"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
HÜKÜM/KARAR : Ret / Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Sarız Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı asil dava dilekçesinde, Kayseri ili, Sarız ilçesi, Çağşak Mahallesi, ... mevkiinde bulunan 121 ada 23 parsel, 125 ada 51 parsel ve Hasanbey mevkiinde bulunan 146 ada 91 parsel sayılı taşınmazların mülkiyetinin kendisine ait olduğunu, 2007 yılında yapılan kadatsro çalışmaları sırasında üç taşınmazın da Maliye adına tespitinin yapıldığını, taşınmazlarda tarımsal faaliyet yürütüldüğünü, davasız ve aralıksız ekilip biçildiğini ileri sürerek, Maliye adına olan tapu kayıtlarının iptali ile kendi adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1.Sarız Mal Müdürlüğü vekili cevap dilekçesinde, zamanaşımı süresi geçtiğinden davanın usulden reddedilmesi gerektiğini, Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerin zilyetlikle kazanılmasının mümkün olmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
2. Davalı ..., 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. maddesindeki koşulların oluşmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile üç parsel için de zilyetlik şartları gerçekleşmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle, keşif sırasında dinlenen tanık beyanlarının, davacının zilyetliğinin aralıksız olduğunu kanıtladığını, bilirkişi raporlarında da taşınmazlarda geçmişten beri tarım yapıldığına dair tespitlerin mevcut olduğunu ileri sürerek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı vekilinin istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle, tanıkların beyanlarında taşınmazların davacıya ait olduğunun belirtilmesine rağmen, Mahkemece lehe olan bu hususların değerlendirilmediğini, bilirkişi raporlarında da dava konusu taşınmazların tarımsal amaçlı kullanıldığının belirtildiğini ileri sürerek, hükmün bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kadastro öncesi hukuki nedene dayalı tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713. maddesinin ilk fıkrasında; “Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir.”
2. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesinde, “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.” düzenlemeleri mevcuttur.
3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı vekilinin dava konusu 125 ada 51 parsel ve 146 ada 91 parsel sayılı taşınmazlar yönünden temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Dava konusu 121 ada 23 parsel yönünden yapılan temyiz incelemesinde,; dava konusu taşınmaza ilişkin kadastro çalışmalarının 16.10.2007 tarihinde, ham toprak vasfıyla Maliye adına tespit görerek kesinleştiği anlaşılmıştır. Taşınmazla ilgili alınan 16.07.2019 tarihli ziraat bilirkişi heyeti raporunda, "taşınmaz üzerinde meraya has tek yıllık bitkiler, çok yıllık keven ayrık vb. bitkiler ile karamık ve ... çalıları mevcuttur. (....) Toprağın geçmiş yıllarda işlendiği kuru tarım arazisi olarak kullanıldığı ancak son yıllarda toprak işleme yapılmadığı görülmüştür." bilgilerine yer verilmiş, sonuç kanaatinde ise taşınmazda bulunan alanın son yıllarda kullanılmadığı ancak öncesinde tarımsal amaçla kullanıldığı ifade edilmiştir.
3. Aynı parselle ilgili 18.11.2019 tarihli ek raporda ise "taşınmaz üzerinde meraya has tek yıllık bitkiler, çok yıllık keven ayrık vb. bitkiler ile karamık ve ... çalıları mevcuttur. Toprağın geçmiş yıllarda işlendiği kuru tarım arazisi olarak kullanıldığı mevcut izlerden anlaşılmaktadır. (...) Toprağın fiziksel yapısı, renk tonu komşu tarım parselleri ile benzerlik göstermektedir. Toprak işleme yapılarak hububat üretiminde kuru tarım arazisi olarak tarla vasfında kullanımı uygundur." ifadelerine yer verildiği, ek raporun sonuç kısmında da 121 ada 23 parsel sayılı taşınmazın tarla vasfında kuru tarım arazisi olduğu kanaati ifade edilmiştir.
4. Kök raporda dava konusu taşınmazın bir dönem tarımsal amaçlı olarak kullanıldığı ancak son yıllarda kullanılmadığına yer verildiği, ek raporda ise tarla vasfında kullanımının uygun olduğu belirtildiğine göre, 2007 yılında kesinleşen kadastro çalışmaları sırasında taşınmazın ham toprak niteliği ile tespit edildiği de göz önünde bulundurulduğunda, raporlar arasındaki çelişki giderilmeden hüküm kurulması doğru olmamıştır.
5. Öte yandan mahalli bilirkişilerce, dava konusu taşınmazın davacının babasından intikal ettiği ifade edilmesine rağmen, davacının muris babası adına aynı bölgede belgesizden zilyetlik yoluyla tespit
veya tescil edilen taşınmaz bulunup bulunmadığı araştırılmadan ve davacıya babasından ne şekilde intikal ettiği (bağış, taksim v.s.) sorulmadan sonuca gidilmesi de hatalıdır.
6. Hal böyle olunca, 123 ada 23 parselle ilgili olarak mahallinde yeniden keşif yapılarak, temyize konu parselle ilgili alınan jeodozi raporunda 1955 ve 1985 yıllarına ait ... fotoğraflarında tarımsal amaçlı olarak kullanıldığı, 1999 tarihli ... fotoğrafı incelemesinde tarımsal amaçlı kullanımın durduğu tespit edildiğinden, mahalli bilirkişilere davacının hangi tarihte zilyetliğinin başladığı, ne şekilde devam ettiği ve ne zamandan beri zilyetliği terk ettiği hususunun açıklattırılması, ayrıca mahalli bilirkişilerce dava konusu parselin davacıya babasından intikal ettiği ifade edildiğinden, dava konusu taşınmazın davacıya ne şekilde intikal ettiği (taksim, hibe, satış vb.) hususunun açıklığa kavuşturulması, yeni bir ziraat bilirkişi heyetinden rapor alınarak taşınmazın hangi vasıfla kullanılacağının uygun olduğu hususu yerine, keşif sırasındaki niteliğinin açıklattırılması, son yıllarda toprak işleme yapılmadığı yönündeki tespitinin somutlaştırılması ve kadastro tutanağındaki tespitle raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi, davacının muris babası adına aynı bölgede belgesizden zilyetlik yoluyla tespit veya tescil edilen taşınmaz miktarının Kadastro Kanunu'nun 14. maddesindeki 40-100 dönüm sınırlandırmasını aşıp aşmadığının belirlenmesi ve tüm bunların sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalıdır.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
06.03.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.