Logo

1. Hukuk Dairesi2021/5941 E. 2023/1129 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro öncesi zilyetliğe dayalı tapu iptali ve tescil davasında, daha önce aynı taşınmaz için verilen kesinleşmiş mahkeme kararının, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 303. maddesi uyarınca kesin hüküm oluşturup oluşturmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Kesin hüküm olduğu iddia edilen önceki davadaki taşınmaz ile mevcut davadaki taşınmazın aynı olup olmadığının tespiti için yeterli keşif ve inceleme yapılmadığı gözetilerek, kesin hükmün varlığına dair incelemenin eksik yapıldığı gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi

KARAR : Esastan Ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Elbistan 2. Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen kadastro öncesi nedenlere dayalı tapu iptali ve tescil davasının reddine dair verilen karar hakkında Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; Bölge Adliye Mahkemesince davacının istinaf başvurusnun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı, dava konusu Kahramanmaraş ili, Nurhak ilçesi, ... Mahallesi 205 ada 19 parsel sayılı taşınmazın 50 yıldan fazla süredir kesintisiz zilyetliği nedeniyle kendisine ait olduğunu, davalının, taşınmaz ile bir ilgisi olmadığını ileri sürerek tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı; zamanaşımı süresinin geçtiğini, davacının mülkiyet hakkını kazanmasını sağlayacak hukuki dayanağı bulunmadığını, dava konusu taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olup, Maliye Hazinesi adına tespitinin ilgili Yasaların emredici hükümleri doğrultusunda uygun olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 23/06/2020 tarihli ve 2019/190 Esas, 2020/95 Karar sayılı kararıyla; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 114/1-i ve 115/2 maddeleri gereğince dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Nedenleri

Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; kesin hükme konu taşınmazın davaya konu taşınmaz ile aynı olup olmadığı konusunda keşif yapılmadığını, aynı taşınmaz olduğuna dair tespit bulunmadığını, Nurhak ilçesinde 2019 yılında başlayan, Kadastro Kanunu'nun 22/a maddesi uygulaması olduğunu, parselin numarası ve yüz ölçümünün değişme ihtimali bulunduğunu, daha önce mahkeme kararı olsa bile 22/a maddesi uygulamasına karşı 10 yıllık süre içinde dava açabileceğini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 25/01/2021 tarihli ve 2020/1700 Esas, 2021/51 Karar sayılı kararıyla; davacının daha önce aynı taşınmaza ilişkin aynı davalıya karşı ve aynı hukuki sebebe dayanarak kapatılan Nurhak Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/4 Esas, 2008/48 Karar numaralı dosyası ile dava açtığı ve davanın neticelenerek 15/05/2012 tarihinde Yargıtay denetiminden geçmek suretiyle kesinleştiğinin anlaşıldığı, kesin hükmün varlığına rağmen eldeki davanın açıldığı gerekçesiyle davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili istinaf dilekçesinde bildirdiği sebepleri tekrar ederek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Taraflar arasındaki uyuşmazlık, kadastrodan önceki nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemidir.

2. İlgili Hukuk

3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. maddesi; “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.”

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1. maddesi, "Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir."

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 303. maddesi; “(1) Bir davaya ait şeklî anlamda kesinleşmiş olan hükmün, diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesi için, her iki davanın taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerekir.

(2) Bir hüküm, davada veya karşılık davada ileri sürülen taleplerden, sadece hükme bağlanmış olanlar hakkında kesin hüküm teşkil eder.

(3) Kesin hüküm, tarafların küllî halefleri hakkında da geçerlidir.

(4) Bir dava dolayısıyla ortaya çıkan kesin hüküm, o hükmün kesinleşmesinden sonra dava konusu şeyin mülkiyetini tarafların birisinden devralan yahut dava konusu şey üzerinde sınırlı bir ayni hak veya fer’î zilyetlik kazanan kişiler hakkında da geçerlidir. Ancak, Türk Medenî Kanunu'nun iyiniyetle mal edinmeye ait hükümleri saklıdır.

(5) Müteselsil borçlulardan biri veya birkaçı ile alacaklı arasında yahut müteselsil alacaklılardan biri veya birkaçı ile borçlu arasında oluşan kesin hüküm, diğerleri hakkında geçerli değildir.” düzenlemelerine yer verilmiştir.

3. Değerlendirme

1. Davacı, kadastrodan önceki nedenlere dayanarak dava konusu Kahramanmaraş ili, Nurhak ilçesi, ... Mahallesi, 205 ada 19 parsel sayılı taşınmazda zilyetliği nedeniyle tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

2. Kesin hüküm olduğu belirtilen Nurhak Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/4 Esas ve 2008/48 Karar sayılı kararında; davacı ...'nun, Kahramanmaraş ili, Nurhak ilçesi, ... Mahallesi, 205 ada 19 parsel sayılı taşınmazda zilyetliği nedeniyle tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istediği, Mahkemece, taşınmazın 63.114,44 m² miktar ile ham toprak vasfı ile Maliye Hazinesi adına tespit gördüğü, bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 52.216,12 m2 lik kısmın tapu kaydının iptaliyle muris ... ... mirasçıları .., ... ... .. , ... ... ..., ... ..., ... ..., ... ... (... kızı 1974 doğumlu) adına 04/05/1994 tarihli veraset ilamında belirtilen payları oranında tesciline, bilirkişi raporunda (B) harfi ile gösterilen 10.898,32 m2 lik kısmın ise ham toprak vasfında olması nedeniyle Maliye Hazinesi adına kayıt ve tesciline, davacılardan ..., ... ve ... ... (... kızı 1958 doğumlu) tarafından açılan davanın reddine karar verildiği, kararın Hazine temsilcisinin temyizi üzerine Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 24.01.2012 tarihli ve 2011/2798 Esas, 2012/285 Karar sayılı kararı ile onanarak tarafların karar düzeltme yoluna başvurmamaları nedeniyle 15/05/2012 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.

3. Somut olayda; İlk Derece Mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesince kesin hükmün varlığı benimsenmiş ise de; kesin hükme konu olan Nurhak Asliye Hukuk Mahkemesinin 08/07/2008 tarihli ve 2006/4 Esas, 2008/48 Karar sayılı dosyasında hükme esas aldığı fen bilirkişisinin hazırladığı raporda A harfi ile gösterilen yerin dava konusu yer ile aynı yer olup olmadığına ilişkin keşif yapılmadan sonuca gidilmesi hatalıdır.

Hal böyle olunca, anılan dosyada yer alan kroki zemine uygulanarak eldeki dosyada keşfi izlemeye ve denetlemeye imkan veren, ayrıntılı ve gerekçeli rapor ve kroki alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve inceleme ile yazılı olduğu şekilde karar verilmesi isabetsizdir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

27.02.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.