Logo

1. Hukuk Dairesi2021/5950 E. 2023/1283 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro çalışmaları sonucu davalılar adına tescil edilen taşınmazın köy yolu/harmanı olduğu iddiasıyla tapu iptali ve yol olarak tescili istemine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Taşınmazın köy halkı tarafından düğün, bayram gibi etkinliklerde kullanılan panayır yeri/meydan niteliğinde olduğu ve köy içi yolları birbirine bağlayan boşluklarla bütünlük arz ettiği, bu nitelikteki yerlerin özel mülkiyete konu olmaması ve zilyetlikle edinilemeyeceği, orta malı niteliğindeki bu yerlerin 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 16/A-C maddesi gereği kazanmayı sağlayan zilyetlikle edinilmesinin mümkün olmadığı gözetilerek mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

HÜKÜM/KARAR : Kabul / Esastan Ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Bayat (Çorum) Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen kadastrodan önceki nedene dayalı tapu iptali davasının kabulüne dair verilen karar hakkında Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; Bölge Adliye Mahkemesince davalılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; Çorum ili, Bayat ilçesi, Kalınpelit köyü, Sülükgölü Mahallesi Mevkiinde bulunan 166 ada 1 parsel sayılı taşınmazın kadastro çalışmaları aşamasında kerpiç garaj ve arsası olarak davalılar adına yazıldığını, söz konusu yerin bir kısmının köy yolu, bir kısmının köy harmanı olduğunu belirterek, davalılar adına kayıtlı 166 ada 1 parsel sayılı taşınmazın tapusunun iptali ile bu yerin yol boşluğuna bırakılmasına karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalılar; dava konusu yerin tapulama işleminin 2007 yılında yapıldığını ve babaları ... Kuzu adına tescil gördüğünü, kadastro çalışmaları aşamasında tespit bilirkişileri tarafından adı geçen yerin kadimden beri ... Kuzu'nun ataları tarafından kullanıla geldiğinin beyan edildiğini, söz konusu yer üzerindeki yapının ise en az 15 yıllık olduğunu, dava konusu yerin mahalle kenarında özel mülkiyete tabi arazi olduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 22.05.2018 tarihli ve 2015/153 Esas, 2018/40 Karar sayılı kararıyla; "Her ne kadar mahalli bilirkişi ve tanık anlatımlarında 166 ada 1 parsel sayılı taşınmazın ve önündeki açık alanın köy meydanı olarak kullanıldığı belirtilmiş ise de, kadastro tespiti aşamasında dava konusu taşınmazın sınırında bulunan ve meydan olduğu iddia olunan alanın haritasında yol olarak gösterildiği ve kroki ve fotoğraflarda dava konusu taşınmazın bu alanın devamı niteliğinde olduğu gözlemlenmiş olduğundan dava konusu 166 ada 1 parsel sayılı 52,74 m² taşınmazın köy halkı tarafından yol olarak kullanılan bir alan olduğu, kadim ve halen kullanılmakta olan yolların zilyetlikle kazanılmasının mümkün olmadığı, bu yönüyle de dava konusu taşınmazın niteliği itibari ile davalıların zilyetlikle kazanımlarının mümkün olmaması " gerekçesiyle davanın kabulü ile Çorum ili Bayat ilçesi Kalınpelit köyünde bulunan 166 ada 1 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile bu yerin haritasında yol olarak gösterilmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davalılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Nedenleri

Davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu yerin kadastrodan öncesine dair mera tahsis kaydı veya yol olduğuna ilişkin köy karar defteri vb. bir beyan ya da tanık ifadesinin bulunmadığı dikkate alındığında adı geçen yerin yol olarak kullanılmadığı sonucuna ulaşıldığını, fen bilirkişisi tarafından sunulan rapordaki belirtilen fotoğraflar detaylı incelendiğinde söz konusu raporun birinci sayfasındaki büyük fotoğrafa bakıldığında dava konusunun olduğu alanda yan yana iki adet küçük ve üstü açık yığıntı olduğunu, çıplak gözle dahi görüldüğünü, bu yığıntıların olduğu yerin davalıların murisi evvelleri tarafından hep birlikte kullanılagelen yer olduğu ve güneyinde 166 ada 2 parsel ile önü kapalı boşluk olduğu, bu haliyle yol olarak değerlendirilmesinin mümkün olmayacağını, dava konusu yere kuş bakışı bakıldığında her dört cepheden de komşu evlerle aynı hiza ve bileşkede bulunduğu köy yerleşim planı incelendiğinde düzensiz yapılaşmanın olduğu, bu nedenle arsa ve garaj yeri olmasına rağmen çevresinde ... sınırların bulunmadığı, mahkeme gözlemine de konu yapılmasına rağmen durumun aleyhe yorumlanarak yol olduğuna kanaat getirilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, dosyada mevcut teknik bilirkişilerden alınan rapor içeriklerinde de dava konusu yerin köy yolu ya da köy harmanı olduğuna dair bir tespit yapılmadığını belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 21.01.2021 tarihli ve 2020/1350 Esas, 2021/74 Karar sayılı kararıyla; "Dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, istinaf edenin sıfatına, dinlenilen yerel bilirkişi ve tanık beyanlarına göre çekişmeli taşınmazın köy halkının düğün, ... gibi etkinliklerde toplandığı panayır yeri olduğunun belirtilmesine, teknik bilirkişinin krokisi ve dosya arasında bulunan kroki birlikte değerlendirildiğinde ise çekişmeli taşınmazın aynı zamanda evler arasında bulunan yolları birbirine bağlayan boşluk ya da meydan ile bütünlük arz ettiği anlaşılmış olup, bu nitelikteki bir yerin köy halkı tarafından aktif olarak kullanıldığının kabul edilmesi gerektiği ve buna göre de aktif olarak kullanılan boşluk, meydan vb. yerlerin özel mülkiyete konu olması ve zilyetlikle edinilmesi olanağının bulunmamasına, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 16/A-C maddesi gözönünde tutularak orta malı niteliğinde kullanılan ve ait oldukları köy veya belde halkı tarafından kullanılan bu tür yerlerin kazanmayı sağlayan zilyetlikle edinilmesi olanağı bulunmamasına ve sonuç olarak dava konusu yerin öncesinde panayır yeri olarak kullanılan meydan olduğunun anlaşılmasına göre Mahkemece verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığı" gerekçesiyle davalılar ..., ... ve ... vekilinin istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalılar vekili istinaf dilekçesinde bildirdiği sebepleri tekrar ederek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Taraflar arasındaki uyuşmazlık, kadastrodan önceki nedene dayalı tapu iptali ve yol olarak paftasında gösterilmesi istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 190/1. maddesinde, "İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir."

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6. maddesinde, "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür."

3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. maddesi, "Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüz ölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir."

3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 17. maddesi, "Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14 üncü maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde Hazine adına tespit edilir."hükümlerini içermektedir.

3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 16. maddesi, "Kamunun ortak kullanılmasına veya bir kamu hizmetinin görülmesine ayrılan yerlerle Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan sahipsiz yerlerden: A) Kamu hizmetinde kullanılan, bütçelerinden ayrılan ödenek veya yardımlarla yapılan resmi bina ve tesisler, (Hükümet, belediye, karakol, okul binaları, köy odası, hastane veya diğer sağlık tesisleri, kütüphane, kitaplık, namazgah, cami, genel mezarlık, çeşme, kuyular, yunak ile kapanmış olan yollar, meydanlar, pazar yerleri, parklar, bahçeler, boşluklar ve benzeri hizmet binaları), kayıt, belge veya özel kanunlarına veya Cumhurbaşkanlığı kararnamelerine göre Hazine, kamu kurum ve kuruluşları, il, belediye, köy veya mahalli idare birlikleri tüzel kişiliği adlarına tespit olunur. Yol, meydan, köprü gibi orta malları ise haritasında gösterilmekle yetinilir."

3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 18. maddesi "Yukarıdaki maddelerin hükümleri dışında kalan ve tescile tabi bulunan taşınmaz mallar ile tarım alanına dönüştürülmesi veya ekonomik yarar sağlanması mümkün olan yerler Hazine adına tespit olunur. Orta malları, hizmet malları, ormanlar ve Devletin hüküm ve tasarrufu altında olup da bir kamu hizmetine tahsis edilen yerler ile kanunları uyarınca Devlete kalan taşınmaz mallar, tapuda kayıtlı olsun olmasın kazandırıcı zamanaşımı yolu ile iktisap edilemez. "

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 713/1. maddesi, "Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir." düzenlemelerine yer verilmiştir.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanunu'nun 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalılar vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanunu'nun 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 120,60 TL bakiye onama harcının temyiz eden davalılardan alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

06.03.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.