine dair sonuç ve vicdani kanaate varıldığı, öte yandan davacının taşınmazına, davalılar tarafından herhangi bir müdahalede bulunulmadığının anlaşıldığı gerekçesiyle;

Davanın kısmen kabulüne, 26.08.2019 tarihli teknik bilirkişi raporuna ekli kroki doğrultusunda, 114 ada 16 parselin “B” harfi ile gösterilen 9,52 metrekarelik kısmının, 114 ada 18 parselin “C” harfi ile gösterilen 33,21 metrekarelik kısmının ve 114 ada 17 parselin 62,00 metrekarelik kısmının tapu kaydının iptali ile bu kısımların davacıya ait 114 ada 19 parsel sayılı taşınmaz ile tevhidine, 114 ada 19 parsel sayılı taşınmazın aynı ada ve parsel numarası ile davacı ... adına yeni yüzölçümüyle tapuya kayıt ve tesciline, davacı tarafın müdahalenin men’i ve ka’l talebinin reddine karar verilmiştir.

4. İlk Derece Mahkemesince Kaldırma Kararı Sonrasında Verilen Karara Karşı İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı süresi içerisinde davacı ..., davalı ... vekili ile yargılama sırasında vefat eden davalı ... mirasçıları vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

5. İstinaf Nedenleri

1. Davacı ... istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemece tapu iptali ve tescil istemi yönüyle verilen kabul kararının yerinde olduğunu, bununla birlikte teknik bilirkişi raporundan da anlaşılacağı üzere, davalılar tarafından, taşınmazına müdahalede bulunulduğu hususu sabit olmasına rağmen, bu istemi yönüyle davanın reddine karar verilmiş olmasının isabetsiz olduğunu, keza Mahkemece harç ve yargılama giderlerinin de yanlış hesaplandığını ileri sürerek istinaf taleplerinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın tamamıyla kabulüne karar verilmesini istemiştir.

2. Davalı ... vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının dayandığı sözleşmenin geçerliliğinin bulunmadığını, sözleşmede yazılı taahhütlerin infazı kabil olmadığı gibi infazının da bugüne kadar gerçekleştirilmediğini, hukukumuzda paylaşımda eşitlik olması gerektiğine ilişkin bir kuralın da bulunmadığını, kaldı ki davacı tarafından zeminde, kadastral sınırların dışında, başkaca bir sınır da gösterilemediğini, Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı sonrası mahallinde yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanıkların, taşınmazların müşterek sınırlarını bilmediklerini beyan ettikleri, bu durumda zaten davacının iddialarını ispatlayamadığını ileri sürerek istinaf taleplerinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

3. Yargılama sırasında vefat eden davalı ... mirasçıları vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemece yapılan yargılama sonunda verilen kararın yerinde olmadığını, Şükrü mirasçılarından dava dışı ...’nın miras payını davalı ...’e sattığını, ...’nin de başka bir yerden yer aldığını, bu durumda dava konusu taşınmazlardaki taraf paylarının eşit olamayacağını, Mahkmece bu hususlar göz ardı edilmek suretiyle dava konusu taşınmazların 4 eşit parçaya bölünmeye çalışıldığını ve bu yapılırken de davacı adına kayıtlı taşınmazın hesaba katılmadığını, davacının dava konusu taşınmazlarda hakkının bulunmadığını ileri sürerek istinaf taleplerinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

6. Gerekçe ve Sonuç

Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin 03.11.2020 tarihli ve 2020/693 Esas, 2020/1321 Karar sayılı kararıyla; dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, dava konusu taşınmazların nizalı kısımlarının dava tarihinde tapu kayıt malikleri adına kayıtlı olduğu nazara alındığında, davacının taşınmazına haksız bir müdahalenin söz konusu olmamasına, hesaplanan yargılama giderlerinde bir hata bulunmamasına göre, davacının istinaf nedenleri yerinde bulunmadığından, davacının istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerektiği, davalılara ilişkin istinaf incelemesinin, istinaf yoluna başvuranların malik oldukları 114 ada 16 ve 17 parsel sayılı taşınmazlarla sınırlı tutulduğu, Mahkemece söz konusu taşınmazlarla ilgili olarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de, verilen kararın dosya kapsamına uygun olmadığı, Dairenin önceki kaldırma kararında da bahsedildiği üzere, davacı tarafından 02.12.2003 tarihli “akit sözleşmesi” başlıklı belgeye dayanılarak, dava konusu taşınmazların paylaşıldığı öne sürüldüğüne göre, paylaşımın varlığını, paylaşımın nasıl ve ne şekilde yapıldığını, davacının kendi payına düşen taşınmaz bölümünün neresi olduğunu, taşınmazların eşit şekilde paylaşıldığını iddia etmekle paylaşımın eşit yapılıp yapılmadığını ispat yükünün davacı üzerinde olduğu, ne var ki; Mahkemece mahallinde yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanıkların, 114 ada 16 ve 17 parsel sayılı taşınmazların paylaşım sırasında belirlenen sınırlarının neresi olduğunu bilmediklerini beyan ettikleri, davacının dayandığı belgedeki sınırların da yapılan keşiflerde gösterilemediği, davacının, 114 ada 16 ve 17 parsel sayılı taşınmazların, sırasıyla (B) ve (D) harfi ile gösterilen kısımlarının paylaşım sırasında kendisine kaldığını ispat edemediği, hal böyle olunca 114 ada 16 ve 17 parsele yönelik davanın tümden reddi gerekirken, bu parsellere yönelik davanın kısmen kabulüne karar verilmesinin isabetsiz olduğu, kabule göre de; kısmen reddedilen davada davalı ... kendisini vekil ile temsil ettirdiği halde, lehine AAÜT'e göre vekalet ücretinin de takdir edilmemesinin isabetsiz olduğu gerekçesiyle;

Davacının istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı ... vekili ile davalı ... mirasçıları vekilinin istinaf başvurularının ayrı ayrı kabulüne, Ayancık Asliye Hukuk Mahkemesinin 17.12.2019 tarihli, 2018/238 Esas, 2019/428 Karar sayılı kararının kaldırılmasına, HMK'nın 353/1-b-2. maddesi gereğince yeniden esas hakkında karar verilmesine, bu cümleden olarak;

Davanın kısmen kabulüne, davacının 114 ada 18 parsele yönelik davasının kısmen kabulü ile 26.08.2019 tarihli teknik bilirkişi raporuna ekli kroki doğrultusunda; 114 ada 18 parselin “C” harfi ile gösterilen 33,21 metrekarelik kısmının tapu kaydının iptali ile bu yerin davacıya ait 114 ada 19 parsel sayılı taşınmaz ile tevhidine, 114 ada 19 parsel sayılı taşınmazın aynı ada ve parsel numarası ile davacı ... adına yeni yüzölçümü ile tapuya kayıt ve tesciline, bu parsele yönelik müdahalenin men’i ve ka’l talebinin reddine, davacının 114 ada 16 ve 17 parsele yönelik davasının tamamen reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin kararına karşı süresi içerisinde, davacı ... tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

Davacı ... temyiz dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın yerinde olmadığını, dayandığı taksim sözleşmesinin içeriğinin davalı tarafça kabul edildiğini, davalı tarafça sözleşme altındaki imzaların da inkar edilmediğini, dava konusu taşınmazların eşit şekilde paylaştırıldığını, mahallinde yapılan keşifte dinlenen tanık beyanları ile davasını ispatladığını, Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararından sonra, İlk Derece Mahkemesince verilen kararın daha ..., hakkaniyetli ve tarafların daha az zarar görmesine yönelik, çözüm odaklı bir karar olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasına karar verilmesini istemiştir.

3. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Kadastro sonucunda Sinop ili, Ayancık ilçesi, Çaylıoğlu köyü çalışma alanında bulunan 114 ada 16 parsel sayılı 466,13 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz davalı ... adına; 114 ada 17 parsel sayılı 435,48 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz davalı ... adına ve 114 ada 18 parsel sayılı 267,89 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz ... adına, irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle tespit ve tescil edilmiştir.

Dava dışı 114 ada 19 parsel sayılı 250,07 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz ise aynı sebeple davacı adına tespit ve tescil edilmiştir.

Dava; kadastro tespit öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil, müdahalenin men’i ve ka’l istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. TMK'nın 6. maddesi; “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.”

2. TMK'nın 640/1. maddesi; “Birden çok mirasçı bulunması hâlinde, mirasın geçmesiyle birlikte paylaşmaya kadar, mirasçılar arasında terekedeki bütün hak ve borçları kapsayan bir ortaklık meydana gelir”

3. TMK'nın 640/2. maddesi; “Mirasçılar terekeye elbirliğiyle sahip olurlar ve sözleşme veya kanundan ... temsil ya da yönetim yetkisi saklı kalmak üzere, terekeye ait bütün haklar üzerinde birlikte tasarruf ederler.”

4. TMK'nın 701. maddesi; “Kanun veya kanunda öngörülen sözleşmeler uyarınca oluşan topluluk dolayısıyla mallara birlikte malik olanların mülkiyeti, elbirliği mülkiyetidir. Elbirliği mülkiyetinde ortakların belirlenmiş payları olmayıp her birinin ..., ortaklığa giren malların tamamına yaygındır.”

5. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 15/1. maddesi; “Tapuda kayıtlı taşınmaz malların malikleri veya bunların mirasçıları arasında, tapuda kayıtlı olmayan taşınmaz malların ise ondördüncü madde gereğince belirlenen zilyetleri arasında taksim edildikleri belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanları ile sabit olduğu takdirde bu mallar taksim gereğince zilyetleri adına tespit olunur.” hükmünü içermektedir.

3. Değerlendirme

Dosya içeriğine, toplanan delillere, davacının dayandığı 02.12.2003 tarihli “akit sözleşmesi” başlıklı paylaşım senedi, ... mirasçılarının tamamı tarafından imzalanmadığına ve ... terekesinin yöntemince taksim edilmediği anlaşıldığına göre, taksimin davacının muristen gelen miras payı oranında yapılmış sayıldığı kabul edileceğine, davacı adına kayıtlı dava dışı taşınmaz ile dava konusu taşınmazların yüzölçümünün toplamının 1.419,57 metrekare olduğu, buradan davacının muristen gelen miras payına göre kendisine 236,59 metrekarelik yer düştüğü, bu durumda davacının tespit sırasında, dava konusu taşınmazlardan kendisine düşen yerden fazlasını aldığı anlaşıldığına göre, Bölge Adliye Mahkemesince yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

VI. SONUÇ

Açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 125,50 TL bakiye onama harcının davacıdan alınmasına,

12/01/2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.